Sayın Başkanım,
Geçmiş Dönem Başkanlarımız,
Onur Üyelerimiz, Yüksek İstişare Kurulu Üyelerimiz,
Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.
TEMEL ATMA TÖRENİ/SLAYT 1
EBSO Business Center Temel Atma Törenimizi geçen hafta gerçekleştirdik. Törene katılan geçmiş dönem başkanlarımıza, üyelerimize çok teşekkür ediyorum. 71 yıllık kurumsal tarihimizin, neredeyse yarım asrına şahitlik eden binamızın yeni, modern, Odamıza yakışan hali ile de inşallah açılışını yapmak kısmet olur.
Bu süreçte binamızın yapım sürecine katkı koyan firmalarımıza, çalışmalarıyla sürecin koordinasyonunu en iyi şekilde sağlayan komisyon üyelerimize, emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum. Hayırlı, uğurlu olsun.
İDEF’25 FUARI/SLAYT 2
Odamızın da bir stantla katıldığı IDEF'25 - 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı, İstanbul’da geçen hafta gerçekleştirildi. Fuarda; deniz, hava ve kara sistemleri, askeri teçhizat, güvenlik ekipmanları, silahlar, mühimmatlar ve savunma elektroniği gibi birçok ürün ve hizmet sergilenmiş, 99 ülke ve kuruluştan katılım sağlanmıştır.
Odamızı temsilen Savunma Sanayi Çalışma Grubu Başkanı Mustafa Özkan görevli olarak bulunmuş olup, YK Üyelerimiz Suha Kahraman, Hüseyin Turhan ve Cüneyd Temel ile Disiplin Kurulu Üyemiz İlker Aydan, standımızı ziyaret etmiştir.
Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarımız, Odamız üyesi 11 firmanın standlarını ziyaret etmiş, Askeri Fabrika ve Tersane İşletme A.Ş. ve Roketsan firma yetkilileri ile görüşme gerçekleştirmiştir.
ŞEHİTLERİMİZ VAR!/SLAYT 3
Bu ay yüreklerimiz defalarca dağlandı. Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde metan gazı zehirlenmesi nedeniyle 12 askerimiz şehit düştü. Ardından eğitimde 2 askerimiz akıl almaz şekilde uzun süre susuz kalmaktan şehit oldu. Acımız büyük. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar, ailelerine sabır diliyorum. Başımız sağ olsun.
İZMİR DE, ÜLKEMİZ DE YANGIN YERİ/SLAYT 4-5
Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin de etkisiyle, son yılların en sıcak yaz döneminde orman yangınları da şiddetini giderek artırıyor. Dünyanın dört bir yanından benzer görüntüler geliyor. Ancak, yaşadığımız Temmuz ayı hiçbirine benzemiyor. Başta İzmir olmak üzere ülkemiz bu yaza adeta yangın yeri gibi girdi.
En güzel yeşil alanlarımız çıkan yangınlarda kül olurken, canlılarımız yok olurken, ekosistem bozulurken, maalesef İzmir’de iki orman işçisi, bir vatandaş, Eskişehir’de 10 orman işçisi (5’i akut gönüllüsü), Bursa’da 1 işçi, 3 gönüllü müdahale esnasında yaşamlarını kaybetti. Merhumlara Allahtan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Aynı ilde, farklı ilçelerde eşzamanlı ve söndürülmesi uzun süren yangınların soruşturulmasını tekrarlamaması açısından çok önemsiyorum. Dahli olanların da caydırıcı şekilde cezalandırılması çok önemlidir.
Yapılan istatistikler sonucunda orman yangınlarının %90’ının insan kaynaklı olsa da, son yangınlarda Sayın Valimizin altını çizmiş olduğu “elektrik hatlarından kaynaklı” yangınların çıkma ihtimaline karşı da mutlaka ilgili elektrik şirketlerinin bakımlarını periyodik olarak yaptırması, aksi durumda cezai müeyyidelerin uygulanması gerekmektedir.
Bir simülasyonda gibiyiz. Bir acı bitmeden yenisi geliyor ve yangını, depremi, savaşı, konforlu evlerimizde yalanıyla, doğrusuyla sosyal medyadan izliyoruz. Sosyal medya insanı sorgulamaktan uzaklaştırırken, sürekli tekrarlayan acılar da, insanların tepkilerini normalleştiriyor, olaylara karşı duyarsızlaştırıyor. Sonuçta da, toplumsal ve ruhsal bir çöküşe zemin hazırlıyor.. Çok üzücü.
