27 Temmuz 2020
Sayın Başkanım,
Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,
Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Online olarak dördüncüsünü gerçekleştireceğimiz meclis toplantısına hoş geldiniz.
ŞEHİTLERİMİZ
Covid-19 ile mücadelenin gölgesinde, ülkemizde ciddi şekilde artan jeopolitik risklerimizle karşı karşıyayız. Doğu Akdeniz’den, Ermenistan’a, Suriye’den, Kıbrıs’a, Yunanistan’a uzanan üst üste tesadüf olmayacak şekilde ataklar söz konusu. Adeta farklı cephelerde farklı mücadelenin verildiği kritik bir dönemden geçmekteyiz. Alınacak politik kararlar bu süreçte çok önemli. Allah ülkemizin yardımcısı olsun. Ve yine bu süreç içerisinde şehit haberleri art arda geldi. Bugün de Mersin’de elim bir kaza sonucu 4 askerimiz şehit oldu. Her bir vatan evladımıza Allahtan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Demokrasiyi, birliğimizi hedef alan hain darbe girişiminin 4. yılında, 15 Temmuz şehitlerimizi de rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum.
27 Temmuz Cuma günü Ayasofya Cami’ndeki ilk hutbesinde Diyanet İşleri Başkanı’nın; bugünlerimizi borçlu olduğumuz Kurucu Liderimiz Atatürk’ü rahmetle, saygıyla anmasını beklerken, ağzından çıkan cümleleri ne makamına ve kurumuna ne de bir Türk evladına yakıştıramadığımı belirtmek isterim. Ötekileştiren, toplumu bölen, ahlaki yozlaşmayı teşvik eden her türlü söylem, ülkemize zarar vermekten başka bir şeye yaramaz.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
İşte bir örnek: Her seferinde konuşmaktan utandığım, hemcinslerimizin ruh halinden endişe duyduğum, önü alınamayan bir şekilde kadına şiddet, çocuklara tecavüz ve taciz artarak ilerliyor ve biz böyle bir durumda hala İstanbul Sözleşmesi’nin feshini tartışıyoruz. Geçen hafta bir genç kızımız daha vahşice öldürüldü. Artan bu şiddet, toplum sağlığındaki sıkıntıları ortaya koymakta bu da ülkemizi karanlığa çekmektedir. Bu şekilde, muasır medeniyet seviyesine ulaşmamız mümkün değildir.
O nedenle, İstanbul Sözleşmesi ülkemiz için çok önemlidir. İstanbul Sözleşmesi bir hak’tır ve yürürlükte kalmak, uygulanmak zorundadır. Devlet büyüklerimizden de beklenen, kadınlarımızı, çocuklarımızı koruyan temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesinin tartışmaya dahi açmaması, caydırıcı cezaları hayata geçirmesidir.
SANAYİ BAKAN YRD.
Pandemide geldiğimiz süreçte, normalleşmeye çalışırken, üyelerimizin konularına çözüm aramaya devam ediyoruz. 3 Temmuzda TOBB ev sahipliğinde Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa VARANK ile yaptığımız webinar’da üyelerimizin konularını aktardık.
Ardından 8 Temmuz’da Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Sayın Hasan BÜYÜKDEDE ile TSE Başkanı Sayın Prof. Dr. Adem ŞAHİN’i ve bürokratlarını Odamızda ağırladık. Ve kendilerine bir sunum yaptım. Hem Sayın Bakana hem de Bakan Yardımcımıza ilettiğim konulardan bazılarını sizlerle de paylaşmak istiyorum.
SÜRE UZATILMASI TALEPLERİMİZ
DESTEK TALEPLERİMİZ
AB’NİN GAYRETİ
Pazar, mevzusu bugün dünden daha kritik bir öneme sahiptir. Çünkü, Covid öncesinde başlayan ticaret savaşları, salgın ile birlikte daha da keskinleşirken, sınırların kapanması ve korumacılık önlemleri ile yeni bir boyuta taşınmıştır.
O nedenle, Yurt Dışı Pazar Araştırması Destek Programları ile verilen desteklerin de bu sürece özel artırılması gerekmektedir.
