Sayın Başkanım,
Sayın Milletvekilim (Mehmet Ali Susam)
Geçmiş Dönem Başkanlarımız,
Disiplin Kurulu Üyelerimiz,
Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sayın Milletvekilimize hoşgeldiniz diyor, katılımlarından ötürü teşekkürlerimi sunuyorum.
90 yıldır Cumhuriyetle yönetilen bir ülkede yaşıyor olmaktan dolayı sonsuz mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim. 29 Ekim’de kutlayacağımız Cumhuriyet Bayramımız vesilesiyle Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle, minnetle bir kez daha anarak konuşmama başlamak istiyorum.
5. İzmir İktisat Kongresinin gerçekleştiriliyor olmasından çok büyük mutluluk duymaktayız. Çünkü 2010 yılında Yönetim Kurulumuz ile birlikte Ankara ziyaretimizde özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Ali Babacan ile görüşmelerimizin ana konularından biri de İzmir İktisat Kongresi idi. Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakan öncülüğünde Kabinenin Kongreye katılıyor olmasını, İzmir adına çok önemsiyorum.
Duyurusunu yaptığımız ve 30 Ekim-1 Kasım tarihlerinde Swiss Otel’de gerçekleştirilecek olan Kongre’ye katılımınız hususunu önemle rica ederim.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
ABD ile AB’nin arasında yapılacak Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’na Türkiye’nin de mutlaka dahil edilmesi gerektiğini her fırsatta savunuyoruz. Hükümetin ilgili bakanları da, elinden gelen gayreti gösteriyor. SLAYT 1
Bu kapsamda IMF ve Dünya Bankası toplantıları için Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile birlikte Washington’da Amerika Ticaret Odası’nda düzenlenen toplantıda ABD’de iş dünyasına hitap ettik. Anlaşmadan her iki tarafın da kazançlı çıkacağı vurgusunu yaptık.
TOBB ile ABD Ticaret Odası, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Projesi üzerinde çalışıyorlar. ABD’nin uzun vadeli stratejik ortağı olan Türkiye mutlaka bu organizasyonun içinde yer almalıdır. Türkiye’nin olması, hem Türkiye’nin hem de ABD ve AB’nin avantajına olacaktır. Türkiye’nin en büyük ticari partneri AB ülkeleridir. ABD ile de aynı seviyeye gelmek istiyoruz.
Devlet ve özel sektör odaklı yaklaşımın benimsenerek; Washington, New York ve Atlanta’da gerçekleştirilen Türkiye Yatırım Haftası etkinliklerinin ardından, San Fransisco, Los Angeles, Seattle ve Chicago’da da düzenlenen etkinliklerle, havacılık, turizm, enerji, telekomünikasyon, ulaşım, girişim sermayesi gibi alanlarda önemli sektör liderleriyle hükümet yetkililerinin buluşmasını oldukça önemsiyorum.
Tüm bu organizasyonlar, gelecekteki işbirliğine birer basamak teşkil etmesi açısından önemlidir.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
Geçen ay oldukça kapsamlı ekonomiyi içeren konuşma ve sunumun ardından, bugün Orta Vadeli Program ve Dünya Ekonomik Görünüm Raporu çerçevesinde daha kısa bir konuşma yapmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi “2014-2016 Orta Vadeli Program” bayram öncesinde açıklandı. Mevcut durumun tespit edilmesi ve geleceğe yönelik adımların atılması açısından bu tür ekonomik programları oldukça önemsiyorum. O nedenledir ki, belirlenen hedeflerin gerçekleştirilmesi için gereken hassasiyetin gösterilmesi gerektiği inancındayım.
