NİSAN AYI MECLİS TOPLANTI KONUŞMASI
29.04.2024
Sayın Yönetim Kurulu Başkan vekilimiz, Yönetim Kurulu Üyelerimiz,
Geçmiş Dönem Başkanlarımız,
Onur Üyelerimiz, Yüksek İstişare Kurulu Üyelerimiz,
Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,
Dış Giyim ve Tekstil Ürünleri Sanayi ile Soğutma, İklimlendirme ve Tesisat Sanayi Meslek Komitesi Üyelerimiz,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Nisan ayı Meclis Toplantısı’na hoş geldiniz.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı en içten dileklerimle kutlayarak konuşmama başlamak istiyorum. Büyük bir coşkuyla, gururla katılmamız ve minnetimizi belirtmemiz gereken TBMM’nin kuruluşunu simgeleyen resmi bayramımızda, ne yazık ki, Anıtkabir’de düzenlenen Tören’e Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, Aile Bakanı, TBMM’ini temsilen Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ve Genel Başkan olarak da sadece Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel katılım gösterdi. Milli Eğitim Bakanı öğrencilerle ayrıca Anıtkabir ziyaretinde bulundu. Ve çelenk koymada maalesef gereken formata uymaması da ATATÜRK’e saygısızlık ve kabul edilemez bir vakadır. Bu tabloyu kabul etmek mümkün değil, her makam ve kurumların CUMHURİYETİMİZİN değerlerine sahip çıkıp uyması ve halkına örnek olması gerektiğini düşünüyorum.
“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” esasının kabul edildiği Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılmasıyla, 23 Nisan 1920 tarihi yeni bir dönemin başlangıcıdır. Yıl olmuş 2024 ve bugün çocuklarımıza karşı ihmallerimizin tamiri için çalışmaya başlasak, telafisi kaç yıl sürer bilemiyorum.
2002’den beri 8 MEB bakanı, 4 sefer müfredat değişikliği yapılan eğitim sisteminde bu hafta görüşlere açılan ATATÜRK’ün adının geçmediği MÜFREDAT’ın bu şekilde kabul edilmemesi için gerekli çalışmanın yapılması gerekmektedir. Eğitim sendikaları da müfredata ilişkin itirazlarını kamuoyu ile paylaştılar.
Ne tesadüftür ki, tek ve en başarılı ulusal eğitim modelimiz olan köy enstitülerinin kuruluşu da 23 Nisan kutlamalarının bir hafta öncesine denk gelir. Yine Atamızın talebi ve Hasan Ali Yücel’in projelendirmesi ile “İş İçin, İş İçinde Eğitim’’ anlayışı, bir döneme imza atarak, bugün dahi çok geniş kesimlerce de köy enstitülerine duyulan ihtiyaç dile getirilmektedir. Ben de nefes aldığım sürece bu eğitim modelinin yeniden ülkemize uyarlanmasını talep etmeye devam edeceğim.
Değerli Arkadaşlar,
Geçen ay bildiğiniz gibi yerel seçimlere odaklanmış bir ay oldu. Başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçilen Sayın Dr. Cemil Tugay başta olmak üzere tüm ilçe belediye başkanlarımızı tebrik ediyor, görevlerinde başarılar diliyorum.
Seçimlerin ardından önceliğimiz yeniden ekonomi oldu ve son tespitlerimi, görüşlerimi başlıklar halinde paylaşmak istiyorum. Enflasyonu düşürmek için ekonomide sıkılaştırma uygulamaları sürecinde finansmana ulaşımda zorlaşma, yurt dışı, içi talep düşüklüğü ile karşı karşıyayız. NAKİT AKIŞI’nın önemine ilişkin Üzeyir GARİH’in kitabından bir söze dikkatlerinizi çekmek istiyorum: “Biz iş adamları, elinde üç topla oynayan cambazlar gibiyiz, bu toplardan iki tanesi lastik (SATIŞLAR, KAR) Biri de camdan kristal top (NAKİT AKIŞI) Lastik toplar yere düşse de zıplar yükselir, ama kristal top düşerse kırılır ve oyun biter.”
Bugün enflasyon, üreticinin dahlinin olmadığı aracılı sistemden kaynaklanan ve işletmelerin çoğunun da keyfi fiyat artışları ile önlenemez bir noktadadır.
Yeni bir icad olarak sunulan KKM–TCMB’yi 818 milyar-37milyar USD zarar ettirdi. Hazineye kar payı ödemeyeceği için, zarar HALK’a yansıyor. Bu süreçte; Aile Bakanlığı’ndan diyanet işlerine kadar, sınırsızca yapılan harcamalar, bütçenin rekor açık vermesi, kamu personeli sayısının bugün 5.5 milyona ulaşması ve daha sayamayacağımız kadar israf ile kamunun sorun yokmuşçasına davranmasını kabul edemeyiz.
Bununla birlikte Sayın Bakan Mehmet Şimşek’in beyanname vermeyen 400 binden fazla mükellef tespit ettik ifadesini anlamak mümkün değil. Bu söylem yıllardır devam eden kayıt dışılığın ve denetimsizliğin itirafıdır maalesef.
Yıllardır ifade ettiğimiz, adil rekabet, mali disiplin için KAYIT DIŞI mücadelesi en kısa sürede DEVLET politikası olarak ciddi şekilde uygulanmalı, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kart ve mobil ödemeler ile her şey kayıt altına alınmalıdır.
