Sayın Valim,
İZTO VE BORSAmızın Kıymetli Yönetim Kurulu ve Meclis Başkanları
Sayın Başkanım,
Geçmiş Dönem Başkanlarımız,
Onur Üyelerimiz, Yüksek İstişare Kurulu Üyelerimiz,
Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,
Ekmek Sanayi ve Mobilya Sanayi Meslek Komitesi Üyelerimiz,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Sayın Valimiz, Meclis Toplantımıza hoş geldiniz. İzmir’de göreve başladığınız andan itibaren, kurduğunuz diyalog ve konularımıza yaklaşımınız için çok teşekkür ediyorum. İzmir için birlikte çalışıyor olmaktan dolayı biz çok mutluyuz.
Bu ay meclis konuşmam gündemden dolayı ağırlıklı olarak uluslararası konuları içeriyor.
YAŞASIN CUMHURİYET
Ancak, önceliğimiz tabi ki Cumhuriyet Bayramımız. Dün büyük bir gururla Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü kutladık. Bizler de kortejde yerimizi aldık. Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, Cumhuriyet Balomuzla coşkulu bir erken kutlama yapmıştık. Katılımınız için tekrar teşekkür ediyorum. Sayın Valimize de bu çok özel gecemizi onurlandırdığı için ayrıca teşekkür ediyorum.
Odamız; geçmişten bugüne tüm Başkanları ile her daim Cumhuriyetin tüm değerlerine bağlı, Cumhuriyeti bizlere armağan eden tüm kahramanlarına saygılı, ülkesini çok seven ve bunu da kanunlar çerçevesinde faaliyetleri ile ortaya koyan bir kurumdur. Bundan sonra da, bu değerlere daha güçlü bağlı kalmayı sürdürecektir.
Çağdaş, laik, demokratik ve sosyal bir devlet anlayışını benimseyen Cumhuriyetimiz, ilk 100 yılda olduğu gibi, ikinci yüzyılımızda da yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir. Ancak, muasır medeniyetlere ulaşma yolunda; kazanımlarımızı korurken, insani gelişmişlikten ekonomik gelişmişliğe kadar tamamlamamız gereken eksiklerimize de odaklanmak zorundayız. Çünkü, kurucu liderimiz Atatürk’ün rehberliği ve borcumuzu ödeme yükümlülüğümüz bunu gerektirmekte, Cumhuriyet yolunda bizi birleştirmektedir.
Ancak, değinmeden de geçemeyeceğim. 85 milyonun belki de birleşmesi gereken nadir günlerden Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü kutlamalarına ilişkin isteksizliği görmekten, kutlamaların iptal edilmesinden derin üzüntü duydum. Bir asrı yok saymak; bizi var eden, birleştiren, bizi daha da yüceltecek tüm değerleri, canı uğruna bu toprakları bize vatan yapan atalarımızı yok saymaktır. 100. YILIMIZA YAKIŞAN TABLO BU DEĞİLDİR.
En çok yakışmayan da, Ulu Önder tarafından kurulan Diyanetin, 29 Ekim’e yer ayrılan Cuma hutbesinde, “milli mücadelede önderlik eden devlet büyüklerimiz” diyerek, Mustafa Kemal Atatürk’ün adını söylemekten imtina etmesidir. Yine de halkımızın Cumhuriyete nasıl sahip çıktığını gördük.
Oysa ki; Atamızın “yeni bir hayatın müjdecisi” diye tanımladığı Cumhuriyet, millet egemenliği, yaşama hakkı, sağlıktan eğitime fırsat eşitliğidir. Kadınların özgür ve mutlu olmalarıdır. Cumhuriyet akıl ve bilimdir, fazilettir.
Kadınıyla, erkeğiyle bir meydan okumadır. Cehaletle en büyük savaştır. İmkansız denilen hayallerin gerçekleştiği bir başarı hikayesi, bir dönüm noktasıdır. Yokluktan yaratılan bir mucizedir, umuttur. Sanayiden sanata üretmektir.
Cumhuriyet, sosyal, hukuk devleti olmanın temelidir. Nice yiğitlerin uğruna hayatlarını feda ettiği, vatan toprağında, huzurla, barış içinde yaşamaktır.
