2025 ŞUBAT AYI MECLİS KONUŞMASI

Sayın Başkanım,

Geçmiş Dönem Başkanlarımız,

Onur Üyelerimiz, Yüksek İstişare Kurulu Üyelerimiz,

Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

Plastik ve Kauçuk Ürünleri Sanayi Meslek Komitesi Üyelerimiz,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.

Konuşmama bir kötü, bir iyi haberle başlamak istiyorum.
Genç Kızlar Türkiye Şampiyonası için Denizli’ye giderken kaza geçiren İzmir Konak Çınarlı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kafilesinden aralarında hocamız Zeynep Bozkurt’un ve 1 öğrencimizin olduğu 2 kişi hayatını kaybetti. 26 kişi yaralandı. Hocamıza ve öğrencimize Allahtan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum. 
Tire OSB’mizin, Ege Bölgesi’nde bir ilki başararak almaya hak kazandığı yeşil OSB sertifikasından dolayı, Müteşebbis Heyet Başkanı Sayın Metin Akdaş’ı ve Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Kosat Gürler’i tebrik ediyor, darısı diğer OSB’lerimizin başına diyorum.

TÜRKİYE-UKRAYNA YUVARLAK MASA TOPLANTISI/SLAYT 1

18 Şubatta TOBB Başkanımız Sn. M.Rifat HİSARCIKLIOĞLU'nun ev sahipliğinde Türkiye-Ukrayna Yuvarlak Masa Toplantısı’nı gerçekleştirdik. Toplantıya, T.C. Ticaret Bakanımız Sn. Prof. Dr. Ömer BOLAT, Ukrayna Başbakan Birinci Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Yulia SVIRIDENKO ile Ukrayna Tarım Politikası ve Gıda Bakanı Vitali KOVAL katıldılar. 

Toplantıda Ukrayna ile ekonomik ilişkilere ve yeni işbirliklerine dair görüş alışverişinde bulunuldu. Trump’ın savaşı bitirmeye yönelik hamleleri ve Ukrayna’dan talepleri dikkate alındığında, Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenski’nin de Sayın Cumhurbaşkanımızı eş zamanlı ziyareti ve yine Riyad’da eşzamanlı ABD-Rusya dışişleri bakanlarının Ukrayna’ya ilişkin işbirliğinde anlaşması, bu toplantının önemini ortaya koyuyor.  

NEDEN AFET BAKANLIĞI?/SLAYT 2

Özellikle, son İzmir depreminden bu yana ısrarla Afet Bakanlığı kurulmasının ülkemiz için gerekli olduğunun altını çiziyorum. Neden Afet Bakanlığı? Son 5 yıldaki gelişmelere bakarak bir kez daha önerimizi tekrarlamak istiyorum. 

2020: İzmir depremi - 117 ölü

2020: Elazığ depremi - 41 ölü

2021: Akdeniz orman yangınları - 8 ölü

2021: Batı Karadeniz sel felaketi - 97 ölü

2023: Kahramanmaraş depremleri - 53 bin ölü

2023: Adıyaman ve Şanlıurfa sel felaketi - 21 ölü

Tüm bu afetlerden yola çıkarak; 

•        Deprem kuşağında bulunmamız,

•        İklim değişikliğinin etkilerini yaşıyor ve daha da yaşayacak olmamız,

•        Kentsel dönüşümde gecikilmesi,

•        Denetim eksikliği ve ihmaller,

•        Yaşanan her bir acının yarattığı maddi ve manevi kayıpların, ülkemizde artık bir afet bakanlığının kurulmasını, İl ve bölge bazlı yönetilmesini gerekli kılmaktadır.  

Bakın, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) geçen ay yayınladığı  "Hayat nasıl? (How's Life?) 2024" raporuna göre; Türkiye, 

Yaşam memnuniyetinde 41 ülke arasında sonuncu, 

İş güvenliği endeksinde de 38. sırada. 

