2022 AĞUSTOS AYI MECLİS KONUŞMASI

23 Ağustos 2022

AĞUSTOS AYI MECLİS TOPLANTISI

Sayın Başkanım,

Geçmiş Dönem Başkanlarımız,

Yüksek İstişare Kurulu Üyelerimiz,

Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

Şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

DİKİLİ TDİOSB TEMEL ATMA TÖRENİ 

Cuma günü, ortak iş yapma kültürünün en önemli projelerinden, Avrupa’nın en büyük jeotermal ısıtmalı olacak Dikili Tarıma Dayalı İhtisas Sera Organize Sanayi Bölgesi temel atma törenini gerçekleştirdik. Başbakan, 28. Dönem TBMM Başkanı Sayın Binali YILDIRIM, Sayın Bakan, milletvekilleri ve yerel mülki amirlerimizin katılımları ile İzmir için çok önemli bir döneme adım attık. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Oda, Borsa ve İhracatçı Birliği adına yapmış olduğum konuşmada da belirttiğim gibi; artık, dünyada şehirler yarışıyor ve ülkeler şehirleri ile kalkınıyor. Bu proje de yerelden kalkınmanın en somut, en sürdürülebilir projelerinden biridir. Bayındır’da, Bergama’da, Kınık’ta da devamı gelecek benzer başarı öyküleri ile İzmir, yerelde kalkınmaya imzasını atmaya devam edecektir.

Meclis üyesi olduğum 1994 yılından bu yana kuruluşuna katkı koyduğum OSB sayısı 23’ü buldu.

BERGAMA OSB ZİYARETİ

Aynı gün, YK üyemiz Hakan Ürün ile birlikte Bergama OSB’mizi ziyaret ederek, genişleme sahası ile ilgili değerlendirmelerde bulunduk. OSB Başkanımız, Sn. Ahmet TELEK’e, emekleri için, nazik ev sahipliği ve verdiği bilgiler için teşekkür ediyorum

IMF RAPORU: DÜNYA RESESYONUN EŞİĞİNDE

Uluslararası Para Fonu’nu (IMF) “Dünya Ekonomik Görünümü” raporunda; savaş ve enflasyon etkilerinin kontrol altına alınmaması halinde dünyanın son 50 yılın en kötü ekonomik resesyonunun eşiğine gelebileceği uyarısında bulundu.

“Kasvetli ve belirsiz” olarak tanımladığı önümüzdeki süreç için enflasyonun daha da artacağı ve ekonomilerin küçüleceği öngörüsünü paylaştı. Küresel büyüme beklentisini yüzde 3,6’dan yüzde 3,2’ye çekti. Büyüme beklentisini ABD için %2,3, Euro bölgesi için %2,6, gelişmekte olan ekonomiler için %4,6, Türkiye için ise %4 olarak açıkladı.

RİSKLER

IMF tarafından küresel ekonominin önündeki en önemli riskler de şöyle sıralanmakta:

  1. Rusya'nın Avrupa'ya gaz akışını aniden durdurması
  2. İnatçı yüksek enflasyon
  3. Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde, daha sıkı küresel finansal koşulların tetiklediği borç krizi
  4. Çin'de yeni karantinaların Çin'in büyümesini baskılaması
  5. Artan gıda ve enerji fiyatlarının tetiklediği toplumsal huzursuzluk
  6. Ticaret savaşları ve jeopolitik ayrışmalar.

ÇİN-TAYVAN-ABD GERGİNLİĞİ

Her ne kadar şu anda sular durulmuş gibi görünse de, küresel ekonomiyi birçok açıdan etkileyecek yeni bir kriz, yeni bir risk kapıda. The Economist’e “Hedef Tayvan” diye kapak olan Çin-Tayvan ve ABD gerginliği, Çin'in Tayvan'ı tecrit etmesine ABD’nin tepki göstermesiyle başladı.

