2023 OCAK AYI MECLİS KONUŞMASI

31 Ocak 2023

Sayın Başkanım,

OSBÜK Genel Sekreteri Sayın Fatih SOYSAL,

Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

Onur Üyelerimiz,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Sizleri şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sayın SOYSAL’a verdiği bilgiler için teşekkür ediyorum.

İZMİR İŞ DÜNYASI BULUŞMASI

Geçen hafta, Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Dr. Nureddin Nebati’nin katılımı ile Oda, Borsa ve Birlik olarak ortak bir toplantı gerçekleştirdik. Sizlerden ne yazık ki, çok az katılım oldu. O nedenle, orada değindiğim birkaç konu başlığını hatırlatmak isterim.

Söz konusu toplantıda Sayın Bakana üyelerimizin konularının detaylı bir şekilde yer aldığı dosya takdim ettik. Konuşmamda değindiğim konuların özünde de;

  1. Sanayimizin ihtiyaç duyduğu dönüşüm stratejisine,
  2. Ticaret yapmamızı kolaylaştıracak uluslararası anlaşmalara,
  3. Yüksek enflasyonun sanayimize ve ülkemize verdiği zarara,
  4. Finansmana erişimde yaşanan sıkıntılara,
  5. Yapılan mevzuat değişikliklerine,
  6. Reel kurların seviyesinin gerçekçi olmamasına, vurgu yaparak,

Küresel ekonominin hiç olmadığı kadar kaos ve belirsizliğin içinde olduğu bir süreçte fırsatlardan yararlanabilmek adına atacağımız adımların stratejik önem taşıdığını belirttim.

DÜNYA EKONOMİK FORUMU RİSKLER

2014 yılından bu yana her sene sizlerle Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu öncesinde açıklanan riskleri paylaşıyorum. Geçen haftalarda yapılan toplantı öncesinde açıklanan kısa ve uzun dönemli risklerde öne çıkan husus, hayat pahalılığı ve geçinmenin ilk sıraya yerleşmiş olması ile iklim değişikliğinden kaynaklı risklerin ağırlıkta olmasıdır.  

Kısa Dönem Riskleri (2 Yıl İçinde)

  1. Hayat pahalılığı ve geçinme
  2. Doğal afetler/ekstrem iklim olayları
  3. Jeoekonomik çatışmalar
  4. İklim krizi politikalarının başarısızlığı
  5. Toplumsal çatışma/kutuplaşmalar
  6. Büyük çevresel felaketler
  7. İklim değişimine uyum başarısızlığı
  8. Küresel siber saldırılar
  9. Doğal kaynak kıtlıkları
  10. Mülteci krizi

Uzun Dönem Riskleri (10 Yıl İçinde)

  1. İklim krizi politikalarının başarısızlığı
  2. İklim değişimine uyum başarısızlığı
  3. Doğal afetler/ekstrem iklim olayları
  4. Ekosistemin çöküşü
  5. Mülteci krizi
  6. Doğal kaynak kıtlıkları
  7. Toplumsal çatışma/kutuplaşmalar
  8. Küresel siber saldırılar
  9. Jeoekonomik çatışmalar
  10. Büyük çevresel felaketler

WEF RAPORU: BAŞ EKONOMİSTLERİN BEKLENTİSİ

Dünya Ekonomik Forumu’nun son raporunda da, başekonomistler nerede stagflasyon riski bekliyor? sorusunun cevabına yer verilmiş. Buna göre;

Başekonomistlerin %100’ü AB’de, %91’i ABD’de de ve %48’i Çin’de zayıf veya çok zayıf büyüme bekliyor. Benzer şekilde ekonomistlerin %57’si Avrupa’da, %24’ü ABD’de ve sadece %5’i Çin’de yüksek enflasyon bekliyor.