Belki tam algılayamıyoruz ama ormanlık alanlarla birlikte topyekün geleceğimiz de yanıyor. O nedenle, Afet Bakanlığı kurulması önerimizi tekrarlıyor, yangını gece gündüz demeden cansiparane şekilde söndürmeye çalışan orman kahramanlarına, itfaiye ekiplerimize, gönüllülere ve sahadaki tüm görevlilere şükranlarımı, yangınlardan etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
ÇOKLU KRİZLERLE ÖRÜLÜ BİR SÜREÇTE RİSKLERİMİZ ARTIYOR/SLAYT 6
Ortalık gerçek anlamda yangın yeri iken, jeopolitik risklerin arttığı, içerde ve dışarda siyasi-ekonomik belirsizliklerin giderilmediği bir süreçte, bizler de önümüzü görmeye çalışıyoruz. Tablo bugünden yarına düzelecek gibi de görünmüyor.
1. İsrail’in Bölgedeki savaşçı tutumu ve nükleer tehdidi
2. Bitmeyen Rusya-Ukrayna savaşı
3. Büyük bir soykırıma dönüşen İsrail-Filistin çatışması
4. Ek tarifelerin gölgesinde ticaret savaşları
5. Korumacılık ve kutuplaşmanın derinleşmesi
6. Jeopolitik risklerin artması ile komşularla siyasi ve ticari ilişkilerin bozulma olasılığı
7. Yavaşlayan Avrupa’dan sonra en büyük ihracat pazarımız Ortadoğu ile ticaretin zayıflama riski
8. İç siyasette artan gerginlik ve yargı bağımsızlığı
9. Ekonomik programın yetersiz kalması
10. Yüksek enflasyon, yüksek faizde iyileşmenin gecikmesinin, sanayinin sürdürülebilirliğini riske atması.
İçerde ve dışardaki gelişmelerin etkisi ile bugün sanayinin sürdürülebilirliği gerçek anlamda bir risk altındayken, bakın üretimde üs olmak isteyen ülkelerin üretim odaklı planlamaları nasıl?
1. Make in India (2014) ile yabancı yatırımları Hindistan’a çekme ve Hindistan’ı üretim merkezi yapma
2. Made in China 2025 (2015) ile yüksek teknoloji üretimi alanında Batı'yı geçme
3. Make America Great Again (2016-2025) Trump’ın seçim sloganı Amerika’yı yeniden büyük yapma hedefi
Çin bu anlamda çok başarılı oldu. Hindistan yazılım atağı sonrası bugün Çin’e alternatif ülke konumunda. Amerika, tarifelerle kaybettiği gücü ve geliri yakalama gayretinde. Öyle ki, ABD'nin gümrük vergilerinden elde ettiği gelir, ikinci çeyrekte 64 milyar dolar ile rekor kırdı. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre 47 milyar dolar daha fazla. Ve daha henüz tarifelerin başındayız. Son olarak AB’ye getirilen %15 vergi, bizim AB pazarından pay almamızı sağlayabilir. Trump’ın tarifelerini doğru değerlendirmeliyiz.
ÇİN’E KARŞI BİR STRATEJİMİZ VAR MI?/SLAYT 7
Çin hedeflerine hızla ulaşırken, son 1 yıldır başta KOBİ’lerimiz olmak üzere yerli üreticilerimizin önündeki engellerden birine dönüştü. e bir yenisi eklendi.:“China Shock 2.0.” AB’nin de artık yüksek sesle dile getirdiği bu rahatsızlık, üreticilerimiz için büyük risk haline geldi.
Dünya Dış Ticaret Örgütü’ne üye olması ile ilk şoku yaşadığımız 2000’li yılların ardından;
· Geçmişte teknoloji kopyalayan Çin, bugün yatırım yaptığı ülkede teknoloji transferine izin vermiyor
· Yabancı yatırımcılara, ucuz işgücü garantisi veren Çin, bugün üretim yaptığı ülkeye işçisini, özellikle de yüksek nitelikte çalışanını götürüyor.
· 3 bine yakın batılı ülkenin üretim yaptığı Çin’de, Çinli firmaların tedarikçileri kullanılırken, KENDİSİNİN üretim yaptığı ülkelerde Ülkelerin tedarikçileri minimum seviyede kullanılıyor. Montaj üretim mantığı
· Türkiye genelinde 1.312, İzmir’de 39 Çinli firma faaliyet gösteriyor.
