Geride bıraktığımız olağanüstü yılın ekonomi üzerindeki yansımalarını, küresel belirsizliğin etkisi ile birlikte özellikle 2017 yılının ilk aylarında hissetmeye başladık. ABD Başkanı Trump’ın seçilmesi ile birlikte artan küresel belirsizlik ve AB’deki siyasi değişim beklentileri dünyanın yeni dönüşümlere gebe olduğunu bizlere göstermektedir.
İşte böylesi bir süreçte; içerde ve dışarda yaşanan olumsuz etkileri azaltabilmek amacıyla geçen seneden bu yana Hükümetin üretim, yatırım, ihracat için attığı adımlara yenileri eklendi. Büyükanne projesi ile kadın istihdamının arzu edilen seviyeye ulaşılması hedeflenmiş ve 10 pilot il seçilmiştir. Proje, İstanbul, İzmir, Bursa, Ankara, Kayseri, Konya, Sakarya, Antalya, Tekirdağ ve Gaziantep’ten yoğun bir ilgi görmüştür.
En önemli hamle, TOBB Türkiye Ekonomi Şurası’nda Sayın Cumhurbaşkanı’nın gündeme taşıdığı İstihdam Seferberliği olarak açıklanan İstihdam Paketi ile gelmiştir.
· Aralık sonu itibariyle ilave yaratılan her istihdam için artı istihdam desteği,
· 200 bin kişiye mesleki eğitim,
· Topluma yararlı çalışma kapsamında150 bin kişiye istihdam,
· İşbaşı eğitim ile 500 bin kişiye istihdam
· Kadınlar başta olmak üzere dezavantajlı kesimlere (kadın, engelli ve eski mahkumlar) 100 bin kontenjan imkanı Paket kapsamındaki desteklerdir.
Artı istihdam desteği ile;
Bir işçinin işverene maliyeti, yıl sonuna kadar 2 bin 88 liradan 1.314 liraya gerileyecek,
3 aylık İşbaşı Eğitimi süresince kişilerin maaşları devlet tarafından ödenecek,
Eğitim sonunda kalıcı istihdam olur ise bu kişiler artı istihdam sayılıp tüm vergi ve primlerini 9 ay boyunca devlet ödeyecektir.
Aslında bu gayret bize bir kez daha; sürdürülebilir istihdam, ihracat ve sürdürülebilir bir gelecek için üretimin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Verilerdeki olumsuzluk, ne yazık ki, üretimin maliyetli ve meşakkatli olması nedeniyle son yıllarda inşaat ve hizmet sektörüne yönelmenin bir etkisidir.
Hem dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi olmak istiyoruz, hem 500 milyar dolar ihracat hedefliyoruz. Hem de gençlerimiz iş sahibi olsun istiyoruz. Peki ama tüm bunların çözümünün üretimden geçtiğinin ne kadar farkındayız? Yüksek katma değerli üretim, nitelikli işgücü ve her evde bir Türk malı olsun istiyorsak üretimi cazip kılacak her türlü ortamı ve eğitim altyapısını tesis etmek zorundayız.
Hiçbir şey için geç değildir. İşgücü piyasasındaki arz-talep dengesi açısından, Hükümetin verdiği destekler yavaş da olsa, yetersiz de kalsa doğru yolda ilerlediğimizin işaretidir.
Son açıklanan işsizlik verileri, bir önceki yıla göre 980 bin yeni işgücünün piyasaya dahil olduğunu göstermektedir. Bu çok ciddi bir rakamdır ve bu istihdamı mevcut yatırımlarla karşılayabilmek oldukça güçtür. Ya kapasite artırımı ile sanayimizin büyümesini sağlamalıyız ya da yeni yatırımlarla yeni istihdam yaratacak projeleri hayata geçirmeliyiz.
Neredeyse her 4 gençten birinin işsiz kalması, üniversite mezunlarının ortalamanın üstünde bir işsizlik oranına sahip olması sadece ekonomik değil, toplumsal açıdan da bir yaradır. Bu yarayı daha fazla kanamadan kapatmak zorundayız.
O nedenle, gelin memleket meselesi olan bu yaraya siz de parmak basın. İŞKUR’a kayıtlı olması şartıyla, bizler de üzerimize düşeni yapalım ve ülke ortalamasının üstünde işsizliğe sahip ilimizde gençlerimize, bölgemize ve ülkemize sahip çıkalım. Allah, gençlerimizin de bizlerin de yardımcımız olsun.