Odamızın bir markası olan “Üretimden Satışlarına Göre 100 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmamızı kesintisiz 38 yıldır yapmaktayız. Kamuoyu ile paylaştığımız çalışma, firmalarımızın 2019 yılı performanslarını gösterdiği için analize geçmeden önce söz konusu yılda, Türkiye ve küresel ekonomide yaşananları kısaca hatırlamakta fayda görmekteyim.
Gerek küresel, gerekse ulusal anlamda belirsizlik, endişe ve zorlayıcı koşulların belirdiği 2019 yılında, ticaret savaşları yıla damgasını vururken, ülkemizde iç talepte yaşanan daralma Hükümetin açıkladığı destek paketleri ile aşılmaya çalışılmış ve son çeyrek verilerinde normalleşme adına önemli bir yol kat edilmiştir. Bu süreç, sanayicilerimizi olumsuz etkilemiş, artan maliyetlerle birlikte üretimin ve ihracatın artışı sınırlı kalmış, mevcut kazanımların korunması öne çıkmıştır. Özellikle de, borçla işlerini döndürmeye çalışan firmaların konkordato haberlerine tanıklık ettiğimiz bir yıl olmuştur.
Anketin analiz aşamasında, yıla damgasını vuran gelişmelerin etkilerini firmalarımızın performanslarında da görmekteyiz.
- Üretimden satışları enflasyon oranının altında %8,8 artarken, satış karlılığı %3,4’e gerileyen,
- Döviz kurları artışı ile azalan ithalattan kaynaklı diğer satışları yani Al-Sat yaptığı faaliyetleri azalan,
- İhracatını sadece %1,3 artırırken, net ithalatçı konumunu sürdüren,
- Her yıl umut veren ama yeterli olmayan bir ar-ge gideri artışı sonucu Ar-ge giderinin net satışlar içindeki payını binde 35’lere çıkaran,
- Borçları %19, zararı %10,7 oranında artan, mali yapısı bozulan, finansal şoklar karşısında kırılganlığı artan,
- Asıl faaliyetinden ziyade, faaliyet dışı net gelirinin desteklediği bir karlılığa tutunan,
- Finansman giderinin faaliyet karına oranı %99,9 ile rekor kırarak, karının neredeyse tamamını finansman gideri için kullanan,
100 büyük firmamız, üretimin sürdürülebilirliği adına endişe vermektedir. Mutlaka karar vericiler tarafından bu analizlerin doğru okunması ve önleyici, iyileştirici tedbirlerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
255 trilyon doların üzerinde rekor seviyedeki küresel borçluluk riski, bugün dünyanın öncelikli sorunlarının başında gelmektedir. Borç yiğidin kamçısıdır şüphesiz ancak, hareketi kısıtlayan sürekli bir borç yapısı, firmalarımızın dinamizmini bozarken, üretimin ve yatırımın artmasının da önünde engel teşkil etmektedir. Yıldan yıla bozulan oranlar, özkaynaklar büyüklüğünün 3 katına ulaşan borç yapısı riski de artırmaktadır.
Covid-19 sürecinde borçlanmanın arttığını da dikkate aldığımızda; önümüzdeki yıllar için daha temkinli adımlar atmamız gerektiğini de görmekteyiz.
Unutmayalım ki, ülkenin gücü üretimden, üretimin gücü yatırımdan, yatırım da uygun makro ortamdan beslenir. İşsizlik sorunumuzun da çözümünün yatırımlarda olduğu bilinciyle, yatırım ortamının cazip hale getirilmesi bu süreçte belirleyici olacaktır.
Her yılın kendine özgü zorlu koşulları içinde dahi üretme kararlılığını devam ettiren, istihdam sağlayan, ihracat yapan, ülkemize değer katan firmalarımızı gönülden tebrik ediyor, başarılarının artarak devamını diliyorum.