2015 yılını kapatırken; “gerek siyasi, gerek güvenlik ve gerekse ekonomik anlamda; 2016’nın siyasetin çözüm ürettiği bir yıl olmasını gönülden dilemiş, çözemediğimiz dünkü sorunları yarına taşısak da, üstüne yenilerini eklesek de, yeni bir yılın heyecanını ve çözüm umudunu içimizde hep taşımak zorundayız” demiştik.
Yılın daha ilk günlerinde; hem dışardan hem de içerden riskler yeniden ön plana çıkınca yılın kalan günlerinin nasıl geçeceğine dair ilk işaretleri de almış olduk.
Yeniden 3 TL’yi aşan dolar kuru, sanayicilerimiz üzerinde ciddi baskı oluşturmaktadır. Gelirlerimiz ağırlıklı olarak Euro, ödemelerimiz ise Dolarla olduğu için, hem küresel hem de ulusal gelişmelere bağlı olarak döviz kurlarındaki artış sadece sanayicilerin değil, her kesimin bütçesine ne yazık ki olumsuz yansımaktadır.
2016 yılına şöyle bir baktığımızda; riskleri ve fırsatları ile oldukça hareketli, dinamik belki bir o kadar da yorucu bir yılın bizleri beklediğini şimdiden görebiliyoruz.
Fırsatlar
Riskler
Biz bu konulara şöyle bakıyoruz: Fırsatlar doğru değerlendirilmek, riskler de doğru yönetilmek için vardır. Her ikisini başardığımız takdirde kazanan Türkiye olacaktır.
Sanayicilerimizin de böylesi bir süreçte dikkatli olması, döviz pozisyonunda açığa düşmemeye özen göstermesi, fiyat rekabetçi alanlar yerine yenilikçilik temelli rekabete yönelmesi daha çok önem taşımaktadır.
Tüm bu tablo karşısında kuşkusuz, 2016’da en öncelikli beklentimiz, terörün kökünün kazınması ve toplumsal huzurun yeniden tesis edilmesidir. Aksi takdirde, etrafımızdaki bu ateş çemberinin içinde ne maddi kazancın, ne de manevi başarının bir anlamı olabilir. Ülke savunması için şehit düşen asker ve polislerimize, masum sivil vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine ve ülkemize başsağlığı diliyorum. Bu düşünceler içerisinde ihtiyatlı iyimserliğimizi korurken, ülkemizin dinamizmine, gücüne yürekten inancımı tekrarlar, yeniden pozitif ayrıştığımız, güzel günlerin çok yakınımızda olmasını ümit ederim.