Bu tür programlar hazırlanırken çok fazla revizyona ihtiyaç duyulmamalıdır ki, güvenilirliği konusunda soru işaretleri yaşanmasın. Tahminde bulunmanın oldukça zor olduğu bir süreçten geçtiğimiz kuşkusuz doğrudur. Bu kapsamda değerlendirdiğimizde; 2013-2015 dönemi için yapılan revizyonlar slaytta yer almaktadır. SLAYT 2
Program; küresel koşulları, ulusal risk ve ihtiyaçları gözeten bir yapı içinde gerçekçi bir izlenim vermektedir. Küresel piyasalardaki hareketlenmeler dikkate alınarak, kamu dengelerinin sağlam tutulmaya çalışılacağı anlaşılmaktadır. Üç seçimin yapılacağı 2014 ve 2015 yıllarında kamu dengelerinin korunacağı mesajını elbette ki önemsiyoruz. Büyüme hedefleri ise daha gerçekçi belirlenmiş. Bu hedeflerin IMF'nin yeni açıkladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'ndaki Türkiye'ye ilişkin tahminlerle de uyumlu olduğu görülüyor.
Ancak, belirtmek isterim ki; planda yer alan doların değerindeki artışın enflasyonun gerisinde kalması hedefi, biz sanayicileri tedirgin etmektedir. Al-sata dönüşen bir yapı ile, dış borcunu artıran özel sektörün sürdürülebilirliğinin, hem küresel iklim, hem de ulusal koşullar nedeniyle her geçen gün güçleştiği unutulmamalıdır.
Orta Vadeli programın önceliklerine baktığımızda; SLAYT 3
. Cari açığı azaltmak
ü Yurtiçi tasarrufları artırmak
ü Mevcut kaynakları üretken alanlara döndürmek
ü Ekonominin verimlilik düzeyini yükseltmek
2. Enflasyonu düşürmek
3. Kamu maliyesinde güçlü duruşu sürdürmek
4. Büyümeyi ve istihdamı artırmak maddelerini görmekteyiz.
Cari açığı azaltmak başlığı altında yer alan hedefleri önemsememek mümkün müdür? Her biri bir Türkiye gerçeği ve atacağımız adımlar, önümüzdeki engelleri tek tek kaldıracak niteliktedir. Özellikle TASARRUFLARDA, gelişmekte olan ülkeler ortalamasının oldukça gerisinde kalmaktayız. O nedenle gecikilmiş de olsa bu adımı çok önemsiyoruz. Yüksek ve sürdürülebilir büyüme için sistemin, tasarrufu teşvik eder hale dönüştürülmesi mutlaka sağlanmalıdır. SLAYT 4
Kamu açısından baktığımızda, başta sosyal güvenlik sistemindeki açıklar ve büyük yatırımlar nedeniyle tasarruf yapması oldukça güçtür. Ancak kaynakların etkin kullanımı noktasında önemli bir misyona sahiptir.
Halk açısından baktığımızda, bireysel emeklilik ve akabinde kredi kartları için atılan adımlar, kayda değer girişimlerdir. Lüks tüketime özenme alışkanlığımızdan mutlaka kurtulmak zorundayız. SLAYT 5
Geriye ise özel sektör kalmaktadır. Bu gerçek dikkate alınarak makroekonomik iklimin yerli üretim aleyhine haksız rekabet yaratmasının önüne geçilmelidir. Merkez Bankası reel sektör aleyhine sonuç üretmeyecek kur politikalarına yönelmelidir. Böylece özel girişimcilerin daha çok tasarruf ve yatırım yapması mümkün olabilecek, sürdürülebilir yüksek büyüme yakalanabilecektir.
Yerli yatırımların artırılmasının yanında doğrudan yabancı yatırımlara da ihtiyaç duyduğumuz bir gerçektir. Gerek tasarrufların artırılması, gerekse cari açık sorunumuz noktasında “Doğrudan Yabancı Yatırımlar”da daha üst sıralarda yer alabilmeliyiz.