Baş ekonomistlerin üçte ikisi, 2023'te küresel bir durgunluğun muhtemel olduğunu belirtmiş. İşte söz konusu küresel durgunluktan, sanayicimizin, ihracatçımızın en az zarar göreceği politikaların belirlenmesi ve zayıflayan Çin karşısında Batıya alternatif üretim ve tedarik merkezi olabilmemizin adımlarının atılmasını son derece önemsiyoruz.

2023 İÇİN NE DEDİLER? 

Dünya Ekonomik Forumu 2023 toplantı ana teması:

"Parçalanmış Bir Dünyada İşbirliği”

IMF Başkanı Georgieva,

"2023, 2022'den daha zorlu bir yıl olacak."

Kriz kahini ekonomist Nouriel Roubini,

"Bence dünya gerçekten de ağır çekim bir tren kazası yaşıyor. Daha önce var olmayan büyük yeni tehditler bulunuyor. Her geçen gün bunlar birikiyor ve biz bu konuda çok az şey yapıyoruz"

S&P: 2023 için rapor başlığı

"Kolay Çıkış Yolu Yok"

Dünya Bankası:

"Küresel büyümenin bu yıl keskin bir şekilde yavaşlayarak yaklaşık otuz yılın üçüncü en zayıf hızına ulaşacağı tahmin ediliyor."

Evet görüldüğü gibi, farklı bakış açıları ile küresel ekonomide 2023 yılı, yine volatilitesi yüksek, belirsizliği çok fazla olan bir yıla işaret ediliyor. Cumhuriyetimizin 100.yıldönümünü kutlayacağımız 2023 ise ülkemiz açısından manevi değeri yüksek bir yıl. Seçime kadar olan dönem ve seçim sonrası olarak ikiye ayrılan yıl, oldukça hareketli geçecek olup, atılacak adımlara göre de konularımız yeniden şekillenecektir.

Sayın Bakana da toplantıda belirttiğim gibi: “Evet, farkındayız ki kolay çıkış yolu yok. Ancak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında birlikte, tek vücut bir şekilde küresel ekonominin tüm güçlüklerini, akılcı politikalarla aşacağımıza, yeni bir heyecan ile ülkemizi hedeflenen seviyeye getireceğimize yürekten inanıyorum.”

KGF DESTEK PAKETİ

Hazine destekli kefalet sistemi kapsamında yeni destek paketleri açıklandı. Sayın Bakanın toplantıda ifadesi ile 1 şubattan itibaren bankalar kredileri açmaya başlayacak. 200 milyar TL kefalet karşılığı 250 milyar TL krediyi içeren 14 ayrı başlıktaki destekler şöyle.

  • İşletme Giderleri Destek Paketi 35 Milyar TL
  • Döviz Kazandırıcı Faaliyetleri Destek Paketi 35 Milyar TL
  • Yatırım-Proje Finansmanı Destek Paketi 20 Milyar TL
  • İmalat Sanayii Destek Paketi 15 Milyar TL
  • EYT Destek Paketi 25 Milyar TL
  • Bölgesel Odaklı Kobi Destek Paketi 10 Milyar TL
  • Girişimci Destek Paketi 4 Milyar Tl
  • Kadın Girişimci Destek Paketi 4 Milyar TL
  • Yeşil Dönüşüm Ve Enerji Verimliliği Destek Paketi 7 Milyar TL
  • Teknoloji Destek Paketi 4 Milyar TL
  • Dijital Dönüşüm Destek Paketi 1 Milyar TL
  • Eğitim Destek Paketi 10 Milyar TL
  • Yeni Evim İnşaat Destek Paketi 20 Milyar TL
  • Konut İnşaatı Destek Paketi 10 Milyar TL

Sayın Bakana da yapmış olduğum konuşmadan bir bölümü paylaşmak istiyorum:

Uzun bir zamandır kredilerde karşımıza üç konu çıkmaktadır. Birincisi istediğin miktarda kredi temin edilememektedir. İkincisi alınan kredi faizi, politika faizinin çok üstünde ve maliyetli olmaktadır. Üçüncüsü de kredinin vadesidir.

