7’den 70’e büyük bir heyecan ve gururla beklediğimiz, Cumhuriyetimizin 100. yıldönümü olan 2023 yılının son günlerindeyiz. Çok büyük hedeflerimiz vardı. Son yıllarda gerek küresel ekonomide, gerekse ülkemizde bozulan dengeler bu çok özel yılı buruk kapatmamıza vesile oldu.
Genel olarak baktığımızda; tarihimizin en büyük felaketlerinden 6 Şubat depreminin yarattığı tahribat ve seçimlerden dolayı ilk yarısı belirsizlik ve büyük bir motivasyonsuzlukla, ikinci yarısı da yeni ekonomi yönetiminin attığı rasyonel adımlardan dolayı umutla geçti diyebiliriz.
Gelişmiş ekonomilerden gelişmekte olan ekonomilere kadar her ülkeyi ancak, en çok da Türkiye’yi olumsuz etkileyen yüksek enflasyonla mücadele kapsamında politika faizi son altı ayda 3 bin 150 baz puan artırılarak yüzde 40 seviyelerine ulaştı. Ülkemiz özelinde bu asla tek başına yeterli bir mücadele olarak görülmemelidir. Hukuki düzenlemelerden ekonomik düzenlemelere, istikrarlı bir yönetim anlayışından, kurumların bağımsızlığının güvenceye alınmasına kadar geniş bir alanda eş zamanlı güvenin sağlanması beklenmektedir.
Atılan küçük adımlar bile bugün CDS’i 300’ün altına çekmiştir. Ancak, kırılganlıklarımız, rekabetin zorlaşması, artan riskler üretim ve ihracat adına bizleri endişelendirmektedir. Enflasyonun yarattığı yüksek maliyetler ve alım gücünün düşmesi ülkeyi bir kısır döngüye sokmaktadır.
O nedenle, reel sektör olarak istikrarlı bir faiz-kur politikasına, enflasyonla mücadele programına kararlılıkla devam edilmesine, yatırımları teşvik eden ve katma değerli üretime odaklanılması gerektiğine inandık ve pansumandan kalıcı tedavi yöntemine geçilmesi gerektiğini hep savunduk.
2024 yılının ilk çeyreği de yerel seçim gündemi ile geçecek gibi görünmektedir. Seçim sonrası, politikalarda değişiklik olacağına dair en ufak bir şüpheye dahi izin verilmemelidir. Bu noktadan geri dönüşün maliyeti çok daha büyük olacaktır.
Zira, 2024 yılına ilişkin açıklanan küresel risklerde, yüksek faizlerin borçlu firmaları zorlayacağı, kredi geri ödemelerinde sıkıntı yaşanacağı, jeopolitik gerilimlerin, iklim krizinin ekonomi üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler öne çıkmaktadır.
Bu farkındalıkla, her bir firmamızın kaynaklarını en etkin şekilde kullanması, maliyetlerini yeniden gözden geçirmesi, gerek tedarik gerekse satış noktasında tek bir firmaya, tek bir ülkeye bağlı kalmaması, verimliliği önceliklemesi, stratejilerini yeşil ve dijital ekonomi yaklaşımı ile ortaya koyması gerekecek bir yıla giriş yapıyoruz.
Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, bu süreçte bizler de, yine üyelerimizin çözüm ortağı olmaya devam edeceğiz.
Kaynaklarımızı doğru ve etkin kullanmak, yeni kaynaklar yaratmak konusunda başarılı bir yıl geçirerek, 4 aktif AB projesi yürüten Oda olarak, Türkiye’de bir ilke imza attık.
Üyelerimize daha hızlı ve etkili hizmet verecek çalışmalarımızı “EBSO Dijital Dönüşümü” projemiz kapsamında 2024 yılında hızlandıracağız. Bununla birlikte, yıkılan hizmet binamızın yerine inşa edeceğimiz iş merkezi yılın en önemli planlamasını oluşturacaktır.
Yeni yılın ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, ailelerinizle birlikte, sağlıkla, keyifle, başarıyla nice seneler diliyorum.