SANTORINO ETKİSİ/ DEPREM FIRTINASI/SLAYT 3

Son olarak, Santorini’deki deprem fırtınası ve yanardağ patlama riski, bölgemizi de tehdit ediyor: 6 Ocak’tan bu yana bölgede 12 bini aşkın deprem olmuş. Sadece 1-14 şubat haftasında üç bine yakın Ege denizindeki deprem fırtınası ve ülke genelindeki deprem yoğunluğu slaytta görünüyor. Bu olağanüstü durumda, Yunanistan’ın aldığı önlemleri dikkatle takip ediyoruz. Muğla Büyükşehir Belediyesi destekleriyle de Çeşme ve Bodrum’da, deprem için erken uyarı sistemi kuruldu. Korkulanın olmaması ve afetlerin bizden uzak olmasını dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden. 

KÜRESEL KONULAR/SLAYT 4

Katıldığım bir toplantıda aldığım bazı notları sizlerle paylaşmak istiyorum. 

•        ABD’de muhafazakar görüşler, tekrar geri geliyor. 

•        2 yıl sonraki ABD Kongre seçimlerinde de Cumhuriyetçilerin hakimiyetinin devam etmesi, Trump’ı 2 dönem daha Başkan Yardımcısı yapma, yani 8 yıl görevde tutma hedefleniyor. Bu da Cumhuriyetçilerin ülkeyi 12 yıl yönetmesi demek. Yani, öngörülebilir Amerika’nın sonu.

•        Elon Musk, Avrupa’da tüm aşırı sağ görüşlü siyasi partileri destekliyor. 

•        Dünyanın her yerinde “milliyetçilik” insanların en güçlü ideolojisidir. 

•        Rusya’nın, süpersonik silah teknolojisini, uydularla çatışma teknolojisini geliştirmesi Çin’in ise, yapay zekaya yönelmesi, Quantum bilgisayar çalışması, Batı medeniyetini korkutuyor. 

•        Dün Rusya, ABD’nin düşmanı iken bugün işbirliği halinde. 

•        ABD, Çin’e odaklanacak. Çin’de, Tayvan ve Uygur Türkleri üzerinden sorun yaratılabilir. 

•        Ruslar “satranç”, ABD’liler “poker”, Çinliler ise “Go” oyununu iyi bilir.

•        İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin yaptırdığı çalışmaya göre; AB’nin ayakta kalabilmesi için 5 trilyon Avro’ya ihtiyacı var. AB bu parayı nereden bulacak? 

•        ABD, savunma harcamaları için AB’den aldığı GSMH’nın %2 olan payının % 5’e çıkarılmasını istiyor.

•        Yaşlanan nüfusu ile Trump, AB’yi yaşlılar evi gibi görerek, dışlıyor.

•        Trump Ukrayna sorununu AB’ye bıraktı ve AB’nin liderlik sıkıntısı yeniden ortaya çıktı. 

•        Rusya-ABD-Çin çekişmesinde kazanan Hindistan olacak. İş insanları Hindistan’a odaklanmalı.

•        Devleti herkes kurabilir. Ama medeniyet denilince, “Çin, Rus, Hindistan, Türkiye vb.” gibi önemli medeniyetler vardır.

•        Türkiye jeo-ekonomi konusunda çok güçlü ve Su-Gıda-Enerji konularında stratejik adımlar atmalı.

•        Bugün iş dünyasında beceri sahibi olmak, diplomanın önüne geçti. Gençler bu alana yönlendirilmeli.

Görüldüğü gibi küresel gündem tamamen Trump tarafından şekilleniyor. Küresel ticareti de şekillendirecek olan Trump’ın tarifelere ilişkin adımlarının, kuşkusuz bizi etkilememesi mümkün değildir. Tek başına enflasyonun artış riski bile yeterlidir. Bazı uzman görüşleri, tarifelerden kaynaklı sektörel bazda pozitif yaklaşım içindeyken, Trump’ın geçen hafta, “karşılıklı gümrük vergilerine ilişkin kararnameyi” imzalaması ile bu durum tersine bile dönebilir. 

Diğer yandan; Trump’ın bu tavırları AB’de safları sıklaştıracak gibi görünürken, AB-Türkiye ilişkilerine de olumlu katkı sunabilir. AB’nin ekonomik açıdan ne derece etkileneceği, tarifelerin ticareti ne derece kısıtlayacağı, Çin’in tepkisi, korumacılığın kapsama alanı gibi gelişmelerin yönü durumu netleştirecektir. 

