Ağustos ayında piyasalarda baş gösteren fırtına, Eylül ayında biraz sakinlemiş gibi görünse de, açıklanan göstergelerden önemli bir kısmı endişeleri henüz giderememiştir.
Merkez Bankası’nın beklentilerin üstünde gelen ve gecikmiş son faiz hamlesi ne yazık ki, döviz üzerinde çok da etkili olamadı. BDDK’nın Swap oranları ile ilgili düzenlemelerine devam etmesi, son olarak dövizle yapılan işlemlere kısıtlamalar getirilmesi, yasaklanması, Merkez Bankası’nın kararları ard arda geldi. Küresel ekonomide yaşanan ticaret savaşları hız kazanmışken, jeopolitik risklerimiz devam ederken içerde yaşadıklarımız da riskleri artırmaktadır.
Böylesi bir süreçte ikinci çeyreğe ilişkin %5,2’lik büyüme verileri yüzümüzü güldürse de, 2018 yılı için beklenti %3,8’dir. Bunun da anlamı, sonraki çeyreklerde daha az büyüme ve daralma gerçekleşecektir.
Büyümenin kaynaklarının, tüketimden üretime kaymadığı sürece de sürdürülebilirlikten söz etmemizin mümkün olmadığını her platformda söylüyoruz. Zor bir dönemden geçen ve büyümeyi de aşağı çeken tarım sektöründeki daralma, enflasyonu da artırmaktadır. Bu da akılcı yeni tarım politikasını zorunlu kılmaktadır.
Bilindiği gibi ülkemiz dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında 18. sırada yer almaktadır. Üçüncü ve dördüncü çeyreğe ilişkin zayıf ve hatta negatif büyüme oranı ve buna bağlı açıklanacak GSYH’nın 775 Milyar dolar civarı veya daha altı olması beklenmektedir. Yani, bu Hollanda’nın bizim sıramızı alacağı anlamına geliyor. Bununla birlikte 19. sıradaki Suudi Arabistan’ın teknolojiyi önceliğine alarak 500 Milyar dolarlık dünyanın ilk robot şehri olan Neom’u kurma girişimleri ekonomisindeki büyümeyi hızlandıracaktır. O nedenle de, bizim artık yapısal sorunlarımıza kesin çözümler bularak, dünyanın gittiği yöne doğru koşarak yol almalıyız.
Göstergelerin kaynağı da etkisi de sadece ekonomi değildir. Ekonomiden hukuka, eğitimden sağlığa kadar her alanda izlenen politikaların bir sonucudur aslında. Bunun için de, ortak aklı, dünden daha çok kullanabilmeli, geleceğe dair sürdürülebilir politikalar hayata geçirebilmeliyiz.
Özellikle de bu süreçte açıklanan Yeni Ekonomi Programı (2019-2021) dengelenme-disiplin-değişim temelinde; gerçekçi, tutarlı veri ve eylemleri içermesi açısından önemli olmakla birlikte, uygulama aşamasında izlenecek yöntem ve kararlılık büyük önem taşımaktadır. Bizler de dikkatle takip edeceğiz.
Yeni pazarlar bulmaya, daha çok ihracat yapmaya, daha katma değerli üretime, daha nitelikli işgücüne ve daha sağlıklı üretken genç dimağlara ihtiyacımız var. Bunun için de tek bir alanda politika değişikliği ne yazık ki yeterli olmamaktadır.
Borçları ve maliyetleri her geçen gün artan, finansman temininde sorun yaşayan reel sektör bu süreçte mutlaka desteklenmelidir ki, Yeni Ekonomi Program bu konuda Kalkınma Bankası’nı, Eximbank’ı ve Emlakbank’ı daha etkin kullanmayı vaat ediyor.
Bayram öncesinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından açıklanan destek paketini tüm üyelerimize duyurmuştuk. Desteklere ilişkin yapılan son açıklama şöyle:
Teknoloji gelişme bölgesine, yeni destekler dağılmaya başlandı
TSE Hizmet Ücretlerinde %25 indirim; 1 Eylül itibari ile uygulamada
Ar-Ge desteğine kur farkı düzenlenmesi hususunda; Tübitak Teknogirişim Sermaye Destek Programı yürürlükte. TÜBİTAK Sanayi Destekleri kapsamında kur farkı dolayısıyla oluşacak maliyet artışlarına da destek başladı.
Temel bilimler mezunları için Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Ar-Ge merkezlerinde istihdam edilmeleri halinde, aylık brüt asgari ücret tutarında destek verilmesine başlandı
Yerel potansiyelin harekete geçirilmesi için Kalkınma ajansları üzerinden ön ödemeler yapıldı.
KOSGEB'in alacaklarının ertelenmesi ve KOBİ'lere ihracat desteği yürürlüğe girdi.
Patent, marka, tasarım başvuru ve tescil ücretlerinde yüzde 25 indirim; 5 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.
Bugün ticaret savaşlarının etkisinin 1 Trilyon dolarlık hacme ulaşacağı ve dolaylı olarak bundan etkileneceğimiz dikkate alındığında, yeni pazarlar bulma noktasında çok daha aktif olmamız gerektiğini, ilgili Bakanlığımızdan da pazara giriş stratejilerini daha etkin kullanmasını, üyelerimizin ihracat desteklerini takip etmesini, bu süreçte Odamızdan destek almasını, yaşanan sorunlara ilişkin Odamızla iletişim halinde olunmasını önemle istirham ediyoruz.
Ümit ediyoruz ki, içinde bulunduğumuz süreci en az hasarla atlatabiliriz.