2016 MART AYI MECLİS TOPLANTISI

MART AYI MECLİS KONUŞMASI – 28 Mart 2016

Sayın Başkanım,

Sayın Mustafa SÖNMEZ,

Geçmiş Dönem Başkanlarımız,

Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Mart ayı Meclis Toplantısı’na hoş geldiniz.. Sayın Sönmez’e katılımlarından ötürü, ben de teşekkür ediyorum. Hoşgeldiniz.

Bildiğiniz gibi ekonomik göstergelere ilişkin her ay sizlerle detaylı sunumlar paylaşıp, birlikte Türkiye ve dünyadaki son gelişmeleri değerlendiriyoruz. Bu ay Sn. Sönmez, benzer konulara gireceği için ben konuşmamı daha dar kapsamda tutacağım.

Siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan gerek ülke olarak, gerekse dünya olarak her geçen gün ne kadar zor ve olağandışı bir süreçten geçtiğimizi daha iyi görebiliyoruz.

Özellikle de ülkemiz adeta bir sınav vermektedir. Bu sınavda bizleri en zorlayan husus ise terör meselesidir. Son 6 ayda çok sayıda masum vatandaşlarımızı, askerlerimizi, polislerimizi alçakça, haince kurulan pusularda kaybettik.  

Bu eylemlerde tek bir kayıp bile büyük acı olması gerekirken, bugün en kötüsüne kanıksanmaya zorlanıyoruz. Bunu kabul etmemiz mümkün olmadığı gibi, kabul etmemiz gerektiğini düşünen bir kafa yapısını da teröre hizmet edenle eşdeğer görürüm. Kimse alışmamızı beklemesin. Elbette ki, teröre alışmayacağız!

Kızılay katliamının ardından 3 Partimiz ortak bir bildiriye imza attılar. Tebrik ediyoruz. Gönül isterdi ki, Meclisteki 4 Partimiz de bu acı karşısında birleşsin ve kol kola Avrupa’da gördüğümüz görüntüleri bizlere yaşatsınlar. Ortak bir acı da, daha somut daha net ortak tavırlar sergilemeliyiz. Türkiye’nin imajı her geçen gün bir Ortadoğu ülkesinden öteye gitmemektedir. Zira, bazı ülkelerin konsoloslukları ve büyükelçiliği ülkemizde geçici süre hizmet vermeyi durdurup, vatandaşlarına uyarı üstüne uyarılarda bulunuyorlar.

Benzer şekilde, teröre karşı, toplumsal dayanışmaya da ihtiyacımız var. Birbirimize sırtımızı dönerek değil, el ele vererek, birbirimizi ötekileştirerek değil, bir olarak, dik durarak, gereken cevabı verirsek, ülkemize sahip çıkabiliriz.

Kardeşi kardeşe, komşuyu komşuya düşman etme gayreti, dün de vardı bugün de devam ediyor ve yarın da olacaktır. Bu noktada da, hangi görüşte olursa olsun başta siyasi irade ve kanaat önderleri olmak üzere tüm kesimler sağduyulu, birleştirici ve umut eken, söz ve davranışları ile halkı doğru yönlendirmekle sorumludur.

Aksi takdirde, “tek vatan, tek millet, tek dil ve tek bayrak”tan söz etmemiz mümkün olamayacaktır.

18 Mart’ta 101. yıldönümünü gururla kutladığımız Çanakkale Deniz Zaferi vesilesiyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bugün dahi vatan savunmasında şehit düşen güvenlik güçlerimizi rahmetle ve şükranla bir kez daha anıyoruz.

Terör sebebiyle hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza, Taksim’deki misafirlerimize Allahtan rahmet, acılı ailelerine ve ulusumuza sabır ve başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Bakınız 11 Eylül’den bu yana batı dünyası terör belası ile gerçek anlamda tanıştı. Ve o günden bu yana, ne yazık ki, alttan alta beslenen terör bugünkü gücüne ulaştı.

