15 Temmuz hain darbe girişimi akabinde, dünya tarihine geçen demokrasi mücadelemizin üzerinden 3 yıl geçti. Büyük acılar ve büyük kayıplar yaşadık. Cennet vatanımızın temellerinin ne kadar sağlam olduğunu gösterircesine, çok kısa bir sürede de toparlandık.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği laik Türkiye Cumhuriyeti’ni, karanlığa sürükleme niyetinde olanlarla bizler bugün dahi mücadelemizi sürdürürken, dünya başka bir yöne doğru hızla ilerlemektedir.
Dünyadaki bu değişim süreci; bir yandan öngörülemeyenleri karşımıza çıkartırken, bir yandan da ülkelerin ekonomide daha bağımsız ve daha güçlü olabilmek için verdiği mücadeleye ve farklı stratejik hamlelere tanıklık etmemizi de sağlamıştır.
Evet, yılın 7 ayını geride bırakmak üzereyiz. Küresel ve ulusal gündemin hareketliliği Temmuz ayında özellikle ülkemiz açısından son derece kritik başlıklar içermektedir.
Malumlarınız olduğu üzere, ABD ve AB ile yaşanan yaptırım kararları daha yumuşak bir seyir izliyor gibi görünse de bir sonraki adımdan emin olunamaması, jeopolitik risklerimizin devam ediyor olması, şehit haberlerimizin yeniden sıklaşması, uluslararası politik ilişkilerde hareketlilik gündemde öne çıkan başlıklarımız.
Ancak, ülkemizin asıl gündemi olan ekonomide yaşanan darboğazdan çıkış için henüz bir umut ışığı görülmemektedir. Her bir sektörümüz; başta iç talep daralması olmak üzere, elektriğe son yapılan %15’lik zamla, AB’deki daralma ile STA imzalanan ülkelerin sektörlere olumsuz yansıması ile maliyetlerin artması, finans teminindeki zorluklar vs. nedenlerle sıkıntılı günlerden geçmektedir.
Yılın 8. ekonomik paketi ile finansal yeniden yapılandırma imkanı tanınarak firmalarımız için nefes alma şansı yaratılsa da, bütüncül bir anlayış içerisinde sorunların köküne inilmesinde fayda görmekteyiz. Aksi takdirde, bu paket ile Temmuz ve Ağustos’u kurtarır, Eylül için 9. paketi bekler oluruz ki, bu alışkanlık ülkemiz için firmalarımız için büyük zarar demektir.
Bakınız, 2009’dan bu yana Nisan ayı için en yüksek işsizlik oranı 2019 Nisan ayında %13 olarak açıklandı. Sanayi üretim endeksi daha umut veriyor olsa da, geçen yıl Eylül’den beri negatif, PMI, geçen sene Nisan ayından bu yana barajın altında seyrediyor. Sorunlu ticari kredilerin oranı 2009 küresel krizin de üstünde. Bütçe açığında, yıllık beklentiye ilk 6 ayda ulaşıldı.
Diğer yandan, gecikmeli olarak açıklanan ve genel olarak beklentileri karşılamayan 11. Kalkınma Planı; bizlere 2023 hedeflerimizin belki de yarısını gerçekleştirebileceğimizi söylüyor. Hedefleri mi fazla büyük koyduk? Yoksa süreç içerisinde uygulamalarda mı hata yaptık da hedefin %50’sine geriledik, hususu çok iyi analiz edilmelidir. Aksi takdirde, benzer sonuçların alınacağı da unutulmamalıdır. Plan’da da yer verilen Dijital Dönüşüm başlığını çok daha ciddiye almamız gerektiği inancındayım.
O nedenledir ki; 15 Temmuz örneğinde olduğu gibi, bugün de güçlü demokrasi, hukukun üstünlüğü, milli irade ve güçlü bir Türkiye için el ele vererek, ortak akıl ve bilimin ışığında yol almak zorundayız.
Başta 15 Temmuz şehitlerimiz olmak üzere, bugün dahi hain pusularda kaybettiğimiz fidanlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet, ailelerine sabır diliyor, gazilerimizi minnetle anıyor, Kurban Bayramınızı gönülden kutluyorum.