Makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri kapsayan programlar olarak bilinen Orta Vadeli Program’ın 2015-2017 dönemi açıklandı. Söz konusu program; ekonomiyi daha rekabetçi ve yenilikçi bir zeminde, 2023 hedeflerine ulaşmak için gerekli atılımı gerçekleştirmek üzere hazırlanmıştır.
Bu kapsamda değerlendirdiğimizde; 2023 hedefleri için yetersiz de olsa makro ekonomik hedefleri gerçekçi, öncelikleri de doğru buluyoruz. 1250 eylemin zaman planlaması yapılarak kamuoyuna açıklanacak olmasını önemsemekle birlikte, eylemlerin tanımlanmasında takvimlendirme planına uyulmasını çok daha önemli ve öncelikli görüyoruz. Aksi takdirde sadece kağıt üzerinde kalacak eylemler, vaadler bir anlam ifade etmeyecektir.
Program’da; enflasyonla mücadele, cari açığı azaltma ve yapısal reformların ön plana çıkarılması son derece doğru kurgulanmıştır. Daha da önemlisi, sanayi üretimine öncelik verilecek olması bizleri ümitlendirmektedir.
Sayın Babacan'ın ekonomide dönüşüm gereğine işaret etmesi ve bu bağlamda para ve maliye politikalarıyla gidilecek yolun bittiğini, yapısal reformların şart olduğunu vurgulaması bizim de söylemlerimizi haklı çıkartmaktadır.
Yine Sayın Babacan'ın programı sunuş konuşmasında sanayicilerin çok ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğunu söylemesi, tüm sektörleri dikkate alarak sanayi lehine pozitif ayrımcılık yapılması gereğini ima etmesi bizleri mutlu etmiştir.
Bu çerçevede makro ekonomik istikrara öncelik verilmesi son derece yerindedir. Ancak makro ekonomik istikrardan öncelikle düşük değil gerçekçi kur ve düşük enflasyon anlaşılmalıdır. DİR uygulamasının gözden geçirilecek olması da son derece yerindedir.
Programda da gördüğümüz üzere 2014 yılı için öngörülen büyüme oranı %3,3 gibi oldukça düşük bir orandır. Kuşkusuz mevcut küresel ekonomideki gelişmelerin, oranın düşük kalmasında etkisi vardır. Diğer yandan işsizliğin çift haneli rakamlara dayanmış olması, sanayi üretim endeksinin zik-zag çizmesi, gelecek adına tedirgin edicidir. Tarımda istihdamın gerilediği, hizmet sektöründe istihdam artışının yavaşladığı bir durumda işsizlikle mücadelede sanayi yatırımları ve üretim artışı çok kritik bir noktaya gelmiştir.
Dolayısıyla ihracat artışının da, cari açığın da, işsizliğin de çaresi sanayi sektöründedir. O nedenledir ki, çareyi çok uzakta aramamak gerekmektedir. Çok kompleks programlara da gerek yoktur. Mevcut eylemlerin bir plan dahilinde gerçekleştirilmesi yeterli olacaktır.
Diğer yandan, programın dışında ayrıca ithal ikamesi için girdi tedarik sistemi kapsamında ek önlemler alınacak olması yerli üretim adına olumlu bir girişimdir. Bir an evvel uygulamaya geçilmesini ve önlemlerin etkili yürütülmesini diliyoruz.