Ekonomik açıdan Çin’e bağımlı olan Tayvan’ın ihracat kalemlerine ve dünyadaki en büyük konteynerların yüzde 88’inin Tayvan’a uğradığı haritaya bakınca, küresel ekonomi açısından stratejik önemi de çok net anlaşılmaktadır. Yüksek enflasyon sorunu ile boğuşan küresel ekonomi, yeni bir tedarik zinciri krizi ile karşı karşıya kalabilir. O nedenle de, oldukça hassas olan konuyu yakından takip etmeye devam edeceğiz.

KREDİ NOTUMUZ?

Küresel ekonomide bunlar yaşanırken, ekonomik kırılganlığımız devam ederken ülke kredi notumuz ne yazık ki, üçüncü dünya ülkeleri ile aynı seviyelere geldi. Kuşkusuz süreç itibari ile siyasi gerekçelerle de kredi notları artabilir de, azabilir de. Burada önemli olan husus, farklı kuruluşlar tarafından verilen notlarda geldiğimiz seviyenin üçüncü dünya ülkeleri ile aynı grupları paylaşmaktır.

Hangi siyasi görüşte olursanız olun, bu tablo herkesin canını acıtır.

Bununla birlikte, maddi manevi canımızı acıtan CDS primlerinde, emtia fiyatlarındaki gerileme, petrol fiyatlarındaki düşüş ve jeopolitik risklerde ateşin düşmesi ile küresel bir düşüş seyri, özellikle gelişmekte olan ülkeler için devam ediyor. Buna ülke rezervlerindeki artış eklenince 900’lere çıkan CDS'imiz 650 seviyelerine geri çekilse de ne yazık ki, kangrenleşen sorunlarla yeniden 800’ü gördü.

Ülke olarak hiç hak etmediğimiz, bu tablonun değişmesi için gereken adımları atmakta geciktikçe, maliyetinin de arttığını görüyoruz. Küresel sorun olan enflasyonla mücadelede izlediğimiz politikalarla giderek daha çok olumsuz ayrışıyor ve ne yazık ki, normalleşme sürecini uzatıyoruz.

FAİZ KARARI

Son olarak Merkez Bankamız, konusunda uzman her bir ekonomiste slaytta gördüğünüz yorumları yaptıracak bir karara daha imza attı. Faizleri 100 baz puan indirerek, Türk Liramızın değer kaybetmesine, CDS puanımızın yükselmesine, kurlarda yeni bir yukarı yönlü çıkışa yol açtı. Artan CDS özel sektörün borç çevirme rasyosunu olumsuz etkileyecek ve kısır döngü şeklinde maliyetler artmaya, enflasyon yükselmeye, TL değer kaybetmeye devam edecek.

Yaklaşık 215 milyar dolar döviz finansman ihtiyacımız varken, dolar artmasın diye harcanan kaynağın ardından, oynaklığı bu derece artıran, dünya Merkez Bankalarının aksi yöndeki bu kararı anlamak çok zor.

Büyüme amaçlanıyor ancak bu da tüketim ve yatırım kararlarını durduracaktır.

Enflasyonla mücadeleyi temel alan ülkeler, önce enflasyonu düşürmeyi öncelikleyerek, büyümenin arkasından geleceği inancıyla faizi artırıyor.

Kararın hemen ardından, Financial Times’ın “Türkiye, %80'lik enflasyonun ortasında bile 100 baz puanlık faiz indirimi ile piyasaları şaşırttı.” Yorumu yapmasına neden oldu.

FİNANSMANA ERİŞİM İSTİŞARE TOPLANTISI

Son aylarda bankaların iş dünyasına uyguladıkları yüksek faiz oranları ve kredi vermekte çekimser kalmaları karşısında, geçen ay özellikle Türkiye Ekonomi Şurası’nda da Sayın bakanlara kürsüden yapmış olduğum konuşmada da altını çizdiğim konuya ilişkin, TOBB’da Finansmana Erişim Toplantısı gerçekleştirildi.

Kamu bankaları ile reel sektörün buluştuğu toplantıda reel sektörün yaşadığı kredi sorunları dile getirildi.

Sayın Başkanın geçen hafta, kamu bankalarınca iş dünyasına karşı daha ılımlı bir yaklaşım sergilenmeye başlandığı açıklaması, istişare toplantılarının önemini ortaya koyması açısından kıymetlidir. 

