2014 ŞUBAT AYI MECLİS KONUŞMASI

Sayın Başkanım,

İZKA Kalkınma Kurulu’nun Çok Değerli Başkanı,

Geçmiş Dönem Başkanlarımız,

Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Şubat ayı meclis toplantımıza hoş geldiniz.

Bugün İZKA Kalkınma Kurulu’nun çok değerli başkanını misafir etmekten onur duyuyoruz. Sayın Başkanım hoşgeldiniz.

Yönetim Kurulu’nda yer aldığım için değil bir İzmirli olarak, Kalkınma Ajansı’nın İzmir ve İzmirli için önemine inanmaktayım. Verilen desteklerden, hazırlanan projelere kadar İzmir’in yatırım ortamına çok kıymetli faydaları olmaktadır, daha da olacaktır. Sayın Başkanımın da Ajansı ne kadar önemsediğinin yakın bir tanığıyım. Bugüne kadar İzmir’e yaptığı ve daha da yapacağına çok inandığım katkılarından ötürü de şükranlarımı iletmek isterim.

Ancak, bir husus var ki değinmeden de geçemeyeceğim. Kalkınma ajanslarının çalışma alanını kısıtlayan Ankara Merkezli anlayışın değişmesi gerektiği inancındayım. Kalkınma Ajanslarının başında, yerel yönetimler ve sivil toplum liderleri olmalıdır.

Zamana ve haksız rekabete karşı mücadele ettiğimiz bir süreçte, ümit ederiz ki, yakın zamanda gerekli iyileştirmeler yapılarak, kalkınma ajanslarının daha etkin olması sağlanır.

Değerli Meclis Üyelerimiz,

Ocak ayının sonunda gerçekleşen bir etkinlik, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylarını bir araya getirmiş ve sonuçta güzel bir tablo ortaya çıkmıştır. Belki de, Türkiye’de sadece İzmir’de görebileceğimiz bir fotoğraf, İzmir’in ruhunu ve farklılığını yansıtan bir resim bu. O nedenle de, bir kez daha paylaşmak istedim. Diliyorum ki bu ruh, bu resim Türkiye geneline yansır. Çünkü buna çok ihtiyacımız var.  CHP, MHP, İŞÇİ Partisi adayları Odamızı ziyaret ederek projelerini bizlerle paylaşmışlardır. SLAYT 1 

Mart Meclis Toplantımız yerel seçimlerin hemen akabinde olacağı için şimdiden tüm adaylarımıza başarılar diliyoruz. Yurt genelinde huzurlu ve güzel bir seçim süreci geçirmemizi arzu ediyoruz. Seçilecek olan Başkanımızdan, öncelikle EXPO sürecinde ortaya konulan projelerin hayata geçirilmesini ve yerel düzeyde sanayinin önünün açılmasını talep ediyoruz.

2014 yılının ikinci ayını da tamamlamak üzereyiz. Bu süreçte, küresel piyasalarda da hareketlenme yaşanmakta, ardı ardına raporlar yayınlanmaktadır.

IMF’nin Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda; gelişmiş ülkelerdeki büyüme artarak devam etse de, gelişen ülke ekonomilerinin yine gerisinde kalacağı vurgulanmış ve fırsatlar, riskler ile önerilere yer verilmiştir. SLAYT 2 

FIRSATLAR

•        2013 yılının ikinci yarısında güçlenmiş global aktivite

•        Euro bölgesi resesyondan çıkıp toparlanmaya başlıyor

•        Gelişmekte olan ekonomilerde yükselen ihracat talebi

•        2014 yılında nihai talebi destekleme yönündeki ABD bütçe görüşmeleri

RİSKLER

•        Gelişmiş ekonomilerde deflasyon ihtimali

•        Gelişmekte olan ekonomilerde zayıf iç talep

•        Euro bölgesinde durgunluk

•        Gelişmekte olan ülkelere doğru kararsız sermaye akımı 

BÜYÜME İÇİN IMF’NİN ÖNERİLERİ

Gelişmiş Ekonomiler:

•        Erken Para Politikası sıkılaştırmalarından kaçının

•        Bilançolarınızı düzeltin

•        Büyümeyi desteklemek için yapısal reformlar yapın

Gelişmekte Olan Ekonomiler:

•        Sermaye akımlarının kararsızlıklarından doğacak kırılganlıkları yönetin

•        Ani kredi artışlarının ertesinde finansal istikrarınızı koruyun

•        Büyümeyi desteklemek için yapısal reformlar yapın.

