2021 AĞUSTOS AYI MECLİS TOPLANTISI

 23.08.2021

 

Sayın Başkanım,

Sayın Doç.Dr. Ayselin Gözde Yıldız OĞUZALP,

Geçmiş Dönem Başkanlarımız,

Yüksek İstişare Kurulu Üyelerimiz,

Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

Şahsım ve Yönetim Kurulu adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.

İzmir’e değer katan ve İzmir Baba olarak da anılan Sancar Maruflu’ya Allahtan rahmet, ailesine ve hemşehrilerimize başsağlığı diliyorum. 

Sayın Hocama verdiği değerli bilgiler için çok teşekkür ediyorum. Konuşmamın için de konuyla ilgili ben de ayrıca bir değerlendirme yapacağım.

AFETLERLE MÜCADELE

Ancak, öncelikle bizlere kabus yaşatan, yüreklerimizi yakan yaşadığımız afetlere değinmek istiyorum. Dünyanın dört bir kıtası adeta felaketler yumağı içinden geçmektedir. Ülkemizde de Manavgat, Marmaris ve Bodrum ağırlıklı olmak üzere çıkan yangınlar, on binlerce hektar alanı kül etti. Binlerce canlı telef olurken, vatandaşlarımızın hayatına mal oldu. Acımız, kayıplarımız çok büyükken, ardından sel felaketi ile karşı karşıya kaldık. İnanılmaz görüntüler, inanılmaz bir acı. Çok sayıda vatandaşımızı kaybettik. İnsanlar evlerinden oldu. Sevdiklerini kaybetti.

Hem yangınlarda, hem de selde kuşkusuz küresel iklim krizinin yansımalarını görmekteyiz. Ve uzmanların söylediği, her geçen yıl bu etkilerin şiddetini artırarak devam edeceğidir.

Peki, böyle bir gerçek varken, tüm uluslararası raporlamalarda, ve sizlere her sene Ocak-Şubat Meclisimizde Dünya Ekonomik Forumu risklerini sıraladığım listelerde ilk sırada ekstrem iklim olayları yer alırken, bu yaşadıklarımıza şaşırmalı mıyız? Bakın 2014 yılından bu yana sizlerle her sene bu riskleri paylaşmışım ve her listede de iklim olayları yer almakta. (Sadece 2017’de Davos’taki Türk Ceo’ların endişelerini paylaşmışız. İçinde iklim yok)

AKDENİZ KUŞAĞI YANGIN VİDEOSU

Son bir ay içinde sadece Akdeniz Kuşağı’nda meydana gelen yangınların yoğunluğunu bakar mısınız? 

O nedenle, bizim şaşırmamız, tepki göstermemiz gereken veya düzeltmemiz gereken başka hususlar var.

Her yaz aynı dönemlerde, aynı bölgelerde ormanlarımız yanarken, önlemlerimizi ne kadar alabildik? ve yangın söndürme hususunda ne kadar teşkilatlanabildik? Bunları sorgulamalıyız ki, aynı acıları ve kayıpları yaşamayalım.

Sel felaketine dönüp baktığımızda, bilime inat dere yatağındaki yapılaşmanın bedelini yine masum vatandaşlar ödedi.

Bu yüzyılda artık böylesi hataların affı da, yoktur izahı da yoktur.

Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Bir daha bu felaketleri yaşamayalım. Ancak, aynı hataları da artık tekrarlamayalım.

AŞI KARTI

Pandemide geldiğimiz süreçte görmekteyiz ki, bu illet ve varyantları insanoğlunu rahat bırakmayacak. Öyle kolay kolay kurtuluş yok gibi. Bununla birlikte her yeni varyantta, her pik sürecinde de yeni kapanmalar ekonomik açıdan da çok zor.

İZTO, Borsa ve Ege İhracatçı Birliği Başkanlarımız ile ortak bir yazıya imza atarak, İçişleri Bakanımıza, Sağlık Bakanımıza ve TOBB Başkanımıza önerilerimizi aktardık. Dedik ki;

“Bu kapsamda, aşı olma bilincinin tabana yayılması, aşı olan vatandaşlarımız ile işletmelerimizin korunması ve kapanma süreçlerinin tekrar yaşanmaması için ülkemizde “Aşı Kimliği Kartı” uygulamasını çok önemsiyoruz. Fransa ve İtalya örneklerinde de olduğu gibi toplu taşıma araçları, hastaneler, kafe ve restoranlar, kültür merkezleri, spor ve eğlence merkezleri gibi kamusal alanlara girmek için aşı kartı uygulamasının hayata geçirilmesi ve aşı olmayı reddeden çalışanların ücretsiz izne çıkarılmasının fayda sağlayacağını” vurguladık.