Geçen seneden beri altını çizmeye çalıştığım, ihracatımızın yarısını yaptığımız AB’nin serbest ticaret anlaşmalarına ağırlık vererek 2019 yılında Japonya ile dünyanın en kapsamlı anlaşmasını, ardından 2020 Mart ayında Vietnam ile yaptığı STA, ihracatımızı tehdit eder niteliktedir. Bu da Gümrük Birliği’ndeki revizyonu daha da öncelikli yapmaktadır.
AB dönem başkanlığını devralan ve birliğin en güçlü üyesi Almanya, bu anlamda bizim için bir fırsat. Her ne kadar programlarında Türkiye vurgusunu zayıf yapsalar da, diplomatik ilişkilerimizi bu kapsamda artırmalıyız.
Diğer yandan, 2000 yılındaki Zirve’nin ardından en önemli zirvelerinden birini yapan AB’nin, 390 milyar Euro’luk hibe ve 360 milyar Euro’luk düşük faizli kredilerden oluşan Covid Kurtarma Paketi, Birlik ruhunun ve AB pazarının canlanması adına bizler için oldukça olumlu bir gelişmedir.
Gerek ABD, gerekse AB ülkeleri bireysel olarak yeni teşvik paketleri hazırlığı ile dikkat çekiyor.
EKONOMİK DEĞERLENDİRME ANKETİ
Yılda iki kez yapmakta olduğumuz Ekonomik Değerlendirme Anketi’nin Haziran ayı itibari ile sonuçlarını paylaşmak istiyorum. Yanıt veren üyelerimize teşekkür ediyorum.
Sektörel Dağılım
174 firmamızın katıldığı anket çalışmasında %18 ile Çeşitli İmalat Sanayi, %15,5 ile Demir-çelik, döküm ve tekstil ürünleri ilk 3 sırayı oluşturmaktadır.
İç Siparişler
Nisan döneminde salgına özel yapmış olduğumuz ankette; üyelerimizin %80,2’si iç siparişlerinde azalma olduğunu belirtmişti. İlk 6 ay için iç siparişlerinde azalma olduğunu belirten üyelerimizin oranı %79,9’a gerilemiştir.
İlk 6 ay için oranlardaki keskin dağılımlarda da toparlanma gözlenmektedir. Örneğin; %50 ve üstünde siparişleri azaldığını bildiren üyelerde yarı yarıya azalma olurken, %25-%50 arasındaki daha ılıman azalışlarda yoğunlaşma gözlenmektedir. Bu da ilk şokun ardından gelen toparlanmanın göstergesidir. Ancak, toplamda oran aynıdır. Dolayısıyla olumsuz koşullarda belirgin bir iyileşme olmuştur diyemiyoruz.
Dış Siparişler
Yine Nisan dönemine göre dış pazarda çok daha olumlu bir süreç yakalanmış olup, üyelerimizin %73’ü dış siparişlerinde azalma gerçekleştiğini belirtmiştir. Bu oran Nisan’da %85,5 idi. Üyelerimizin %47,1’inin yoğunlaştığı azalma oranı %50’nin altındaki gruptur. Ekonomilerin açılması ve ertelenen talebin harekete geçmesi iyileşmedeki en önemli etkendir. Üyelerin sadece %13,2’sinin artış bildirmiş olması ise toparlanmanın oldukça sınırlı kaldığını göstermektedir.
Üretim
Yılın ilk 6 ayında, ilk şok etkisinin ardından gerileme üretimde de gözlenmektedir. Ankete katılanların sadece %2,9’u üretimlerini tamamen durdururken, üretimleri %50’ye kadar azalanların oranı %56,3’tür.
Her 3 üyemizden birinin üretimi %26-50 arasında azalmıştır ki, bu da talepteki hareketliliğin başladığını göstermektedir.
Genel olarak bakıldığında; firmalarımızın %79,9’u üretimlerinde azalma gerçekleştiğini belirtmiştir. Nisan döneminde bu oran %83 idi.