·İthal edilen Çin Ürünleri ile içerde yerli üreticinin rekabet etmesi İmkansızlaştı. Öyle ki, 2024 Ocak ayından bu yana Çin’den yaptığımız ithalat artışı %49. Bu çok çok yüksek bir oran. 2025 Mayıs ayında Çin’e ihracatımız 251 milyon dolar iken, ithalatımız 4 milyar dolardır.
SANAYİ&İMALAT SANAYİ GSYH İÇİNDEKİ PAYI (%)/SLAYT 8
Çin böyle bir planla ilerlerken ve sanayimize güç kaybı yaşatırken, bakın imalat sanayinin gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payı da azalma eğilimini sürdürüyor. Özellikle, doğrudan yatırım çekmede rekabet halinde olduğumuz ülkelerde imalat sanayinin payı artarken, bizde azalıyor. Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan’da agresif şekilde artış söz konusu.
Bunları vurgulamaktaki amacımız, bu azalış eğiliminin yönünü yukarı çekmek için gereken adımların atılması ve kan kaybeden sanayimizin, rekabet gücü azalan sanayicimizin gerçek durumunun görülmesidir.
TÜSİAD-MALİYET BAZLI REKABET GÜCÜ ENDEKSİ RAPORU/SLAYT 9
Bu ayın başında TÜSİAD tarafından maliyet bazlı rekabet gücü endeks raporu açıklandı. Sanayimizin sürdürülebilirliğinde neden sorun yaşandığı, neden diğer ülkelere göre sıçrama yapamadığımız verilerle ortaya koyuluyor.
Ara malı, işgücü, enerji ve finansman maliyetleri, Türkiye’nin 10 ihracatçı imalat sanayi sektörü özelinde seçilen 31 ülke verileri ile kıyaslanmış. Özellikle, 2023 yılından itibaren Türkiye ciddi şekilde olumsuz ayrışıyor. Enerji maliyetlerinde sübvansiyon kaynaklı olumlu bir görünüm söz konusu olsa da, %7,86 oranındaki son doğalgaz zammı ve olası Ekim zamları bu görünümü değiştirebilir.
Şimdi bu tablo karşısında sanayide SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK nasıl mümkün olabilir ki?
Son konkordato sayıları da riski gözler önüne seriyor. Yılın ilk 6 ayındaki iflas sayısı 2024’ün %72’sine denk geliyor.
Bugün reel sektör, kapasite düşüklüğünden, kar gerilemesine, siparişlerin azalmasından her kalemde maliyet artışına kadar faaliyetlerini sürdürmekle ilgili çok ciddi baskı altındadır. Daha derin kayıp vermeden önlem alınması gerekiyor. Bugün artık sanayiciye ek vergiler, yeni zamlar, yeni mevzuatlarla baskı yapmanın zamanı değil. Bugün O gün değil. Bugün sanayimizin kayıplarını giderme ve akabinde sanayimizi yeni dünya şartlarına hazırlama zamanıdır. Faiz indirim süreci elbette ki, bizlere nefes aldıracaktır ancak tek başına yeterli olamaz. O aşamayı geçtik. Bugün ne savaştaki Rusya’nın, ne de çökmüş ekonomisini toparlayan Arjantin’in performansını gösteremedik.
Bakın, Türkiye’nin 1000 büyük sanayi kuruluşunun cirosu, dünyaca ünlü tek bir markanın cirosunun altında kalıyor. Yani, ülkemizde sanayi küresel ölçeğe ulaşamadığı gibi küresel ölçekte marka da yaratamıyoruz. Elbette bunun sebebi sadece maliyetler değil. Birçok neden sayılabilir. Ancak, söylemek istediğim bugün mevcut durumu da, kazanımlarımızı da kaybetme noktası ile karşı karşıya olduğumuzdur.