Politika değişikliği ile gelişen ülkelerin hızını yavaşlatan Amerika Merkez Bankası FED’de Yellen dönemi başladı. Mevcut dönem itibari ile Yellen’ı bekleyen zorlu süreç karikatürize edilmiştir. İlk Kongre konuşmasında Yellen: Parasal genişlemenin kademeli azaltmaya devam edileceği mesajını vermiş ve istihdamda beklenen iyileşmenin tamamlanmadığını vurgulamıştır. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelere kendi önlemlerini almaları gerektiğini ifade etmiştir. SLAYT 3

Dünya ekonomisinin %50’sini oluşturan gelişmekte olan piyasalar için ardı ardına raporlar yayınlanmaktadır. Hepsinin de vardığı ana sonuç, bu ülkelerde kırılganlığın arttığıdır. FED de yeni dönemin ilk Raporu’nda, Türkiye’yi en kırılgan ülke ilan etmiştir. FED’in çalışmasındaki endeks hazırlanırken 6 kriter dikkate alınmıştır. Bunlar; SLAYT 4

1)Cari Açığın GSYH’a oranı, 2) Kamu brüt borcunun GSYH’a oranı, 

3)3 yıllık ortalama enflasyon, 4) Özel sektör banka borcunun GSYH’a oranında son 5 yılda gerçekleşen artış, 5) Toplam dış borcun ihracata oranı,

 6) Döviz rezervlerinin GSYH’a oranı 

Cari açık geleceğimizi etkileyen çok önemli bir yapısal sorunumuzdur. Son 10 yılda dünyada cari açık veren ülkelerde bir düzelme, cari fazla veren ülkelerde de dengeyi sağlayacak şekilde bir azalma söz konusu olmasına rağmen Türkiye istikrarlı bir şekilde cari açık vermeye devam etmektedir. İşte kırılganlığı artıran ve sürdürülebilir olamayan budur. 

Kriterlerden biri de, dış borç ve ihracat ilişkisini sizin için analiz ettik. Toplam dış borç stokunun ihracata oranı yükseldiğinde, ödeme kapasitesi de düşmektedir. Türkiye’de bu oran %221’dir ve yüksektir. Bu da ödeme kapasitesinin düşük olduğunu göstermektedir. Son 5 yılın en yüksek oranına 2013 yılında ulaşılmış olması da riskin bir diğer göstergesidir. SLAYT 5

Bir başka çalışma Oxford Economics tarafından hazırlanmıştır. Söz konusu tabloda alarm veren başlıklardaki ülkeler kırmızı ile gösterilmiştir. Ve burada da gelişmekte olan ülkeler arasında Türkiye öne çıkmaktadır. 7 başlığın sadece ikisinde, Türkiye için orta düzeyde risk mevcuttur. SLAYT 6

Sizlere zaman zaman gösterdiğim ve oldukça önemsediğim kar transferlerini de içeren farklı bir grafik paylaşmak istiyorum. SLAYT 7

2013 yılında yabancı doğrudan yatırımların Türkiye'den yaptığı kar transferi tarihi rekorunu kırarak 4 milyar doları aşmıştır. Kar transferi, portföy (sıcak para) kazancı ve faiz olarak 2013 yılında yurtdışına aktarılan kaynakların toplamı 13,5 milyar dolara ulaşmıştır. Bu yıl ülkemize doğrudan yabancı yatırım girişi ise sadece 12,6 milyar dolar gerçekleşmiştir. Bir başka deyişle gelen doğrudan yabancı yatırım tutarı, yurtdışına kazanç transferlerini dahi karşılayamaz durumdadır. Önce 2001 krizin ardından, sonra küresel kriz sonrası yaşanan benzer durum, şimdi de 2013 yılında tekrarlanmaktadır.

Türkiye gibi yatırım, üretim ve istihdam için kaynağa ihtiyacı olan bir ülkeden bu düzeyde kaynak transferi yapılıyor olması, başta ekonomi yönetimi olmak üzere her kesimin üzerinde önemle durması gereken bir konudur. Gelecek yıllarda bu rakam daha da büyüyecektir. 

Bu noktada, özellikle doğrudan yatırımlardan elde edilen kazançların ülke içinde kalması ve yeniden yatırıma dönüştürülmesi için gerekli ortam sağlanmalıdır. Yapılması gereken, makroekonomik koşulların reel yatırımlar için cazip hale getirilmesidir.

