39 yıldır aralıksız gerçekleştirmekte olduğumuz, Üretimden Satışlarına Göre 100 Büyük Firma çalışmamız, firmaların beyannamelerine göre bir önceki yılın check up taramasını yapıp, önemli tespitler ve geleceğe dair yapılması gerekenleri ortaya koymaktadır.
Veriler 2020 yılını içermekte olup, firmalarımızın bir kriz karşısında hem üretme gücünü, hem de var olan hassasiyetlerini bir kez daha görmek açısından önemli sonuçlara ulaşılmıştır. 2020 yılı Pandeminin gölgesinde, planların dışında, belirsizliğin derin hissedildiği bir yıl idi.
Her şeyden önce 100 büyük firmanın üretimden satışlarında %13’lük bir artış olumlu gibi görünse de, %15 olan TÜFE ve %25 olan yurt içi ÜFE’nin altındadır.
Baktığımızda brüt karda da %42’lik bir artış görünmektedir. Ancak, bu sadece görünen kısımdır. Çünkü, bilanço zararındaki %246’lık artış, net karda -%67’lik bir daralmaya sebep olmuştur. Kuşkusuz, 2020 yılında TL’deki %24’lük değer kaybı, artan faiz oranları ve Pandemi ile birlikte artan mamul fiyatlarının nihai kullanıcıya birebir yansıtılamamasının verdiği kayıplar ana ekten olarak gözlenmektedir. Sonuç olarak, son 10 yılın en düşük satış karlılığı gerçekleşmiştir.
Ne yazık ki, net ihracatçı olan İzmir’de 100 Büyük Firmamız net ithalatçı konumda olup, kapatılan sınırlar ve daralan talep ile ihracatta da %15’lik bir daralma gerçekleşmiştir. Pandemi kapsamında küresel mal ticaret hacminde de meydana gelen %5’lik daralma karşısında beklenen bir gelişme olarak değerlendirebiliriz.
Bu çalışmamızda ortaya çıkan ve yıllardır gözlemlemekte olduğumuz belki de en önemli, üzerinde düşünülmesi ve çözüm aranması gereken nokta, firmalarımızın finansal kırılganlık yapısıdır. Her ne kadar çalışmada yöntem değişikliğine gidilmiş olsa da, temel başlıklarda en dikkat çekici husus, son 10 yılın en olumsuz verilerinin gerçekleşmiş olmasıdır.
Borçların aktifler içindeki payının %80 gibi çok yüksek oranda yer alması, kaynak yapısındaki dengesizliği gösterirken, yine borç/öz kaynaklar oranının %413 olması da, firmalarımızın borç çevirme riskini çarpıcı bir biçimde yansıtmaktadır.
Ana hatları ile belirli başlıklarda firmalarımızın verdiği mesaj, finansal kırılganlığın her yıl artarak büyüdüğüdür. Bu da sürdürülebilir bir durum değildir. Satış var, ihracat var. Ancak, çok yüksek ve artan çeşitlilikteki maliyetlerle baş edebilmek de her geçen gün zorlaşmaktadır. Bu kapsamda firmalarımız, öz değerlendirme yaparak kaynaklarını daha etkin ve verimli kullanma yolunda adım atmalı, karlılıklarını artıracak katma değerli üretime geçme seçeneklerini çevik bir şekilde değerlendirmelidir.
Devlet ayağında ise atılması gereken ilk adım, firmalarımızın maliyetlerini artıran kanuni yükümlülüklerde iyileştirmeye gitmeleridir. Her platformda ifade ettiğimiz gibi rakiplerimizle eşit şartlarda rekabet gücüne sahip olmak istiyoruz. Bu koşullarda bırakınız rekabeti, borç sarmalı içerisinde yüksek faiz-yüksek enflasyon-yüksek kur üçgeni arasında sıkışıp günü kurtarmaktan öteye geçemeyiz. Sürdürülebilir büyüme için çare, bilgi bazlı sanayi üretimi olup, bunun için de üreten kesimin güçlendirilmesi, motivasyonu son derece önemlidir.
Bu şartlarda, tarihe geçen olağandışı bir yılda; üreterek, ülke ekonomisine katkı koyan firmalarımızı gönülden tebrik ediyor, başarılarının artarak devamını diliyorum.