Pandemi ile birlikte tedarik zincirinde yaşanan kopmalar, küresel ticarete ivme kaybettirdi ve hammaddeye ulaşmak, temin etmek oldukça maliyetli bir seviyeye ulaştı. Eylül ayında 5.167 olan Baltık Kuru Yük Endeksi, Kasım ayında yüzde 47 azalarak 2.759’a geriledi.
Öyle ki, yüksek maliyetlerden kaynaklı üretim daralmasına giden sektörler de oldu, daha da maliyetli olacağı inancıyla üretimini artırıp, stoklama yöntemini seçen de oldu. Küresel ekonomide yaşanan bu gelişmeler ülkemize de benzer şekilde yansıdı.
Üyelerimize yönelik yapmış olduğumuz hammadde anketinde de bu yansımaları çok net bir şekilde gördük. Ankette çıkan sonuçlardan bazıları şöyle:
Üyelerimizin üretim faaliyetlerini sürdürme sürecinde ne kadar zor durumda olduklarını, hem yurt dışı hem de yurt içi piyasalarda yaşadıkları hammadde temini sorunundan görebiliyoruz. Yurtiçinde hammadde temininde sıkıntı yaşayanların oranı %75, yurtdışı kaynaklı sıkıntı yaşayanların oranı %68 olup, üyelerin %56’sı sorunu hem yurt içi hem de yurt dışı kaynaklı olarak belirtmektedir.
Yurt içinde hammadde sıkıntısı yaşayan üyelerimizin neredeyse tamamı (%99’u), aynı doğrultuda yurt içindeki fiyat yüksekliğine dikkat çekmektedir. Üyelerimizin %75’i de benzer şekilde yurt dışındaki fiyat yüksekliğini işaret etmektedir.
Her 3 üyeden biri kullandığı hammaddeye %100’ün üstünde, diğer üçte biri %50-75 arasında zam geldiğini ifade etmektedir. Ankete cevap veren üyelerin %86’sına göre de hammaddeye %50’nin üstünde zam geldi.
Hammadde tedarik sıkıntısından kaynaklı üyelerimizin üçte biri maliyetlerinin %25-50 arasında arttığını, üyelerimizin yarısından fazlası, %50’nin üstünde maliyet artışı ile karşı karşıya olduğunu teyit etmektedir. Maliyetleri artan, hammadde tedarikinde sıkıntı yaşayan üyelerimizin %91’inin benzer şekilde satışları da olumsuz etkilenmiştir.
Ülkemiz gerçekleri ile birlikte bu anketi değerlendirdiğimizde; hammadde kaynaklı maliyet artışı sektörden sektöre değişmekle birlikte, en az %50’nin üstünde olup, yılbaşından bu yana dolar kurundaki %60’lardaki artışı, ÜFE’deki %46’lık artışı, %100’leri aşan enerji zamlarını eklediğimizde gerçek üretim maliyetine ulaşılmaktadır. Yılbaşı itibari ile eklenecek yeni maliyetlerle birlikte, Türkiye’de üretmek hiç bu kadar pahalı ve öngörülemez olmamıştı. Ve en kötüsü de, mala fiyatın verilemediği, belirsizliklerin arttığı bir sürecin içinde olmamızdır. Peki, hammadde özelinde ne yapılmalı?
1. Döviz kurundaki volatilitenin kontrol altına alınması, enflasyonun düşürülmesi
2. Yurt içinde ihtiyaç duyulan hammadde yeterliliğinin, özel veya kamu kaynaklı üretim ile sağlanması
3. Hammadde temininde sorun yaşanan sektörlerde öncelikle iç piyasanın ihtiyacının giderilip, ihracat için kalan kapasitenin gönderilmesi ve hammadde üreticilerinin desteklenmesi
4. İthal edilmek zorunda kalınan hammadde için girdi maliyeti konusunda iyileştirmeler yapılması, ek gümrük vergilerinin geçici sıfırlanması, navlun desteği verilmesi
5. Enerji fiyatlarında sanayiciye uygun fiyat politikası uygulanması
6. Yurt içindeki tedarikçi üreticilerin devlet teşvikleri ile desteklenmesi
7. Art niyetli stok yapılması ve arz kısıntısına gidiliyor olması ile ilgili denetimlerin daha sıkı yapılması
8. Tekel konumundaki yabancı sermayeli ara malı üreticilerin, Türkiye'de yatırım yapmalarının teşvik edilmesi
9. Gıdada KDV indiriminin geçici bir süre için %1’e düşürülmesi,
10. Çiftçinin teşvik edilmesi, girdi maliyetlerinin desteklenmesi, tarımsal ürünlere prim uygulanması faydalı olacaktır.