KASIM AYI MECLİS KONUŞMASI – 30 KASIM 2015
Sayın Başkanım,
Geçmiş Dönem Başkanlarımız,
Sn. Av. Zeki DEMİR,
Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Kasım ayı Meclis Toplantımıza hoş geldiniz.
Son aylarda ülke olarak, tarihi anlara şahitlik ediyoruz. Yaşadığımız olayların her biri, gerek ekonomik, gerek sosyolojik ve gerekse siyasi açıdan uzmanlarca incelenmeye, değerlendirmeye tabi tutulan çok önemli olaylar. Ve yazık ki, tüm bunlar ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini olumsuz etkileyecek ülke meseleleridir.
O nedenle, bugün son yaşadıklarımızı sizinle birlikte değerlendirmek istiyorum.
G20 ZİRVESİ:ANTALYA 2015
Öncelikle bildiğiniz gibi Türkiye’nin ev sahipliğinde G20 Liderler Zirvesi gerçekleştirildi. Zirve’nin oldukça başarılı geçmiş olmasından duyduğum mutluluğu ve bulunduğum toplantılarda ülke olarak gerek organizasyon, gerekse verdiğimiz izlenimden dolayı gururlandığımı ifade etmek isterim. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Başta Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız olmak üzere, Bakanlık yetkililerimiz, TOBB ve TEPAV son bir senedir Zirve için çok ciddi mesai harcadı.
2 gün için dünyanın kilitlendiği Antalya'daki G20 Zirvesi; Türkiye’nin tanıtımı ve markası açısından da son derece önemli idi. Katılımcıların da aynı fikirde olması başarının bir kanıtıdır.
Güçlü ve kapsayıcı bir büyüme ile istihdam ve sürdürülebilirlik vurgusunun Zirve’nin bildirgesine de yansıması, küresel gerçekler içerisinde yaşanan eşitsizliklerin en büyük ekonomiler tarafından ifade edilmesi gelecek adına, umut vericidir.
AB YOLUNDA İZMİR
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Aziz Kocaoğlu davetiyle gittiğimiz Brüksel’de önemli temaslarda bulunduk. Benzer temasların artırılması gerektiği inancındayım. Eğer ki, ülkeler değil de şehirlerin AB yolculuğu olsaydı inanın ki, İzmir yakaladığı standartlar açısından AB’de ilk sıralarda yer alırdı. Temaslarımızda biz bunu açıkça gördük. İzmir’in demokrat ve dinamik yapısını, vizyonunu, hayat anlayışını gayet iyi biliyorlar. O nedenle, İzmir’i anlatmakta zorlanmadık. Her iki taraf da temasları sıklaştırmalıdır. Çünkü, Türkiye’siz bir Avrupa Birliği her zaman eksik kalacaktır.
2 gün boyunca çok verimli toplantılar yaptık. Gerek Avrupa Birliği Parlamentosu’ndaki milletvekilleri, gerekse liderlerle yapılan toplantılarda herkes aynı görüşte buluştu. Ümit ederiz ki, Türkiye açısından önemli bir çıpa olan AB yolunda yeniden ilerleme kaydederiz. Bu anlamda 11 yıl aradan sonra Brüksel’de yapılan Türkiye AB Zirvesi’ni çok önemsiyorum. İlişkilerin yeniden canlandırılması, kuşkusuz gecikilmiş bir karardır. Ancak gönül isterdi ki, mülteci kartı kullanılmadan bu ilişkiler ilerlemiş olsun.
PARİS KATLİAMI
Öncesinde Rus yolcu uçağının düşürülerek 224 yolcunun hayatını kaybetmesi ve ardından Paris katliamı ile yüzlerce insanın hayatını kaybetmesi, sonrasında da Mali’deki otel baskını terörün uluslararası boyutunu ortaya koymuştur. İnsanın kendi canı yanmayınca empati yapması çok zordur. Bugün Avrupa adeta tüm hücrelerine kadar terör acısını hissetmiş durumda. Gönül isterdi ki, bu acılar yaşanmadan terör için elbirliği yapılsın ve eyleme geçilsin.
Paris’teki terör tüm ülkeleri teyakkuza, huzursuzluğa, güvensizliğe teslim etmiştir. Avrupa sokaklarında alışkın olmadığımız şekilde, Polis ve askerin sokağa çıktığını gördük. Belçika’da Askerler sokaklarda idi. Sadece bu görüntü bile, korkunun derecesini göstermektedir.
Almanya Başbakanı’nın izleyeceği Almanya Hollanda Maçı’nın ihbar üzerine iptal edilmesi, Belçika’da 3 gün olağanüstü hal ilan edilmesi, okulların, kültürel etkinliklerin, maçların iptal edilmesi yaşanılan korkuyu gözler önüne sermiştir. Tehditler devam ettiği sürece, bu huzursuzluk da devam edecektir.
Bakınız Paris teröründen sonra en ufak bir ihbarın veya patlama sesinin insanları nasıl paniklettiğini kısa bir filmle göstermek istiyorum.
Ev sahipliğini yaptığımız G20 Zirvesi’nin içeriği ekonomi olmasına rağmen, Antalya 2015’i diğerlerinden farklı kılan ne yazık ki, yaşanan terör olayları ve mülteci konularının gündemin odağına yerleşmiş olmasıdır. Terör sadece Ortadoğu’nun veya Türkiye’nin meselesi olmaktan çıkmıştır. Terör, artık küresel bir sorun haline gelmiştir. Türkiye’nin bu coğrafyadaki varlığının ve gücünün önemi bir kez daha görülmüştür. Bu da göstermiştir ki, tüm dünya ülkeleri terör için tek ses olabilmelidir. Çünkü, terörün olduğu yerde, ekonomiyi güçlü kılmak ve toplumsal huzuru sağlamak mümkün değildir. Bugünden itibaren sadece Paris değil birçok tehdit altındaki şehir turist kaybına, yani önemli bir gelir kaybına neden olacaktır. Bunlar çok dikkatle değerlendirilmelidir.
Katolik dünyasının ruhani lideri Papa’nın bölgesel çatışmalara ve terör saldırılarına atıfta bulunarak sıklıkla "3. Dünya Savaşı"nı dile getirmesi de önemli bir husustur.
Bunlar işin acı boyutuydu. Bizim açımızdan, madalyonun öteki yüzünde, daha önce sizlere gösterdiğim Konya’da gerçekleştirilen milli maçtaki olayların tekrarlanması konusu vardır.
Bir ülkenin milli marşının ıslıklanması.
Hem de konuk ülkenin Başbakanı ve kendi Başkanımızın önünde ne büyük bir ayıptır. Bir matemin yuhlanması kadar kültürümüzle çelişen, bizi biz yapmaktan uzaklaştıran bir durum olabilir mi? Yarın bunların tekrarlanmaması için ne söylendi ve ne yapıldı?
Önce bizden, sonra da İngiltere’den görüntülerimiz var onları birlikte izleyelim.
YENİ KABİNE
7 Haziranla birlikte başlayan seçim süreci, 30 Kasım ile nihayetlendi ve milletimizin iradesi tek parti olarak tecelli etti. Yeni Kabinenin ülkemiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Çok önemli tecrübeli isimler olduğu gibi yeni enerji katacak isimler de Kabine’de yerini aldı. İzmir’in kabinede temsil ediliyor olmasından ayrı bir mutluluk duyduk. Artık önümüze bakma zamanı.
Sayın Başbakanın da ifade ettiği gibi; “tek başına iş başına” sloganını çok önemsiyoruz. Çünkü ülkemiz, iç ve dış ekonomik ve politik koşulların oldukça zorlu geçtiği bir konjonktürde bulunuyor ve çözüm bekleyen çok önemli meselelerimiz var.
Hükümetin açıkladığı programda özellikle “anahtar teslim fabrika kurulumu” vaadine yer verilmiş olmasından memnuniyet duyduk.
RİSKLER
Biz şu anda; güvenlik, ekonomik ve ayrışma olmak üzere 3 farklı konuyu bugün ülkemiz için birer risk unsuru olarak görüyoruz. Güvenlik kapsamında; terör saldırıları ve mülteciler önceliğimiz iken, Rusya uçağının düşürülmesi ile çıkan kriz bugün siyasi ve ekonomik açıdan en öncelikli sıraya yerleşmiştir.
Sınırlarımızda sayısı artarak ilerleyen problemler, ciddi endişe yaratmaktadır.
Ekonomik risk konusunda; birçok uluslararası değerlendirme kuruluşu tarafından ülkemiz, dinamik bir yapısı olmasına rağmen, bazı kırılganlıklarından dolayı riskli ekonomiler arasında gösterilmiştir.
