2016 yılı Türkiye’nin zorlu sınavlardan geçtiği ve bu nedenle ekonomide yavaşlamanın olduğu ama büyük ölçüde devletin sırtındaki kamburlardan arınmaya çalıştığı, genç fidanlarını hain pusularda yitirdiği olağanüstü bir yıl olmuştur.
3 farklı dönem halinde incelenmesi gereken 2016 için; ilk yarıyı kapsayan birinci dönem, 15 Temmuz darbe girişiminin yarattığı etkilerle ortaya çıkan ikinci dönem ve 8 Kasım’da ABD'de Trump'un başkan seçilmesi sonrasını tanımlayan üçüncü dönem dikkate alınmalıdır.
İlk altı aylık dönemde, bombalı terör eylemleri sebebiyle güvenliğe ilişkin duyulan endişeler, ekonomiyi ve toplumu derinden etkilemiş, yatırımcı ve turistler üzerinde olumsuz yansımaları olmuştur. Söz konusu baskı ortamı, talepte ve üretimde ciddi dalgalanmaları da beraberinde getirmiştir.
Tarihe damgasını vuran 15 Temmuz darbe girişimi ile başlayan süreç, ekonomide ve toplumda ciddi bir şok etkisi yaratmış, terörün yarattığı bozuk güven ortamı daha belirginleşmiştir. Olağanüstü hal uygulamasına geçilmesi, kamu kurumlarının yeniden dizayn edilmesi, şirketlere kayyum atanması vb. gelişmelerle birlikte, 9’ar gün tatil olan iki bayramın etkisiyle, söz konusu üçüncü çeyrekte ekonomide daralma görülmüştür.
Son çeyreğe damgasını vuran ise ABD seçimlerini Donald Trump'un kazanması ve FED’den beklenen faiz artışının gelmesidir. Buna, Avrupa Parlamentosu’nun müzakereleri geçici olarak durdurma kararı ile içerde yaşanan sıkıntılar ve terör eylemleri de eklenince, ekonomi yılın en zorlu dönemine girmiş, TL dolar karşısında %17 değer kaybına uğramıştır.
Bu durum, özel sektörün kısa vadede ödeyeceği borçlar kadar, hammadde ithalatından, kullanılan elektriğe kadar birçok ürünün fiyatını artırırken, üretici açısından da öngörülemeyen yeni maliyetlere dolayısıyla bilançoların bozulmasına neden olması açısından önem taşımaktadır.
Hükümetin çok kritik yatırım ve ihracat hamlelerine rağmen, 2016’nın kayıp bir yıl olduğuna işaret eden bu gelişmeler 2017’de bizi yine oldukça zorlu bir sürecin beklediğini göstermektedir. Unutmayalım ki, Türkiye için FED faizlerindeki artıştan ziyade, 2008 krizinden bu yana piyasaya sürdüğü likiditeyi geri çekmeye başlaması çok daha büyük sorunlara yol açabilecektir.
O nedenle, rafta bekleyen ev ödevlerimizi yerine getirme noktasında daha proaktif, içerdeki sorunlarımızı çözme noktasında da sonuç odaklı olmak zorundayız.
Yerli girişimcilerimiz de bu süreçte, kur riskine karşı hedge teknikleri gibi enstrümanları daha etkin kullanabilmelidir.
Sonuç ne olursa olsun, bizler önümüze bakmak ve ülkemizin dinamiklerine güvenmek zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde, ay yıldızlı şanlı bayrağımız altında, birlik ve beraberliğimizi koruduğumuz sürece hiçbir gücün bizi yenemeyeceğini unutmamalıyız. Hiçbir terör eylemi, ülkemizi ve bizleri hedeflerimizden uzaklaştıramayacaktır. Çünkü, terörün panzehiri tek yürek olmaktır.
Yıla damgasını vuran terör eylemleri karşısında, sağduyusunu kaybetmeyen, birlik mesajları veren yüce milletimize sonsuz şükranlarımı sunarken, şehitlerimize Allahtan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
2017’nin ülkemize ve dünyaya barış ve huzur getirmesi temennisiyle, herkese umutlu, mutlu ve güzel bir yıl diliyorum.