Tarihimizin şanlı sayfalarından olan 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 106. yıldönümünü gönülden kutluyor, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, şehitlerimizi rahmetle, şükranla anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Geçmişten bugüne gördük ki; küresel ekonomide ve ülke genelinde ne yaşarsak yaşayalım, hangi sorunlar karşımıza çıkarsa çıksın, reel sektörün üretmeye devam etmesi elzemdir. Yatırım yapması, ihracatını kesintisiz sürdürmesi gerekir ki; istihdam sağlanabilsin, ülkemize döviz kazandırılsın, ithalat minimum seviyeye çekilsin.
Peki, ortam ve şartlar bu dediklerimizi yapmaya ne kadar müsait? Son 1 haftada yaşadıklarımız sürecin ne kadar zorlaştığını ortaya koymaktadır. Pandemide 3. dalga bir yana, içerideki gündemle negatif ayrışırken, küresel piyasalarda biz sanayicilerin mücadele ettiği konularla da, üretimin sürdürülebilirliği riski ile karşı karşıyayız.
1. Hammadde tedarikinde yaşanan sıkıntılar ve fiyat artışının ürüne olumsuz yansıması,
2. Lojistik sektöründe konteyner bulamama ve navlun fiyatlarının artmasının üretim ve ihracatı olumsuz etkilemesi,
3. Yüksek faiz, yüksek enflasyon, öngörülemeyen kur birlikteliğinin yatırım ve istihdamın önünde kalıcı sorunlara neden olması.
Neler yapılabilir? diye baktığımızda öne çıkan maddeler şunlardır:
1. Enflasyon sorunu yaşayan nadir ülkelerden biri olarak; öncelikle TL’nin değer kaybına sebep olan ekonomi dışındaki konularda somut adımlar atılması, yatırımcıya güven verilmesi, böylelikle kur istikrarı sağlanması,
2. İthal girdi bağımlılığının azaltılması yönünde özellikle, temin edilmesi elzem olan ve güvenliği risk taşıyan hammaddelerin içeride üretilmesi için ivedilikle uygun şartların oluşturulması, yatırımcıların özel desteklenmesi,
3. Bütçe açığı verilmeyecek bir kamu mali disiplin oluşturulması,
4. Kayıt dışı ekonominin minimize edilmesi, bunun için nakit para yerine kartlı alışveriş zorunluluğunun getirilmesi,
5. Güçlü bir dezenflasyon programı ve finansal istikrar programı hazırlanarak ekonomik birimlerin hedeflenen enflasyonu referans almasının sağlanması,
6. Rekabeti olumsuz etkileyen ithalata uygulanan ek vergilerin yeniden gözden geçirilmesi,
7. Navlun desteklerinin artırılması,
8. İstihdam üzerindeki gelir vergisi ve sigorta yüklerinin OECD ortalamalarına düşürülmesi,
9. Mevcut istihdamın korunması adına, kısa çalışma ödeneği süresinin yılsonuna kadar uzatılarak, ödeneğin asgari ücret seviyesine çıkarılması, puslu havayı dağıtacaktır.
10. 2020 yılı için açıklanan işsizlik oranı, yıllardır dile getirdiğimiz önerimizin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Zira, Türkiye genelinde işsizlik oranı 0,5 puan azalarak %13,2 olurken, İzmir’de işsizlik 1.1 puan artarak %17,1 olarak gerçekleşti. Yani, İzmir işsizlikte Doğu ve G.Doğu illerimizden sonraki yerini korumaya devam etmektedir. O nedenle, ülke ortalamasının üstünde kalan illerde yatırım teşviği alacak olan firmalara özel istihdam teşviği verilmesinde fayda görmekteyiz.
Hava puslu, ruhlar yorgun, görüş açısı dar olsa da; akıl ve bilim ışığında atılacak her adımda, el ele verilecek her konuda çözüm çok yakındadır.