2024 Mart Ayı Meclis Toplantısı

29 Mart 2024

MART AYI MECLİS TOPLANTI KONUŞMASI–25.03.2024

 

Sayın Yönetim Kurulu Başkanım, Yönetim Kurulu Üyelerimiz,

Geçmiş Dönem Başkanlarımız,

Onur Üyelerimiz, Yüksek İstişare Kurulu Üyelerimiz,

Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

Diğer Tekstil Ürünleri Sanayi ile Diğer Makine ve Teçhizatı Sanayi Meslek Komitesi Üyelerimiz,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Mart ayı Meclis Toplantısı’na hoş geldiniz.

 

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yıl dönümünü kutlayarak konuşmama başlamak istiyorum.

 

Bu ay çok önemsediğim, önceki aylarda da kısmen değindiğim birkaç konunun altını çizeceğim.  

 

Ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntıların kök sebebi kayıt dışı ekonominin GSYİH içindeki payının  yaklaşık % 26,5 seviyelerinde seyretmesidir. Bu da, ülkemiz açısından halen önemli sorun alanlarından birisi olmaya devam etmektedir.

 

Sizlerin de gaye iyi bildiği gibi, kayıt dışı ekonominin azaltılması, ekonomik istikrar, adaletli  gelir dağılımı ve istihdam gibi birçok makroekonomik unsurun iyileşmesini olumlu yönde etkileyecektir. Ekonomide verimlilik düzeyi ve rekabet gücünün yükselmesi ile de refah seviyesin artmasına katkıda bulunacaktır. O nedenle, siyasi iradenin kararlılığından, gümrükler, sıkı piyasa denetimleri ile cezaların caydırıcı ve uygulanabilir olmasına kadar bir dizi adım acilen atılmalıdır.

 

Bir diğer konumuz erken emeklilik. SGK gelir-gider dengesinin ciddi oranda bozulduğu ortamda, EYT uygulaması da bu açığı daha da artırmışken, şimdi de TAMAMLAYICI EMEKLİLİK söylemi konuşulmaya başlandı. SGK bütçe açığı arttıkça, ülkemizin iç borç, dış borç ve faiz yükü devamlı artıyor. Normal dünya standardında ‘4 çalışan-1 emekli’ kriteri geçerli iken, şu an ülkemizde ‘1,6 çalışan–1 emekli’ gerçeği söz konusudur.  Almanya ve Türkiye nüfus olarak yaklaşık aynı sayılarda, Almanya’nın gelişmişlik düzeyi bizim çok üstümüzde,

 

ÇALIŞAN SAYISI:  Almanya’da: 46 milyon - Türkiye: 32 milyon çalışan kişi var.

YAŞ ORTALAMASI: Almanya’da: 44,6  -  Türkiye’de : 34

EMEKLİLİK YAŞI: Almanya’da 67 – Pandemiden sonra bazı ülkeler emeklilik yaşını 70’e kadar çıkardı. Bizde EYT ile emeklilik yaşı 43’e kadar indi.

Almanya bizden çok daha yaşlı nüfusa sahip olmasına rağmen, Almanya’da bizim 1,5 katı insan çalışıyor. Sonra bizim genç nüfusumuz var diyoruz.

 

Toplumsal özeleştiri yapmamız şart, bunu siyasetten beklemek eşyanın tabiatına aykırı, bu görev iş alemi başta olmak üzere, STK ve kurumlara düşüyor.

 

Netice olarak bu mevcut durum SÜRDÜRÜLEBİLİR bir durum değil, toplumun her katmanının bu özeleştiri sürecinden geçmesi gerektiği  ve DOĞRU yolu bulması gerektiğine inanıyorum.

 

Çalışabilir nüfusumuzu bir yandan erken emekli yaparken, diğer yandan da çalışma saatlerinin 40 saate düşürülmesini konuşuyoruz.

 

GELİŞMİŞ BATI ÜLKELERİNDE pilot uygulaması başlanan haftada 4 gün-40 saat çalışma kriterleri örnek gösterilerek, ülkemiz için de çalışma saatlerinin haftalık 40 saat olması gerektiği yönünde konuşmalar ÇALIŞMA BAKANI’ının da bulunduğu çeşitli toplantılarda (TOBB Sanayi şürası dahil) yavaş, yavaş gündeme oturtulmaya çalışılıyor.

 

Gelişmiş ülkeler sermaye birikimi, keşif, patent, DÜNYA markaları ile son yıllarda da bilim, teknoloji devrimi yaparak ÜRETİM AĞIRLIKLI  kişi başı milli gelirlerini 45/50 bin USD seviyelerine yükselttiler. Onların çalışma günlerini 4 güne, çalışma saatlerini 40 saate indirmeleri normal. Ayrıca, işgücü verimliliği de oldukça YÜKSEK seviyede.