Kamu harcama yatırımlarındaki %10’luk bir tasarruf, büyümeyi 1 puan aşağı çekebilecektir. Dolayısıyla ortalama %3 civarındaki bir büyüme, önümüzdeki 10 yıllık süreç içinde işsizliği %20’lere hızla taşıyabilecektir. SLAYT 8

Dışarda ve özellikle de içerde kırılganlıkların böylesine hakim olduğu bir ortamda, Türkiye yeni bir kalkınma modeline, yeni reformlarla acilen ihtiyaç duymaktadır. Ve bu kalkınma modelinin odağında katma değerli üretim artık yerini almalıdır. Bunun için de eğitimden, teşvik sistemine, adil vergilendirmeden adil yargılamaya kadar birçok konuda somut adımlar atılmalıdır.  

Yaratıcılığı ve tasarımı esas alan Mühendis bir toplum gelişmeli, yap-sat yerine, al-sat’a dönük bir topluma dönüşmemize müsaade edilmemelidir.

Bunun adına değişim, dönüşüm, rüya, hayal, yeniden yapılanma ne derseniz deyin. Ama mutlaka hayata geçirmek zorundayız.

Daha fazla zaman kaybedilmemelidir. Aksi takdirde geleceğe dair yapılan öngörülerde, Türkiye’nin ancak 2050 yılında 14. büyük ekonomi olacağı ifade edilmektedir. (Goldman Sachs)

2014’ün başında, değerlendirme kuruluşları tarafından yapılan analizlerde; Fitch'in siyasi krizin Türkiye'nin kredi itibarını zayıflatabileceğini, SLAYT 9

S&P Türkiye’nin not görünümünü durağandan negatife çevirdiğini,

Moody’s cari açığın sürdürülebilir olmadığını,

Standard&Poor's; Türk bankalarının ekonomideki daralmaya karşı daha kırılgan" olduğunu belirtmişlerdir.

Gerek küresel piyasalarda, gerekse içeride yapılan uyarılar dikkatle değerlendirilmelidir. 

Reel kesim, ekonominin en hassas dengesidir. Bu dengedeki bir bozulma ekonominin tamamına olumsuz yansıma anlamına gelecektir. O nedenle de olası her türlü riskin bertarafı hususunda gerekli adımlar atılmalıdır.

Bu anlamda; 4 Mart’ta Sayın Ali Babacan’ın TOBB’a bağlı 60 sektör temsilcisi ile 5’er dakikalık bir görüşme yaparak sektörler özelindeki konuları dinleyecek olmasını önemli bir girişim olarak değerlendiriyor ve teşekkürlerimizi sunuyorum. İyiniyetli atılan her adımı önemsiyor ve alkışlıyoruz.

Değerli Meclis Üyelerimiz,

Freedom House isimli bir araştırma şirketi tarafından yıllardır yapılan dünyanın özgürlük haritasına göre
88 ülke özgür (yeşil);59 yarı-özgür (sarı);48 özgür değil (mor).  SLAYT 10

Çalışmada, siyasi ve medeni hak ve özgürlükler dikkate alınmıştır.

Türkiye 35 yıldır 3 ile 5 arasında not alan yarı özgür konumdaki 59 ülke arasında yer alıyor. Burası kısmen özgür bir coğrafya olarak tanımlanıyor. Bu coğrafyada; Ukrayna, Moldova, Arnavutluk, Pakistan, Tunus yer alıyor. Ukrayna Kiev’deki son çatışmalara da bu noktada dikkatlerinizi çekmek isterim.

Bu kapsamda, yeni internet kısıtlamalarını kabul etmemiz mümkün değildir. Bu hususta yazılı girişimlerimizi de yaptık. 

Teknolojinin egemen olduğu bir dünyada; bilgi toplumu olma özlemimizden, demokrasinin sağlıklı işletilmesine, seçilmişlerin haklarından, AB üyeliğimize kadar birçok önemli başlık internete getirilen yasaklarla rafa kaldırılacaktır. Ümit ediyoruz ki, internetten, basına, ifade özgürlüğünden yargı bağımsızlığına kadar, Türkiye hak ettiği yere ulaşır. 

Sizlere Ocak ayında gönderdiğimiz Ekonomik Rapor’dan bazı önemli maddeleri paylaşmak istiyorum.     SLAYT 11-13

Konuşmamı burada tamamlarken, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Ender YORGANCILAR

Yönetim Kurulu Başkanı

 

Başkana Ulaşın