MECLİS KONUŞMASI – 25 Ağustos 2014
Sayın Başkanım,
İzmir Defterdarı Sayın Tamer UTKUCU,
Geçmiş Dönem Başkanlarımız,
Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Ağustos ayı Meclis Toplantımıza hoşgeldiniz.
İzmir Defterdarı Sayın Tamer UTKUCU’ya toplantımıza katılımları için huzurlarınızda teşekkürlerimi sunuyorum.
HEYKEL SLAYT 1
Siyasi iklim anlamında oldukça sıcak bir yazı geride bırakmak üzereyiz. Son 1 senede toplumu geren o kadar mesele var ki bunlardan birisi de son günlerde Lice’de ortaya çıkan heykel mevzusu. 1 askerimizi bu yüzden şehit verdik. Bu cüreti anlamakta gerçekten güçlük çekiyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, böyle bir açılış törenine müsaade etmesi bile abesle iştigaldir. Önce bayrak indirme, ardından bu tür girişimlerin tekrarına asla müsaade edilmemelidir. Geçen hafta Van’da yine 1 şehit verdik. Askeri lojmanlara saldırılar yapılmakta. Evet biz de barış olsun istiyoruz ancak böyle bir süreçte bu adımlar, şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmaktadır. Bunu da çözüm sürecini engellemek isteyenlerin iyice bilmesi ve kabul etmesi gerekmektedir.
Son bir yıldır toplumsal barışın bozulmasına dair önemli olaylara tanıklık ettik. Etnik farklılıkların ve kültürel çeşitliliğin ülkemizin en önemli zenginliği olduğuna inananlardan birisi olarak; mevcut ortamın yumuşatılması ve artık yeni gerginliklerin yaratılmamasını diliyorum.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
CUMHURBAŞKANLIĞI SLAYT 2
10 Ağustos günü gerçekleşen seçimlerle halkımız Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanını seçmiştir.
12 yıllık Başbakanlık döneminin ardından, Cumhurbaşkanlığına seçilen Sayın Erdoğan’ı tebrik ediyoruz. Bundan sonraki süreç, Sayın Erdoğan’ın kendi kariyer hayatında olduğu kadar Türkiye için de önemli bir dönüm noktası olacaktır. Yeni Türkiye olarak adlandırılan bu dönem, ülkemize ve milletimize hayırlı olsun. Seçimin ardından Sn. Erdoğan tarafından ismi açıklanan Başbakan Sn. Ahmet Davutoğlu’nu da tebrik ediyor, başarılar diliyoruz.
Sn. Cumhurbaşkanımıza bu önemli süreçte başarılarının artarak devamını dilerken, Sayın Abdullah Gül’e de ülkemize yapmış olduğu katkılardan ve bugüne kadar ki sağduyulu yaklaşımlarından ötürü teşekkür ediyoruz.
Sn. Erdoğan’ın Balkon konuşmasını, toplumun ayrışmasını ve toplumun birbiriyle çatışmasını önleme noktasında çok anlamlı buluyorum. 77 milyonu kucaklayıcı sözleri önemlidir. Zaten Türkiye’nin en yüce makamına yakışan da budur. Beklentimiz kuşkusuz bir partinin değil, geçmiş liderlerde örneklerini gördüğümüz gibi tüm Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olmasıdır. Halkın talebi de bu yöndedir.
Bu seçimin ardından, Türkiye, yeni bir seçim sürecine daha girmiştir. Bunun anlamı, Türkiye’nin gündeminde siyasetin yine ağırlığını koruyacak olmasıdır.
Oysa ki; küresel piyasalar henüz istikrara kavuşmamışken, jeopolitik risklerimizle birlikte, Ortadoğu’daki savaş ortamı ihracatımızı olumsuz etkilerken, FED’in faiz artırma kararına yaklaşılırken ve kırılganlıklarımız mevcudiyetini korurken önce siyaset, sonra ekonomi deme lüksümüz bulunmamaktadır. Uluslararası raporlarda da Türkiye için kritik uyarılara yer verilmektedir. Bunlara ek olarak, kabinede yapılacak değişiklikler de piyasalar tarafından merakla beklenmektedir.