Stoklar
Üyelerimizin %30,5’i, yani her 3 üyeden biri stoklarında artış bildirirken, %23,6’sı azalış bildirmiştir. %46’sı ise değişmediğini belirtmiştir. Bu süreçte satış yapamayan firmaların ellerinde stoklar birikirken, stoklarını eritenlerin de üretimlerini kısanlar olduğu söylenebilir.
Kısa Çalışma
Nisan döneminde yapmış olduğumuz ankette, kısa çalışmadan yararlanan üyelerimizin oranı %33 iken, 6 aylık dönem içinde oran %54’e yükselmiştir. Salgın sürecinin devam edeceğinin görülmesi ve kısa çalışma ödeneğine başvurma ile ilgili iyileştirmelerin yapılmış olması artışta etkili olmuştur.
Kayıpların Telafisi
%80’lere varan siparişlerdeki azalma oranı karşısında, başlayan hareketlenmenin seviyesini ölçmek amacı ile sorduğumuz soruya; üyelerimizin sadece %18,4’ü yeni siparişlerinin telafi edici düzeyde olduğunu söylemiştir. %37,9’u hayır derken, %43.7’si kısmen yanıtını vermiştir. Kısmen cevabındaki yoğunlaşma, piyasaya dair umut veren düzeydedir.
2.Yarı Strateji
Üyelerin siparişlerde yaşadığı düşüş şoku, önümüzdeki süreçte stratejilerine yansımıştır. Öne çıkan ilk 3 strateji:
İç pazar satışlarını artırmak için yeni stratejiler geliştirmek %27
Yeni dış pazarlara yönelme %24,7
Maliyetleri düşürme %17,8
Alınan Önlemler
Hükümet tarafından alınan önlemler, üyelerimiz tarafından tam bir memnuniyet içerisinde karşılanmasa ve her 3 üyeden biri yetersiz bulmuş olsa da, üyelerin %45,4’ü için önlemler kısmen yeterli iken, %21,8’i için yeterli görülmüştür.
Beklentiler
İkinci yarıya ilişkin beklentilerde, %51,7 ile kötümser tarafta bir yoğunlaşma olurken, iyileşme başlayacak diyenlerin %45,4 gibi yüksek olması üyelerin çizginin hemen ardındaki temkinli iyimserliğini ortaya koymaktadır.
Yani genel olarak iyileşme henüz yeterli seviyede bulunmasa da, atılacak doğru adımlar ve salgındaki gerileme ile ekonominin açılacağına dair üyelerimizin umutlu olduklarını görmekteyiz.
Yine Sanayici Olur muydunuz?
Üyelerimizin %66,1’i yine sanayici olurdum diyerek, sanayinin bir gönül işi olduğunu teyit etmiştir. Ülkemizin geleceği sanayide. Ama sanayicimizin de motivasyona ihtiyacı var. Geçtiğimiz yıllarda inşaatla büyüdük. Şimdilerde şartların da zorladığı kredilerle büyümeye çalışıyoruz. Yerlileşme politikaları kapsamında; sektörlere yönelik daha somut, hızlı ve stratejik hamlelere ihtiyaç vardır.
Hükümetten 3 Beklenti
EBSO’dan 3 Beklenti
KOSGEB DİJİTALLEŞME DESTEĞİ
KOSGEB, KOBİGEL kapsamında 'İmalat Sanayinde Dijitalleşme' desteklerinin yeni çağrısına çıktı. Çağrı 17 Eylül'e kadar açık. Destek oranı %60’tır. Bu oran üzerinden hesaplanacak desteğin; %30’u geri ödemesiz destek ve %70’i teminat karşılığı geri ödemeli destek olarak ödenir.
KOBİ’lerin proje sunabileceği konu başlıkları:
Değerli Arkadaşlar,
Konuşmamı burada tamamlarken, ruhen ve fiziken sağlıklı kalabildiğimiz mutlu bir toplum umudumu paylaşarak, şimdiden iyi bir bayram geçirmenizi diliyorum.
Saygılarımla,
Ender YORGANCILAR
Yönetim Kurulu Başkanı