Kredi/mevduat oranına baktığımızda; 3 sene önce %120’lerde iken, bugün %88’lere geriledi. Sonuçta da, özsermayesi yetersiz, teşvik kapsamında yatırımı olmayan ve ihracat yapamayan firmaların krediye ulaşmasındaki zorluklar, çarkların dönmesini güçleştirmektedir.

Kredi kullanımındaki sınırlayıcı düzenlemeler ve mevzuat değişikliklerinden dolayı, ticari kredilere ulaşım her geçen gün zorlaşmaktadır. Şöyle ki;

  • Yurtdışı bankalara 50 bin doların üzerinde yapılan transferlerde, bankalara getirilen yükümlülük, firmaların işlerini geciktiriyor. Benzer şekilde, kredi karşılığında istenen fatura kontrol yükümlülüğü de firmaların işlemlerini uzatıyor.
  • Orta boy ve büyük firmaların ihracatı ithalatından yüz 10 fazla değilse (Yani net ihracatçı değilse) bankalardan TL kredi kullanması yasak.
  • İhracat taahhüdü yoksa kredi verilmek istenmiyor. Yatırım kredilerinde yeterli kaynak olmadığı için 5 yıllık dolar kredisine %12-13 gibi çok yüksek faiz isteniyor.
  • Merkez Bankası tarafından sürekli olarak yapılan değişiklikler, özellikle maliyet açısından bankaları zorlarken, bankalar da ticari kredi vermekte isteksiz davranıyor.
  • Örneğin, Merkez Bankası bankalarda toplam mevduatın %60’ın altında TL olması halinde komisyon ücretini %17’ye artırınca, bu da mevduat faizlerini %27’lere çıkarttı.
  • İBKB’ye veya DAB’a bağlanan ihracat bedellerinin en az %40’ının ilgili bankaya satılması zorunluluğu gibi uygulamalar da uluslararası ticarette ödeme aracı döviz olan ihracatçımızı oldukça zorlamaktadır.

İş dünyasına olumsuz yansıyan bu uygulamalar sürdürülebilir değildir.

Beklentimiz, reel sektörün kredi talebinin uygun vade, miktar ve faiz düzeyinden karşılanmasıdır. Aksi halde, ekonomi yönetiminin iç talebi canlandırmaya yönelik olarak attığı adımlar, yerli üretimi değil, ithalatı besleyecektir.

Krediler kadar önemli bir konu da REEL KURLARIN DÜZEYİDİR. TL’nin döviz karşısında aşırı değerlenmesi de, eksik değerlenmesi de sanayimize ve ekonomimize zarar vermektedir.

Bu nedenle, para ve kur politikalarımızın TL’nin değerini; ihracatı veya ithalatı yapay/geçici olarak artırmasına neden olmayacak düzeyde yani gerçekçi değerde tutması gerekmektedir. Dolar/TL Eylül ayında 18.28, Aralıkta 18,64 iken Ekim-Aralık döneminde TÜFE ortalama %2,67’dir. Aylardır devam eden Dolar üzerindeki baskı, ihracatçıları zor durumda bırakmaktadır. 4 aylık oluşan enflasyon artışı hesabına göre; Dolar kurunun 20-21 TL civarında olması gerekmektedir.

EKONOMİK DEĞERLENDİRME ANKETİ

Her sene yılda iki kez yapmış olduğumuz Ekonomik Değerlendirme Anketi ile 2022 Yılı Gerçekleşme ve 2023 Yılı İlk Yarı Beklentilerine ilişkin birkaç slaytı da paylaşmak istiyorum. Öncelikle ankete katılan firmaların %90’ının KOBİ olduğunu belirtmek isterim.

Firmaların %35’inin siparişleri iç pazarda artarken, %59’unun farklı oranlarda azalmıştır. İç pazar siparişlerinde azalma yaşayan firmaların %36’sında siparişlerdeki azalma oranı %25’in altındadır.