Bakın, Almanya, Hong Kong ve sonrasında ABD artan vakalar nedeniyle Türkiye’yi riskli listeye aldı. Bizim bu döngüden çıkmamız için aşı kartı ile bazı kısıtların getirilmesi faydalı olacak ki, hem insan hayatı hem de ticaret canlılığını korusun.

Toplum sağlığının riske girdiği yerde, bireysel özgürlükler konusunda daha objektif değerlendirmeler yapılmalıdır.

AFGAN HALKININ TRAJEDİSİ

“Ölümü bekliyoruz” diyen kadınları ve ülkesinden kaçmak için uçağın tekerine, kanadına canı pahasına sığınan bu görüntüleri ile insanlık adına ayrı, vatan adına ayrı üzücü sahnelere tanık olduk. Böylesi bir çaresizlik içine düşmemek için Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere en büyük mirası olan laik Türkiye Cumhuriyeti’ne sıkı sıkı sarılmalıyız. Bundan daha güzel ve bir o kadar da acı bir örnek karşımıza çıkamazdı. Türkiye’miz bu coğrafyada çöldeki vaha’dır.

Bugün Ortadoğu’nun bataklığında olmadıysak bizler bunu Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına borçluyuz. 57 yıllık ömrünü vatan aşkıyla sadece vatanına adayan, “vatan ve hürriyet” uğruna verdiği mücadeleye düşmanlarının dahi önünde saygıyla eğildiği, içerde ve dışarda tüm güçlere rağmen çöken bir imparatorluktan bir devlet yaratan, öngörüleri ile bugünlere ışık tutan, aklı ve bilimi esas alan bir Başkomutan O. Bir kez daha binlerce şükranlarımızı sunuyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramımızı da gönülden kutluyorum.

MÜLTECİLERİN TÜRKİYE’YE AKINI

Diğer taraftan gelelim bu olayların Türkiye’ye yansımasına. 5 milyona yakın içerde Suriyeli mülteci ile baş başa bırakılmışken, şimdi de dünya elbirliği etmişçesine, Afgan mültecileri ülkemize yönlendirmektedir. Sınırlarımızdan akın akın bir göç dalgasına maruz kalmaktayız.

Avusturya Başbakanı Kurz, geçtiğimiz hafta "Bu hasta ideolojiyi ithal etmek istemiyorum, Mülteciler için uygun yer Türkiye" derken,

Almanya başbakanı Merkel ise, “Afgan vatandaşlar konusunda Türkiye ile yakın çalışmak zorundayız” diyor.

Macron da diyor ki; “Düzensiz Afgan göçü konusunda Türkiye ve İran gibi transit veya ev sahibi ülkelerle işbirliği içinde olacağız.”

Belçika İltica ve Göçten Sorumlu Devlet Bakanı ise Avrupa Birliği'ne çağrıda bulunarak, "Türkiye'yle Suriyeliler için yapılan anlaşma genişletilsin, Afganları da kapsasın" derken, İngiltere’nin benzer açıklamaları oldukça ürkütücüdür.

Hollanda, Danimarka, Avusturya, Almanya, Belçika ve Yunanistan, 'sığınma' başvurusu reddedilen Afganların sınır dışı edilmesini isterken, ülkemize yönlendirmelerini kabul etmemiz mümkün değildir. Bakın bu bir insanlık dramının ötesinde, birçok açıdan ülkemiz adına telafisi çok zor bir riske dönüşmektedir.

SÜPER EV SAHİBİ: MÜLTECİ SAYILARI

Neden bir risk olduğu da, tablodaki sayılardan görülmektedir. Ve bunlar, 2020 yılı ortasına ait veriler olup, resmi kayıtlara geçenlerdir. Adeta, süper ev sahibi konumundayız.

Refah seviyesi oldukça yüksek iki ülkeden örnek verelim:

Norveç’in kabul ettiği Afgan sayısı: 47 mikrobiyolog/cerrah, 3 akademisyen ve aileleri

Kanada 20.000 Afgan göçmen kabul ediyor. Ancak, bunlar belirli vasıflara sahip liderleri kanaat önderleri ve gazetecilerdir. Estonya 10 kişi alacağız açıklamasını yaparken, diğer Avrupa ülkeleri de benzer bir uygulama içinde ise bizim bu YANLIŞTAN BİR AN EVVEL DÖNMEMİZ ŞARTTIR.

Diğer yandan, bu mültecilere sanayimizin ihtiyacı olmadığını, sanayimizin gücünü Türk mühendislerinden ve kalifiye işgücünden aldığının da altını bir kez daha çizmek isterim.