Oysa ki; ülkemize gelen Net Yabancı Yatırımların Gayri Safi Milli Hasılaya oranları itibariyle baktığımızda, Çin ve Brezilya’nın daha cazip bulunduğu görülmektedir. Yatırımcıya beklediği güven ve imkanı verebilmeliyiz ki arzu ettiğimiz noktaya ulaşabilelim. SLAYT 6
Orta Vadeli Program’da öne çıkan bir başka konu da; Enerji kapsamında mevcut kaynakların üretkenliğini artırmaktır. SLAYT 7
Türkiye;
Ø Enerji tüketiminde 23. ülke
Ø Dünyanın 7. büyük jeotermal enerji potansiyeline sahip,
Ø Güneş enerjisinde, büyüme hızı ve enerji talebi artışında Çin’den sonra ikinci sırada,
Ø Rüzgar enerjisinde kurulu kapasite açısından 17. sırada,
Ø Rüzgar enerjisi potansiyelinin sadece %5’ini kullanmasına rağmen rüzgar santrallerindeki artış oranı açısından dünyada 1. sırada,
Ø Yenilenebilir enerji kaynakları potansiyelinin; hidroelektrikte %36’sı, rüzgar enerjisinde %2,8’i, jeotermalde %16’sı işletilmektedir.
Ø Türkiye’de kurulu gücü 2.312 MW olan işletmede bulunan 61 rüzgar enerjisi santraline karşılık, İspanya’da 967 santralde 22.796 MW, İtalya’da 342 santralde 8.144 MW ve Yunanistan’da 137 santralde toplam 1.749 MW kurulu güç mevcuttur.
Ø Maden üretiminde dünyada 28. ülke olup, dünyadaki bor rezervlerinin %72’sine, mermer rezervinin %33’üne, bentonit rezervlerinin %20’sine ve perlit rezervlerinin yarısından fazlasına sahiptir.
Güneş enerjisinden rüzgar enerjisine, jeotermalden maden kaynaklarına kadar zengin bir potansiyele sahip Türkiye’nin, enerjide ithalata bağımlı hale gelmiş olmasını kabul etmemiz mümkün değildir.
O nedenle de, ciddi anlamda Türkiye alternatif enerji kaynaklarına yönelmeli, Almanya örneğinde olduğu gibi güneş enerjisinde ve diğer kaynaklarda gelinen noktaya ulaşabilmelidir.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
IMF, bayram öncesinde “Dünya Ekonomik Görünüm Raporu”nu açıkladı. IMF’nin küresel piyasalara yönelik riskler ve tavsiyeleri şunlar: SLAYT 8
1-FED tarafından yapılacak politika değişiklikleri dikkatlice, açık ve net yapılmalı,
2-Avrupa’da hala çözülemeyen sorunlar, yeni krizleri tetikleyebilir. Büyük ekonomiler zaman kaybetmeden toparlamak için somut adımlar atmalı,
3-ABD ve Japonya güçlü mali uyum ve reform planı hazırlamalı, AB ise güçlü bir parasal birlik, finansal sistem planı geliştirmeli,
4-Tüm gelişen ülkeler için, yeni bir yapısal reform kuşağı ihtiyacı var,
5-Çin’de yavaşlayan büyüme, emtia ihracatçılarını zor duruma sokabilir. Çin, özel yatırımlar ve ihracattan gelen talep boşluğunu doldurmak için özel hane halkı tüketimini yükseltecek kalıcı bir plan hazırlamalı.
Raporda ayrıca büyüme oranlarına da yer verilmiş ve beklentiler paylaşılmıştır. Türkiye gelişmiş ülke ortalaması ile gelişen ülke ortalaması arasında kalmaktadır. SLAYT 9
Merakla beklenen Obama ve Cumhuriyetçilerin anlaşma haberi geçici de olsa geldi. Yılbaşına kadar piyasaları ve özellikle gelişmekte olan ülkeleri rahatlatacak olan haber ile başlayan bu dönemi çok iyi değerlendirmeliyiz. Özellikle yurt içi ve uluslararası siyasi risklerden uzak durmalı, reformlar noktasına odaklanmalıyız.
Zira dünya bankası başkanı tarafından yapılan uyarıda da, ülkelerin kriz savaşçılığından, proaktif ve sistematik risk yöneticiliğine kaymaları çağrısı da bu anlamda önem taşımaktadır.
Son olarak, Kamu, STK, çeşitli Oda ve Basın kuruluşlarından oluşan paydaşlarımıza yapmakta olduğumuz anketin genel değerlendirmesini sizlerle paylaşmak istiyorum. SLAYT 10
Konuşmamı burada tamamlarken, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Ender YORGANCILAR
Yönetim Kurulu Başkanı