TÜSİAD RAPOR EK BİLGİ:
(Endekste kapsanan ülkeler: Çin, Almanya, İtalya, Fransa, İspanya, Hollanda, Hindistan, ABD, Belçika, Polonya, Güney Kore, Japonya, Ukrayna, Bangladeş, Çekya, Avusturya, Brezilya, Pakistan, Portekiz, Macaristan, Birleşik Krallık, Slovakya, Meksika, Fas, Endonezya, Arjantin, İsviçre, Suudi Arabistan, Malezya, Romanya, Kanada)
(Gıda, tekstil-giyim-deri, kimya, plastik ve kauçuk, metalik olmayan mineraller, ana metal, fabrikasyon metal, elektrikli teçhizat, makine imalat ve motorlu kara taşıtları endekste kapsanan sektörlerdir)
TOBB NEFES KREDİSİ İLE FİNANSMANA ERİŞİME DESTEK/SLAYT 10
Bu zorlu dönemde; TOBB, KGF ve Bankalar iş birliği ile KOBİ’lere uygun koşullarda finansman desteği sağlamak amacıyla yeni bir TOBB Nefes Kredisi hayata geçirildi.
Başvurular 8-9 Temmuz’da başladı. KGF’nin yüzde 80 kefaleti ile TOBB Nefes Kredisi'nden bir firma, azami 2,5 milyon lira kredi imkanına sahip oldu. Krediler 6 ay ödemesiz, azami 36 ay vadeli idi. Faiz vadeye göre yüzde 37-38 bandında olup büyük ilgi gördü. Bugüne kadar, 19 bini aşkın işletmeye 24 milyar TL’lik kredi kullandırıldı. Limitin artırılması için gereken başvuru yapıldı.
KOBİ TANIMI GÜNCELLENMELİ/SLAYT 11
TOBB Türkiye Ekonomik Şurası’nda da dile getirilen konulardan biri KOBİ tanımının güncellenmesi idi. Bugünkü enflasyon ortamında kriterler oldukça düşük kalıyor. Finansmana, desteğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde tanımın dışında kalanlar desteklerden faydalanamıyor. Üstelik 2023’ün Mayısında belirlenen 500 milyon barajı yüksek enflasyonda anlamsız kaldı.
AVRUPA KOMİSYONU YENİ KOBİ TANIMI/SLAYT 12
Avrupa Komisyonu da benzer şekilde diyor ki; KOBİ'ler 249 çalışanı aştığında, “büyük işletmeler” haline gelirler ve çok daha fazla yükümlülüğe uymak zorunda kalırlar. Buna “uçurum kenarı” denir. Bu durum büyümeyi engelleyebilir ve rekabet gücünü sınırlayabilir. Bu nedenle, kademeli bir geçiş sağlamak ve yükü azaltmak için yeni bir şirket kategorisi öneriyoruz. 250-749 çalışan olan küçük orta ölçekli şirketler kategorisi öneriliyor. Ciro da 50 milyondan 150 milyon Euroya çıkarılıyor.
Artı-eksileri ile benzer şekilde bizde de bir çalışma yapılması faydalı olacaktır.
İZMİR ÖZELİNDE YEREL KALKINMA HAMLESİ TEŞVİK PROGRAMI/SLAYT 13
Yerel Kalkınma Hamlesi kapsamında İzmir özelinde teşvik edilecek sektörler açıklandı. İzmir’de;
1. Rulman üretimi,
2. Yüzer deniz üstü rüzgâr türbini platformu üretim tesisi,
3. Sürdürülebilir havacılık yakıtı için bitkisel atık yağdan hammadde üretimi
4. Tarımsal atıklardan selüloz üretim tesisi yatırımları destek kapsamına alındı.
Yatırım başvurularının ilk değerlendirme süreçleri İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tarafından yapılacak. İlgilenen üyelerimiz İZKA ile irtibata geçebilir.
Diğer yandan, İzmir’e komşu olan Manisa’da modern jeotermal sera kurulumu, Aydın’da katma değeri yüksek tıbbi ve aromatik bitkisel ürünler üretimi bu kapsamda desteklenecektir.
Bu vesile ile Dünya Bankası tarafından Dikili Tarıma Dayalı İhtisas Sera Organize Sanayi Bölgesine (TDİOSB) sağlanan 30 milyon dolarlık yatırım finansman desteği 65 milyon dolara çıktığı bilgisini de paylaşmak isterim.
İKLİM KANUNU/SLAYT 14
9 Temmuz 2025’te Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye’nin ilk İklim Kanunu, 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda SANAYİDE de dönüşümü başlatıyor.
Yeni yasanın temel unsurları şöyle:
1.“Karbon Piyasası Kurulu” oluşturulacak,
2.Gümrük bölgemize ithal edilen malların gömülü sera gazı emisyonlarını ele almak amacıyla, “Türkiye Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” kurulabilecek.
