2018 yılı Ağustos ayında yaşanan ekonomik türbülansın üzerinden 1 yıl geçti. O günden bugüne ekonomi kurmaylarınca çok adım atıldı, destek paketleri açıklandı, iyiniyetli anlık müdahalelerde bulunuldu. Bugün geldiğimiz noktada, artık içinde bulunduğumuz süreç kriz olarak adlandırılmakta ve uzmanlarca, gerek jeopolitik riskler ve gerekse küresel piyasaların yarattığı risklerin de etkisiyle, çıkışın birden olamayacağı gerçeği kabul görmektedir.
Reel sektör olarak bizler; bunu fabrikalarımızda, üretim öncesi maliyetlerde ve üretim sonrası talep daralmasında birebir yaşıyoruz.
En acısı, son açıklanan işsizlik rakamlarında kendini göstermektedir. Yaşanan durgunluk açık bir şekilde istihdama olumsuz yansımaktadır.
İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi PMI; 14 aydır 50 barajının altındaki seyrini sürdürürken, güven endeksleri ve sanayi üretim endeksinde de olumsuz seyir devam etmektedir.
Küresel sanayi ve küresel ticarette de daralma, aylar itibari ile açıkça görülmektedir. Ülkemize bunun direkt yansıması, sadece Haziran ayı için AB ülkelerine ihracatımızın %14 azalması ile olmuştur. İhracatımızın yarısını AB ülkeleri ile yaptığımızı düşündüğümüzde, tablo çok daha net anlaşılacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”
Böyle bir süreçte ve bu inançla Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak; sektör temsilcilerimizi dinlemeyi, konularına çözüm bulmayı çok önemsiyoruz.
Bu amaçla; 64 farklı meslek grubumuzdan oluşturduğumuz 10 sektör kurulu ile toplantı serisine başladık. Söz konusu toplantılarda; özellikle Odamız organlarında görev yapmayan sektör temsilcileri ile bir araya gelerek, konularını aktarmalarına imkan tanımayı, küresel ve ulusal ekonomik gelişmeler, yurtdışı fuarlar ve finansman temini ile ilgili bilgi akışını sağlamayı amaçlıyoruz. Sektör kurullarımızın toplantılarını, Eylül ayının ilk haftasında tamamlamış olacağız.
Sektör temsilcilerimizden gelecek görüşler ve öneriler, bizleri de doğru yönlendirecektir. Çünkü, ne bizlerin, ne de yasa yapıcı veya uygulayıcıların, herhangi bir sektör özelinde yaşanan spesifik konulara anlık hakim olması beklenemez. O nedenle de; ortak akıl içerisinde küresel ve ulusal piyasaların hassas olduğu bir süreçte, karşılıklı bilgi akışının faydalı olacağı inancındayım.
Diğer yandan, bu süreci bir an evvel atlatarak; yeni ekonomi düzeninde rekabet gücümüzü artırmak için; üretimden, eğitime, hukuktan, demokrasiye kadar geniş bir alanda niteliksel sıçramayı artık başarmamamız gerektiğinin de altını çizmek isterim.
30 Ağustos Zafer Bayramımızın ve 9 Eylül İzmir’imizin kurtuluşunun 97. yıldönümünü yürekten kutluyor, başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, vatan uğruna mücadele eden silah arkadaşlarını minnetle ve rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.
Her yaz olduğu gibi bu yaz, daha da katlanarak vatanın en güzel topraklarının, nefes aldığımız ormanların, ekosistemin devamını sağlayan canlıların cayır cayır yanmasına tanıklık ettik. Her kimin ihmali varsa mutlaka cezalandırılmasını, yanan her bir metrekarenin imara açılmasının yasaklanmasını ve bir an evvel yeniden fidan dikiminin elbirliği ile sağlanmasını ve bu yangınların son bulmasını diliyorum. İzmir ayağında bizler de; maddi, manevi her türlü desteği vermeye hazırız.