Sayın Bakanım,
Sayın Milletvekilleri,
İzmir Ticaret Odamızın ve Borsamızın, İlçe Odalarımızın Sayın Başkanları,
Sayın Konsolosluk Erkanı,
Saygıdeğer Konuklar,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Ege Bölgesi Sanayi Odası ve şahsım adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım,
Sizleri, İzmir’de ilk kez ağırlamaktan dolayı çok mutluyuz. Hoş geldiniz.
İş dünyası olarak; konularımızdan dolayı Ticaret, Sanayi, Çalışma, Çevre, Hazine ve Maliye Bakanlarımızla yoğun temas içinde olmakla birlikte, şahsen Dışişleri Bakanımız olarak sizlerle de temas içinde olmayı çok önemsiyorum.
Çünkü; Dünyanın içinden geçmekte olduğu süreçte, siyasi ve toplumsal olarak atılan her adım sanayimizi de direkt etkilemektedir.
Son dönemde artan jeopolitik birliktelikler ve korumacılık özellikle bölgesel güç bloklarına ve yeni koridor anlaşmalarına evrilerek, ticarete yön vermektedir.
Çin-ABD, Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin örneklerinden de deneyimlediğimiz gibi sıcak ve soğuk çatışma ile tedarik sorunundan maliyetlere kadar ani değişimler krizlere açık ekonomilere sebep olmaktadır.
Bizim dışımızda gelişen bu tür riskleri dikkate aldığımızda, komşularımızla sıfır sorun politikasını her dönem için çok değerli buluyoruz.
Çünkü, ihracatımızın yüzde %41’ini AB’ye, %18’ini Ortadoğu’ya yapıyoruz.
Doğrudan yatırımlarımızda AB ülkelerinin payı %69,4, Körfez ve Ortadoğu ülkelerinin payı ise %19’dur.
O nedenle de, bu iki ülke grubu sanayimiz açısından çok önemlidir. İzmirimiz de, sanayi kapasitesi ve net ihracatçı yapısı ile dış politikada yaşanan her konudan direkt etkilenmektedir. Ülkemize yabancı yatırımın yeniden gelişinin sağlanması için atılacak her türlü adımı desteklemeye hazırız.
Dış politikada elbette ki, ülkelerin çıkarı esastır. Ancak, şuna da inanıyorum ki, askeri gücümüz kadar ekonomik gücümüz de yeterli olabilirse, sorun yaşadığımız ülkelerle çatışmalarımız çok daha aza indirgenecektir. Askeri, siyasi ve ekonomik olarak güçlü ülkelerin uluslararası meselelerde nasıl söz sahibi ve talepkar olduğunu görüyoruz.
Bu bağlamda, Orta Koridor ve arterlerini teşkil edecek Irak Kalkınma Planı gibi projelerin hayata geçirilmesi ülkemize değer katacaktır.
Sayın Bakanım,
Dünyanın en güzel vatanında üreten, istihdam sağlayan, ihracat yapan bizler elimizden geldiğince ekonomimizin gücüne güç katmaya gayret ediyoruz.
Ancak, bir sabah uyandığımızda, ihracat yaptığımız veya ithalat yapmak zorunda kaldığımız X ülkesi ile yaşanan sorundan dolayı ambargo yiyebiliyoruz. Ticaretimiz durabiliyor.
Veya AB ülkelerindeki aşırı sağ eğilimin, islamifobi yaklaşımının yarattığı etki ile siparişlerimiz iptal edilebiliyor. Fuarlarda standlarımızın önünden bile geçilmiyor.
Veya bugün çok güncel yaşadığımız, Bakanlığımızın da yakın takibinde olan ve artık en üst noktaya ulaşan vize alamama sorunu ile karşılaşıyoruz. Yönetim Kurulu üyemize dahi 15 gün Schengen vizesini zor alıyoruz. Tır şoförlerine, fuara gitmesi gereken üyelerimize ve çalışanlarımıza ya çok geç randevu alabiliyoruz ya da vize reddi yiyoruz. Alınan vize de fuar süresi kadar olabiliyor.
İşte bu nedenlerle, dış politikanın etkileri iş dünyasına olumlu-olumsuz direkt yansıyor. Bildiğiniz gibi 2024 yılı dünya genelinde seçimler yılı. Ticareti ve ilişkileri tamamen başka bir noktaya taşıma isteği ve potansiyeli olan örneğin bir Trump senaryosu en çok da iş insanları olarak bizleri ilgilendiriyor.
Sizin de geçtiğimiz yıl düzenlenen Büyükelçiler Konferansı’nda belirttiğiniz gibi ülkelerle kurumsal temelli ilişkiler yürütülmesini, ticari ve ekonomik ilişkilerimizin sürekliliği açısından çok önemsiyorum.
Sayın Bakanım,
Yıllardır Ticaret Bakanlarımıza da ilettiğim, pazarımızın genişlemesi açısından çok önemsediğim bir hususu dikkatlerinize arz etmek istiyorum.
225 ülkeye ihracat yapan Türkiye, 109 ülkede görev yapan ticaret müşavirleri ile ticareti geliştirmeye çalışıyor. Müşavirlerimizin görevini, devlet memurundan ziyade bir pazarlamacı gibi ifa ederek, bulundukları ülkelerin kamu bürokrasisiyle, iş dünyası ile yakın temasta ve büyükelçilerimizle istişare içinde olmaları, başarılı olanların görev sürelerinin uzatılması gerektiği inancındayım.
Geçen hafta sanayi ve Teknoloji Bakanımıza yaptığım sunumda; güçlü sanayi güçlü ekonomi için saydığım maddelerden biri de, ekonomide güven, istikrar, güçlü bir hukuk devleti idi. Bugün buna huzuru da ekliyorum. Toplumun her açıdan kendini güvende ve huzurlu hissetmesi, üretkenliğini artırarak ekonomiye de olumlu yansıyacaktır.
Ne yazık ki, tamamen insani ve iyi niyetle açtığımız sınırlarımızdan giriş yapan mültecilerin güvenlik taraması, suç kayıtlarına ilişkin endişeler toplumda giderek artıyor. Bu hususu da, değerlendirmelerinize arz ederim.
Her geçen gün siyasi ve ekonomik açıdan önemi artan Türkiye’nin, bölgesinde ve ötesinde oynamaya gayret ettiği yapıcı rolün önce istikrara sonra da refaha ve ekonomik kalkınmaya vesile olacağına inanıyoruz. Değerli katkılarınızla Ege denizinde barışın daim olması tüm dünyaya örnek olacaktır.
Son olarak, pazar günü yoğun katılımla, demokrasi şöleni içerisinde bir seçim geçirmemizi, sonuçların İzmir ve ülkemiz için hayırlısı olmasını dileyerek, konuşmamı tamamlamak istiyorum.
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı