Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak; üretimin merkezinin planlı kalkınma modeli çerçevesinde OSB’ler olduğu inancıyla, bugün İzmir’de 14 OSB’nin kurucu ortaklarından biriyiz. Sürdürülebilir üretim adına ve günün ihtiyaçları doğrultusunda, tarıma dayalı ihtisas OSB kurma girişimlerine yönelmemizin ana sebebi de budur.
“Üretim yoksa kalkınmak hayaldir” dedik ve OSB’lerimizin ihtiyaçlarının giderilmesi, geliştirilmesi ve yatırımcılar açısından tercih edilmesi yaklaşımı içerisinde OSB yönetimlerimize desteklerimiz ilk günden bu yana devam etmektedir.
Ancak, üzülerek görmekteyiz ki kamuoyuna açıklanan Yeni OSB Kanun Taslağı, bizim yaklaşımımızın aksine görüşler barındırmaktadır.
Mevcut halinde, OSB yönetimleri kanun ve yönetmelikler çerçevesinde; kısıtlı kaynak ve imkanlarla, en hızlı ve en etkin şekilde hizmet sunmaya çalışan, Odalarla ve üreticilerle iletişim halinde olan sanayicilerden oluşmaktadır.
O nedenle, tasarıda kaldırılması düşünülen Odaların OSB kuruluşunda yer alması zorunluluğu ile Genel Kurul, müteşebbis heyet organlarının eski haliyle devamına ve OSB organlarında görev alacak olanlara dönem sınırlaması getirilmemesinin uygun olacağı görüşündeyiz. OSB’lerimizin de ortak görüşü budur.
Ayrıca, OSB’lerin yıllık brüt gelirlerinin %1’inin, destek programlarında kullanılmak üzere Bakanlığa aktarılmasını talep etmek, sınırlı kaynaklarla hizmet sunmaya çalışan OSB’lerimizin asli faaliyetlerini yerine getirmesini güçleştirecektir.
OSB’lerin Bakanlık tarafından da her işleminin denetlendiğini dikkate aldığımızda; yapılması tasarlanan değişiklikler, günümüz şartları ve ihtiyaçlarını karşılamamaktadır. Bu da sadece OSB’lerimizi değil, pandemide başarılı bir performans gösteren sanayimizi de olumsuz etkileyecektir.
Yeni yapılanmanın sistemi yavaşlatacağı, harekete geçmeyi geciktireceği ve bunun da yeni yatırım ve projeleri caydıracağı hususları çok iyi analiz edilmelidir.
Gerek OSB yönetimlerimiz, gerekse OSB kurucu ortağı olan bir Oda başkanı olarak, bizler OSB’lerimizi yeni yatırımcılar için nasıl daha cazip hale getiririz? Yeni nesil OSB’lerle yeni dünya düzenine nasıl adapte oluruz? Sanayicilerimizin OSB’lere yönelik taleplerine nasıl çözüm bulur, rekabet güçlerini nasıl artırırız? diye gayret içerisinde iken, bu kritik konjonktürde söz konusu taslak, ülke ekonomimizde yeni kayıplara yol açacaktır.
Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik ortamda; istihdam-hammadde-enerjiden oluşan üçlü maliyet baskısı altında, yüksek faiz-yüksek enflasyon ve volatilitesi yüksek kur ile sanayici için faaliyetini sürdürmek, yatırım hedeflerini hayata geçirmek her geçen gün zorlaşmaktadır. ÜFE ile TÜFE arasındaki makasın açılarak 24 puan olması, üretim adına ciddi riskler taşımaktadır. OECD ülkeleri içinde en yüksek 2. büyüyen ülke olmamıza rağmen, işsizlik oranını aşağıya çekemiyoruz. O nedenle, asgari ücretin mutlaka vergiden muaf olması sağlanmalıdır.
Bir yanda ekonomide içinde bulunduğumuz zorlu süreç etkisini artırarak devam ederken, diğer yanda küresel ekonomi, sanayi 5.0 ve yeşil sanayi ile başka bir yöne evrilirken, rekabet şartları sürdürülebilirliği zorunlu kılarken, bu alanlara yoğunlaşılmasını, söz konusu OSB’lere yeni yatırım çekecek ve sanayimizin rekabet gücünü artıracak adımlara odaklanılmasını bekliyoruz.
“Endüstrileşmek, en büyük millî davalarımız arasında yer almaktadır.” Diyen ve bu doğrultuda yokluktan, üreten bir toplum yaratan, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını şükranla ve minnetle anıyor, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı gönülden kutluyorum.