TEŞVİK TOPLANTISI SLAYT 3
Konuşmama 24 Temmuz’da gerçekleştirdiğimiz İzmir Ekonomi Zirvesi ile devam etmek istiyorum. Sizlerin de davetli olduğu söz konusu toplantıda, İzmir’deki Oda, Borsa ve Birlik Başkanları teşvik sistemi ile ilgili görüşlerini Ekonomi Bakanı ve kurmayları ile paylaştı. Ben de Odamız adına görüşlerimizi detaylı bir sunumla takdim ettik. Ümit ederiz ki, İzmir’in teşviklerle yaratılan mağduriyeti giderilir ve konuşulanlar orada kalmaz.
7. TÜRKİYE SANAYİ VE TİCARET ŞURASI SLAYT 4-5-6
7 Ağustos günü Sayın Başbakan ve Ekonomi Kurmaylarının katılımı ile yapılan 7. Türkiye Sanayi ve Ticaret Şurası’nda; Sanayi Odalarının, İzmir’in ve Ege Bölgesi’nin aktarılan konularını da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ancak ilginç olan 4 yıl önceki 21.10.2010 tarihli Sanayi Konseyi konuları ile de benzerlik taşımasıdır.
SANAYİ ODALARININ KONULARI
İZMİR’İN KONULARI
EGE BÖLGESİ’NİN KONULARI
DÜNYADAN GÖRÜNÜM SLAYT 7
Biz böyle bir sürecin içindeyken, dünyadaki genel görünüme bakmak istediğimizde 2 verideki değişim bize aslında çok şeyi anlatmaktadır.
Ülkelerin risk primi CDS ve imalat sanayide satın alma yöneticileri endeksi PMI için seçilen ülkelere baktığımızda; zıt yönlü azalış ve artışlar riskleri ortaya koymaktadır.
YÜKSELEN PİYASA EKONOMİLERİ SLAYT 8-9
Diğer yandan, ekonomist Mahfi Eğilmez tarafından hazırlanan ilginç bir tablo var. Yükselen piyasa ekonomilerindeki onar yıllık gelişim incelenmiş ve Türkiye’nin son durumunun fotoğrafı çekilmiştir. Çalışma için 23 ülke seçilmiş ve beş kriterde büyüme, enflasyon, bütçe dengesi, cari denge ve işsizlik için en yüksekten en düşüğe göre her bir ülke puanlanmış ve sıralama oluşturulmuştur. Buna göre Türkiye, son 10 yılda sonuncu sıraya oturmuştur.
RUSYA İTHALATI SLAYT 10
Rusya-Ukrayna arasındaki sorunlar sıcaklığını korurken, AB ve ABD’den gelen yaptırımlar özellikle gıda ithalatına gözleri çevirmiştir. Şöyle bir baktığımızda Türkiye’nin bu şansı değerlendirmesi gerektiğini görmekteyiz. Çünkü, Rusya’nın AB’den ve Türkiye’den yaptığı tarımsal ithalat oranlarını karşılaştırdık. Ve önemli Pazar fırsatlarının olduğunu gördük.
SANAYİ ÜRETİM ENDEKSİ SLAYT 11
Sanayi endeksindeki son durum, 50’nin altına gerileyen PMI endeksini de teyit eder niteliktedir. 2012 Aralık ayından bu yana bir azalıp, bir artan endeks, üretimin sürekliliği adına endişe vericidir. Özellikle; enflasyon ve sanayi üretim endeksinde 2014 yılından itibaren aranın açılması, yükseliş eğilimine giren enflasyona dikkat çekmektedir.