Ayrışma riski ise, uzun bir süredir ısrarla dile getirdiğimiz toplumun kutuplaşması ve bunun her olayda üzücü neticelerinin olmasıdır. Siyasi liderlerimizin, kanaat önderlerinin ve basınımızın bu konuda daha duyarlı olması gereken bir süreçten geçiyoruz.
Hafta sonu Diyarbakır Baro Başkanının öldürülmesi ve 2 gazetecinin daha tutuklanması, demokrasimiz adına üzücü olaylardır. Türkiye’nin köklü gazetesi Cumhuriyete geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, Tahir Elçi’ye ve olayda şehit düşen polislerimize Allahtan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum.
TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ
Bugün Türkiye’nin gündemine oturan konu; uçak düşürülmesi ile yaşanan krizin Türkiye Rusya arasındaki ilişkiyi bitirme noktasına getirmesidir. Şöyle bir baktığımızda;
Türkiye’nin toplam 157,6 milyar Dolar olan ihracatının %3,9’u Rusya’ya
Rusya’nın toplam 496,6 milyar Dolar olan ihracatının %5,1’i Türkiye’ye yapılmaktadır.
Rusya, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ilk 10 ülke arasında, ithalat yaptığı ülkeler arasında ise son 5 yıldır ilk sıradadır.
Türkiye’den Rusya’ya yapılan Bavul ticareti 8,6 Milyar dolar
Müteahhitlik Hizmetlerinin 3,9 Milyar doları Rusya’ya yapılmaktadır.
Rus Turistlerden elde edilen döviz yaklaşık 4 milyar dolar
2014’te Türkiye Rusya gazına 10 milyar $ ödedi.
Türkiye, Almanya’dan sonra Rusya’nın ikinci doğalgaz müşterisi
Rusya için Türk akımı projesi önemli
Rusya tarafından Mersin’de inşa edilen Akkuyu Nükleer Santrali’nin maliyeti 20 milyar $
Böylesine ekonomik açıdan kuvvetli ilişkinin zedelenmesi kuşkusuz, her iki ülkeye de zarar verecektir.
Rusya Maliye Bakanı’nın “Olayın Türkiye’ye ve Rusya’ya ekonomik etkileri olacak” sözünün olumsuz yansımalarını çok net bir biçimde göreceğiz. Ümit ederiz ki, kısa vadede olamasa bile orta vadede ikili ilişkiler yeniden gözden geçirilir.
İlgili sektörlere baktığımızda da ekonomik etkisi ortaya çıkmaktadır.
TOBB Rusya ile ilgili “RUSYA İLETİŞİM VE KOORDİNASYON MASASI” kurdu. Duyurularını sizlere çıkacağız. Sorunları olan üyelerimizin TOBB’un sayfasındaki ilgili E-posta: rusyamasasi@tobb.org.tr
veya 0 312-218 22 09 nolu faksa iletmeleri gerekmektedir.
AMBARGO
Putin tarafından imzalanan ekonomik ambargo durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır.
ENERJİ
Bir gerçek var ki; geçtiğimiz yıllarda, Kıbrıs, İsrail, Gazze ve Mısır açıklarında bulunan gaz rezervlerinin ülkelerin bu coğrafyaya olan iştahını kabartmış olmasıdır.
Çünkü, gelecek senaryolarında ENERJİ ilk sırada yer almaktadır.
Çünkü, bir ülkeye bağımlı iseniz, enerji bir milli güvenlik sorunudur. Yıllardır bunun altını çiziyor ve alternatif enerji kaynaklarımızı kullanabilmemiz için girişimlerde bulunuyoruz. Zira, Doğalgaz ithalatında Rusya’ya %55 oranında bağımlıyız.
YENİLENEBİLİR ENJ. KANAT
Bir girişimimizi daha sonuçlandığı bilgisini paylaşmak isterim.
“Bölge farkı gözetilmeksizin tüm OSB’lerde, yenilenebilir enerji kaynaklı enerji üretim tesislerinde kullanılmak üzere, cihaz, makina ve teçhizat üretimi yapacak yerli ve yabancı yatırımlar öncelikli yatırımlar kapsamında teşvik edilmelidir” şeklinde girişimlerimiz olmuştu.
19 Kasım 2015 tarihli Resmi Gazete’de; “yenilenebilir enerji üretimine yönelik türbin ve jeneratör imalatı ile rüzgar enerjisi üretiminde kullanılan kanat imalatı yatırımlarının 5. Bölge desteklerine dahil edildiğini” gördük. Ayrıca, yayınlanan tebliğ ile hidroelektrikle birlikte güneş enerjisi panelleri ve pillerinin desteklenmesinden de memnuniyet duyduk.
