EBSO Meclis Toplantısı
24.06.2013
Sayın Valim,
Sayın Başkanım, Geçmiş Dönem Başkanlarımız,
Disiplin Kurulu Üyelerimiz, Onur Üyelerimiz,
Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Haziran ayı Meclis Toplantımıza hoşgeldiniz. Sayın Valimize, katılımlarından ve bilgilendirmelerinden ötürü teşekkürlerimi sunuyorum. Bir kez daha yeni görevinde başarılar diliyorum.
Sayın Valim,
Geçen ay bu kürsüde, ülkemizde son zamanlarda artan şiddete ilişkin slaytlar ve ilgili verilerle görüşlerimi paylaşmıştım.
Haziran ayında da Gezi Parkı eylemleri ülkemizin gündemini oluşturmuştur. Gençlerin demokratik hakkını kullanması ile başlayan tepkiler, polisin kontrolsüz gücü ile Türkiye’nin dört bir yanına yayılmıştır. SLAYT 1
İçimiz yanarak izlediğimiz görüntülerden bazılarını ne yazık ki İzmir’de de gördük. Eli sopalı, sivil giyimli kişilerin davranışlarını kabul etmemiz mümkün değildir.
Sayın Valim, sizlerin de katkıları ile atılan adımlar çok önemlidir. O nedenle de şükranlarımızı sunuyorum. Kamu vicdanı açısından bu sonucu çok önemsiyoruz. Ancak ülke geneli açısından yeterli olmadığını da biliyoruz.
Burada ifade etmek istediğim nokta, Gezi eylemleri ile başlayan süreci kaygıyla izlediğimizdir.
Kaygılanıyoruz çünkü ülkenin güvenlik güçleri ile yarınımızın umudu gençlerimiz karşı karşıya gelmiştir.
Kaygılanıyoruz çünkü, hoşgörü yerine yönetimsel algılama ve müdahale hataları süreci çıkmaz bir noktaya taşımıştır.
Kaygılanıyoruz çünkü, uluslararası arenada kazanmış olduğumuz ülke itibarı ve güven ortamı gelecek vizyonumuza zarar vermiştir.
Oysaki Türkiye farklılıkları ile beslenen, farklılıkları ile zenginleşen, 2023 hedefleri doğrultusunda gelişen ekonomisiyle yıldızlaşan bir ülke haline gelmişken, yabancı yatırımcıların ilgi odağında, demografik ve coğrafik avantajlarını fırsata çevirme planları içindeyken,
yaşadığımız bu süreç bizleri gerçek anlamda kaygılandırmaktadır. Telafisi olmayan bir süreç söz konusudur. Özellikle de yatırım ortamının bozulmasına asla müsaade edilmemelidir.
Bugün elimizde kalanlara baktığımızda; güvensizlik, kutuplaşma, sen ben kavgasını görmekteyiz. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir ve bizler de bazı sorunlarımız olsa da demokrasimizi korumak ve geliştirmek zorundayız. Yaşanan sürecin panzehiri nitelikli demokrasidir. Demokrasilerde toplumun ayrışması yoktur. Demokrasilerde halka orantısız diye ifade edilen şiddet de yoktur. Demokrasilerde diyalog vardır, fikir hürriyeti vardır, Anayasa ile verilmiş hakların güvencesinin devlet tarafından sağlandığı bir ortam vardır.
Türkiye, tarihe geçen bu süreci hak etmemektedir. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine sabır, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Hükümet ve muhalefet böylesine hassas bir noktada uzlaşma içerisinde olmalı, vatandaşla kamu artık karşı karşıya getirilmemelidir. Tüm bu yaşadıklarımızın demokrasimize katkı koymasını ümit ediyor, şiddetten, nefretten uzak, barış ve huzur dolu, gençlerimizle birlikte büyüyen bir Türkiye özlemimin altını çizmek istiyorum. Verilmesi gereken mesajlar verilmiş, alınması gerekenler de alınmıştır diye düşünmekteyim.
DEMOKRASİ ENDEKSİ/SLAYT 2
The Economist dergisinin bir yan kuruluşu olan EIU'nun her sene hazırlamakta olduğu Demokrasi Endeksi'ne göre Türkiye çok veya az demokratik olarak kategorize edilen 116 ülke arasında 88. sırada yer almaktadır.
Çalışmada, Türkiye seviyesinde kişi başına milli geliri olan bir ülkenin yaklaşık demokrasi endeks değeri 7 civarında iken, Türkiye’nin ortalama endeks katsayısı 5,7 civarındadır. Endeks oluşturulurken, 1- Seçim yöntemi ve parti sayısı, 2- Hükümetin icrai yetkileri ve sorumlulukları, 3-Siyasi katılım, 4-Demokratik siyaset kültürü, 5- Sivil özgürlükler, dikkate alınmaktadır.
İlk 10 büyük ekonomi hedefimize doğru yol alırken, mutlaka gerek demokrasi, gerekse insani kalkınmışlık endekslerimizdeki sıkıntıları da çözmek zorundayız.
Demokrasisiz gelişme ve zenginleşme çağımızda mümkün olamayacağı gibi, anlamlı da bulunmamaktadır. Zira bugünler ve yarınların nicelikten çok niteliği ön plana çıkardığı tartışma götürmez bir gerçektir.
Ülke bütünlüğümüz, sadece coğrafi boyutta değil, ortak idealler boyutuyla birlikte her şeyin önündedir. Eğer bir ülkede huzur ve güven yerini çatışmaya bıraktıysa, orada ne dirlik, ne de birlik sağlanabilir. Huzur ve güven ortamının yeniden tesisi, ekonomik geleceğimiz açısından da son derece önemlidir.
Küresel piyasalardaki gelişmeler doğrultusunda, Türkiye’nin bundan sonra zaman kaybına, maddi, manevi değer kaybına tahammülü yoktur. Bir kez daha gördük ki, sıcak paranın oynak yapısı, Türkiye’nin dengelerini de bozabilecektir.
O nedenle de, ekonomi yönetimimizin bugün dünden daha çok yapısal reformlara yönelmesi, süreci dikkatle okuması, olası risklerin önüne geçecektir.
Özellikle de ertelenen işgücü piyasası reformlarına yeniden odaklanılmalıdır.
KÜRESEL PİYASALAR: SLAYT 3
G8 Küresel Ekonomi Zirvesi’nden çıkan sonuç: Kötü günlerin geride kaldığıdır. Bu çok önemlidir.
Diğer yandan; FED, ABD’de toparlanmanın başladığı ve tahvil alım programının 2014'te sona erebileceğini belirtmesi, piyasalar tarafından daha önce fiyatlanmayan ve gelişmekte olan ülkeler için çok negatif bir gelişme olarak algılanmıştır.
Dünya borsaları özellikle de gelişmekte olan ülkeler değer kaybına uğrarken, döviz de hızlı yükselişi ile anında tepki vermiştir.
Merkez Bankası tarafında yapılan son açıklamada, "Yurt içi nihai talep sağlıklı bir toparlanma sergilerken, ihracat zayıf küresel talebin etkisiyle yavaşlamaktadır”, ifadelerine yer verilmiştir.
Yaşanan bu süreçte, Merkez Bankası’nın duruşu, algısı ve uygulamalarının çok kritik hale geldiği görülmektedir. Çünkü, kısa vadeli dinamikleri kontrol edebilecek araç ve mekanizmalar bu kurumun elinde bulunmaktadır. Ekonomik ve politik konjonktür itibariyle Merkez Bankası’nın yeni ve daha dinamik pozisyona geçmesi kaçınılmazdır.
Bu bağlamda yaşanan türbülansta kendisinden beklenen işlevleri yerine getiremeyen rezerv opsiyon mekanizmasının esnekliğinin artırılmasına ilişkin düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
Son açıklanan 5 yıllık 10. Kalkınma Planı’nda, oldukça iddialı hedefler belirlenmiştir. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için kurgulanan makro ekonomik politika dizaynı oldukça iyi görünmektedir. SLAYT 4
Sanayi sektöründe öngörülen dönüşümün referansları gerçekçidir. Ancak, bunun başarılabilmesi için bizlerin çok ama çok çalışması ve tabi ki, ümidimizi korumamız esas olandır.
Ümidimizin olması için de politika yapımcılarının reel sektör öncelikli bir bakış açısını güçlendirmeleri, makro ekonomik iklimi buna uygun hale getirmeleri gerekiyor. Biz bize düşeni yapmaya hazırız.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
CDS-SLAYT 5
Geçen ay ard arda 3 kuruluş tarafından notu artırılan Türkiye’nin, Küresel piyasalardaki gelişmeler ve Gezi Eylemleri süreci ile, yurtdışındaki risk algısı da yükselmiştir. CDS olarak tanımlanan ve uluslararası arenada risk algısı olarak bilinen bu veriye baktığımızda, yaşanan son gelişmelerin ardından bozulan bir ivme görmekteyiz.
BÜYÜME
2013 yılının ilk çeyrek büyüme oranı %3 olarak açıklandı. Türkiye, kısa vadeli beklentilerle uyumlu ancak, potansiyelinin çok altında, 2023 vizyonunun oldukça gerisinde büyümüştür. Dünya Bankası yılsonu büyüme oranı beklentisini %4’ten %3,6’ya indirmiştir. İmalat sanayideki büyüme 2012’nin son çeyreğinde 0, yılın ilk çeyreğinde de sadece binde 9’da kalmıştır. SLAYT 6
Detaylarına baktığımızda, SLAYT 7
İhracata dayalı büyüme yerini iç tüketime bırakmıştır. Kamu sektöründeki yatırımlar ve tüketim, özel tüketim ve ihracatın katkısını geride bırakmıştır.
Özel kesim yatırımlarının ciddi oranda, gerilemesi yarınlara ilişkin algı hakkında bilgi vermektedir. Yerli ve yabancıların üretken yatırımlarını artırması için önce politik, ardından da yatırım ikliminin iyileştirilmesi gerekmektedir. Zira, kamu yatırımlarının yüksek düzeyinin korunması, bütçe yapısı nedeniyle, olası değildir. 2023 hedefleri için gerekli olan en önemli şey, yeni ve yenilik bazlı sektörlerde özel sektörün yapacağı büyük yatırımlardır.
Diğer taraftan mevcut ekonomik ortamda kısa vadede büyümeyi etkileyecek en önemli değişkenin reel kurlar olduğu açıktır. Gerçekçi değerlenmiş kurların bir taraftan ihracatın artışına, diğer taraftan da ithalatı yavaşlatmasına yapacağı katkı ile Türkiye ekonomisi yapısal dönüşüm için zaman kazanacaktır.
Son açıklanan 2012 yılı Kurumlar Vergisi Listesinde reel sektör 14. sıradan listeye girerken, ilk sıraları bankalar oluşturmuştur.
Bir yanda yüzde 7’ye mal ettikleri parayı, kredi olarak en az yüzde 200 karla satan bir kesim, diğer tarafta da, yüzde 10’un altında kar ile yaşamaya, yatırım yapmaya çalışan reel sektör ile karşı karşıyayız.
Yıllardır devam eden bu yapı, finans öncelikli bakış açısının, sıcak paraya dayalı büyüme isteğinin doğal, ama normal olmayan bir sonucudur. Ülke ekonomisinin gücü, üretim gücü ile, üretim gücü ise sanayinin gelişmişliği ile ölçülür.
Bu noktada, sanayinin ekonomimizin temel öğesi olduğu, Türkiye ekonomisi ve sanayide yapısal dönüşümün zorunluluğu da artık görülmelidir. Sanayisiz kalkınma mümkün değildir.
DÖVİZ AÇIĞI POZİSYONU SLAYT 8
Yaşadığımız konjonktürde kurlarda ciddi dalgalanmalar yaşanmaktadır. Bu da özellikle pozisyon açığı olan kesimleri ciddi düzeyde olumsuz etkilemektedir. Reel sektörün döviz pozisyon açığına baktığımızda, riskli bir duruma gidildiğini görmekteyiz. Zira gerek yurtiçi, gerekse yurtdışı kaynaklı olası olumsuz bir durum ve hatta kriz sonrasında kurlarda yaşanacak olası dalgalanmalar nedeniyle döviz açığında artan bu rakamlar, firmalar için ciddi tehlike anlamına gelmektedir.
Özellikle de, kısa ve orta vadeli yatırım kaynağını yurtdışından sağlayan reel sektör, olası kur artışlarını dikkatle değerlendirmelidir. Zira döviz pozisyonu açıkları açısından tehlikeli bir döneme girmiş bulunuyoruz.
MESKOM İSİMLERİ SLAYT 9
Meslek Komiteleri isimleri ile ilgili TOBB’la olan görüşmelerimiz sonrasında, diğer odalarla olan uyumun bozulmaması adına slaytta görmekte olduğunuz isimler, son halidir.
İŞGÜVENLİĞİ VE TEFTİŞ
20 Haziran Perşembe günü Odamızda da gerçekleştirmiş olduğumuz İş Sağlığı ve Güvenliği toplantısına olağanüstü katılım, konunun önemini de ortaya koymaktadır.
İşsağlığı ve güvenliği hizmetlerinin; 50’den az çalışanı olan, tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde Temmuz 2013’den itibaren yürürlüğe gireceğini tekrar hatırlatmak isterim.
TORBALI YAZIBAŞI ÇEVRE İL MÜDÜRLÜĞÜ CEZA
İstanbul’a kesilen ceza 1,5 milyon iken, İzmir’de kesilen ceza 4,2 milyon TL’dir.
DELOİTTE TOPLANTISI
1 Eylül 2013 tarihinde yürürlüğe girecek olan E-fatura yükümlülüğüne ilişkin mevzuatın bilgilendirilmesi için Deloite uzmanlarının katılımı ile, 26 Haziran 2013 Çarşamba günü 09.30’da Odamız Meclis Salonu’nda yapılacak toplantıya katılımınızı bekliyoruz.
Son olarak, her sene yapmış olduğumuz üye memnuniyet anketlerini bugün de sizlere dağıttık. Sizlerden ricamız, 5 dakikanızı ayırarak anketlerimizi doldurmanızdır.
Konuşmamı burada tamamlarken, sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı