Cumhuriyetimizin ilanının 96. yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken, 100. yılın heyecanını bugünden taşırken, Türk Ordumuz, bir kez daha sınır güvenliği ve barışı tesis etmek adına önemli bir operasyonla Barış Pınarı Harekatını gerçekleştirmektedir. Allahtan Ordumuzu muzaffer kılmasını, Mehmetçiklerimizi korumasını yürekten diliyorum. Dualarımız onlarla.
Bu vesile ile başta Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, geçmişten bugüne tüm şehitlerimizi rahmetle, saygıyla ve şükranla anıyor, gazilerimize acil şifalar diliyor, gönülden “Yaşasın Cumhuriyet” diyoruz.
Uluslararası kurallara uygun ve meşru bir operasyonda düşmanın ve dostun net olarak ayrıştığı çok önemli, hassas günlerden geçmekteyiz.
Üzülerek görmekteyiz ki; başta Batı ülkeleri olmak üzere, birkaç ülke dışında Müslüman coğrafyasının dahi en doğal hakkımız olan sınırlarımızı koruma mücadelemize Batı ile paralel tepki vermesini anlamakta zorlanıyoruz. Özellikle de, ABD’den gelen ve gelecek olası yaptırımlar, büyük haksızlıktır.
Bu kapsamda, her zaman elini taşın altına koyan iş dünyası adına Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sn. Rifat Hisarcıklıoğlu, 190 ülkedeki muadil iş kurumlarına ve Avrupa’da Eurochambers, Asya’da Asya-Pasifik Ticaret ve Sanayi Odaları Konfederasyonu, İslam Ticaret Sanayi Odası, Arap Odalar Birliği, Afrika’da Afrika Odalar Birliği, Amerika’da US Chambers ve Latin Amerikan Odalar Birliği’ne, Uluslararası arenada Türkiye aleyhine oluşturulan algının yanlışlığına, harekatın amacının hem ülke sınırlarının güvenliğini sağlamak, hem de bölge ülkeleri için tehdit oluşturan terör koridorunu ortadan kaldırmak olduğuna dair bir mektup gönderdi.
Dileriz, bu haksız önyargı ve algı operasyonu yerini sağduyu ve akla bırakır. Tüm dünya bilmelidir ki, hakkımız olan bu mücadelede Türk milleti tüm kurum ve kuruluşlarıyla tek yürektir, her zaman olduğu gibi Ordusunun yanındadır.
Gerek sınır güvenliği açısından ve gerekse ekonomide zor bir kışa doğru ilerliyoruz. Bu anlamda Ekim ayında oldukça sıcak günlerden geçmekteyiz. Her açıklanan veride acaba toparlanıyor muyuz? derken, zik-zak bir eğilim ve yeniden aşağı yönlü bir gidiş olduğunu görüyoruz. Bu da, hem küresel piyasalarda hem de içeride artan riskin ve belirsizliğin devam ettiğini göstermektedir. Henüz yatırımlarda istenen seviye yakalanamıyorken, sanayi üretim endeksi ve PMI gibi üretime dair verilerde yukarı yönlü bir çıkış umudu gözlenmemektedir.
Bununla birlikte; 30 Eylül’de “Değişim” mottosu ile “Yeni Ekonomi Program”da revize edilen veriler ve hedeflenen adımlar açıklandı. Programda yer alan;
KİT’lerin kamu maliyesine yüklerinin azaltılacak olması,
Etkin olmayan teşviklerin kaldırılacak olması,
Gıda enflasyonunun önleme tedbirleri arasında yer alan kooperatifçiliğin etkinleştirilmesi,
Ar-ge’nin özel bir yer tutması, İstihdama yönelik mesleki eğitim programları,
Afrika Pazarı’nın değerlendirilmesi hususunun programa girmiş olması gibi başlıkları oldukça önemsiyoruz.
Dileriz, belirtilen bu hedefler kağıt üstünde kalmaz ve tedbirler başarıyla hayata geçirilerek beklediğimiz değişim gerçekleşir. Zira; değişen, dönüşen küresel arenada daha fazla geç kalma lüksümüz yoktur.