Çünkü, Cumhuriyet demek bizim için Mustafa Kemal Atatürk’tür. En yakınındakiler dahi inanmazken, sadece O inandı ve ilmek ilmek işleyerek hayata geçirdi.
O nedenle de, Yaşasın Cumhuriyet diyoruz. Nice yüzyıllara.
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimizi şükranla, rahmetle, saygıyla anıyorum. Ruhları şad olsun.
TOBB BAŞKANI TEBRİK
Sayın Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu, birçok uluslararası görevinin yanında, 115 ülkenin odalarını temsil eden Dünya Odalar Federasyonu başkanlığına seçildi. Bu çok önemli ve prestijli görev için Sayın Başkanı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Ülkemiz ve sanayimiz açısından da çok önemli bir lobi imkanıdır. Hayırlı olsun.
BRÜKSEL ZİYARETİ
2 hafta kadar önce TOBB Yönetim Kurulu olarak Brüksel ziyaretimiz oldu.
Avrupa Birliği Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sn. Faruk Kaymakçı,
Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi Sn. Bekir Uysal ve
NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sn. Zeki Levent Gümrükçü ile istişarelerde bulunma fırsatımız oldu. İlber Ortaylı hocamızın da eşlik ettiği toplantıların oldukça verimli geçtiğini söyleyebilirim.
Toplantıdan bazı notları paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, AB, Türkiye’nin öneminin farkında. Gerek Pandemi dönemindeki tedarik imkanı, gerekse Rusya-Ukrayna savaşındaki tahıl koridoru girişimleri, Türkiye’ye karşı oldukça olumlu bir yaklaşıma sebep oldu.
Aralık 2023’te yeniden üst düzey diyaloglar başlayacak. İlgili Bakanlarımızın istişareleri olacak. Ümit ediyorum ki, bu görüşmeler olumlu çıktılarla sonuçlanacaktır.
Çünkü, özellikle de biz sanayicilerin ivedilikle çözüm beklediği vize ve Gümrük Birliği’nin güncellemesi konuları masada bekliyor.
Vize serbestisi için önkoşulan 72 kriterden resmi olarak 66’sı bizim tarafımızca yerine getirildi. Terörle mücadele, yolsuzlukla mücadele gibi konular kaldı ki, son dönemde bu konularda çok ciddi adımlar atılmaktadır.
Ancak, güncel olarak biz sanayiciler ve çalışanlarımız Fuar organizasyonlarına dahi gitmekte zorlanıyoruz. Aylarca bekletildikten sonra 5-10 günlük vize ya veriliyor ya da hiç verilmiyor. Elbette bunun altında yatan çok önemli sebepler var.
Bunların başında da yasal olmayan yollardan AB’ye olan geçişlerin artmış olmasıdır. Diğer yandan, vize alıp giden sonra iltica eden, 90 gün sınırını aşarak AB ülkelerinde kaçak yaşamaya devam eden 175 bin kişi, AB siyasetinde artan sağ eğilim ve son olarak da İsrail-Gazze savaşı.
Baktığımızda, gerekçeler sağlam görünse de, iş insanları olarak bizlerin de gerekçemiz sağlam ve iş yapmak istiyoruz. O nedenle, bu süreçte resmi olarak kurulan her diyalog, Dünya Odalar Federasyonu başkanlığı gibi temsiller çok büyük önem taşımaktadır. Dileriz, yakın zamanda olumlu sonuca ulaşırız.
Yunanistan’ın kapıda vize uygulamasından bahsediliyor ancak, yeterli değil tabi ki. AB’nin bize bakışı her ne kadar: “too poor, too big, too muslim.” şeklinde olsa da, bu sorunları aşmak için üslup, akıl, ikna ve uygun ortamı sağlamak zorundayız. Çünkü, her iki tarafın da birbirine kapıları tamamen kapama lüksü bulunmamaktadır.
DÖRT BİR YANIMIZ SAVAŞ
Son 30 yıldır kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına ülkemiz, etrafında 15 savaşla çevrelenmiş durumda. “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” politikasına beş duyusunu kapayanların yaşadığı acılara en yakından tanığız. Ve şimdi de yeniden İsrail Gazze savaşı baş gösterdi.
İSRAİL’İN TOPRAK KAZANIMI
Sosyal medyada da çok dolaşan bir resmi göstermek istiyorum. 1947 öncesinde Filistin topraklarına bir bakın ve İsrail’in 1948 yılında kurulması ile birlikte ortaya çıkan toprak kazanımına. Bitmeyen bir kavga söz konusu. Dileriz, bölgeye yayılmasına müsaade edilmez ve ateşkes bir an evvel gerçekleşir.
SAVAŞIN HUKUKU
Ne yazık ki, her savaşta olduğu gibi en büyük acıyı, sivil halk özellikle de kadınlar ve çocuklar yaşıyor. Ortadoğu bataklığında bitmeyen kan ve gözyaşına nasıl mahkum kalındığı, yaşanan insanlık dramını, hastanelerin, ibadet yerlerinin bombalanmasını tüm dünya izliyor.
Oysa ki, Uluslararası Savaş Hukuku'nun temelleri 159 yıl önce atıldı. Cenevre Sözleşmesi ile 'sivillerin her şartta korunması' ilkesi benimsendi. Ancak, her iki taraf da buna uymuyor ve Batı medeniyeti, meşru müdafaanın katliama dönmesine, büyük bir utanca sessiz kalıyor. Çok yazık.
İnsanlığın gözü önünde canlı yaşanan bu katliamın bir an önce son bulmasını ümit ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti olarak elbette ki, destek vereceğiz. Ancak, yeni bir göç dalgasını ne ekonomik, ne de sosyal olarak karşılayabilecek durumda olmadığımızın özellikle de altını çizmek isterim.
ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ
Küresel ticaretin geçiş kanallarına baktığımızda; ateşkesin bir an evvel dinmesinin insani boyutunun yanında neden herkesin yararına olacağını gösteren bir harita.
Mısır’ın kontrolündeki Süveyş Kanalı’ndan;
Küresel ticaretin %15’i, Petrolün %7-10’u, Doğalgazın %8’i,
Küresel konteyner’ın %30’u geçiyor.
Ortadoğu’dan Avrupa’ya taşınan doğalgazın %80’i Süveyş Kanalı’ndan geçiyor. Ve 1 günde 4,6 milyon varil petrol, yıllık 1 trilyon dolarlık bir mal geçişi söz konusu.
Diğer yandan, Dünyada deniz yoluyla taşınan petrolün üçte birinin geçtiği stratejik bir ana damar olan Hürmüz Boğazı Dünya petrol sevkiyatının yaklaşık %18’ini taşıyor. İran’daki petrol üretiminin yaklaşık yarısı buradan Çin’e taşınıyor.
Ve Gazze kontrolündeki 2 doğalgaz rezervi, 1 trilyon feet küp gaz üretecek potansiyelde olup ve Filistinlilerin ihtiyacını gidermenin yanında, satış yapabilecek kapasitededir. 15 yıllık doğal gaz ömrüne sahip olduğu tahmin edilmektedir.
GÜBRE İHRACATI
Ve bununla birlikte hem Ortadoğu hem de kuzey Afrika ülkelerinin ciddi bir gübre ihracat potansiyeli var. Savaş halinde olan ve ambargo yiyen Rusya ise ilk sırada. Yaklaşık toplam ihracatın %15’i Rusya, %8,5’u yine ambargo yiyen Çin tarafından yapılırken, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin toplam payı ise %26 civarında. Bu da gıda arz güvenliğini riske atacak bir orandır.
KÜRESEL KORİDOR SAVAŞLARI
Bu ay sizlere çok geniş olarak küresel koridor savaşlarından bahsetmek istiyordum. Ancak, savaş gündemi öne çıkınca, bir sonraki meclise erteledim.
Bilindiği gibi, Kuşak-Yol Projesi (BRI) Çin’in önderliğinde 150'den fazla ülke ve yaklaşık 30 uluslararası örgütün imzaladığı, tahmini değeri yaklaşık 8 trilyon ABD Doları olan kapsamlı bir projedir.
Diğer yandan, 10 Eylül’de Hindistan’da yapılan G-20 Zirvesi’nde, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nun (IMEC) kurulmasına yönelik olarak; Hindistan, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği’nce Mutabakat Zaptı imzalandı.
"TERMİNAL ŞEHİR: İZMİR" MÜMKÜN MÜ?
Sayın Valimizin dikkatlerine arz etmek istediği husus İzmir ile olan bağlantısı.
Türkiye, 2015 yılında dahil olduğu Bir Kuşak Bir Yol Girişimi (BRI) kapsamında Orta Koridor’da bulunmakta ve projeden beklentisi de fazla idi.
Kıymetli Başkanımız, Uğur Yüce’nin uzun zamandır üzerinde çalıştığı Bir Kuşak Bir Yol Girişimi kapsamında; İzmir’in Avrupa ve Kuzey Afrika’ya açılan bir terminal şehir önerisini ben de gönülden destekliyorum.
İzmir’in batıya açılan köprü niteliğini taşımasıyla, Çin başta olmak üzere, Asya’dan ve Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) üye ülkelerinden kara ve deniz yoluyla İzmir’e getirilecek tam ve yarı mamullerin bölgede işlenmesi ve Avrupa’ya nihai ürün olarak gönderilmesi için gerekli altyapı büyük oranda İzmir ve bölgesinde bulunmaktadır.
Bu bağlamda, mevcut altyapının iyileştirilmesinin yanı sıra vergi avantajları başta olmak üzere yeni devlet destekleri ve teşvik olanaklarının tasarlanması ve işbirliği politikalarının geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
O nedenle, Geçmiş yıllarda, İzmir’in Pire Limanı’na alternatif olarak sunulduğu, ancak ilerleme kaydedilmediği dikkate alınarak;
Sayın Valimizden de, bu hususta desteklerini arz ediyorum.
Cuma günü Ulaştırma Bakanı Sayın Abdulkadir Uraloğlu’na takdim ettiğimiz dosyada da bu öneriye yer verdik. İzmir’in kalkınmasına birçok açıdan ivme katacak bu proje dileriz dikkate alınır ve gereği yapılır. Bizler de her türlü desteği vermeye hazırız. Uğur Başkana ve emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
Son olarak dikkatlerinize sunmak istediğim birkaç husus daha var.
30.09.2023 itibarıyla, AB’ye ihraç ettiğimiz demir-çelik ürünlerinin yanında, otomotiv sanayi ürünleri, beyaz eşya vb. ürünlerin içinde üretiminde, Rusya menşeli demir ve çelik kullanılmadığının MTC belgesi ile ispat edilmesi AB deki ithalatçılardan talep edilebilecektir.
İkinci konumuz,
Avrupa Komisyonu tarafından 12 Temmuz 2023 itibariyle Yabancı Sübvansiyonlar Yönetmeliği (Foreign Subsidies Regulation –“FSR”), uygulanmaya başladı.
AB iç pazarında adil bir rekabet ortamının sağlanması amacıyla, AB’de yerleşik şirketlerin yanı sıra şirketin nerede yerleşik olduğuna bakılmaksızın, AB’de faaliyet gösteren ve AB üyesi olmayan herhangi bir devletten mali yardım alan şirketleri de kapsamaktadır. Devralma işlemlerinde de komisyon devreye girecek ve ceza kesilmesi söz konusu olacak.
AZERBAYCAN
Azerbaycan ile ticareti geliştirmeye yönelik bir bilgi paylaşmak istiyorum.
28 Eylül’de Odamızda ağırladığımız Azerbaycan Türkiye Ticaret Temsilcisi ile yapılan görüşmede özellikle tekstil ve polyester sektörlerinde yatırıma ihtiyaç duyulduğu ve bu kapsamda ciddi avantajlar sunulduğu belirtilmiştir.
O nedenle de, tekstil firmalarımız ile yakın zamanda 2 tarafı buluşturan bir online toplantı gerçekleştireceğiz.
İZMİR DEPREMİ
Son konumuz da Bugün İzmir’de yaşadığımız acı depremin 3. yılı. Bir daha böyle acıları ne ilimizde, ne de ülkemizde yaşamamayı diliyorum. Deprem değil, bina öldürür gerçeğini unutmadan önlemlerimizi almış olmayı ümit ederek, konuşmamı burada tamamlıyorum.
Ender YORGANCILAR
Yönetim Kurulu Başkanı