Sadece son 1 yılda, Paris, Almanya, Tunus, Fildişi sahilleri, Brüksel, Bağdat derken son olarak dün Pakistan’da vahşetin son noktası Lunapark’ta patladı bombalar. Ortadoğu’dan, Türkiye’ye, Avrupa’dan Asya’ya, Amerika’ya kadar geniş bir coğrafyayı saran katliamların bizce hiçbir farkı yoktur. Acı ortaktır. İnsanlık kaybetmiştir. Bu örneklerden de gördüğümüz gibi terör artık tamamen uluslararası bir boyuta gelmiştir.

O nedenle, artık bunu herkes görmeli ve teröre karşı tüm dünya güçleri bir olmalıdır. TERÖR KÜRESELDİR, ÇÖZÜMÜ DE KÜRESEL OLMALIDIR.

Paris’in, Dubai’nin, Berlin’in, Roma’nın, Amsterdam’ın ve İngiltere’nin  yapmış olduğu Belçika Bayrak’lı acınızı paylaşıyoruz mesajını, son 6 ayda art arda Türkiye’de patlatılan bombalar karşısında da göstermesini beklerdik. Çünkü yaşanılan acı da, duyulan endişe de aynı. Kaybedilen hayatlar da aynı. Ancak gösterilen tavır çifte standart’tır. Benzer şekilde Hollanda’nın bir gazetesinde de terör eylemi gerçekleştirilen şehirler arasında muhtemelen turistlere yönelik olduğu için İstanbul var, ama Ankara yok. Sadece Bosna Hersek benzer bir desteği Türkiye için verdi. Gerçekten çok yazık.

Ancak biz, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, hangi dine veya millete yönelik olursa olsun yaşanan terör acısını yürekten paylaşıyoruz.

Değerli Meclis Üyelerimiz,

Terörün gölgesinde bir hayat yaşamaya ve bu hayatımızın gereklerini yerine getirmeye devam ediyoruz.

TOBB’un organizasyonu ile Sanayi 4.0 deneyimlerini yerinde görmek için Sanayi Bakanımızla birlikte Almanya seyahatine katılan heyetin içindeydim. Bildiğiniz gibi geçen sene Mayıs ayında önce bir sunumla, sonra da çıkardığımız yayınla sizleri Sanayi 4.0 ile buluşturmuştuk. Kitabımızın dağıtımı ile birlikte adeta Türkiye’de bir farkındalık seferberliği başlatmış, Odamızı ziyareti sonrasında da, Sn. Bakanımız Sanayi 4.0’ı gündemine almış ve o günden bu yana ciddi altyapı çalışmalarına başlamıştır. Sn. Bakanın bu gayretini ve isteğini çok önemsiyor ve teşekkür ediyorum.

Bu kapsamda da; Bosch, Mercedes ve Siemens fabrikalarını ziyaret ederek, Sanayi 4.0 uygulamalarını yerinde gördük. Ve kitabımızın kapağındaki “Uyum Sağlayamayan Kaybedecek” başlığının ne kadar doğru olduğunu da teyit etmiş olduk. Sanayi 4.0’a ayak uydurmak istiyorsak öncesinde eğitim 4.0 altyapısını kurmamız ve sanayi dönüşümünü bu kapsamda değerlendirmemiz gerekmektedir.

Makine ve robotların öne çıkacağı bir sistemde bunu yapacak olanın yine insan olduğunu dikkate aldığımızda, nitelikli işgücüne dayanan ihtiyaç bugünden çok daha fazla olacaktır.

O nedenle, nitelikli işgücünün yetiştirilmesine bugünden hız vermeliyiz. digitalleşme ile birlikte, yeni iş imkanlarının ortaya çıkacağı gerçeği içerisinde eğitim sistemimizi yeniden ele almalıyız. Bunun için de rehberimiz her zaman ifade ettiğimiz gibi Almanya örneğinde olduğu gibi işbaşında yapılan eğitimler olmalıdır.

Bununla birlikte, Sanayi 4.0’ın öncelikli uygulanacağı hedef sektörler Bakanlık tarafından belirlenmelidir.  (mekanik, mekatronik, elektronik, yazılım, otomotiv, makine, kimya vb.) Destekler bu yönde yeniden revize edilmelidir.