Potansiyelimizin çok yüksek olduğu yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi gibi atılımlar, kentimiz ve Ege Bölgesi adına ciddi kazanımlar sağlayacaktır. Avrupa Birliği’nin yenilenebilir enerji ile ilgili çok önemli fonları bulunmaktadır. Bu karar ve söz konusu fonların da değerlendirilmesi ile Ege Bölgesi’nin yenilenebilir enerjinin üssü haline gelebileceği inancı içindeyiz. Organize Sanayi Bölgelerimiz de tecrübe ve altyapıları ile bu yatırımlara hazırdır.
Rusya krizi de göstermiştir ki, yenilenebilir enerji kaynaklarımızın etkin kullanımı ve bu tür yerli üretime ilişkin adımların atılması çok önemlidir. Emeği geçen herkese başta Ekonomi Bakanlığımıza ve Hükümetimize teşekkürlerimi sunuyorum.
ÖNCELİKLER
Uzun bir süredir siyasetin gölgesinde kalan Rusya kriziyle yeniden gündeme gelen ekonomide önceliklere baktığımızda; önümüzdeki döneme ilişkin özellikle altını çizmek istediğimiz 5 madde öne çıkmaktadır.
Sondan başlayarak gidelim. 2016 Ocak ayında Gerçekleştirilecek Davos Zirvesi’nin ana konusu “4.Sanayi Devrimi ile baş etmek”tir. Ne yazık ki, ülkemizin siyasi gündemi ve konuları küresel ekonominin ana gündeminden oldukça uzak kalmıştır. Oda olarak üyelerimizin farkındalığını artırabilmek amacıyla “Sanayi 4.0; Uyum Sağlayamayan Kaybedecek” konulu bir kitap hazırladık. Tüm üyelerimize, sizlere ve Oda başkanlarına, ilgili kurumlara dağıtımını yaptık. Ümit ederiz farkındalık yaratmada faydalı olur.
Mesleksizlik ve TTIP konusunu her fırsatta anlatıyorum. Bugün detaylarına girmeyeceğim.
FED RİSKİ
Aralık ayında kesin gözüyle bakılan FED’in faiz artışları, gelişmekte olan ülkelere olan cazibeyi azaltacağı için sıcak para olarak tanımlanan yabancı sermayenin bu ülkelerde, özellikle de Türkiye’de cari açığın finansmanında sıkıntı yaşanacaktır. O nedenle de, söz konusu ülkelerin olumsuz etkilenmesi beklenmektedir. FED’in faizleri artırmasıyla ilgili de slaytta belirtildiği gibi farklı 3 senaryo dillendirilmektedir. Eğer ki, faiz artışları başlar ve devamı geleceği belirtilir ise bu senaryoda TL değer yitirmeye devam edecek beklentisi hakimdir.
Beklentilerimiz bölümünü sona bıraktım. İlk sırayı GÜÇLÜ BİR EKONOMİ İÇİN ÖNCE REFORM TAKVİMİ ALMAKTADIR.
Tüm kesimler tarafında son yıllarda yaygın bir şekilde reform beklentisi dillendirilmektedir. Güçlü bir ekonomi için; Anayasa’dan başlamak üzere, Hukuk, eğitim, vergi, sanayi, bürokrasi, tarım ve insan haklarına kadar çok önemli alanlarda reformlara başlamak zorundayız. Aksi takdirde, sağlıklı büyümeyi ve demokrasinin kalitesini sağlamamız mümkün değildir. Hukukun ve özgürlüklerin sorunlu olduğu piyasalara yabancı yatırımcıların gelmesi de çok zordur.
Başbakan Yardımcısı Sn. Mehmet Şimşek’in de “Önümüzdeki dönemde reformları uygulamakta kararlıyız” sözlerinden büyük memnuniyet duyduk. Türkiye’nin önünü açacak bir reform paketine çok ciddi ihtiyaç duymaktayız.
BEKLENTİLERİMİZ
Değerli Meclis Üyelerimiz,
Son olarak, size duyuruları gönderilecek olan 10 Aralık 2015 Perşembe günü saat 15.00’de Odamız Meclis Salonu’nda Kredi Kayıt Bürosu yetkilileri tarafından kare kodlu çek uygulaması ile ilgili bir bilgilendirme toplantısı gerçekleştirilecektir. Katılımınızı rica ederek, konuşmamı tamamlamak istiyorum.
Saygılarımla,
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı