2024 Ekim Ayı Meclis Toplantısı

22 Ekim 2024

EKİM AYI MECLİS TOPLANTI KONUŞMASI–21.10.2024

 

Sayın Yönetim Kurulu Başkanımız, Yönetim Kurulu Üyelerimiz,

Geçmiş Dönem Başkanlarımız,

Onur Üyelerimiz, Yüksek İstişare Kurulu Üyelerimiz,

Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

21.Grup-Kimyasal Ürünler Sanayi ve 34.Diğer Metal Ürünleri Sanayi Meslek Komiteleri Üyelerimiz,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

 

Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Ekim ayı Meclis Toplantımıza  hoş geldiniz.

 

Dönemimizin 2.yılını 19.Ekim-Cumartesi günü tamamladık, 2.yılın son Meclis toplantısını yapıyoruz. Bu süreçte ara sıra bazı konularda fikir ayrılıklarımız olsa da, iyi niyetli ve  aklıselim ile uzlaşıyı sağladığımız, demokratik, uyumlu, katılımcı, huzurlu bir Meclis dönemi geçirmemizdeki yaklaşımları için, Meclis Başkanlık Divanı olarak, Yönetim Kurulu Başkanımız ve şahsında,tüm Yönetim Kurulu, Meclis, Disiplin Kurulu, Onur Üyelerimize  ve Odamızın idari işleyişini sağlayan Genel Sekreterimiz  Sayın Mustafa KALYONCU nezdinde Genel Sekreter Yardımcılarımız Sayın Ayşen ŞAHİN Hanım, Sayın Emel TONBUL Hanımve tüm çalışma arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.

 

Bu süreç içinde geçen yıl , meclisimiz de bulunan bir üyemiz ile ticari olarak yaşadığı sıkıntılarından kaynaklı geçirdiği ani kalp krizi sonucu zamansız kaybettiğimiz, naif kişiliği ile kanatsız melek tabirini hak eden Cemal ALTINTAŞ kardeşimizi, rahmetle anıyoruz,mekanı cennet, ruhu şad olsun.

 

Bugün, ekonomiyi konuşmayacağım, ülkemizi tehdit eden VARLIK sorunu haline gelen kişiler ve bazı konulara değineceğim. Sözlerime, Anayasamızın değişmez ilk 4 maddesini hatırlayarak başlamak istiyorum,

 

Madde-1: Türkiye Devleti bir CUMHURİYETTİR

Madde-2:Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir.

Madde-3:  Türkiye Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir, Bayrağı, kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı İstiklal marşıdır. Başkenti Ankara’dır.

Madde-4: Anayasa’nın 1. Maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile,2.maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3.maddesi hükümleri değiştirilemez ve DEĞİŞTİRİLMESİ TEKLİF EDİLEMEZ.

 

Kıymetli Meclis Üyesi Arkadaşlarım,

Yıllardır ülkemizde hepimiz çok değişik ekonomik krizler yaşadık, krizler gelir geçer maddi olan her konuda kayıplarımızı tekrar kazanabiliriz ama yukarıda hatırladığımız Anayasa maddelerine rağmen, son yıllarda tedrici olarak artan ve her konuda Cumhuriyet kazanımlarımızı adım adım kaybetmekte olduğumuz ve son aylarda da dozu artan şekilde devam eden, kurtuluş savaşını yönetmiş.

 

Gazi Meclisin mevcut Başkanı’nın kabul edilemez ifadelerini tekrar hatırlayalım: Gazi Üniversitesindeki, Anayasanın 3.Md ile bağlantılı konuşmasında, Devletin aslı millettir ,devlet milletin işlerini yönetmek için vardır, mesela çok sıradan gözüken Anayasada yer alan ”Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” tabiri bu perspektiften bakıldığında değiştirilmelidir. Çünkü “devletin, milleti olmaz” bu metin “milletin gücü üzerine kurulu devlet anlayışı” ile yeniden ele alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum diye konuşmuş.

 

Cumhur ittifakının küçük partilerinin birisi anayasanın 4 maddesi kaldırılsın, diğer iki küçük parti laikliğin tanımı yeniden belirlensin ifadelerini kullanarak, hedeflerindeki 4 maddede gedik açma girişimlerini maalesef devam ediyorlar. Bağlayıcı,koruyucu 4.maddedeki teklif edilemez, değiştirilemez kurallarını bunlara kim anlatacak acaba.

 

Zaten çok konuda uygulanmayan Anayasa’nın, değişmez kuralları üzerinde yorumlar yaparak halkı test etme saygısızlığına varan uygulamaları kabul edilemez boyuta taşınıyor maalesef.

 

Çok uzun yıllardır ülkemizi yönetenlerin ısrarla yanlış uygulamaları neticesinde hiç hak etmediği şekilde, can güvenliği kalmamış, adalete güveni yok, geleceğe umudunu yitirmiş, yaşam sevinci yok edilmiş, yoksulluğa düşürülmüş halkımız, gençleri uyuşturucu batağına saplandırılmış, uyuşturucu ticaretinin bu kadar başı boş bırakılması bilinçli bir bir projenin uygulaması ve neticesi mi acaba diye düşünüyor insan.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

15 günde 28 kadın öldürüldü, Üniversitelerde okuyan kızlarımız devamlı öldürülüyor, bebeklere tecavüz edecek kadar alçak sapıklar ortalıkta geziniyorlar, masum bebekleri üç kuruş para için öldüren çeteyi, bunlara ortak olan hastaneleri her zamanki gibi savcılık çağıracak, ifadeleri alınacak, mahkemece belirli süre sonra serbest bırakılacak endişesi var. Adı geçen Hastaneler açılmamak üzere tamamen kapatılmalı. Parlementer sistemdeki Laik Türkiye Cumhuriyetinde, 20 yıl öncesi bu manzaralar yoktu ülkemizde. Modern, kültürlü, saygılı, fakir ama dürüst karakteri olan mutlu halkı ile örnek iken, idare edenlerin yanlışları, halkımızın suskunluğu, tepkisizliği, din ağırlıklı, şeriat ile idare edilen Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi güzel ülkemizi adım adım o hale getiriyor bu umursamazlık.

 

Ülkemizin geleceği çocuklarımızın, vahim durumunu da okulda psikolog olarak görev yapan uzmanın paylaşım tespitini sizlere aynen aktarmak istiyorum:

Malum birkaç hafta önce 1.sınıflar okula başladı, fakat bazı çocuklarda çok ağır ruhsal problemler var, okula gelmek istemiyorlar, nedenini soracak olursanız bu çocuklar sübyan okuluna (tarikatların ana okullarına) verilmiş. Canım resim yapmak istiyor ama günah diye ağlayan, sınıfta asılı Atatürk’ün resmini görünce kötü adam diye öğretmenine indirtmek isteyen, cennete gitmek için ölmek istediğini söyleyen, erkekle aynı sırada oturmamak için kriz çıkaran, başı açık olduğu için öğretmenini değiştirmek isteyen çok sayıda çocuk var. Bu çocukların bir kısmı yaşadığı ruhsal sorunlar nedeniyle (aslında öyle olmadığı halde) zeka geriliği tanısı alıyor. Esas tehlike bu. Şu anda İstanbul’un birkaç elit semti dışında neredeyse her mahallede sübyan okulu açılmış vaziyette.  

 

Bazı dini grupların baskısı ile masum sokak hayvanlarımız da canice katlediliyor. Dini ortamı geliştirebilmek için uzun yıllardır Diyanet İşleri Bşk.lığı bütçesi 6 bakanlıktan fazla, devletin kurumlarından isimleri SAYIŞTAŞ tarafında dahi tespit edilemeyen milyarlarca para dini vakıf ve kar gütmeyen kuruluşlara  ödeniyor, ülkemizin her konuda çivisi çıktı, geleceğimiz sinsi şekilde DIŞ değil İÇ İŞGALcilerin tehlikesi altında devam ediyor. Kurtuluş savaşı koşulları şekil değiştirerek hızlı şekilde oluşuyor maalesef.

