Asya ile Avrupa’nın ana ekseninde stratejik bir konumda olan cennet vatanımız Türkiye bir Avrasya ülkesidir.
Dünyanın en önemli petrol rezervleri ile Orta Doğu ve Hazar Havzası,
Ticaret savaşlarında stratejik önemi artan deniz ulaştırma yollarının kavşağı Akdeniz Havzası,
Karadeniz Havzası ve Türk Boğazları ile Türkiye’nin jeostratejik önemi net olarak ortadadır.
Bu büyük avantaj, küresel ticaretin ve uluslararası güvenliğin sekteye uğradığı anlarda da dezavantaja dönüşebilmektedir.
Günümüz dünyasında, barış ve istikrar her zamankinden daha zor ve de daha önemli bir hal alırken, ülkemizin dış politikasının Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi etrafında örülmüş çok büyük bir sabır, itidal ve emek içermesi ülkemizi bir adım öne çıkartmaktadır.
Demokratik, laik, sosyal hukuk devletine sahip ve Batı ile bütünleşen yapısı, dinamik ekonomisi, üretim potansiyeli, demografik avantajı ile Türkiye, yeni dünya düzeninin de itici gücü olmaya en yakın ülkelerdendir.
Özellikle de, sıcak savaşın hiç bitmediği Ortadoğu coğrafyasında, Türkiye’miz çölde vahadır ve model bir ülkedir. Elbette ki, bunu “Ben vatanımla evliyim” diyecek kadar vatan aşkıyla dolu başta kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve Cumhuriyetimize borçluyuz. Şükranla, rahmetle, saygıyla anıyorum. Ruhları şad olsun!
Ne yazık ki, Cumhuriyetimizin 100. yılında Atatürk’ün hayalini kurduğu muasır medeniyet seviyesine ulaşamadık. Sahip çıkmamız gereken kazanımlarımız olduğu gibi, kat etmemiz gereken de çok mesafe var. Bu uğurda izlememiz gereken tek bir yol var ki, O da Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur.
Sade bir vatandaş, üreten bir iş insanı, yasa koyan bir bürokrat, yasayı uygulayan, üst yönetimlerde görevli her kim olursanız olun, tek çıkışın Cumhuriyetimizin ışığında yol almak olduğunu görebilmeliyiz.
Çünkü, Cumhuriyet; millet egemenliği, yaşama hakkı, sağlıktan eğitime fırsat eşitliği demektir. Cumhuriyet demek, kadınların özgür ve mutlu olmalarıdır. Cumhuriyet akıl ve bilimdir, fazilettir. Laik, sosyal, hukuk devleti olmanın temelidir.
Çünkü, Cumhuriyet demek bizim için Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Cumhuriyetimizin 100. yılını gururla, coşkuyla, yürekten kutlarken; ikinci yüzyılımızda yeniden kuruluş ruhu ile üreterek, emanetimizi büyüterek, geliştirerek, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmayı, siyasi, ekonomik bir güç olarak takip eden değil, takip edilen olmayı, Türkiye yüzyılı dedirtecek bir başarıyı yakalamayı, atalarımıza borçluyuz. Cumhuriyet ve Atatürk yolunda tek yürek olduğumuz sürece başarmamamız için hiçbir sebep yoktur.
Ortadoğu coğrafyasının da, Cumhuriyetimizin ışığından aydınlanmasını, masum insanların kan ve gözyaşı yerine huzur ve mutlulukla yaşama hakkına kavuşmalarını, Batının da sürece olumlu katkı koyarak barışın galip gelmesini, gönülden diliyorum. Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!