Ege Bölgesi Sanayi Odası; geçmişten bugüne gerek yerel, gerekse ülke konularına bakışı, yaklaşımı ve üyelerine olan hizmet anlayışı ile öncü rolünü sürdürmüş, ülke genelinde farklı bir konuma ulaşmayı başarmış bir Oda’dır.
Yönetim Kurulu olarak; 3. dönemimizde biz de Odamızın öncü vasfını sürdürmesi adına elimizden geldiğince katkı koymaya çalıştık. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ve hizmet anlayışımızı her zaman bir adım ileriye taşımak bizim en temel görevimiz oldu.
23 yıl önce ilklerle başlayan kalite yolculuğumuzda, basamakları birer birer çıkarak, bugün “Asya-Pasifik’in En İyi Odası” olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Aldığımız bu son ödül; hizmet kalitemizi bir kez daha teyit etmekte olup, Asya-Pasifik Sanayi ve Ticaret Odaları Konfederasyonu (CACCI) tarafından verilmektedir. 28 ülke arasından hak etmek ve Türkiye’de alan ilk Oda olmak, bizlerin sorumluluğunu da artırmaktadır. Kuşkusuz hedeflerimiz çok daha büyük. O nedenle, bu yolda çalışmaya, artan kalitede hizmet vermeye devam edeceğiz.
Organlarımızda görev yapan üyelerimize, Yönetim Kurulumuzdaki arkadaşlarıma ve tabi ki Odamızın çalışanlarına emekleri ve yaşattıkları gurur için teşekkürlerimi sunuyorum. Ümit ediyorum ki, bu gayretimiz ve başarımız diğer Oda ve Borsamıza da örnek teşkil edecektir.
Kurumsal açıdan 2018 yılını başarıyla kapatırken, ne yazık ki aynı şeyi ülkemizdeki gelişmeler açısından söyleyemiyoruz.
Yılın ilk yarısında yönetim şeklini değiştiren, kurumları yeniden yapılandıran Türkiye, yılın 3. çeyreğinde dolar türbülansı ile ilk şoku atlatmaya çalışırken, yüksek faiz oranı ile devam eden ve diğer ekonomik göstergelerde kendini gösteren ekonomik bozulma ile karşı karşıya kaldı. Özellikle, faaliyetlerini borçla sürdüren reel sektörde başlayan sıkıntılar artarak devam etmektedir. Dolar/TL’de gördüğümüz 7 seviyeleri, bugün 5.40’lara kadar geri çekilmiş olsa da, belirsizliğini sürdürmektedir.
Hükümetimiz tarafından piyasayı canlandırmak adına çok önemli adımlar atıldı, atılmaya da devam ediliyor. Ancak, şu bir gerçek ki, yapısal sorunlarımız var ve uzun vadeli iyileştirmelere ihtiyacımız bulunmakta.
Gerek küresel ekonomiye ve gerekse ülkemize dair 2019 yılı büyüme beklentileri oldukça zayıf. Bu da daralan iç piyasamıza, daralan dış pazarın eklenmesi anlamını taşıyor ki, bizi zorlayacak konuların başında gelmektedir.
Yılın sonunda önemli iki sürpriz gelişme yaşandı:
İlki, sürdürülebilirliği konusunda tereddütler mevcut olsa da, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşına ara verilerek, 90 gün süreyle yeni gümrük vergisi artışına gidilmemesi kararı,
İkincisi, FED’in 2019 yılı için sadece bir faiz artırımına gideceği beklentisi.
Bu iki haber, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin içeride yaşadığı sorunları daha kolay aşmasına yardımcı olacaktır. Aksi bir durum ise, işleri daha da zorlaştıracaktır. O nedenle de, 2019 yılının ilk yarısında ülkemizde atılacak stratejik adımlar büyük önem taşımaktadır. Daralan AB’yi, uzaklaşan yabancı sermayeyi, art arda gelen konkordato kararları ile alacaklı konumda olan ve stokları tükenen, yeni yılda hammadde almak zorunda kalacak KOBİ’lerimizi, kurlardaki belirsizliği ve jeopolitik risklerimizi dikkate aldığımızda, 2019 yılının zor geçeceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu nedenlerle, finansman temininde reel sektör desteklenmeli, iş dünyasını olumsuz etkileyecek riskli durumlardan kaçınılmalıdır. Bizler de, 2019 yılında farklı pazarlarda ihracat atağına geçerek, ileri teknoloji üretimi ve ihracatına yönelerek, bu zorlu süreçte çıkış kapısını aralamak zorundayız. İç piyasaya çalışan firmalar da ürün ve maliyet ve pazarlama analizi yapmak zorunda kalacaklardır.
Her gelen yıl, bir öncekinden daha zorlayıcı olsa da, elini taşın altına koymaktan çekinmeyerek üretmeye devam eden siz değerli üyelerimizi gönülden tebrik ediyor, konularınızla ilgili Odamızla iletişim halinde olmanızı önemle rica ediyorum. Sağlıklı, mutlu, bereketli bir yıl diliyor, 2019’un ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.