Kesin olan bir şey var ki, o da; gerek uluslararası ticarette, gerekse uluslararası siyasette tüm dinamikleri yerinden oynatmak isteyen bir sıra dışı karakterle karşı karşıya olduğumuz. O nedenle, güçlü olduğumuz üretim ve ihracatımızın kesintiye uğramaması için ülke olarak gelişmeleri çok dikkatli analiz edip, çok hızlı önlemler almalıyız. 

ENFLASYON MESELEMİZ/SLAYT 5

Küresel enflasyon riski hala masadayken, ülkemizin enflasyon meselesi de 2025 yılının en öncelikli gündemi olmaya devam ediyor. Sizlere tek bir slaytta birkaç tablo ve grafik aynı anda paylaşacağım ki, tüm dengeleri bozan enflasyonda, yolumuzun uzun olduğunu görebilelim.

Öncelikle enflasyonunun düşürülmesine ilişkin, merkez bankamızın doğru yolda olduğunu gösteren grafikle başlayalım: 2024 Mayısında %75,4 olan TÜFE, kesintisiz ve istikrarlı bir şekilde 2025 Ocak ayında %42,1’e düşüyor. 2023 yılında %64,8 iken, 2024 yılını %44,4 ile kapatıyor. Bu olumlu bir gelişme.

Ancak, Ocak 2025 verisi ile G20 ülkeleri içinde Arjantin’den sonra 2. Dünya genelinde de en yüksek enflasyona sahip 5. ülkeyiz. Bu hiç iç açıcı değil.

Merkez Bankası yılın ilk enflasyon raporunu açıkladı ve Kasım ayında 2025 yılı için belirlediği %21 öngörüsünü Şubat başında %24 olarak revize etti. 

Üst bant %29. Bu revize, birçok açıdan eleştirilebilir, güven sorunu yaşatabilir ancak ben şöyle yorumlamak istiyorum: Sayın Karahan, göreve geldiği Şubat 2024’ten bu yana çok istikrarlı ve doğru politikalarla yol alıyor. Şu anda bu ekibe güvenmek zorundayız. Mevcut gelişmeler, bu revizyonu bu kadar kısa bir zamanda yapmayı gerektiriyorsa, elbette ki yanlışta da ısrar etmenin bir anlamı yok. Çünkü, faiz indirimleri sürecinin içindeyiz. Faiz indirimlerinin devam edeceğini ama gelişmelere göre daha yavaş adımlar atılacağını düşünüyorum. Zira, Ocak ayı enflasyonu da yüzde 5’lerde oldukça yüksek geldi. Yani, enflasyonda çok hızlı yol alamayacağız gibi görünüyor. Trump’ın politikaları da okyanus ötesinden enflasyon riskini tetikleyebilir. 

O nedenle, dezenflasyon programı, taviz verilmeden sürdürülmeli ve fiyat istikrarını sağlamak için MB ile bir güven sorunu yaşanmamalıdır.

Tabloda gördüğünüz gibi birçok yabancı kuruluşun da revize ettiği enflasyon beklentilerinin %24’ün üstünde olması, durumun ciddiyetini göstermektedir. 

Merkez Bankası’nın kanun gereği hükümete sunduğu açık mektupta; dezenflasyon sürecinde para politikası ile maliye politikalarının eşgüdümünün büyük önem taşıdığına dikkat çekildi.

“Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir. Hizmet enflasyonundaki katılığın öngörülenden yüksek olması da bir risk unsuru olarak değerlendirilmektedir. Gıda ve emtia fiyatları, jeopolitik gelişmeler, küresel ekonomi ve ticaret politikalarına ilişkin belirsizlikler ise enflasyon üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır.” Denilmektedir. 

Maliye politikalarının eşgüdümü, enflasyonu bir mesele olmaktan çıkaracaktır.

Ya da, rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in dediği gibi; "Meseleleri mesele etmezseniz, mesele olmaktan çıkar”

Tüm bu tablo, kuşkusuz, en çok da bizi etkiliyor. Düşürülemeyen enflasyonun maliyeti giderek daha yüksek oluyor. Politika faiz oranı %45’e indi. Ancak, bizim finansman maliyetlerimiz hala çok pahalı. Birçok kısıt altında iş yapmaya çalışan ihracatçımızın finansman temininde elinin artık rahatlatılması gerektiği inancındayız. Rakiplerimiz %3-%8 arasında faiz oranı ile uzun vadeli kredi kullanabilirken, biz bulursak %50’lerde kredi kullanıyoruz. Yükselen maliyetler, firmaların hayatta kalması için zorunlu olan karı giderek eritiyor. Eriyen sadece karımız değil, rekabet gücümüz de gün be gün eriyor. Son 1 yıldır ısrarla altını çiziyoruz ki, bu kur politikası ile ihracatta rekabet şansımız kalmadı ve tek tek pazarlarımızı kaybediyoruz. 

KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARI/SLAYT 6

Dezenflasyon sürecinde uygulanan politikalar dışardan da dikkatle izleniyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları geçen ay Türkiye’ye ilişkin değerlendirmelerini açıklamıştı. Benim vurgulamak istediğim nokta; her 2 kuruluşun ülkemizin artı ve eksilerine dair söyledikleridir.

Gerek rezervler, gerekse izlenen para politikasını, her 2 kuruluş da olumlu iyileşme olarak görürken, sorunların yapısal olması ve enflasyonun düşürülmesine ilişkin politikaların terk edilmesi riskinin altı çiziliyor. Bu endişeler içerden değil, dışardan bağımsız kuruluşlar tarafından dile getiriliyor. Hem iç piyasa, hem de dış piyasanın enflasyonun düşeceğine inanması, inandırılması önemli olduğu için bu uyarıların dikkate alınması gerektiği inancındayım.

MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLERİ/SLAYT 7

Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren;

·       1.02.2025 tarihli karara göre; KOBİ'lerin desteklenmesi amacıyla KOSGEB'in sağladığı finansal desteğin üst sınırı 3 milyon liradan 10 milyon liraya yükseltildi. KOSGEB tarafından verilecek destek ve hizmetlerden İmalat sanayi sektöründeki işletmeler öncelikli olarak desteklenecek. 

·       14.02.2025 tarihli tebliğ ile işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan ticari defterlerin (pay defteri, yönetim ve müdürler kurullarının karar defterleri ile genel kurul ve müzakere defterleri) elektronik ortamda tutulmasına ilişkin düzenleme, 1 Temmuz 2025 itibari ile yürürlüğe girecek.

·       15.2.2025 tarihli 582 sıra No’lu VUK Genel Tebliği ile 2025 hesap döneminin birinci, ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemlerinde kapsam dahilindeki mükellefler, enflasyon düzeltmesi yapmayacaklardır. 

·       Haziran 2022’den bu yana 10 milyon TL karşılığı dövizi bulunan, bağımsız denetime tabi, döviz varlığı, aktifi ya da cirosunun %5’ini geçen şirketler, TL kredi kullanamıyordu. BDDK’nın 06.02.2025 tarihli kararı ile döviz kazandıran şirketleri kısıtlandıran bu yanlış uygulama kaldırıldı.

Bununla birlikte düzenleme beklediğimiz 2 konuyu da hatırlatmak isterim.

TCMB Başkan Yardımcısı Hatice Karahan’ın “İhracatçı dövizinde %30'u yeniden gözden geçirebiliriz, ancak izlemek gerek” sözlerini memnuniyetle karşılamakla birlikte, izlenecek bir durumun kalmadığını artık eyleme geçilmesi gerektiğini de hatırlatmak isterim. 

Bir diğer konumuz da yapılmakta olan yatırımlara ilişkin enflasyon düzeltmesi.

Yapılmakta olan yatırımlar için ödenen avansların, OSB arsa tahsis bedellerinin ve yapılmakta olan yatırımlara ilişkin arsaların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucunda oluşan düzeltme farklarının, yapılmakta olan yatırımlar kapsamında değerlendirilerek bilançonun pasifinde özel fon hesabında gösterilmesi; cari dönem kazancının tespitinde vergiye tabi gelir olarak dikkate alınmaması gerekmektedir. Henüz yatırım aşamasında iken söz konusu vergi talebini çok yanlış buluyoruz. 

IŞILAY SAYGIN’I ANMA GÜNÜ/SLAYT 8

EBSO Vakfımız tarafından düzenlenen, İzmirimize değer katan Işılay Saygın’ı anma günü etkinliğinin, 5 Mart Çarşamba günü bu salonda olacağını hatırlatarak, konuşmamı tamamlamak istiyorum.

Ender YORGANCILAR

Yönetim Kurulu Başkanı

Başkana Ulaşın