3.Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulacak. Ulusal tahsisat planlaması hazırlanacak,
4.Sera gazı emisyonlarına neden olan faaliyetleri yürüten işletmeler, “Sera Gazı Emisyon İzni”ne tabi olacak,
5.“Yerel İklim Eylem Planları”, valiliklerin koordinasyonunda tüm kurum ve kuruluşların katılımıyla belediyeler tarafından hazırlanacak,
6.ETS ve uluslararası karbon piyasasına ilişkin istişari nitelikte TOBB Başkanlığında “Danışma Kurulu” oluşturulacak,
7.“Karbon kredisi üretimi ve denkleştirme” sistemleri ile izin verilme oranları tanımlanacak,
8.ETS gelirleriyle iklim finansmanı, sürdürülebilirlik araçları, teşvikler ve sigorta mekanizmalarına ilişkin düzenlemeler açıklanacak,
9.Yeşil yatırımların sınıflandırılması amacıyla Türkiye Yeşil Taksonomi Yönetmeliği taslağının ardından, ETS yönetmeliği taslağı da değerlendirmeye açıldı. Benzer şekilde alt düzenlemelerle uygulama detayları şekillenecek.
Detaylara ilişkin sorularınız olursa Şükran hanımla iletişime geçebilirsiniz.
EBSO EKONOMİK DEĞERLENDİRME ANKETİ/SLAYT 15
Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, yılda iki kez yapmış olduğumuz Ekonomik Değerlendirme Anketi ile üyelerimizin faaliyetlerine ilişkin yılın ilk yarısı gerçekleşmelerini ve ikinci yarı için beklentilerini alıyoruz. Makine, tekstil, demir çelik, metal, kimya ve plastik ile gıda sektörleri ankete ağırlıklı cevap veren sektör grupları olmuştur.
İÇ VE DIŞ PAZARLARDA SİPARİŞLERİN DURUMU/ SLAYT 16
Bu kapsamda; 2025 yılı ilk yarısında, üyelerimizin %31’inin iç pazarda siparişleri değişmezken, %59’unda azalma, %11’inde de artış gerçekleşmiştir.
Firmaların %34’ü dış pazarda siparişlerinin değişmediğini, %51’i azaldığını, %14’ü arttığını bildirdi. Hem iç hem de dış pazarda azalışlar, geçen yılın üstünde kalmıştır.
KÜRESEL YAVAŞLAMANIN ÜRETİME ETKİSİ/SLAYT 17
2025 yılı ilk yarısında firmaların %68’i üretimlerinin azaldığını belirtti. 2024 yılında aynı oran %59 idi. Üyelerimizin %26’sı küresel yavaşlamadan etkilenmezken, sadece %6’sı üretimlerinde artış olduğunu belirtti. Bu sonuçları; gerek PMI, gerekse Sanayi Üretim Endeksi’nden de teyit ediyoruz.
RİSKLER/SLAYT 18
Firmaların ikinci yarıya ilişkin risk algısı; kredi faizleri, kur baskısı ile iç ve dış talepteki yavaşlamanın devamı etrafında yoğunlaşmıştır.
İSTİHDAM DURUMU/SLAYT 19
Firmaların %47’si çalışan sayısının değişmediğini, %42’si ise çalışan sayısının azaldığını belirtti. Firmalardan sadece %11’i çalışan sayısının arttığını belirtti. Artış ve azalışlar 1-5 kişi arasında değişiklik göstermektedir.
ENGELLER VE STRATEJİLER/SLAYT 20
2025 yılı ilk yarısında üyelerimizin işlerinizin olumlu gelişmesinin önündeki en önemli engeller:
İşgücü maliyetlerindeki artış, Döviz kurlarındaki belirsizlik/yetersiz artış, Nakit akışındaki bozulma ve Yetersiz iç talep gösterilmiştir.
2025 yılı ikinci yarısında en öncelikli stratejiler; geçmiş dönemlerde olduğu gibi maliyetleri düşürme, yeni dış pazarlara yönelme ve ne yazık ki küçülmek olarak belirtildi.
Ekonominin koşullarına ilişkin 2. yarı beklentileri de %72 oranında olumsuz yönde yoğunlaşmıştır.
Diyerek, konuşmamı tamamlamak istiyorum.
Ender YORGANCILAR
Yönetim Kurulu Başkanı