İnsanoğluna yaşattıkları ile "Cehennemden Gelen Yıl" olarak adlandırılan 2020 yılını geride bırakırken, en büyük mirası olan Pandemi ile mücadelede, aşı haberleri yeni yılda umut oldu. Ancak, aşının kapsayıcılığının henüz yeterli olmaması, küresel ekonomi açısından soru işaretlerini artırmaktadır.
O nedenle, 2021 yılının öncelikli belirleyicisi, aşılama sürecinin hızı ve yaygınlığı olacaktır. Bu da, aşıyı başarılı şekilde uygulayan ve vaka sayılarını en aza indiren ülkelerin bir adım öne geçeceğini göstermektedir.
Ana gündem maddemiz Covid-19 ve mutasyonları olmakla birlikte, gerek küresel gerekse ülkemiz açısından öncelikli konular hayli fazla:
- ABD’de Biden yönetimi ile birlikte oluşacak politika değişikliği,
- Covid-19 nedeniyle arka planda kalan jeopolitik riskler ve ticaret savaşlarının yeniden ayak seslerinin duyulması,
- 2050 yılına kadar sanayisinin dönüşümünü gerektiren yeni bir büyüme ve yeni bir küresel dönüşüm planı olan “AB Yeşil Mutabakatı” ve insan odaklı, sürdürülebilir, yeni olası krizlere karşı daha esnek, sağlam bir üretim için “Sanayi 5.0” politikası ile sanayide dönüşümün hedeflenmesi,
- Gerek kamu, gerekse özel sektör borçluluğunun risk seviyelerine ulaşması,
konuları küresel ekonominin gündeminde uzun bir süre yer alacak gibi.
Ülkemiz açısından baktığımızda; 2021 yılının atacağımız veya atamayacağımız adımlarla şekilleneceği inancındayım. Çok zor geçen bir yılı umut veren hamlelerle ve umut veren açıklamalarla kapattık. Bundan sonrası için atılan hamlelerin devamı ve “sözden eyleme geçilen süreç” belirleyici olacaktır.
Özellikle de, ihtiyaç duyduğumuz doğrudan yabancı yatırımları yeniden ülkemize çekmek için; şeffaflık, liyakat, adalet konularındaki eksiklerimiz, evrensel ilkeler doğrultusunda tamamlanmalıdır. Bugün itibari ile hem ekonomik, hem de toplumsal fayda sağlayacak en öncelikli reform bu alanların iyileştirilmesidir.
Zira, üretimde ve ticarette yeni eğilimler, yeni bloklaşmalar artarken, rekabet daha da güçleşirken, evrensel değerlerin dışında yol kat etmemiz mümkün görünmemektedir.
Diğer yandan, ülkemizde kangren halini alan kayıtdışı ekonomiyi ve kayıtdışı istihdamı geleceğin trendi olan nakit para kullanımına son vererek çözebiliriz. Nakit paranın kalkması ile vergi oranlarında da indirime gidilebilir. Değerlendirilmesini umduğum bu çözüm, en önemli reformlardan biri olacaktır.
Yeni bir 10 yılın ilk dönemecinde, yoldan sapmamak için 2021 yılını; uluslararası işbirlikleri içerisinde stratejik ve üretim odaklı değerlendirmeliyiz.
Üyelerimiz, son 100 yılın en büyük krizinde, son 50 yılın en belirsiz döneminde, takdire şayan bir performans göstererek üretmeye, istihdam sağlamaya, ihracat yapmaya devam etmiştir. Biz her platformda ülkemizin geleceği üretimdedir dedik. Pandemi ile görüldü ki, dünyanın geleceği de üretimdedir. O nedenle, yeni nesil üretimde reel sektörün; öncelikli Pandemi kaynaklı sorunlardan arındırılması, ardından da, gerek Sanayi 5.0’a ve gerekse yeşil ekonomiye geçişte ihtiyaç duyduğu alanlarda desteklenmesi son derece kritiktir.
Türkiye’nin bu yeni ekonomik yapı içerisinde yerini almasını, Cumhuriyetimizin 100. yılına her açıdan donanımlı ve daha güçlü girmemiz için son derece önemli görmekteyim.