Takvimler, 2019 yılının ikinci çeyreğini geride bırakırken, ekonomik göstergelere henüz ilk çeyrek verileri yansıdı. Bunlardan en önemlisi büyüme oranı idi. Türkiye ekonomisi 2019 yılı ilk çeyrekte %2,6 oranında daraldı. Peki, nasıl bir ortam vardı ki, ekonomimiz bir önceki çeyrek gibi daralmaya devam etti:
2019 yılının ilk çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre;
Büyümeyi besleyen bu kanallarda yaşanan sorunlar, doğal olarak büyümeyi de olumsuz etkiledi. Verilerin detayında özellikle iki husus öne çıkmaktadır:
İmalat sanayindeki daralmanın %4,7 ile genel büyümenin üstünde seyretmesi ve sabit sermaye yatırımlarının dört çeyrektir geriliyor olması, aslında sorunun temelini ve bizim söylemlerimizi de teyit etmektedir.
İstikrarsız döviz kurları, yüksek enflasyon ve yüksek faiz sanayicimizi sıkıştırmakta, motivasyonunu bozmakta ve yatırım planlarını askıya aldırmaktadır.
Bu farkındalıkla; TOBB Genel Kurul’unda Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında geçen bir konuyu hatırlamak da fayda görmekteyim.
"Yatırımlar için kim gelirse, kimleri getirirseniz başımızın gözümüzün üstünde yeri vardır. Yeter ki getirin, yeter ki yatırım yapsınlar. Bunların önünü kesmek diye bir şey bizim hükümetimizde, kabinemizde olamaz.” ifadelerini oldukça önemsiyor ve bunun için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğine inanıyorum.
Açıklanan verilerde de gördüğümüz üzere, ülkemizde yatırım yapılacak ortamın cazip hale getirilmesi, gerek yerli ve gerekse yabancı yatırımcı için güvenin sağlanması son derece önem taşımaktadır. Ancak, Moody’s yaptığı son açıklama ile Türkiye’nin yatırım yapılabilir düzeyin altında olan notunu bir derece daha aşağı çekerek yabancı yatırımcıların dikkatine sundu.
Bununla birlikte; 2019 Dünya Rekabet Gücü sıralamasında Türkiye 5 basamak gerileyerek, 63 ülke arasında 51. sıraya yerleşti.
Sürdürülebilir üretim, dolayısıyla sürdürülebilir nitelikli büyüme ve istihdam açısından önemsediğimiz doğrudan yatırımlardaki olumsuz gidişat ve zayıflayan rekabet gücü uzun bir zamandır ısrarla talep ettiğimiz bir konuda bizi teyit etmektedir.
Hem KOBİ’lerimiz, hem de ülkemiz adına yapısal boyuttaki en öncelikli talebimiz, kararlı bir şekilde dönüşüm stratejisi kurgulamaktır. Bu kapsamda; yeni bir yatırım, üretim ve büyüme modelinin hayata geçirilmesine, yeni bir heyecanın yaratılmasına olan ihtiyacımız açıkça görülmelidir. Daha rekabetçi bir yapı için, katma değerli üretim ve ürettiğimizi ihraç etmek, hikayemizin özünü oluşturmalıdır.
İhtiyaç duyulan stratejik politikaları uygulayarak, girişimci ruha sahip KOBİ’lerimizi güçlendirerek bunu başarabiliriz. Bu anlamda; Amazon.com.tr üzerinden 28 Avrupa ülkesi için e-ihracat yapma imkanının KOBİ’lerimize henüz açılmış olması çok önemlidir. Bu fırsatı tüm KOBİ’lerimizin değerlendirmesini arzu ederken, izlenecek politikaların da kararlılıkla ülke ve küresel ekonomi gerçekleri doğrultusunda atılmasını ve yatırım ortamının bir an evvel iyileştirilmesini diliyorum.