2019 yılının son aylarında genel görünüme ilişkin pozitif gerçekleşmeler, 2020 yılına dair beklentileri de olumluya çevirmiştir. Ancak, gerek küresel ekonomide, gerekse ülkemizin gündemi açısından bu olumlu beklentiyi, temkinli iyimserlik olarak adlandırmakta fayda görmekteyim.
Çünkü, 2020 yılının seyrini aşağı veya yukarıya döndürecek çok fazla başlık bulunmaktadır. IMF’nin de belirttiği gibi, özellikle de jeopolitik risklerin artması ile aşağı yönlü risklerin görünüme hakim olduğu bir yılın içindeyiz. Bununla birlikte;
Ticaret savaşlarında faz anlaşmaları, Çin'in ekonomik dönüşümü, Merkez bankalarının tavrı, Brexit konusu, Dünya genelinde agresif artış gösteren borç yükü, Ülkelerin mali destek paketleri, Jeopolitik risklerin hareketlenmesi gibi ana başlıklar 2020 yılına yön verecektir.
Dünya genelinde ülke bazında son yılların en düşük büyüme verileri 2019 yılında gerçekleşmiş olsa da, küresel ticaret hacminde daralma yaşansa da, 2020 yılı için beklentiler daha pozitif yöndedir.
Ülkemiz, yeni yıla tanıtımı yapılan elektrikli, dijital yerli otomobilin pozitif enerjisi ile girdi. TOGG, Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından üstlenilen yerli otomobilin en yakın sürede üretime geçmesini diliyoruz.
Diğer yandan, Türkiye 2020 yılında da; jeopolitik, ekonomik ve toplumsal risklerle karşı karşıya kalabilecek ancak, küresel ekonomideki gelişmelerin ülkemiz ekonomisini desteklemesi, içeride atılacak etkin adımlar ve yatırımcının beklentilerinin karşılanması ile bu riskler kısmen bertaraf edilebilecektir.
Bu süreçte, sanayiciler olarak ülkemizin sürdürülebilir geleceği için bir takım beklentilerimiz bulunmaktadır. Zira, yılda iki kere yapmakta olduğumuz Ekonomik Değerlendirme Anketi’nde üyelerimizin Hükümetten ilk 3 beklentisi;
1. Dış politikada normalleşme,
2. Üretim ve ihracat desteklerinin etkinleştirilerek artırılması,
3. Kur riskinin azaltılmasıdır.
Ayrıca, ekonomi normal hızına kavuşuncaya kadar sanayicilere pozitif ayrımcılık yapılmasını; akaryakıt, elektrik ve doğalgazın sübvansiyonlu olarak verilmesini,
Vergisini düzenli ödeyenlere SGK uygulamasında olduğu gibi yüzde 5 indirim yapılmasını, enflasyonla mücadeleye kararlılıkla devam edilmesini, üreticinin desteklenmesi ve motivasyonu adına çok önemsiyoruz.
Her yıl işgücüne katılan 800 bin civarında gencimizi, üretimde istihdam etmeyi en çok biz istiyoruz. Ancak, bugün için şartların uygun olduğunu söylemek çok zor. Bunun da yolu, üreticinin konularına çözüm olmaktan geçmektedir. Aksi takdirde, sorunlarını aşamayan, kapasitesini azaltan ve yeni yatırımlarını öteleyen bir anlayışın, yeni istihdam sağlaması da beklenemez. Bu kapsamda, atılan adımları önemsemekle birlikte, sürdürülebilirlik adına daha verimli ve etkin olunmasını arzu ediyoruz.