Bu kapsamda, 13 Ağustos tarihli Resmi Gazete’de Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) kefalet üst limiti 500 milyar liradan 1 trilyon liraya yükseltildiğini de hatırlatalım.

Benzer bir yaklaşımı özel bankalarımızdan da beklerken, Merkez Bankası’nın hafta sonu yayınladığı kredi düzenlemeleri ile faizlerin %22.85 ile %29 arasında tutmak, kredi ile döviz alımına engel olmak, kredi genişlemesine engel olmak gibi hedefler belirlenmiş. Bakalım bu yeni düzenlemelerle faiz oranı sınırlandırılsa da sanayicimiz istediği krediye ne kadar ulaşabilecek? 

PMI ALARM VERİYOR!

Finansman temininde zorlanan sanayide İmalat sanayi yöneticileri endeksi, Mart’tan itibaren baraj altındaki seyrini sürdürerek alarm veriyor. Temmuz itibari ile küresel belirsizlik ve resesyonun tetiklediği küresel ekonomide de genel bir aşağı yönlü eğilim varken, pozitif ayrışan ülke ise Hindistan.

Global verinin ve hatta savaş halindeki Rusya’nın bile altında kalan Türkiye özelindeki bu aşağı yönlü ivmenin, kış döneminde olası enerji arzı ve/veya yeni gelişmeler karşısında devam etmesi halinde dengeleri bozan bir durum oluşacaktır.

O nedenle, özellikle de KOBİ’lerimizin işletme sermayesine ihtiyaç duydukları bir süreçte finansman desteği üretimin devamı açısından büyük önem taşımaktadır.

GES MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ

Diğer bir önemli konu GES mevzuat değişikliğidir.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik ile oyun içinde kural değişikliğine gitti. Eğer söylenildiği gibi bir istismar söz konusu ise yapanın cezalandırılması, faturanın tüm yatırımcılara kesilmemesi gerekirdi. 

9 Mayıs 2019 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile Yönetmelik’te lisanssız üretim tesisleri için sözleşme gücü kadar bağlantı anlaşması yapılabilir izni verilmişti. Ve lisanssız güneş enerjisi yatırımlarına ilgi de artmıştı.

Bugün de alınan kararla, söz konusu yatırımı yapanlar için tükettiğinden fazla üretilen miktarın YEKDEM’e bedelsiz aktarımı söz konusu olmuştur.

Bu durum, sektöre yatırım yapan sanayicileri zor durumda bırakacaktır. Benzer şekilde finansmanı sağladığı bankalar için de sorun yaratacaktır.

Küresel resesyon beklentileri ile enerji maliyetleri iniyor gibi görünse de, kış döneminde olası arz sıkıntıları özellikle reel sektörü yeniden zorlayacaktır.

Bu yılın Şubat ayında sanayici özelinde yaşanan elektrik ve doğalgaz kesintilerini lütfen hatırlayınız.

Konu ile ilgili hem Enerji Bakanı’na hem de TOBB Başkanımıza gerekli girişimlerde bulunduk. Yakın zamanda bir uzlaşmaya varılmasını ümit ediyorum.

VİZE SORUNU

Gündemimizi meşgul eden bir diğer önemli konu da, Pandemi sonrası giderek, artan vize şikayetleri ile karşı karşıya kalmamızdır. Vize ücretlerinin yüksekliği bir yana, özellikle AB ve İngiltere siyasi veya farklı nedenlerden ötürü vize başvurularına ya çok geç dönüyor veya çok kısa süreli veriyor. Ne yazık ki, iş dünyası açısından sıkıntılı bir durum.

Bununla ilgili en çok sıkıntı yaşadığımız gerek Almanya gerekse de İngiltere konsolosluklarına girişimlerde bulunmamıza rağmen, henüz sürelerde bir iyileşme gözlemlemedik.

Öğrencisinden iş dünyasına kadar ülkemize bu şekilde bir yaklaşım sergilenirken, geçen haftalarda; Estonya Başbakanı’nın savaş hali gerekçesi ile Ruslara yönelik; "Avrupa'ya seyahat bir insan hakkı değil, bir ayrıcalıktır." Demesi çok dikkat çekicidir.