Bir türlü yakalanamayan hedef, artış eğilimini sürdürmesi ve gelişmekte olan ülkeler içinde en yüksek orana sahip olunması, enflasyonu öne çıkarmakta ve risk unsuru haline getirmektedir. Oldukça dikkatli olunması gereken bir süreçteyiz.
Türkiye son 10 yılda yaşanan küresel likidite bolluğunu üretimi ve ihracatı değil tüketimi, üretken olmayan konut gibi yatırımları finanse etmek için kullanmıştır. Ancak, artık yeni yöntemler uygulamak zorundayız. Bu yolun da rekabet gücü yüksek inovatif reel sektör ve ihracata dayalı büyüme olması gerektiği hususunda tüm kesimler hemfikirdir. Hem ulusal, hem de küresel koşulların tüketim çekişli büyümede denizin bittiğini ortaya koyması bu zorunluluğu netleştiriyor.
1994-2003 arasında yüzde 2,9 olan büyüme hızı, 2004 sonrasındaki 10 yılda yüzde 4,9'a yükselirken, cari açığın da milli gelire oranı ortalama olarak binde 6 iken, 2004 sonrası 10 yılda yüzde 4,3 olmuştur. Aynı dönemlerde yurtiçi kredi hacminin milli gelire oranı yüzde 15,7'den yüzde 41,5'e yükselmesi de bu gelişmeyi teyit etmektedir.
Özel sektörün borçluluğu da dikkate alındığında; sadece iç talep büyümesi ile 2023 hedeflerinin yakalanabilmesi mümkün değildir. Dış talep yani ihracat ülkenin geleceği açısından her zamankinden çok daha önemli hale gelmiştir. Bunun için reel sektör ve üretim öncelikli, makro ekonomik politikalar ve iklim gerekiyor.
Reel kesim olarak; 2015 Haziran seçimleri ile yükselecek tansiyon, yüksek cari açık, artan enflasyon ve dışa bağımlı yapımız ile birlikte, gerek küresel piyasalardaki gerekse içerdeki gelişmeler bizleri endişelendirmektedir. Çünkü biliyoruz ki özel sektörün borcu risk seviyesindedir. Ve yine biliyoruz ki çok düşük karla çalışan reel sektör, sıkıntıyı ilk hissedecek olandır.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının açıklamaları da bu endişeyi körüklemektedir.
O nedenle, ekonomik istikrarın siyasi istikrarın önemli bir unsuru olduğu unutulmamalıdır. Genel seçimler öncesi ekonomi yönetiminde taşları yerinden oynatmak Türkiye’nin riskini artırabilir. Ekonomi yönetiminde tecrübeye önem verilmesi ve istikrarın korunması çok önemlidir.
YAPISAL REFORMLAR SLAYT 12
Yeni Türkiye’den bizim anladığımız; siyasal, ekonomik ve toplumsal anlamda gelişmesinin önünü tıkayan nedenleri ortadan kaldırmak için yapısal reformları tek tek hayata geçirerek, ilk 10 ekonomi arasına girme gayretini gösteren bir Türkiye’dir. Biz kendi adımıza 3 başlıkta 18 tane reform yapılmasını bekliyoruz. Yeni Türkiye bu reformlarla, üretim hamlesiyle şahlanacaktır.
SİYASAL REFORMLAR
1.Anayasa
2.Seçim Sistemi ve Siyasi Partiler Yasası
3.Şekli Demokrasi Yerine İşlevsel Katılımcı Demokrasi
4.Bürokrasi Reformu (Liyakat, az ve hızlı bürokratik süreçler)
EKONOMİK REFORMLAR
1.Vergi Reformu
2.AR-GE ve İnovasyon ile Katma Değerli Üretimi Artıran Adımlar
3.Üretime Dayalı Büyüme Yönünde Atılacak Adımlar Bütünü
4.Yatırım Ortamının İyileştirilmesi ve Teşviklerle Desteklenmesi (iş yapmayı kolaylaştırıcı, rekabetçi üretim vb.)