Birkaç ekonomik göstergeye de değinerek, konuşmamı tamamlamak istiyorum.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch yayımladığı "Küresel Ekonomik Görünüm" raporu ile 2016 yılına ilişkin büyüme tahminlerini revize etmiştir. SLAYT 39

Küresel ekonomi için 2016 büyüme tahminini; yüzde 2,9’dan yüzde 2,5 düzeyine,  Gelişmiş ekonomiler için yüzde 2,1'den yüzde 1,7'ye, gelişen ekonomiler için ise yüzde 4,4'den yüzde 4,0'a çekmiştir.

Ünlü ekonomist Joseph Stiglitz, global ekonominin bir resesyona veya daha kötüsüne düşmesi riskinin, güçlü büyümeye dönmesi olasılığından çok daha büyük olduğunu yine bu ay içerisinde söylemiştir.

Tüm bunlar göstermektedir ki, küresel ekonomide işler iyiye gitmiyor. Beklenilen toparlanma bir türlü gerçekleşemiyor. Benzer şekilde Amerika’da da FED, piyasa beklentileri doğrultusunda faizleri değiştirmeme kararı aldı.

T.C. Merkez Bankası da, küresel piyasalar ve enflasyondaki son durum nedeniyle politika faizine dokunmayarak, faiz üst bandında sembolik de olsa 25 puanlık indirim gerçekleştirmiştir.

İçinde bulunduğumuz şartları dikkate aldığımızda aslında bu gerçekleşmeler bizim için birer avantaj. O nedenle iç sorunlarımızı bir an evvel çözerek, ekonomiye odaklanmak zorundayız.

Diğer yandan, 2015 yılı için yıllık bazda işsizlik oranları açıklandı. Son 5 yılın en yüksek işsizlik oranı %10,3 kaydedilirken, İzmir yeniden yükselişe geçerek yılı %15 ile kapamıştır. Her raporumuzda yer verdik. Her Ankara ziyaretimizde altını çizdik. İzmir işsizlik oranında ilk 10’da yer almaya devam ediyorsa, bu noktada merkezi Hükümetin çözüm adımlarını paylaşması gerekmektedir.

Göç alması, teşvik sistemindeki adaletsizlik ve son olarak Suriyeli mültecilerin etkisi ile İzmir bu sorunu tek başına aşamaz. O nedenle yatırım, o nedenle üretim İzmir’de mutlaka doğru araçlarla desteklenmelidir.

Değerli Arkadaşlar,

İzmir’in markası haline gelen 22. MARBLE Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, geçen hafta başarıyla gerçekleştirildi ve Türkiye’nin en büyük fuarı da Fuar İzmir de 1. yaşını o gün kutladı.

Dünyada alanında düzenlenen fuarlar içinde ilk 3’te yer alan MARBLE’da, 84 ülkeden bini aşkın katılımcı yerini almıştır.

Sektör temsilcilerini tebrik ediyor ve Fuar İzmir’e gönülden başarılar diliyorum.

Zaman zaman sizlere mailler atıyoruz ve belli konularda görüşlerinizi soruyoruz. Son olarak geçen hafta ihracat yönelik teşvik önerilerine ilişkin yapmış olduğumuz duyuruya istinaden sadece 5 firmamızdan geri dönüş olmuştur. Buradan şu sonuç çıkmaz mı? İhracatla ilgili hiçbir sorunumuz yok, hiçbir teşviğe ihtiyacımız bulunmamaktadır. 

Yönetime geldiğimiz ilk günden bu yana şu hususu ısrarla belirtiyoruz. Sizlerin çözüm ortağı olabilmemiz için, sektörel sorunlarınızı bizlerle paylaşmanız gerekmektedir. Bilgimiz olmayan, paylaşılmadığı takdirde olması da mümkün görünmeyen bu hususta sizlerden de hassasiyet rica ediyorum. Sizler de lütfen kendi gruplarınızla iletişime geçerek, bizleri daha fazla bilgilendirmelerini sağlayınız.

