Birleşmiş Milletler, Haziran ayının başında Rusya-Ukrayna savaşının etkilerine ilişkin bir rapor yayınladı. Söz konusu raporda; iki yıl boyunca COVID-19 ile mücadele eden dünya ekonomisi kırılgan bir durumda iken, savaş ile en az bir nesildir görülmeyen bir küresel yaşam pahalılığına vurgu yapılarak kıtlık döngüsüne yer veriliyor.
Raporda kıtlık döngüsünün şiddetlenmesine gerekçe olarak şunlar sıralanıyor:
Ve sonuçta da; şiddeti artan bu kıtlık döngüsünün sosyal ve politik kaosa neden olabileceğine ilişkin çok kritik bir yorum, şu başlıklarla destekleniyor:
Görüldüğü üzere küresel piyasalarda istikrarsızlığa yol açan maliyet baskısı, küresel iklim krizi ile birlikte tetiklenen gıda arz güvenliğinin riske girmesi, çözümün aciliyetini ortaya koymaktadır. Raporda, bu durumdan özellikle de en çok yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerde yoksullaşan halkın etkilendiği ve etkilenmeye devam edeceği belirtilmektedir.
Güncel durumda küresel boyutu ve gerekçeleri bir yana, ülkemizde GSYH içinde tarımın payının 2000 yılında %10’larda iken bugün %5,6’ya kadar gerilemesinin yarattığı sorunları toplumun tüm kesimleri derinden yaşamaktadır.
Küresel gıda ve enerji fiyatları artarken, küresel düzeyde son yılların en yüksek enflasyon artışı kaydedilirken, Türkiye’de birçok kritik başlıkta, çok daha kötü gerçekleşen performansın çevrilmesi için zor bir viraja girilmiştir. Öyle ki, günlük bazda fiyat artışları sade vatandaştan, üreticiye kadar her kesimin dengesini bozarak, kontrolden çıkmış düzeydedir.
TUİK verisi olan %73,3 ile enflasyonda dünyada 5. sıradayız. (Lübnan, Sudan, Venezuela, Zimbave) ÜFE %132 seviyesinde. Tarımsal girdi fiyat endeksi rekor kırmakta. Yine dünyada parası dolar karşısında en çok değer kaybına uğrayan ülkelerin başında gelmekteyiz. Ülkelerin, artan politik ve ekonomik risklerine göre puanlandığı ve uluslararası yatırımcıların ilk baktığı CDS risk primi ise son 20 yılın rekorunu kırarak 856’yı gördü. Ve ne yazık ki, dünyada en riskli ülkelerin başında gelmekteyiz. Almanya’da 12,5 olan bu veri, yüksek maliyetli kaynak bulmaktan, bir süre sonra kaynak bulamamaya, rekabet gücünü kaybetmeye kadar telafisi çok zor sonuçlara ülkemizin gittiğinin göstergesidir. Çözümü ise, istikrarlı, akılcıl para ve maliye politikaları ile riski artıran unsurları ortadan kaldırmak, güveni sağlamak, tarımda, sanayide üretebilmek için uygun şartlar oluşturmak ve direksiyon başında olduğunu kanıtlamaktır. Aksi ise derin bir fakirleşme, derin bir sorunlar yumağı anlamına gelmektedir.
Her ne kadar bayram havasında olamasak da, Kurban Bayramınızı gönülden kutluyor, sağlıkla, huzurla, bol kazançla toplumun her kesiminin yüzünün güldüğü günlere bir an evvel kavuşmayı diliyorum.