Geçen ay sonunda, TOBB Başkanımız ile birlikte Çin’e gittim. Çok önemli görüşmeler yaptık. Bu ay EBSO Yönetim Kurulumuz ve Meclis Başkanlık Divanımız ile birlikte Ankara ziyaretlerimiz oldu. Konularımıza çözüm arayışlarımızda yine olumlu sonuçlar aldık.
Bu yazımızda, söz konusu temaslarımıza ilişkin detayları paylaşmayı arzu ediyordum. Ama güzel ülkemizin gündemi o kadar çok acılara hapsedildi, o kadar çok şehidimize ağlar olduk ki, güzel şeyleri paylaşamaz olduk. Paylaşmak içimizden gelmediği gibi, böylesi bir gündemde de tüm anlamını yitirmektedir.
Terörle ilgili bu kaçıncı başyazımız. Hain pusuları, binlerce kez lanetledik, binlerce kez şiddetle kınadık. Yeri geldi, isyan ettik, yeri geldi teröristleri silah bırakmaya davet ettik, başka çarelerinin olmadığına dair biz de kendi cümlelerimizle ifade ettik. Yeter artık son olsun dedik.
İçimizde yanan ateşi hiçbir şey söndüremedi. Çünkü, Özdemir Asaf diyor ki; “Ağlamak bazı acılarda yetmiyor.” Bu yaşadığımız acılar da bu türden. Elbette ki ateş düştüğü yeri yakmaktadır, elbette ki bizim ocaklarına ateş düşen ailelerin yaşadıklarını tezahür etmemiz imkansızdır. Ama ülkemiz aylardır adeta bir kan gölüne dönmüş durumda. Gençlerimiz için, ülkem için ciddi endişeler taşıyorum. Tüm bunları hak etmediğimiz bir gerçek. Ama başka bir gerçek de, bu acıların dindirilemediğidir. Bir kez daha şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Ülkemizin başı sağolsun.
Bir güvenlik zafiyetiyle karşı karşıyayız ki, Türkiye Cumhuriyeti gibi güçlü bir devletin nasıl bu noktaya gelmiş olduğu endişelerine, artık can güvenliğimize ilişkin riskler de eklenmiştir. Devletimize güvenmek istiyoruz. Terörle mücadeleyi sonuna kadar destekliyoruz. Türkiye’nin üzerindeki oyunların hepsi boşa çıkarılmalı ve güzel ülkemizin Ortadoğu bataklığına sürüklenmesine izin verilmemelidir.
Ancak, biliyoruz ki, bu konunun konuşulacağı yer burası değil. Konuşmamız gereken o kadar çok konumuz var ki. Ama silahların, bombaların hakim olduğu bir ülkede, ne ekonomi, ne eğitim, ne hukuk hiçbir şeyin önemi kalmıyor.
Çok zorlu bir coğrafyada, bir o kadar da zor bir konjonktürde tüm belirsizlikler altında, biz sanayiciler olarak, kararlılıkla yatırım yapmaya, üretmeye devam ediyoruz. Terörün gölgesinde bir hayat sürüyoruz. Ve terörün gölgesinde de bir ödül töreni gerçekleştirdik. Başarılı Sanayi Kuruluşları Ödül Töreni’mizi bu şartlar altında buruk bir şekilde gerçekleştirdik. Sürdürülebilir büyümenin temel iki dayanağı olan yatırım ve üretim kriterlerinde başarılı performans gösteren firmalarımızı, Odamız üyeliğinde 50 yılı aşkın zamandır üyeliği olan firmalarımızı, kadın ve genç girişimcilerimizi ödüllendirdik. Her birini gönülden tebrik ediyoruz.
Firmalarımız yatırım yaptıkça, ürettikçe tabi ki, kazanan ülkemiz olacaktır. Diliyor ve temenni ediyoruz ki, firmalarımızın rekabet etmesinin önündeki tüm engeller yakın zamanda ortadan kalkar, bu kara bulutlar dağılır, birlik ve beraberlik içerisinde yeniden Türkiye’nin pozitif ayrıştığı, huzurlu, barış dolu günlerimize geri döneriz.