5.İthalatı ve Cari Açığı Düşürmeye, Tasarrufu Artırmaya Yönelik Adımlar
6.Tarımsal Reform
7. İşgücü Piyasasının Reorganizasyonu ve İstihdamı Artırıcı Reformlar
8-STA’lar ile İhracatı Artırıcı Reformlar (AB-ABD Transatlantik)
9-Yüksek Faiz, Düşük Kur Etkisinden Sanayinin Kurtarılması
10-Kayıtdışı Ekonomi ve Haksız Rekabetle Mücadele
SOSYO-KÜLTÜREL REFORMLAR
1.Eğitim
2.Hukuk
3.İnsan Hakları (Azınlıklar, özgürlükler vs.)
4.Kadının Sosyal Konumu ve Haklarının İyileştirilmesi
Değerli Meclis Üyelerimiz,
SURİYELİ SORUNU SLAYT 13-14
Ortadoğu’da yaşanılanlar, insanlık dramını ortaya koymuş ve doğal olarak Türkiye’nin Suriye’li vatandaşlara insani yardımını zorunlu kılmıştır.
Ancak bugün 1,2 milyona yaklaşan sayıları ile Suriye’li vatandaşların ülkemizde toplumsal huzuru ve yaşam kalitesini bozduğunu görmekteyiz.
Sokaklarda, parklarda yatarak kötü bir görüntü de oluşmaktadır. Oda’nın yanındaki küçük parkta bile aylardır sabahları yatan Suriye’liler bulunmaktadır.
Evet yardım edelim. Ama bir planımız olmadan bu insanları sokağa salmayı anlamakta zorluk çekiyoruz. Kamplarda sadece %25’i yaşayabilmekte ve Kızılay kartını temin edebilmektedir. %75’i sokaklarda.
Bununla birlikte;
Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre; Çalışma Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalara göre; işverenler çalışma izni olan Suriyeliler için yüzde 2 prim ödeyecekler. Türkiye’de normal çalışanlar için işverenlerin ödediği sigorta primi ise %30’u aşmaktadır.
Gelecek adına, çok dikkatli davranılması gereken bir husus olduğu inancındayım. Türkiye, insanlık ve komşuluk görevini yaparken, kendi vatandaşının haklarını ihlal etmemeli, gelecekte olası başka bir azınlık sorunu oluşturmamalıdır.
Yanlış anlaşılsın istemem ama İzmir, işsizlikte Doğu Anadolu ile yarışırken, Suriyeli vatandaşların burada işe yerleştirilmesini açıkçası çok doğru bulmuyorum.
Gaziantep’te yaşanılan acı ölüm gelinen noktanın yanlışlığını da açıkça ortaya koymaktadır.
Diliyoruz ki, özellikle sokakta yaşayan Suriyelilere bir çözüm bulunur ve zaten gergin olan toplum için yeni gerginliklere kapı açılmaz.
RUH SAĞLIĞI SLAYT 15
Değerli Meclis Üyelerimiz,
Sağlık Bakanlığı tarafından iller bazında yapılan bir çalışmaya göre psikolojik açıdan rahatsızlığı olan vatandaş sayımızda ciddi bir artış gerçekleşmiştir.
Bu çok önemlidir. Ruh sağlığı bozulan, her an kendini stres ve tehdit altında hisseden, şiddete başvuran, uyuşturucudan daha tehlikeli ve etkili Bonzai denilen bir maddeyi kullanan, sosyal medyada bile ayrışan, kavga eden bir topluma dönüşmemiz zaten hiç normal değil. Sağlık Bakanlığı’ndan şunu bekliyoruz. Açıklamanın ötesinde, lütfen aile hekimlerimiz aracılığıyla bu hususa özel ilgi gösterelim. Zira ruh sağlığı bozulan bir toplum, gelecek Türkiye’si adına endişe vericidir.
Saygılarımla,
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı