2023 TEMMUZ AYI MECLİS KONUŞMASI

01 Ağustos 2023

Sayın Başkanım,

Geçmiş Dönem Başkanlarımız,

Onur Üyelerimiz, Yüksek İstişare Kurulu Üyelerimiz,

Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

Yağ Sanayi, Enerji ve Tesisatı Sanayi Meslek Komitesi Üyelerimiz,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.

EN BÜYÜK 20 EKONOMİ 

Konuşmama Dünya Bankası’nın açıkladığı, 2022 yılının en büyük 20 ekonomisi ile başlamak istiyorum. Verilere göre; Türkiye bir basamak yükselerek 19. sıradaki yerine yeniden ulaştı. İsviçre ile olan farkını koruması önemli olmakla birlikte, yıllar itibari ile en kötü 2 sıralamadan birinde.

Diğer yandan, Çin ve ABD’nin kıyasıya mücadelesi tabloda da öne çıkmaktadır. Çin’in rakamı aynı kalırken, ABD’nin milli gelirini yükseltmesi, Rusya’nın savaşa rağmen 3 basamak ilerlemesi, Hollanda ve İspanya’nın birer, İtalya’nın iki basamak gerilemesi AB pazarımız kapsamında olumsuz bir gelişmedir.

S&P’un, AB ve ABD’de imalat ve hizmet sektörlerini kapsayan bileşik PMI endeksi verilerinden yola çıkarak, görünümün gelecek aylarda aşağı yönlü risk içerdiği değerlendirmesi de, özellikle ihracatçılarımız tarafından dikkatle takip edilmelidir.

PANSUMAN MI? KALICI TEDAVİ Mİ? 

Ülkemizde ise seçim sonrası, ekonomide yangını söndürmeye yönelik birçok adım atılmaktadır. Biliyoruz ki, bugüne kadar pansuman yöntemi seçildi. Kalıcı tedavi yöntemi seçilirse, politika adımlarından kazanımlara kadar sürecin gelişimi nasıl olabilir diye sizler için bir şablon hazırladık. Hepinizin çok iyi bildiği hususları bir bütün olarak değerlendirdiğimizde;

NASIL BİR POLİTİKA? uygulanırsa, olası ilk yansımaları ne olur? Temel göstergelerde nasıl bir dönüşüm sağlanır. Ve Sonuç olarak da orta ve uzun vadede kazanımlarımız neler olabilir?

Öncelikle;

Şeffaflık+Hesap Verebilirlik+Liyakatın Temel Alındığı

            +

Hukukun Üstünlüğü, Kurumların Bağımsızlığı ve Koordinasyonu ekseninde hemen kısa vadede; Güven, İtibar ve Öngörülebilirlik artacaktır.

Temel göstergelerde; Azalan Risk Primi, Gerileyen Kur ve Artan Yabancı Sermaye Girişi karşımıza çıkacaktır. Ve nihai kazanımımız da, Ülke ve kurumların kredibilitesinde artış, Öngörülebilir bir ekonomi olacaktır.

Rasyonel Para ve Maliye Politikası ile Üretim Odaklı Bütüncül Bir Yaklaşım sergilendiğinde de, ilk adımdakilere ek olarak CDS Risk Primi ile Dolarizasyonda gerileme söz konusu olacaktır. Ekonominin rasyonelleşmesi ile faizler azalacak, rezervler artacak ve enflasyon zamanla düşme eğilimine girecektir.

Tüm bu adımlardaki süreklilik sonucunda da, orta ve uzun vadede;

Yatırım ortamında iyileşme, finansal istikrar, istihdam yaratan büyüme, gelir düzeyinde iyileşme, ithal bağımlılığında azalma gibi hedeflerimizde olumlu gerçekleşmeler olacaktır.

Bu tablo bir hayal ürünü değildir. Gerçekleşmesi çok mümkündür. Yeter ki, Sn. Mehmet Şimşek’in altını çizdiği, rasyonelleşme adımları uygulansın.

RASYONELLEŞME SÖYLEMLERİ VE ADIMLARI

Zira, Sayın Bakanın son mesajında yer verdiği;   

  • Mali disiplinin yeniden tesis edilmesi; yani deprem etkisi hariç, bütçe açığının Maastricht kriterleri ile uyumlu bir seviyeye çekilmesi,
  • Enflasyonun orta vadede tek haneye düşürülmesi için kademeli parasal sıkılaştırma ve enflasyon hedefi ile uyumlu gelirler politikası,
  • Makro finansal istikrarı ve diğer tüm kazanımları kalıcı hale getirecek yapısal reformlar. Tam da bu tablonun bir kısmını kapsamaktadır.
  • Bununla birlikte; Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın, rezerv satışının son bulduğunu kesin bir dille ifade etmesi,
  • Merkez Bankası’nın, 50 milyon üstü kredi kullanan şirketlerin döviz bildirim yükümlülüğünü 2024’e kadar ertelemesi,
  • TCMB, ihracatçının reeskont kredisi için bankaların günlük limitini 5 kat artışla 1,5 milyar TL'ye çıkarması,
  • TCMB'nin sadeleşme süreci kapsamında reeskont kredilerinde yüzde 30 ilave Döviz satış şartı ve önden döviz satış şartı gibi koşulları kaldırması,
  • Eximbank’ın sermayesinin 6 milyar 800 milyon TL artırılarak 20 milyar 600 milyon TL’ye çıkarılması

Tüm bunlar, üretimin artırılması ihracatçılarımızın hedeflerini büyütmesi açısından son derece önemlidir. Temennimiz diğer rasyonel olmayan kararlarda da geri adım atılması, piyasa kurallarının işletilmesidir. Diğer yandan, ihracata destek verilecek olması çok önemli olmakla birlikte ticari kredilere ilişkin kısıtlayıcı tavır, işlerini krediyle döndüren işletmeler için oldukça zorlayıcı olacaktır.

27 ay aranın ardından üst üste ikinci kez Merkez Bankası faiz artırımına gitti. Dünya genelinde özellikle son 1 yıldır enflasyonu düşürmeye yönelik kesintisiz faiz artışları yapılmakta idi. FED faizleri aralıksız 15 toplantıdan bu yana artırarak 22 yılın en yüksek seviyesine çıkardı. Merkez Bankası Başkanı’nın değişimi ile birlikte sınırlı da olsa faiz artırım seçeneği bizde de kullanılmaya başlandı.

Geç kalındığı için TEK BAŞINA FAİZ ARTIRIMLARI KESİNLİKLE YETERLİ DEĞİLDİR. Sizlere anlatmaya çalıştığım şablondaki adımlar atılırsa, çıkış o zaman mümkün olacaktır.

Merkez Bankası Başkanı Sayın Hafize Gaye Erkan’ın geçen hafta enflasyon raporu bilgilendirme toplantısındaki açıklamaları ve yıl sonu enflasyon için iyimser de olsa %58 öngörüsü, uzun zaman sonra gerçekçi bir yaklaşım olarak olumlu karşılanmıştır. Dileriz, Sayın Başkan ve ekibi Merkez Bankası’nın kredibilitesini yeniden artırır ve temel amacı olan fiyat istikrarını sağlamada başarılı olur.

KREDİ VE MEVDUAT FAİZİ

ENFLASYONİST ORTAMDA FİRMALAR NE YAPABİLİR? 

Bu zorlu dönemde, enflasyonla birlikte uzun bir süre daha yaşayacağımız dikkate alınırsa, her firmanın dengeleri farklı olmakla birlikte, bazı öneriler paylaşmak istiyorum.

  1. Bankalarda günlük kalan TL ve FX bakiye için fon veya en yüksek getiriye sahip finansal araçların değerlendirilmesi,
  2. Müşteri alacak ve çeklerde vadesi geçen alacaklar için vade farkı uygulamasına ve mevcutlarda vade kısaltmasına gidilebilmesi,
  3. Bankalardan döviz alım satım arasındaki %1,5-%2 fark dikkate alınarak, döviz ihtiyaçlarının doğru yönetilmesi,
  4. Bankaların döviz için forward alım satım ve opsiyonlarını günlük takip ederek döviz pozisyonunun artı (long) tutulması,
  5. Küresel ekonomide yavaşlama ve resesyon olasılığı hammadde fiyatları üzerinde baskıyı artırmaktadır. Hammadde stokunun finansmanı TL yapıldı ise optimum stok seviyesinin %10-20 üzerine çıkılması, döviz borçlanarak hammadde alındı ise optimum stok seviyesinin aşılmaması,
  6. KDV alacağının tahsili için Vergi Dairesi ile iletişimde kalınması
  7. Faaliyetlere etkisi olmayan ve değer kaybeden varlıkların satılarak, likiditenin doğru yönetilmesi, doğru arsa yatırımlarına yönelinmesi,
  8. Yeni yatırımlardan ziyade, mevcut kapasiteye odaklanarak, pazarın genişletilmesine çalışılması,
  9. Mümkün olduğunca, bankalardan ve TCMB’den reeskont, TLREF veya SPOT TL kullanılması, (Yüksek faiz maksimum 1 yıl, düşük faiz ise 1 yıldan uzun olabilir)
  10. Tedarikçi ödemeleri için TL ve 60 günden daha uzun süre tercihinde şartların zorlanması, Dövizli borçlar için forward ve opsiyon seçeneklerinin kullanılması faydalı olacaktır.

KURUMLAR VERGİSİ ORANI

Tarihimizin en acı depremi, yüksek enflasyonun ekonomiye verdiği zarar son 15 yılın en yüksek bütçe açığı ile karşı karşıya kalmamıza neden oldu. Sonucunda da bitmeyen zamlar ve artan vergilere maruz kaldık. Kalmaya da devam edecek gibi görünüyoruz.

Zaruri olan temizlik ürünlerinde KDV oranının %8’den %20’ye çıkarılmasını doğru bulmadığımı da özellikle belirtmek isterim.

Son gelen vergiler, rekabet gücünü zayıflatan bir duruma bizi sokmaktadır. Rekabet halinde olduğumuz gelişen ülkelerin kurumlar vergisine baktığımızda, üretim ve yatırım için özellikle neden bazı ülkelerin tercih edildiğini de daha iyi anlamaktayız. Kurumlar vergisi Türkiye’de de %20’den %25’e çıktı.

Kayıtdışılığı artırıp rekabet gücünü zayıflatan, yurtdışına üretimi teşvik eden, enflasyonu körükleyen bu uygulama aynı zamanda adaletsizliği de artırmaktadır. Yüksek vergiler tahsilat sorunu yaratacak, af çıkar beklentisi ile ödememe alışkanlığı bizim gibi vergisini düzenli ödeyenler için büyük bir adaletsizliğe neden olacaktır.

Diğer yandan, vatandaşlar ve bizler bu ağır yükün altında iken, kamudan da aynı şekilde tasarruf beklediğimizi, israftan kaçınılması gerektiğinin altını özellikle çizmek isterim.

VİZE RAKAMLARI

Gelelim bir başka önemli konuya.

Uzun bir süredir kamuoyuna da yansımış olan vize sürecinde yaşanan sorunlara ilişkin bizler de, sizler de konuyu gündeme getirmiştik.

Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, 2006 yılından bu yana üyelerimizin vize başvuru sürecini yönetiyor ve bu konuda destek oluyoruz.

Bu kapsamda, Pandemi öncesi dönemde aldığımız vize sayıları 400-500’leri aşarken, bugün bu sayı yılın ilk 7 ayında sadece 194’tür.

Özellikle Schengen bölgesi, uzun süreli vize vermek konusunda oldukça tutucu davranmakta, vize alma süreci de fazlasıyla uzamaktadır.

Farklı kaynaklardan açıklanan ret sayılarındaki artış da bu durumun boyutunu göstermesi açısından önemlidir.

Fuarlara dahi katılım için yapılan vize başvurularında sürecin zorlaştırılmasını kabul etmek mümkün değildir.

SCHENGEN VİZESİ

Ekrandaki haritaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum.

Mavi renkli ülkeler, Schengen bölgesi ülkeleri.

Kırmızı renkli ülkeler, Schengen bölgesine seyahat etmek için vize almak zorunda ki, biz bu gruba dahiliz.

Koyu kırmızı renkli ülkeler, Schengen bölgesine seyahat etmek için vize ve özel izin almak zorundalar. İran, Afganistan, Pakistan bu gruptan.

Yeşil renkli ülkeler, vize olmadan Schengen bölgesine seyahat edebiliyor. Peki bu yeşil renkte hangi ülkeler var.

Avrupa Birliği’ne aday olmayan Gürcistan, Peru, Birleşik Arap Emirlikleri, Bosna Hersek, Venezuela, Arjantin, Brezilya ve Uruguay gibi toplamda 58 ülkenin vize muafiyeti bulunuyor.

Avrupa Birliği’nin en uzun süreli aday ülkesi olan Türkiye’ye ise vize konusunda sorun üstüne sorun yaşatılıyor. Süreç olarak, AB ile ilişkilerin yeniden canlandırılması gündemde iken önerimiz; AB tam üyeliğine aday olan Arnavutluk için de uygulanacak olan Schengen bölgesine 90 günlüğüne vize muafiyetinden, ülkemizde iş dünyası ve öğrencilerin öncelikli faydalanmasıdır.

Hükümetimizden bu konuda acil ve kararlı adımların atılmasını bekliyoruz. Ayrıca, AB’ye vizesiz seyahat için karşılanması gereken 72 kriterden kalan 6 kriter için de çalışmaların hızlandırılmasında fayda görmekteyiz. Kriterler; terörle mücadele mevzuatı, kişisel verilerin korunması, cezai konularda adli işbirliği, yolsuzlukla mücadele, Europol ile anlaşma ve geri kabul anlaşmasıdır.

KÜRESEL ŞİDDET

Bir başka haritaya da dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Küresel ekonomide ticaret savaşları yaşanırken, bir yandan da küresel şiddet özellikle de ülkemizin dört bir yanını sarmış durumda. Savaşlar, patlamalar, çete savaşları, sivilleri hedef alan çatışmalar, artan protesto gösterileri.

Sadece 2022 yılında 125 binden fazla dünya genelinde hükümetlere karşı protesto gösterileri olmuş ve sonucunda 145 bini aşkın kişi yaşamını kaybetmiştir. Dünya nüfusunun %20’den fazlası, söz konusu gösterilerden olumsuz etkilenmiştir. O nedenle, her zaman cennetten bir köşe olarak gördüğümüz Türkiye’mizin dört bir yanında küresel şiddet olayları yaşanırken, gerek ekonomik gerekse güvenlik anlamında her türlü önlemi almak, enerjimizi ve zamanımızı etkin kullanarak sorunları bir an evvel çözmek, uluslararası arenada diplomatik ilişkileri güçlendirmek son derece önemlidir.

İZQ-BİLİŞİM VADİSİ İŞBİRLİĞİNİN SAĞLADIĞI AVANTAJLAR

İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi ile Bilişim Vadisi arasında imzalanan işbirliği protokolümüz kapsamında;

  • Girişimcilik alt yapısını güçlendirmek,
  • Firmaların Araştırma Ve Geliştirme,
  • Yazılım Ve Teknoloji Tabanlı Girişimcilik Faaliyetlerini Desteklemek,
  • Ülkemizin Girişimcilik Odaklı Dönüşümüne Katkı Sağlamak Amacıyla,

İzQ, Bilişim Vadisi’nin bir işbirliği kuruluşu haline gelmiştir.

Bu kapsamda sağlanan destekler;

  1. Kurumlar Vergisi Muafiyeti; (Teknopark teşvikli bölgede faaliyet gösteren kurumlar vergisi mükelleflerinin, - Sadece bu bölgedeki Ar-Ge, yazılım ve tasarım faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları kurumlar vergisinden müstesnadır.)
  2. SGK İşveren Payı İndirimi (%50 oranında) (teknopark şirketinde gelir vergisinden istisna olan personelin; bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.)
  3. KDV Muafiyetli Makine Ekipman Alımı,  (ARGE projelerinde kullanılmak üzere teknopark şirketleri aldıkları “makine ve teçhizat” alımlarına yönelik KDV ‘den istisnadır)
  4. Personel Gelir Vergisi Muafiyeti (İlgili personellerin ücretleri Arge Projeleri süresi boyunca, gelir vergisinden müstesnadır.)
  5. Ar-Ge, Tasarım ve Yazılım Personelinin %10’u Kadar Destek Personel Muafiyeti,( Ar-Ge personeli sayısının %10 u kadar destek personeli yani yazılımcı ve Arge personeli olmayan muhasebe, ik, tasarımcı gibi personel ücretleri her türlü vergiden müstesnadır)
  6. Yazılım Projeleri İçin KDV’siz Fatura Kesebilme, (bu bölgelerde üretilen sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı vb teslim ve hizmetleri katma değer vergisinden müstesnadır)
  7. Personel Damga vergisi Muafiyeti (İlgili personellerin ücretleri Arge Projeleri süresi boyunca, damga vergisinden müstesnadır.)
  8. Gümrük Vergisi Muafiyeti, (Ar-Ge, yenilik, yazılım ve tasarım projeleri ile ilgili; Araştırmalarda kullanılmak üzere ithal edilen eşya gümrük vergisi ve her türlü fondan ve bu kapsamda düzenlenen kâğıtlar ve yapılan işlemler damga vergisi ve harçtan istisnadır.)

Bilgilerinize sunarak, konuşmamı tamamlamak istiyorum.

Ender YORGANCILAR

Yönetim Kurulu Başkanı

EBSO'dan Haberler

Başkana Ulaşın