Yılın ilk çeyreği yerel seçimlerin gölgesinde geçti dersek yanlış olmaz. Jeopolitik risklerin arttığı, başta enflasyon olmak üzere ekonomik kırılganlıklarımızın yüksek olduğu bir süreçte, biz daha çok seçimi ve belediye başkanlarını konuştuk.
Dünyada şehirlerin yarıştığı, yerelden kalkınmanın öne çıktığı yeni dünya düzeninde şüphesiz ki, kullanılan ve kullanılamayan potansiyeli ile İzmir, yeni başkanları ile birlikte bu yarışta dilerim en önde yer alır. Başta Büyükşehir belediye başkanımız Sayın Dr. Cemil Tugay olmak üzere seçilen tüm ilçe başkanlarımızı tebrik ediyor, başarılar diliyorum.
31 Mart yerel seçimlerin sonuçlanması ile gerçek gündemimize dönebildik. İlk çeyrek verileri açısından ekonomideki gelişmeleri değerlendirdiğimizde;
En öncelikli çözülmesi gereken ve bunun için de geç kalınmış olsa da doğru adımlar atılan enflasyon ilk bakılması gereken başlıktır. Tüketici enflasyonu mart itibari ile ne yazık ki, %68,5 oranında seyretmeye devam etmektedir.
Sıkı para politikasının tek başına yeterli olmayacağı, mutlaka sıkı maliye politikası ile desteklenmesi gerektiğinin altını uzun bir süredir dile getiriyorum. Bu kapsamda, Sayın Cumhurbaşkanının, “Hazine ve Maliye Bakanlığımız tasarruf adımlarını takip edecek, resmi taşıt kullanımlarından haberleşme giderlerine, temsil, tören, ağırlama hizmetlerinden demirbaş alımlarına kadar tüm harcamalar gözden geçirilecektir.” Sözünü çok önemsemekle birlikte artık gereği için somut adımların atılması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Yılın ilk 3 ayında ikiye katlayan bütçe giderlerimiz de bu adımları zorunlu kılmaktadır. Enflasyonla mücadelede toplumun tüm kesimleri benzer fedakarlığı göstermeli ki, bu beladan kurtulabilelim.
Diğer yandan, üretim açısından çok önemli bir gösterge olan PMI endeksi, 7 ayın ardından Şubat ve Mart aylarında 50,2 ve 50 ile barajın üstünde tutunmaya çalışıyor. Sanayi üretim endeksi de Şubat itibari ile PMI endeksini destekliyor. Küresel üretim endeksi sınırlı artışını, Ocak ayında gerileme ile sürdürürken, küresel ve ulusal şartların güçlüğüne rağmen üretmeye devam eden sanayicilerimiz, son yılların en yüksek 2 aylık ihracatına da imza attı. Yani, üreten kesim üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirmeye dün olduğu gibi bugün de devam etmektedir.
Yeter ki, üretimin ve üreticinin önündeki belirsizlikler, engeller, kısıtlar ortadan kalksın. Politika adımları bu yönde atılsın. O zaman, Türkiye jeopolitik riskleri çok daha rahat avantaja çevirecek güce sahip olacaktır.
TBMM’nin açılışının 104. yıldönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı gönülden kutluyorum. Çocuklarımıza hak ettiği yarınları verebilmek için eğitimden, milli refaha kadar birçok başlıkta ivme kat etmemiz gerektiği açıktır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına bunu borçluyuz.
Ülkemiz ekonomisine güç katan, üretimin olmazsa olmazı çalışanlarımızın 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramını da kutluyor, hep birlikte dayanışma içinde daha iyi koşullarda olmayı diliyorum.