ENERJİ MALİYETLERİ

Yangınlardı, seldi, pandemiydi, mültecilerdi, Yeşil Anlaşma derken herbirinin ekonomimiz üzerindeki maliyeti oldukça yüksektir. Zaten kırılgan olan ekonomide her bir başlık baskı yaratmakta, risklerimizi artırmaktadır.

Sanayimiz pandemi gibi zorlu bir sınavı başarıyla atlatmış olsa da, uzayan süreç, artan maliyetler ve eklenen başlıklar süreci zorlaştırmaktadır.

Zira, son zamlarla birlikte enerji maliyetleri sanayicinin yükünü artırmaya devam etmektedir. Sadece elektrik için %15, doğalgaza %20 zam yapılırken, Üretici Fiyat Endeksi’nin %45 ile kendi rekorunu kırması da, bu durumun artık sürdürülemez olduğunu göstermektedir. Ekim’de gelecek yeni zam da cabası.

Dünya genelinde; yeni varyantlarla hem vaka artışı, hem hammadde maliyetlerinde yaşanan artış, hem de tedarikteki sıkıntıların devam ediyor olması küresel imalat sanayide Temmuz’da bir yavaşlamaya sebep olmuştur. Dileriz bu geçici bir durumdur.

EBSO SANAYİ ENDEKSİ VE BÜYÜME İLİŞKİSİ

Diğer yandan, 1 Eylül’de büyüme verileri açıklanacak ve baz etkisiyle de oldukça yüksek bir büyüme oranı beklentisi hakim.

Her 3 ayda bir sizlerin yanıtları ile hazırlamış olduğumuz EBSO Sanayi Endeksi ile büyüme ve sanayi üretimi ilişkisine baktığımızda, 2. çeyrek büyümenin seyri de çok net görülmektedir.

Grafikte de görüldüğü gibi, sanayinin katkısı, bu büyümede yine pozitif ayrışacaktır. Ancak, her zaman söylediğimiz gibi istihdama, piyasaya, vatandaşa yansımayan büyüme yeni bir ekonomik modelin zorunluluğunu ortaya koyuyor ki bunu en son hatırlarsanız 2019 yılında Sayın Ekonomi Bakanı Berat Albayrak’a da sunmuştuk.

DEĞER KAYBEDEN TL 

Yüksek oranlarda büyürken, Döviz-Enflasyon-Faiz sarmalından kurtulamadığımız için ortaya böyle bir görüntü çıkmaktadır. Ve bu görüntü insanın içini sızlatıyor.

Son birkaç duyuru ile de konuşmamı tamamlamak istiyorum.

İEF İŞGÜNLERİ PANELİ

Geçen sene olduğu gibi 90.İEF İzmir işgünleri kapsamında Odamızın da bir panel programı olacaktır. 2 Eylül saat 16.30’da “SANAYİ 5.0 PENCERESİNDEN DÖNÜŞÜMÜN DİNAMİKLERİ” PANELİ’mizde CEREBRUM TECH ŞİRKET KURUCUSU Dr.Erdem Erkul, SIEMENS İK DİREKTÖRÜ Aslı Kunur ve E.Ü. BİYOMÜHENDİSLİK Bölümünden Nuri Azbar hocamız konuşmacı olarak yer alacaktır. Sizlere duyuruları ayrıca gönderilecektir.

Değerli Meclis Üyelerimiz,

İAOSB tarafından Ege Bölgesi Sanayi Odası’na yapılması planlanan bina ile ilgili olarak; Yönetim Kurulumuzca oluşturulan, (Meclis Başkanımız Sayın Salih ESEN’in de içinde olduğu) Komisyonumuz ile İAOSB Yönetim Kurulu’nun yapmış olduğu toplantılarda alınan kararlara ve yapılan çalışmalarına uygun olarak hazırlanan bina projesi 03.08.2021 tarihinde tarafımıza teslim edilmiştir.

Söz konusu Proje ve ekleri Komisyonumuzca uygun bulunarak, ihaleye çıkılması yönünde çalışmaların başlatılması hususu 10.08.2021 tarihinde İAOSB’ye iletilmiştir.

Son olarak da, Tokyo Olimpiyatlarında ülkemizi gururlandıran tarihi başarılara imza atan tüm sporcularımızı ve emek veren herkesi gönülden kutluyorum. Ülkemizde güzel haberlere, başarılara o kadar hasret kaldık ki. Dilerim bu başarılar her yıl katlanarak artar.

 

Saygılarımla,

Ender YORGANCILAR

Yönetim Kurulu Başkanı

Başkana Ulaşın