Uluslararası Para Fonu (IMF) “Dünya Ekonomik Görünümü” raporunda, Ukrayna-Rusya savaşı ve enflasyonun etkilerinin kontrol altına alınmaması halinde dünyanın son 50 yılın en kötü ekonomik resesyonunun eşiğine gelebileceği uyarısında bulundu. “Kasvetli ve belirsiz” başlığı ile yayınladığı raporda, küresel büyüme beklentisini %3,6’dan %3,2’ye çekti. “Dünyanın en büyük üç ekonomisi; Çin, ABD ve Euro bölgesi tökezliyor ve bunun küresel görünüm için büyük sonuçları olacak” yorumunu yaparken, Türkiye için büyüme beklentisini artırarak %4’e çıkardı.
2021 yılında da çok yüksek bir büyüme performansı gerçekleştiren Türkiye’de bu başarının arkasında üreten, ürettiğini ihraç eden, istihdam sağlayan reel sektörün olduğunu biliyoruz. Her türlü zorlu koşula ve artan belirsizliğe rağmen sanayiciler olarak bu yıl da üretmeye devam ederken, küresel ekonominin sürüklendiği bu süreçte çetin bir kışa ne kadar hazırız?
Küresel ekonomide baş gösteren enerji arz güvenliği, özellikle Avrupa ülkelerini bugünden tedbir almaya zorlamaktadır. Kışın arz cephesindeki aksamalar, fiyatlara da olumsuz yansıyacaktır. Yılın başlarında kısa süreli de olsa yaşadığımız elektrik ve doğalgaz kesintileri, kış dönemi için tedirginlik yaratırken daha sıkı önlemler almamızı da gerektirmektedir.
Yenilenebilir enerji üretimini teşvik etmek bu önlemlerden sadece bir tanesidir. Biz böyle düşünürken, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (EPDK) 11.08.2022 tarih ve 31920 sayılı Resmi Gazete kararı ile lisansız elektrik üretim miktarının tüketim miktarından fazla olması halinde, fazla üretimin YEKDEM’e bedelsiz aktarımı söz konusu olmuştur.
Oysa ki, 2019 tarihli Yönetmelik’te sözleşme gücü kadar bağlantı anlaşması yapılabilir izni verilmişti. Sanayicilerimiz de, bu yönetmelik kapsamında kredi çekerek çok yüksek miktarlarda yatırım yaptılar. Sektörün görüşü sorulmadan alınan bu karar, haksızlığa yol açacak olup, yeniden gözden geçirilmelidir.
Çetin bir kışa doğru yaklaşırken, diğer bir konumuz da her platformda ifade ettiğimiz, son yaptığımız Ekonomik Değerlendirme Anketi’nde de, sizlerin altını çizdiği finansmana erişimde yaşadığımız zorluklardır. TOBB Başkanımızın Başkanlığında, kamu banka genel müdürleri ile yapılan toplantıda; özellikle de KOBİ’lerimizin krediye ulaşamadıkları, ulaşanların da çok yüksek faiz oranları ile karşılaştıkları dile getirildi. Özel bankaların da, kamu bankaları gibi reel sektöre karşı daha duyarlı olmasını bekliyoruz.
Dünyanın gündeminde olan Çin-Tayvan-ABD gerilimi gibi mevcut sorunlara eklenen yeni başlıklar, dengeleri ve planları alt üst etme potansiyeline sahiptir.
O nedenle, küresel risklerin arttığı bir dönemde güzel ülkemizin özlenen refah seviyesine ulaşması için ortak akılla birlikte yol almaktan başka çaremiz yoktur. Krizin kapsamı ister küresel olsun ister milli olsun. Ekonominin tüm paydaşları piyasanın sağlıklı işlemesi adına ortak hareket etmelidir.
Beklenilen, “Kasvetli ve belirsiz” veya “çetin bir kış” da olsa, beklenilenin ötesinde konularımıza tek tek çözüm bulacağımız bir dönemin içine giriyor olmayı temenni ediyorum.
30 Ağustos Zafer Bayramı’nı ve 9 Eylül İzmir’in kurtuluşunun 100. yılını gönülden kutluyor, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimizi şükranla, rahmetle, saygıyla anıyorum.