Değerli arkadaşlarım,
22 yıldır ithalat ve borçlanma sistemi ile gelinen noktada, sorunun basit ve palyatif tedbirlerle çözülemeyeceği, yabancı yatırımcıları yeniden ülkemize çekebilmemiz için de yapısal reformlar, hukuk güvencesi, bağımsız kuruluşların eski çalışma şekline dönüştüğünün GÜVENİ’ni vermemiz gerektiği inancındayım. Bu süreçte firmalarımızın sağlığını koruması için de kriz dönemlerinde ekonomistler tarafından da genel kabul görmüş ”KÜÇÜLEREK, BÜYÜME” stratejisini de düşünmeleri ve değerlendirmelerini öneririm.
Son günlerde Dünya Bankası’ndan alınan kredi de gündeme oturdu. Bu kredi, IMF gibi bir borçlandırmadan öte, başlıkları belli olan projeler için sağlanan bir finansman desteğidir. Yeşil dönüşümden, deprem sonrası toparlanmaya, kadınlardan belediye hizmetlerine kadar birçok başlıkta projelere yer verilmiş.
Burada altını çizmek istediğim husus ise yeni yaratılan kayıtlı istihdamda, 2028 de 22 bin kişilik artışın 30%'u kadın, 50%'si sığınmacı olmalıymış. İş Eğitiminde de 2026'ya kadar 36 bin kişilik artışın 20%’si kadın, 25% genç ve 50%'si mülteci olması istenmiş. Evet uzun vadeli uygun bir finansman yöntemi. Ancak, finansmanın faydalandırılmasında yüzde 50 gibi yüksek bir oranın sığınmacılara ayrılmasının talep edilmesini ve bunun bizim tarafımızdan kabul edilmiş olmasını üzüntüyle ve tedirginlikle karşıladım. Maliyeti bugüne kadar yaklaşık 50 milyar USD’yi bulan sığınmacıları ülkemizde tutmak ve kalıcı yerleştirme düşüncesi ile 5 yılda 18 milyar usd, toplamda maliyetin 250 milyar usd olacağını hatırlatmak isterim. Geçmişte azınlıklar için talep edilenler şimdi sığınmacılar için talep ediliyor. Ve adım adım beka sorunumuz haline getiriyorlar. 100 sene sonra geldiğimiz nokta, yeni kapitülasyonlar gibi uygulama şartları maalesef.
Bakınız, yılsonu itibari ile kamu şirketi olan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) 60 yaş gerekçesi ile 100’den fazla personel, mühendis ve teknisyenini zorunlu emekli etti. Bir duyum olsa da, diğer savunma sanayi firmalarında (ASELSAN,ROKETSAN,TAİ vb)aynı gerekçe ile uzmanlaşmış personeli emekli edildiği ve yeni personel olarak yabancı uyrukluların alındığı ve yerleştirme uygulaması söz konusu olduğu konuşulmaktadır. Dileriz, sadece bir duyumdan ibarettir.
Dikkat çeken başka bir konuda TUSAŞ’ın ürettiği ve çok başarılı olan ANKA isimli İHA medyada hiç yer almıyor, sadece bir özel şirketin ürettiği İHA lar ihracat ve üretimleri ile gündemde tutulup ve yurt dışı ihracatı konuşuluyor. Devletin ürettiği ANKA katma değerli ürün sınıfında olup ihracatta öncelik verilirse ciddi döviz getirisi ile cari açığımızın azalmasında ciddi faydasını görebileceğimiz halde sessizlik manidar ve düşünülmesi gereken bir detay.
Son zamanlarda Hamas örgütünün, ülkemizi kurtaran, CUMHURİYET’imizi kuran vatanperverlerin kurduğu KUVAYİ MİLLİYE teşkilatı ile eşdeğer tutulması kabul edilemez, ATATÜRK ve arkadaşlarına saygısızlık olduğunu ve sözlerin dil sürçmesi olarak düşünmek istiyorum.
Son olarak İzmirimizi gururlandırarak Süper lige yükselen Göztepe Spor Kulübünü, Futbol takımını gönülden tebrik ediyor, başarılarının kesintisiz devamını diliyorum.
Konuşmamı burada tamamlarken, duyurularla devam etmek istiyorum.
Odamızda 2005-2009 yılları arasında Meclis Üyeliği yapan Mevlüt TAGA vefat etmiştir. Mehuma Allahtan rahmet, ailesine, yakınlarına başsağlığı ve sabırlar dileriz. Şimdi sizleri merhumun anısına saygı duruşuna davet ediyorum.
Meclis Üyemiz Sayın Remzi PEKÖZ’ün ağabeyi vefat etmiştir. Merhuma Allahtan rahmet, ailesine, yakınlarına başsağlığı ve sabırlar dileriz.
Meclis Üyelerimizden Sayın Mehmet KARAHALİLOĞLU bypass ameliyatı, Sayın Nedim KALPAKLIOĞLU diz protez ameliyatı olmuşlardır. Kendilerine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Meclis Üyemiz Sayın Fuat EROĞLU’na göndermiş olduğu ürünler için teşekkür ediyoruz.
H. İbrahim GÖKÇÜOĞLU
Meclis Başkanı