2017 yılını tek bir cümle ile özetlediğimizde, “2017 telafi yılıydı” diyebiliriz. Hain darbe girişiminden kaynaklı bozulan ekonomik göstergelerimiz için bir toparlanma, kamu düzeninde yeniden yapılanma ve arınma yılıydı.
“2018 yılının da atılım yılı” olmasını yürekten diliyorum. Bunun duygusal bir talep olmasının yanı sıra, bazı somut gerekçelere de dayandırarak yüksek sesle dillendiriyorum. Bu gerekçeleri biraz açalım.
Öncelikle “Eğitimde Atılım Yılı” olsun istiyorum. Çünkü, her dönem değişen eğitim sistemi ve Milli Eğitim Bakanı, uluslararası sınavlardaki çocuklarımızın başarısızlığı, eğitim altyapısının teknoloji ve sanayideki dönüşümün dışında kalması, atıl bölümlerin çok, geleceğin mesleklerine dair bölümlerin yok denecek kadar az olması, ara eleman sıkıntısının önerilerimize rağmen çözülemiyor olması ve Sanayi 4.0’ın gerektirdiği değişimler gibi birçok sebeplerden ötürü eğitimde yeni bir atılıma ivedilikle ihtiyacımız var.
“Ekonomide Atılım Yılı” olsun. Telafi yılı olan 2017’nin ardından, 2018’de ivme kaydedebilmemiz için, mevcut kırılganlıklarımızın yanında, KOBİ’lerimizin teknolojik gelişmeleri takibini ve dijital altyapılarını iyileştirmelerini sağlayacak bir sistemin kurgulanması, tükettiğinden daha fazla üreten bir yapının oluşturulması, küresel ekonomide 2018 yılında %20 artması beklenen e-ticaret pastasından daha fazla pay alınması, Gümrük Birliği’nin modernizasyonunu görüşmelerinin yeniden başlaması, istihdam yaratan büyümenin sağlanması son derece önem taşımaktadır.
“Dış Politikada Atılım Yılı” olsun. Özellikle son 1,5 yıldır dış politikada yaşanan sorunlar, OHAL’in devam ediyor olması, Türkiye’ye dair dünya genelinde olumsuz bir algı yaratmıştır. Olumsuzluklar, turizmden, ekonomiye, vize alımından gurbetçilerimizin rahatsız edilmesine kadar gözlenmiştir. Türkiye-AB katılım müzakerelerinin başlamasını, ABD ve Almanya ile yaşanan gerginliklerin 2018 yılında yerini ülke menfaatleri doğrultusunda daha sağduyulu ve yapıcı bir ilişkiye bırakmasını diliyoruz. Böylelikle, ihracat ve özellikle de doğrudan yabancı yatırım verilerimiz olumlu etkilenecektir.
Küresel ekonomiye baktığımızda; toparlanan bir Avrupa Birliği ve verileri güçlenen ABD ile varlık alımlarının azaltılmaya başlanması, likiditeyi daraltırken finansmana erişimi de güçleştirecektir. Diğer yandan; korumacı adımlar, siyasi ve askeri gerginlikler, ayrılıkçı söylemler 2018 yılını daha da önemli kılmaktadır. Küresel iklimdeki bozulma ve siber saldırılar gündemdeki yerini yine koruyacaktır.
Tüm bu gelişmeler doğrultusunda; 17. büyük ekonomi olan güzel ülkemizde siyasi tansiyon ile birlikte göstergelerde zaman zaman gel-git’ler yaşayabiliriz. Her biri akılcıl politikalarla düzeltilebilecek, telafi edilebilecek konulardır.
“Birlik ve Bütünlüğümüzde Atılım Yılı” olsun ki, jeopolitik riskler karşısında kardeşliğimizi, değerlerimizi, mezhebimizi sorgulamadan, küresel güçler karşısında ortak paydamız olan ülkemizi birliktelikle, ev ödevlerimizi yerine getirerek, ilk 10 ekonomi arasına dahil edebilelim. En büyük temennimiz budur.
Tek yürek olduğumuz Afrin’de Zeytin Dalı Harekatı ile teröre karşı kararlılığını tüm dünyaya gösteren Türk Ordumuzu Allah muzaffer eylesin. Şanlı ordumuzun muvaffakiyeti ile terörün de artık son bulmasını ümit ediyorum.