Son bir konu. Eminim ki, hepiniz son zamanlarda hızla artan çocuk istismarına yönelik davranış ve düşünceleri takip ediyorsunuz ve tabi ki kahroluyorsunuz. Devletin en üst makamlarınca çok talihsiz açıklamalar yapılmakta, çözüme yönelik önlemler alınmamaktadır.

Şu konuda çok net olmalıyız. Teröristler için de, çocuk istismarcıları ve tecavüzcüleri için de kesinlikle, senin benim görüşüm veya bir kere yaşandı oldu bitti anlayışı olamaz. Bu iki konu da partiler üstüdür. İnsanlık adına tek bir görüş vardır. Farklı bir görüşü; ne vicdan sahibi, ne de akıl sahibi hiçbir kimse kabul edemez. Cezası da, ibreti alemlik olmalı ve asla taviz verilmemelidir.

Böylesine hassas konularda daha dikkatli olmalı ve yanlış anlamalara meal verecek tutum ve sözlerden kaçınmalıyız. Çözümü yönünde de, Meclis’te yaşandığı gibi farklı yönlere savrulmamalıyız.

Son zamanlarda ülkemizde ne yazık ki, hem kurumlarımızda hem de toplum içinde birçok yanlış görmezden geliniyor. Öyle yanlışlar vardır ki; susmak da, görmezden gelmek de o suça ortak olmak demektir.

Umuyor ve diliyorum ki, Türkiye içine düşmüş olduğu bu ahlaki zaafiyetten bir an evvel kurtulur ve Anadolu insanı olmakla övündüğümüz değerlerimize yeniden sımsıkı sarılırız.

Başka bir açıdan baktığımızda da güleriz ağlanacak halimize görüntüsü çıkmaktadır: “Dikkat çökme tehlikesi var” diye uyarılan bir binanın altında oturabiliyorsak, neden bunlar bizim başımıza geliyor diye aslında çok sorgulamaya gerek yok diye de düşünüyorum.

Her sene gerçekleştirdiğimiz Üretimden Satışlarına Göre 100 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmamızı bugün sizlere gönderdik. Son gün 25 Nisan.

Bildiğiniz gibi, Çalışma Bakanlığı, tehlikeli ve çok tehlikeli mesleklerde çalışanlar için Mesleki Yeterlilik sınavlarını Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak yapmaya başladık. 40 olan zorunlu meslek sayısı 48’e yükselmiştir.

24 Mart 2016 tarih 29663 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan tebliğ ile Asansör Bakım ve Onarımcısı (Seviye 3 ve 4), Asansör Montajcısı (Seviye 3 ve 4), CNC Programcısı (Seviye 4 ve 5) ve Metal Saç İşlemeci (Seviye 3 ve 4) meslekleri MYK belgesi zorunlu meslekler arasına dahil edilmiştir. Odamız tarafından halihazırda Asansör Bakım ve Onarımcısı, CNC Programcısı ve Metal Saç İşlemeci meslekleri için sınav düzenlenebilmektedir.

Son olarak da bildiğiniz gibi EBSO Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı olarak, birçok sorumluluklarımın yanında bu görevi de yürütmeye çalışıyorum.

Vakfımızın geleceği açısından hem vakıf çalışmalarımızın daha dinamizm kazanması, hem de Vakıf Başkanı’nın Vakıf Mütevelli Heyeti içinden seçilmesinin çok daha sağlıklı olacağı inancındayım.

Diğer yandan, Vakıfa hepimizin sahip çıkması gerekmektedir. Mütevelli Heyet Toplantılarına siz değerli Meclis üyelerimizi daha sık görmek istediğimizi de vurgulamak isterim.

Umut dolu, huzurlu, başarılı, güzel günlere en yakın zamanda ulaşmak dileğiyle, saygılarımı sunuyorum.

Saygılarımla,

 

Ender YORGANCILAR

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı

Başkana Ulaşın