Son olarak, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun Rusya vatandaşlarına vize yasağı kararını üyelerin inisiyatifine bırakmasının ardından, Polonya, Danimarka, Estonya ve Finlandiya "Ruslara vize vermeyeceğiz" kararları aldı. Çok sınırlı oranlarda vize verilecek.

Ne yazık ki, uluslararası politikada vize meselesinde, çimenler ezilir hikayesini yaşıyoruz.

Schengen vizesiyle ilgili yaşanan sorunlar bir rapor halinde Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türk Grubu üyesi Ziya Altunyaldız tarafından Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'ne sunuldu. Dileriz, kısa sürede çözüme kavuşur.

KATMA DEĞERLİ ÜRETİM 

Yönetim Kurulu’na geldiğim günden itibaren, gerek içerde gerekse uluslararası alandaki gelişmeleri yakından takip ederek sizleri bilgilendirmeye, ilgili mercilerin de birçok konuda dikkatini çekmeye çalıştım. Bunlardan en önemlisi ise 207 adet farklı konuşmamda ve ayrıca sunumlarımda yer verdiğim katma değerli üretimin önemi idi.

 

  • 2009 tarihinde İzmir özelinde; “Yazılım sektörü özellikle üzerinde durulması gereken bir sektördür.” Diye birçok platformda dillendirdim. Bakın bugün sanayici vasfını alan yazılım sektörü, ülkelerin kalkınması için başat rol oynamaktadır.
  • 2010 tarihinde Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül Katılımlı Özel Toplantıda şu slaytı göstererek, “Düşük ve orta düşük teknolojili ürünlerdeki fiyatların düştüğü bir süreçte Türkiye, katma değeri yüksek ürünlere geçişi sağlamak zorundadır.” Diyerek ülkenin en yüksek mertebesindeki kişiye bir sanayici olarak vurguladım.
  • 2015 tarihindeki bir başka toplantıda; “Türkiye’nin orta gelirden yüksek gelir seviyesine çıkabilmesi ise ancak sanayi üretimindeki teknoloji kullanma yoğunluğu ve yüksek katma değerli ürünleri artırması ile mümkün olacaktır.” Diyerek ülke örnekleri üzerinden konuya değindim.
  • 2017 tarihindeki bir toplantı sunumunda sonuç olarak; “ORTA VADEDE KATMA DEĞERLİ ÜRETİME ODAKLANILMASI”nın Türkiye için önemini anlatmaya çalıştım.
  •  Veya 1 kg ihracat değeri üzerinden neden katma değerli üretim olması gerektiğini yine ülke verileri üzerinden örnekledim.
  • NASIL BİR KALKINMA STRATEJİSİ? Slaytında Türkiye için ilk sıraya katma değerli üretimi alarak olmazsa olmaz vurgusu yaptım.
  • 2015 yılından bu yana Sanayi 4.0 ile “Uyum sağlayamayan kaybedecek” diyerek, Bakanlığın politikalarının içine dahil edilmesini sağladık. Türkiye genelinde bir farkındalık yarat-tık. Üyelerimizin süreçlerinde dijitalleşmesinin, katma değerli üretimin stratejik önemini anlatmaya çalıştık.

Dilimiz döndüğünce, benzer şekilde farkındalıklar geliştirerek katkı sunmaya çalıştık, çalışmaya da devam edeceğiz.

Panel duyurumuzla konuşmamı tamamlamak istiyorum. Geçen sene olduğu gibi İzmir İş Günleri kapsamında Odamız ev sahipliğinde DEĞİŞEN DÜNYADA TARIM VE GIDANIN GELECEĞİ PANELİ’ni 1 Eylül 16.45’de geçekleştireceğiz. Program netleştiğinde duyurularını çıkmış olacağız.

Son olarak da, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı ve 9 Eylül İzmir’in kurtuluşunun 100. yılını gönülden kutluyor, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimizi şükranla, rahmetle, saygıyla anıyorum.

 

Saygılarımla,

Ender YORGANCILAR

Yönetim Kurulu Başkanı

EBSO'dan Haberler

Başkana Ulaşın