37 yıldır düzenlediğimiz “Üretimden Satışlarına Göre Büyük Sanayi Kuruluşları” çalışmamızda 2018 yılı için 100 Büyük Firmayı açıkladık.
Söz konusu çalışmada yöntem değişikliğine giderek;
Üretimi ve merkezi İzmir’de olan firmaların, Türkiye genelindeki üretim rakamları da değerlendirmeye alınırken, üretimi İzmir dışında olan üyelerimiz çalışmaya dahil edilmedi.
Üretimden satışlar itibariyle 100 büyük firmanın %79.7’si kimya, gıda ve demir-çelik-metal-döküm sanayide yoğunlaşmıştır. Net satışlar’ın %89’u üretim, %11’i üretim dışında ticaret ve hizmet satışı olup, 100 büyük firmamızın net ithalatçı çıkması, ülkemizde üretimin ithalata olan bağımlılığını da teyit etmiştir.
Firmalarımızın Ar-Ge harcamalarının üretim içindeki payının binde 33’lerde olması odaklanmamız gereken en öncelikli konulardan biridir.
Ekonomide yaşanan sorunlarla birlikte bilançolardaki bozulmayı, 100 büyük firmamızın değerlendirmesinde de çok net görmekteyiz. Özellikle de, %256,8 ile Borç/özkaynak oranı ve %72 ile Borç/aktif oranı, ne yazık ki firmalarımız için borçluluk seviyesindeki riskin artarak devam ettiğini göstermektedir.
Bununla birlikte, kısa vadeli borçların toplam borçlar içindeki payı da %57 seviyesinde oldukça yüksektir. Firmaların finansman giderlerinin faaliyet kar/zarar içindeki payının %89 oranında olması da, firmalar tarafından katlanılan maliyeti göstermesi açısından önemlidir.
Ekonomide yaşanılan sıkıntıların, listenin dörtte birini oluşturan yabancı sermayeli firmaların mali yapılarında da bozulmaya yol açmış olması dikkatle değerlendirilmelidir.
Enflasyonun ve kurların çok yüksek olduğu bir ortamda; %5,8 karla, yüksek borçluluk içinde ithalatla üretim yapmaya çalışan, ürettiğini ihraç eden, istihdam sağlayan listeye girmiş girememiş her bir firmamızı gönülden tebrik ediyor, üretim kararlılığının ve başarılarının artarak devamını diliyorum.
Özetle, 100 büyük firmamızın verilerinin anlatmaya çalıştığı durum ne yazık ki, ülkemizin geneli için de geçerlidir. O nedenle de; firmalarımızın rekabet gücünün artırılması adına, katlanılan maliyetleri düşürecek bir makro ekonomik ortamı oluşturmak ve ülke olarak “Niteliksel Bir Sıçrama İhtiyacı”nı görüp, bu doğrultuda; eğitim sisteminden adalete, demokrasiden üretime kadar geniş bir alanda sıçrayıcı hamleleri atmak zorundayız. Üretim ve Eğitim Sisteminin Sanayi 4.0 ile Entegrasyonu doğrultusunda, yeni bir hikaye, yeni bir heyecan için çok hızlı yol almalıyız.
Geleceğin Türkiye’sini inşa etme sürecinde ki bu yol; 100. yılını coşkuyla kutladığımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız vesilesiyle, rahmetle ve şükranla andığımız Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur.
19 Mayısların, 29 Ekimlerin ruhu ile birlik ve beraberlik içinde daha çok çalışarak, her ne yapıyorsak katma değer yaratarak yol almamız dileği ile hayırlı Ramazanlar ve iyi bayramlar diliyorum.