 

Kaçak göç ile geçici koruma sağlanan zorunlu göç kavramlarını ayrı tutmak önemli. Suriyeli göçmenler Birleşmiş Milletler Cenevre 1951 konvansiyonunun tanımladığı şartlar çerçevesinde ülkemizdeler. Bu konvansiyona imza koyan ülkeler sınırdaş oldukları ülkede iç savaş ve savaş şartlarındagöçmen almayı kabulleniyor. Rusya,Ukrayna savaşında AB ülkeleri bu çerçevede 6 milyon Ukrayna vatandaşına kapılarını açtı. Ama Afrika, Afganistan ve diğer ülkelerden gelenler bu çerçevede değil kaçak göçmen bunlarla mücadele gerekli ve önemli.

 

Bu düşünce ile,ülkemiz bugün açık ülke haline getirildi giren,çıkan belli değil, Anayasamızın 16.maddesinde açık hüküm var,”TEMEL HAK ve HÜRRİYETLER” YABANCILAR İÇİN MİLLETLERARASI HUKUKA uygun kanunla sınırlanabilir” diyor. Hükümet muhalefetle anlaşarak mecliste ATATÜRK’ün zamanında yaptığı gibi sığınmacıların ne hakları olduğuna dair kanun çıkarabilir. Kimi nereye koyacağınızı,kime ne kadar hak vereceğinizi,en kısa sürede meclisten yasa çıkararak tespit etmek gerekiyor artık. Göçmeni yönetirsen vezir , Yönetemezseniz rezil olursunuz, kuralı vardır dünyada.

 

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet YILMAZ’ın da ifade ettiği gibi, nüfus artış oranımız düştüğü ve halk yaşlanıyor olduğu için,göçmenler zaman içinde ülkeye fayda getirir demişti. Türkiye 5 değil, 2 milyon kaçak göçmeni kontrollü yöneterek  ormanda, tarımda hayvancılıkta, madenlerde barındırarak şehirlerden uzak tutarak entegre edebilirse geçerliliği olabilir ama şu andaki gibi değil. 

 

Osmanlılar döneminde de çok göç durumları yaşanmış, Tatar, Çerkez, Boşnak, Kırım, Kafkas vb  gelenleri o zaman bile güvenlik, huzur için kontrollü denetimli bir şekilde tek bir bölgede değil, ülkenin coğrafyasına yayarak entegrasyonunu sağlamıştır. Son yıllarda ülkemizde olduğu gibi göçmen entegrasyon sağlanmaz ve kuralları uygulanmazsa gettoların. çetelerin oluşması kaçınılmaz olur ki ülkemizde bu durumun oluştuğunu son günlerdeki meydana gelen korkunç, akıl almaz cinayetler,olaylar, mafya çatışmaları,uyuşturucu trafiği vb. ile tanık oluyoruz. 20 büyük çete,1000 tetikçi olduğu ifade ediliyor. Sığınmacılar, düzensiz göçmenler, mülteciler, kaçak gelenler, TC kimliği satın alanların çoğu şeriat uygulanan ülkelerden geliyorlar. Hangi ceza, hangi polis onları korkutur? Ülkemizin ivedilikle çözmesi gereken ana sorunumuz budur.

 

Ayrıca,VARLIK sorunu haline gelmekte olan önemli bir konuda Atatürk ismini ve LAİK Türkiye Cumhuriyetimizi yok etmeye uğraşanlar, “ATATÜRK’ün ASKERLERİYİZ” diye haykırarak mezuniyetlerini kutlayan  teğmenleri mahkemeye sevkeden, Kara Harp okulu öğrenci Alay Komutanı, tüm Tabur Komutanları, Tüm Bölük Komutanları toplam 40 subay’ı görevden alarak, batının hedefi,olan 100 yıl önceki sevr anlaşmasında olduğu gibi ulus devletimizi  bölmek ve yeniden küçük, Batı ile tam uyumlu ”sömürge” niteliğinde devletçikler kurma düşüncesi kolaylaştırılıyor.

 

Güzel ülkemizi bu hale getiren hiçbir dönem yaşamadığımız, tüm bu olumsuzluklara sebep olan başta ülke yöneticileri ve buna engel olamayan, STK, Meslek Odaları, Sendikalar, iş aleminden yoğun üyesi olan üst kurumlar ve özellikle ANA MUHAFELET ve tüm SİYASETÇİLERİ , KINIYORUM. KINIYORUM. KINIYORUM.  

 

Atamız, yaşananları ve yaşanacakları engin ön görüsüyle 100 yıl önce harfiyen görmüş ki; Ülkemizi siyasetçilerin, ordu ve güvenlik mensuplarının ,iş aleminin kaybedecekleri iş, varlık, mevkileri, yaşamları öncelikli olabileceğini düşünerek ve global dünyada değişimler genelde Üniversitelerden başlayan gençlik hareketleri ile olduğu ve geleceğinden başka kaybedeceği bir konusu olmadığı ve gençlik heyecanını düşünerek de GENÇLİĞE emanet etmiş olduğu düşüncesiyle,

 

Şimdi gelinen noktada, ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ’ndeki söylemlerinin aynen ülkemizde yaşandığı son günlerde tekrar, tekrar okumanın tam da zamanı olduğunu düşünüyorum.

İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeriatten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve delalet içinde ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifen, Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

 

Çünkü batının ülkemiz üzerindeki hedefi, yıllardır çalışmaları ile geldiğimiz süreçte yaşananları değerlendirirsek Libya, Irak, Suriye’de olduğu gibi Türkiye baharı yaratmak olduğunu anlayalım artık değerli arkadaşlarım. Çünkü, sözün bittiği yere gelmek üzereyiz. Durum çok ciddi boyutta. Artık toplum olarak uyanmamız lazım. 

 

Ay içinde şehit olan askerlerimize, Allah’tan rahmet diliyor,kederli ailelerine sabırlar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

Malatya’da  meydana gelen 6,1 şiddetindeki deprem için Malatya’lı halkımıza geçmiş olsun ve  tekrarı olmaması dileklerimizi iletiyoruz.

Kurumların oluşumu ve refaha etkilerine ilişkin çalışmalarından dolayı, dünyanın en büyük ekonomistlerinden biri olarak gösterilen Prof.Dr Daron ACEMOĞLU 2024 Nobel Ekonomi Ödülüne layık görülmüştür. Ülkemize yaşattığı bu gururdan dolayı kendisini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü’nce her yıl 16.Ekim’de kutlanan Dünya Gıda Günü kapsamında verilen ödüle layık görülen İzmir Ticaret Borsası Yön.Kur.Bşk Işınsu KESTELLİ nezdinde emeği geçenleri tebrik ediyorum.

UNESCO Dünya Mirası Geçici listesinde yer alan İzmir Tarihi Kent Merkezi’ni canlandırmak amacıyla kurulan TARKEM,2024 SKAL sürdürülebilir Turizm Ödülü ile onurlandırıldı. Tarkem kurulmasının fikir önderi Odamız geçmiş dönem Yönetim Kurulu Başkan’larımızdan Sayın Uğur YÜCE başta olmak üzere bugüne kadar emek veren ve vermekte olanları tebrik ediyor,güzel İzmir’imize verdikleri katkılardan dolayı teşekkür ediyoruz.

UEFA Uluslar Ligi’nde İzlanda’yı yenerek grup ikinciliğini garantileyen,Milli takımımızı tebrik ediyor,Dünya Kupası yolunda başarılar diliyoruz.

Yönetim Kurulu Başkanımızın torunu Behiç Ender YORGANCILAR, İtalya’nın Rodi kentinde gerçekleşen Motosurf World Cup’un 4.ayağında Jünior Class’ta yarışan tek TÜRK sporcu olması, aynı turnuvada Master Class’ta yarışan milli takım sporcusu Murat YORGANCILAR’ı  katılımlarından dolayı tebrik ediyor, başarılar diliyoruz.

 

H. İbrahim GÖKÇÜOĞLU

Meclis Başkanı

 

Meclis Başkanı Konuşmaları

Başkana Ulaşın