2022 yılında firmaların %43’ünün dış pazarda siparişleri artmıştır. Sadece %10’unun siparişleri dururken, %47’sinin de farklı oranlarda azalmıştır.

Hem iç hem de dış pazarda, firmalarımız 2021 yılına benzer bir performans göstermiştir.

Küresel yavaşlama, geçen yıl olduğu gibi firmalarımızın yaklaşık yarısının üretim planını değiştirmezken, diğer yarısında da farklı oranlarda azalmaya sebep olmuştur. Firmaların üçte birinin üretimleri %25’in altında azalmıştır.

2022 yılında firmalarımızın ana gündemi olan finansmana ulaşım, kredilere ilişkin cevapta da çok net ortaya çıkmaktadır. Firmaların %73’ü uygun maliyette ve istenilen miktarda kredi alamadığını belirtmektedir. 

İhracatımızın yaklaşık yarısını yaptığımız AB pazarımızda küresel resesyonun beklendiği 2023 yılı için firmaların %62’si’nin yeni sipariş almış olması önemlidir. %38’i ise yeni sipariş almadığını ifade etmiştir.

Ankete katılanların %44’ü Hükümet tarafından sağlanan destekleri yetersiz, %33’ü kısmen yeterli, %20’si ise çok yetersiz bulmaktadır. Yeterli bulanların oranı ise sadece %3’tür.

2023 yılının ilk yarısına ilişki beklentilerde; Firmaların %53’ü 2023 yılı ilk yarısında ekonominin kötü olmaya devam edeceğini, %26’sı ise iyileşme başlayacağını düşünüyor. Genel olarak, firmalarda karamsar bir bakış açısı hakim. 2021 yılı için de beklentiler benzer şekilde sırasıyla %55’e, %29 idi.

2023’e ilişkin kötümser olan firmaların, %58’i yılın ilk yarısında yeni bir yatırım planı hayata geçirmeyi düşünmüyor. İyileşme beklemeyen üyelerimiz, yeni yatırımları da ertelemektedir.

Firmalarımızın,

  • %47’si kurlarda istikrarsızlığı
  • %20’si dış talepte yavaşlamayı
  • %18’i iç talepte yavaşlamayı, en büyük ilk 3 risk olarak görüyor.

Firmalarımızın Hükümetten 3 beklentisi de;

  • Döviz kurlarında istikrarın sağlanması
  • Enflasyonun düşürülmesi
  • Finansman teminidir.

Odamızdan 3 beklentisi soruşumuza verilen cevaplarda ağırlıklı olarak;

  • Sanayicilerin konularının daha güçlü paylaşılması
  • Sektör temsilcilerinin ve kamu bürokratlarının buluşturulması, eğitim, vb. organizasyonların artırılması
  • Sanayi yatırımlarına desteklerin artırılması bekleniyor.

Yönetim Kurulu olarak bu beklentiler kapsamında faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bundan sonra da daha etkin sürdürmeye devam edeceğimizden şüpheniz olmasın. Ankete cevap veren her bir üyemize çok teşekkür ediyorum.

TOBB KAPASİTE RAPORU

Son olarak TOBB tarafından açıklanan 2022 sanayi kapasite raporu istatistiklerini de sizlerle paylaşmak istiyorum.  Rapora göre İzmir’de en fazla diğer dış giyim, meyve ve sebze işleme, iç giyim, Tasnif edilmiş materyallerin geri kazanımı ve makine imalatı alanında üretim yapan fabrikalar için sanayi kapasite raporu düzenlendi. 

Raporlarda belirtilen toplam 259 bin 311 kişi istihdam ile İzmir 3. sırada, 5.895 kapasite rapor sayısı ile de 4. sırada yer almıştır. Rapor sayısında Türkiye içindeki payı %6,2, istihdamdaki payı %6,7’dir. Emeği geçen herkesi tebrik ederek, konuşmamı burada tamamlamak istiyorum. 

 

Ender YORGANCILAR

Yönetim Kurulu Başkanı

EBSO'dan Haberler

Başkana Ulaşın