Küresel ticarette belirsizlik endeksi, hiç olmadığı seviyelerde rekor kırıyor. Oysa ki, ticaretin en büyük düşmanı belirsizliktir, kutuplaşmadır, korumacılıktır. Her birini yaşadığımız bu süreç, ekonomiden siyasete yeniden şekillenen bir dünya düzeninin tesis edilme gayretidir.
Son 13 yılda küresel ticarette 5 kat büyümenin faturası, Çin için çok ağır oldu. Aksine küresel ticaretteki payı azalan ABD’nin Çin özelinde %20 ile başladığı ve %145’lere kadar hızlı bir şekilde artırdığı gümrük tarifeleri ne yazık ki, ticarete yeni duvarlar örmektedir. Trump 2.0 dönemi ile birlikte, küreselleşme yerini yerelleşmeye, küresel ticaret de yerini tarife savaşlarına bıraktı. Bu durum, artık iki ülke arasındaki rekabetin çok ötesine geçmiştir.
Türkiye için bu süreç, şimdilik %10 gümrük tarifesi ile birlikte riskleri ve fırsatları da beraberinde taşımaktadır. Şöyle bir baktığımızda;
• AB ve ABD ile yeniden olumlu diyalog geliştirme fırsatı
• Tedarik zincirlerini çekme potansiyelimiz
• AB’nin savunma harcamalarından yararlanma imkanı
• Bazı sektörler için dezavantaj olurken bazıları için avantaj olması
• Ortadoğu ve Ukrayna’da altyapı yatırımlarından pay alma fırsatı
• Çin’in kaybedeceği pazarlar karşısında fiyatlarını daha da düşürme riskinin yaratacağı yeni rekabet yarışı
• Jeopolitik risklerin devam etmesi
Tüm bunlara ek olarak Jeostratejik avantaja sahip olmamız çok kıymetlidir.
Fırsatları zamanında değerlendirecek, riskleri bertaraf edecek ve potansiyelimizi ortaya çıkaracak politikaların izlenmesi, bu süreçte Türkiye’yi bir adım öteye taşıyacak ve Türkiye’nin stratejik önemini daha da pekişecektir. Bunun için de,
Öncelikle ortaya çıkan fırsatlardan yararlanabilmek adına yerli üretimi ve üreticiyi desteklememiz şarttır. Bugün dezenflasyonist sürecin en fazla sıkıntısını çeken yerli üreticimizin içinde bulunduğu zorlu durumu, son 12 aydır baraj altında kalan İmalat Sanayi Yöneticileri Endeksinde (PMI), son 5 yılın en düşük ortalaması ile 2024 yılını kapatan sanayi üretim endeksinde de çok net olarak görüyoruz. Üretim ve ihracat için yeni bir şans kapımızı çalarken, bizim üreticimizi ve ihracatçımızı çok daha diri ve güçlü tutmamız gerekmektedir. Bununla birlikte;
• Kamuda, özelde kaynak verimsizliğini azaltabilirsek
• Yabancı yatırımcı özelinde hukuki güvence anlayışını genele yayabilirsek
• Eğitim sistemini günün gereklerine göre revize edebilirsek
• Nitelikli işgücünde sistematik bir yol izleyebilirsek
• Dış politikada diplomasi gücümüzü artırarak devam ettirebilirsek
• Dezenflasyon sürecinden ödün vermezsek
• Ticaret Bakanlığımız bu süreçte, üreticiyi ve ihracatçıyı doğru yönlendirebilirse
• Trump ile olumlu diyaloğu sürdürürsek
• İçerde de ayrışmazsak bu çok önemli fırsattan yararlanmamız mümkündür.
Milletin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı gönülden kutluyorum. Çocuklarımızı, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri rehberliğinde, gelecek vizyonu doğrultusunda yetiştirmemiz en büyük sorumluluğumuzdur. Aziz şehitlerimizi ve kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.