 

Buna karşılık bizim sermaye birikimi, teknolojik gelişmemiz düşük, petrol, doğalgaz zenginliği olmadığı, kişi başı milli gelirimiz TÜKETİM ağırlıklı 9/10 bin USD seviyelerinde iken batı ülkelerinin çalışma koşullarını eşit olarak sağlanmasını örnek gösteriyoruz. Ayrıca, işgücü verimliliğimiz de oldukça DÜŞÜK seviyede.

  

1992 de ‘ERKEN EMEKLİLİK’ ile yara almış SANAYİ kesimimiz, geçen yıl çıkarılan EYT ile hem maddi en önemlisi deneyimli işgücü kaybı ile şimdi de çalışma saatlerini kısaltma hazırlıkları ile karşı karşıyadır. POPÜLİZM uğruna daha kötü neticelere gidecek bir uygulama olmaması gerekiyor.

 

Tüm paydaşların  KAMU, İŞVEREN, İŞÇİ SENDİKALARI  gibi kurumların katılacağı, ülkemizin gerçekleri çerçevesinde bir konsensüs sağlanarak, bu konular gündemden kaldırılmalıdır.

 

Son konum da mülteciler meselesi.  Özellikle bugüne kadar SURİYELİ göçmenlerin (tamamı bedelsiz) aldığı SAĞLIK hizmetleri için bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.

 

Sağlık Bakanlığı, tam 2 yıl önce, yani 2022 yılı Mart ayında yaptığı resmi açıklamada Bugüne dek Suriyeli mülteciler için 97 milyon poliklinik hizmetinin verildiğini, 3 milyondan fazla yataklı tedavi, 2,6 milyonun üzerinde ise ameliyat yapıldığını açıklamıştı. Aradan geçen 2 yılı da dikkate aldığımızda, ameliyat sayısının 3 milyonu, poliklinik hizmetinin 100 milyonu ve yataklı tedavinin 4 milyonu geçtiği ifade ediliyor. Ayrıca, mülteciler için ilaç masrafları da ücretsiz.

 

Ancak, T.C. vatandaşları tüm sağlık hizmetlerine ameliyat, ilaç, tüm yan masraflara ciddi şekilde ücret ödemektedir. Bu durumda; Mülteciler ÖZ, T.C. vatandaşları ise ÜVEY evlat muamelesi görüp ciddi maddi, manevi kayba uğramaktadır.

 

Mülteci meselesini Güvenlik açısından ele alırsak, Adalet Bakanlığı'nın bir soru önergesine verdiği resmi cevaba göre, cezaevlerinde: 11.345 yabancı uyruklu tutuklu ve hükümlü bulunuyor.

 

Mültecilerin doğum oranları çok yüksek olup çok yakın yıllarda ülkemizde DEMOGRAFİK yapımızda olumsuz şartların oluşmasına ilişkin Sayın Başkan da ben de, ülkesini seven sorumluluk sahibi herkes gibi risklere değindik. Bunun sonucunda, ciddi BEKA ve GÜVENLİK sorunu yaşanacaktır.

 

Almanya mülteci olarak kabul ettiği, bayram ziyareti için ülkelerine giden SURİYELİ’leri “ülkenizde şartların normal olduğu dönüşünüz ile anlaşılıyor.”diyerek hiç birisinin ALMANYA’ya girişine izin vermeyip geri göndermiştir.

Biz ise bayram kutlamasına gidenleri içeri niçin, neden alıyoruz anlamak mümkün değil.

 

Son zamanlarda da İSRAİL ile yapılan anlaşmaya göre 2 milyar USD karşılığında 1 milyon Filistinli’nin T.C. vatandaşı yapılarak ülkeye geleceği duyumları dillendiriliyor. 10 milyon civarında doğurganlığı yüksek, cahil Ortadoğu kökenli insanların yaratacağı BEKA ve GÜVENLİK sorunu dikkate alınarak hareket edilmesi gerekiyor.

 

Duyurularla devam etmek istiyorum.

 

BASİFED’in Genel Kurul toplantısı neticesinde Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilen Sayın Mustafa KARABAĞLI’yı ve Danışma Kurulu Üyeliğine seçilen Sayın Eyüp SEVİMLİ’yi tebrik ediyor, yeni görevlerinde başarılar diliyorum.

 

 

H. İbrahim GÖKÇÜOĞLU

Meclis Başkanı

Meclis Başkanı Konuşmaları

Başkana Ulaşın