24.09.2024 İZMİR İŞ DÜNYASI BULUŞMASI (T.C. CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI SAYIN CEVDET YILMAZ'IN KATILIMLARIYLA)

25 Eylül 2024

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım,

Sayın Valim,

Değerli Milletvekillerimiz,

Sayın Başkanlar,

Saygıdeğer Konuklar,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Ege Bölgesi Sanayi Odası adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım,

İzmir’de sizleri ağırlamaktan mutluluk duymaktayız. Yoğun programınız içinde vakit ayırdığınız için teşekkürlerimizi arz ederim.

“Enflasyonu, yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı önceliklendiren 2025-2027 Orta Vadeli Programın hazırlanmasında emeği geçen başta zat-ı alinize ve Sayın Bakanlara şükranlarımızı iletiyorum. Ekonominin koordinasyonunda sizin ve Sayın Bakanımız Mehmet Şimşek’in varlığının iş dünyasına verdiği güven, sizlerin uzlaşmacı yaklaşımınız çok kıymetli. Çok zor bir dönemde, sorumluluğunuz çok büyük.

Siz o görevlerde, bizler de kendi alanımızda ülkemizin gücüne güç katmaya çalışıyoruz. Amacımız ortak. O nedenle, herkesin sürekli dile getirdiği, ancak bir türlü çözüme kavuşturamadığımız 4 ana konunun altını çizmek istiyorum. Kalkınma Bakanı altyapınızla en iyi sizin anlayacağınıza inanıyorum.

İlki, büyük aşama kat ettiğimiz, ancak bugüne gelinceye kadar oldukça hasar aldığımız, büyük fedakarlıklar yaptığımız enflasyona ilişkindir.

YÜKSEK ENFLASYON’un yarattığı etki, öngörülemez bir ekonomik süreçtir. Bugün düşüş eğilimi söz konusu olsa da, sadece para politikası araçları ile çözme gayreti çift haneli yüksek bir seviyede takılı kalma riskini artırıyor. Tasarrufun sadece özel sektörde değil, kamuda da uygulanması büyük önem taşımaktadır.

Enflasyonun düşmesi fiyatların düşmesi anlamına gelmediği için de maliyetlerdeki artışın devamı ile kontrolsüz ve kötü niyetli artışlarla halkta yoksulluğu artırırken, iş dünyasında da yatırımları ve üretimi öteliyor. Yatırım ve üretim olmadan, istihdamın artması oldukça güç.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım,

İkinci başlığımız olan MÜLTECİ VE SIĞINMACI POLİTİKASInın, bizi götüreceği nokta sosyo-ekonomik ve güvenlik riskidir. Bugün Almanya’dan İran’a birçok ülke sığınmacıları sınır dışı ediyor.

Detaya girmiyorum ancak özellikle de Afgan sığınmacı ve mültecilere ilişkin toplumdaki haklı endişeleri ve iş hayatında da kayıt dışını artıran uygulamaları dikkatlerinize arz ederim.

Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak; Eğitim başlığını ülkemizin en hassas konularından biri olarak görüyoruz. Çünkü, EĞİTİM SİSTEMİ’ndeki sorunlar, hayatın her alanında vasatlığı toplumun geneline yerleştiriyor. Küresel üretim üssü hedefi olan ülkemizin, nitelikli işgücü ihtiyacını, bugün ne meslek liselerimizle, ne de üniversitelerimizle sağlayabiliyoruz. Bilgi bazlı sanayi yolunda, ara elemana ulaşamamak, üretimin sürdürülebilirliğini de riske atıyor.

Başlangıç noktamız, memleket meselesi olan meslek liseleri olmalı ve teşvikleri artırılmalıdır.

Ve son başlığım. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ilkesidir. Aksini düşünmek mümkün değilken, pratikteki uygulamalar ne yazık ki, adalete olan inancı sarsıyor. Bu da, içerde ve dışarda ülkeye olan güveni azaltıyor.

Bu 4 başlığın aynı anda aktif olması, ülkemizde;

Genç ve nitelikli beyin göçü, gelmeyen yabancı yatırımlar, geçici sermaye hareketleri, düşük katma değerli üretim, umutsuz ve ayrışan yoksul bir toplum riskini doğuruyor. Her zaman ifade ettiğim gibi, döviz iner-çıkar, ekonomik veriler bozulur ama en kötü orta vadede düzelir. Ancak, adalete, eğitim sistemine, ülkeye, kurumlara olan güvenin zarar görmesi çok kolay düzeltilemez. Bu nedenlerle, ilk 20 büyük ekonomi arasında olmamıza rağmen, birçok uluslararası endekste dünya ortalamasının çok gerisindeyiz. Bu tesadüf olamaz.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım,

Ülkemizin potansiyeline ve avantajlarına, reel sektörümüzün gücüne yürekten inanan biri olarak diyorum ki; bu riskleri yönetmek, lehimize çevirmek elimizde. Ama, kaybedilen her an, çözümü güçleştiriyor.

 “Üretim yoksa, kalkınmak hayaldir.” Mottomuz ile bizler üretmek, istihdam sağlamak, ihracat yapmak istiyoruz. Ancak öyle bir çalışma hayatı ile karşı karşıyayız ki, sanki devlet bize üretme, istihdam etme diyor.

OECD ülkeleri arasında en katı istihdam piyasasına sahip ülkeyiz.
15 günden 30 güne çıkarılan kıdem tazminatından İstihdam yüklerine, emeklilik primlerinden, iş güvencesi tazminatı ve işsizlik sigortasına kadar rekabet ettiğimiz ülkelerin çok üstünde oranlara sahibiz.

Kayıt dışılığa neden olan, rekabet gücümüzü zayıflatan tüm bu maliyetlere ek olarak, tamamlayıcı emeklilik gündemde. Reel sektörün buna gücü kalmamıştır. Bir yanda çalışacak eleman bulamazken, diğer yanda emeklilik sistemi uygulamaları ile de adeta kolumuz kanadımız kırılıyor.

TOBB’da dün yaptığımız istişare toplantısında; Çalışma Bakanımız güncelleme katsayısından dolayı yeni bir emekli furyası olmaması için çalıştıklarını iletti. Nitelikli elemana ihtiyaç duyarken, mevcut çalışanların sistem dışına çıkışına müsaade edilmemesini bir kez daha vurgulamak isterim.

Kısa çalışma ödeneği, 5 puanlık prim teşviki, emek
yoğun sektörlere özel ilave istihdam teşviklerine,

İş davalarında zaman aşımı süresinin 5 yıldan 6 aya indirilmesine ihtiyaç duyduğumuz zor bir dönemden geçiyoruz.

Çalışanlarımızın enflasyonist ortamda daha fazla mağdur olmaması adına,
gelir vergisi basamakları ve oranları ile prime esas ücret tavanının yeniden düzenlenmesi faydalı olacaktır.

Bugün, sanayicilerimiz gerek dış, gerekse iç pazarda oldukça zorlu bir ortamla karşı karşıya. İki kanadımız da adeta kırık. Desteğe ve yönlendirmeye ihtiyacımız var.

Küresel ekonomide rekabetçiliğin geldiği nokta açısından bizim de üstümüze almamız gereken, Mario Draghi’nin, ses getiren “Avrupa Rekabetçiliğinin Geleceği” raporunda; yer verdiği bir uyarı ile konuşmamı tamamlamak istiyorum.

AB’nin, ABD ve Çin’in gerisinde kaldığını belirterek diyor ki;; “Harekete geçmezsek, ya refahımızdan, ya çevremizden, ya da özgürlüğümüzden ödün vermek zorunda kalacağımız bir noktaya geldik.”

Saygılarımla,

Ender YORGANCILAR

Yönetim Kurulu Başkanı

 

 

Yönetim Kurulu Başkanı Basın Açıklamaları

Başkana Ulaşın