Sayın Başkanım,
Geçmiş Dönem Başkanlarımız,
Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Aralık ayı Meclis Toplantımıza hoşgeldiniz. Bütçe Meclisimiz olması nedeniyle bugünkü konuşmamı biraz daha kısa tutmaya çalışacağım.
Öncelikle, güzel bir haberle başlamak istiyorum.
Macaristan'la ticareti geliştirmek ve kolaylaştırmak amacıyla TOBB'a bağlı toplam 35 Oda ve Borsalar ile Macaristan Büyükelçiliği ve Macaristan İstanbul Başkonsolosluğu arasında vize kolaylığı sağlayacak bir protokol imzalandı. Ege Bölgesi Sanayi Odası’da bu anlaşmaya dahil olmuştur. Bu protokole istinaden, AB ile vize müzakereleri tamamlanıncaya kadar iş adamlarının vize alması kolaylaştırıldı.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
2013 yılının son haftası içindeyiz. Şöyle bir baktığımızda, sanattan, spora, toplumsal olaylardan, siyasete ve ekonomiye kadar gündemin çok yoğun olduğu, acı kayıpların yaşandığı oldukça hareketli ve zor bir yıl olmuştur.
Meclis toplantılarımızda da söz konusu durumları sıcağı sıcağına değerlendirmiş, görüşlerimi sizlerle paylaşmıştım.
Bugün de, genel olarak hafızalarımızı tazeleyelim, dünyada ve Türkiye’de 2013 yılının öne çıkan konularını hatırlayalım istiyorum.
DÜNYA EKONOMİSİNDE 2013’ÜN EN’LERİ /SLAYT 1
1. FED Başkanı Bernanke’nin piyasaları dalgalandıran açıklamaları
2. Gelişmekte olan ülke risklerinin açığa çıkması ve yavaş büyümeleri
3. Ardarda açıklanan uluslararası raporlarda, gelişmekte olan ülkelere yapılan uyarılar
4. AB’nin durgunluktan çıkış sinyaline rağmen, risklerinin devam etmesi
5. Almanya Başbakanı Merkel’in seçimlerle güven tazelemesi
6. ABD’nin Obamacare krizi ile kepenk kapatması
7. ABD’nin AB ile Pasifik serbest ticaret anlaşmaları
8. Ortadoğu’daki kaosun devam etmesi
9. BRICS ülkelerinin 100 milyar $’lık fon oluşturma kararı
10.Merkez Bankaları tarafından parasal genişleme politikalarının devam etmesi
11.Çin ve Japonya ekonomisinin beklentilerin altında büyümesi
12.Gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan ülkelerde PMI’ın son bir yılın en düşük seviyesini görmesi
TÜRKİYE EKONOMİSİNDE 2013’ÜN EN’LERİ /SLAYT 2
1. IMF’ye olan borcun kapatılması
2. Demokratikleşme paketi
3. Barış süreci
4. Özel sektör borçlarındaki artış
5. Kur riski ve cari açıktan dolayı kırılgan ekonomiler arasında yer alınması
6. Orta gelir tuzağı vurgusunun artması
7. Tasarrufun artırılması için atılan adımlar
8. Gezi eylemleri
9. Reyhanlı faciası
10. Suriye ve Mısır ile olan ilişkilerin bitirilmesi
11. Siyasi tansiyonun oldukça yüksek olması
12. TMSF’nin BMC’ye el koyması
13. Orta vadeli programın cari açık temeline oturtulması
14. Kredi notlarındaki artış
15. Dershane tartışmaları
16. Şiddetin toplumun her kesiminde artarak devam etmesi
17. Oda ve Borsa seçimleri
18. Yolsuzluk ve rüşvet olayları
BÜYÜME /SLAYT 3
Yılın 3. çeyreği itibari ile açıklanan büyüme oranlarını, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bazında incelediğimizde, Türkiye bir kez daha gelişmiş ülkelerin önünde yer alırken, gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kalmıştır.
Altını çizmeye çalıştığımız, vurgulamakta her seferinde fayda gördüğümüz noktayı yeniden ifade etmek isterim ki, rekabet halinde olduğumuz ülkeler nezdinde geriye düşmüş olmamız sebebiyle büyüme oranını yeterli görmemekteyiz.
İMALAT SANAYİ BÜYÜME VE KATKILAR /SLAYT 4
Çeyrekler itibari ile büyüme oranı ve sanayideki büyüme oranını incelediğimizde; imalat sanayideki büyümenin 2012 II. çeyreğinden bu yana ilk defa genel büyümenin üstünde çıktığını görmekteyiz.
Büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliği açısından, sanayi sektöründeki büyüme performansını oldukça önemsemekteyiz.
Büyümeye katkı açısından baktığımızda;
Net dış talebin büyümeye katkısı 2012 3. çeyrekte pozitif yönde yüzde 3,1 iken, 2013 3. çeyrek itibari ile negatif olup, -2,2’dir. Özel tüketim harcamaları büyümeye devam ederken özel kesim yatırımlarında da uzun süre sonra büyüme olması bizi umutlandırmıştır. Küresel koşullardaki olumsuzluklara rağmen, imalat sanayi sektörünün yılın ilk 9 ayında yüzde 3,5 büyümesini olumlu ancak, gelecek adına yetersiz görmekteyiz.
3. çeyrekte Dolarda yüzde 9,4, Euro da ise yüzde 15,8'lik artışa rağmen mal ithalatı yüzde 3,5 artarken mal ihracatı yüzde 3,4 oranında gerilemiştir.
Türkiye'nin başta komşu ülkeler olmak üzere ihracat pazarlarında hem siyasi sorunlar hem de küresel istikrarsızlıklardan kaynaklı, ihracattaki sınırlı artışı büyümenin kalitesi açısından da önemsemekteyiz. Ayrıca dış girdi bağımlılığı ve artan kurlar maliyetleri artırarak dış pazarlarda avantaj elde edilmesini de engellemiştir.
Kredilerle iç talep çekişli olarak büyüyen bir ekonomide faizler son derece önemlidir. Faizlerde yılın ikinci çeyreğinde karşılaştığımız rekor düzeydeki düşük oranların yakın zamanda yeniden görmek olası değildir.
Ortaya çıkan bu resim göstermektedir ki; 2014 yılında yeni bir vizyonla, üretime ve ihracata dayalı sürdürülebilir bir büyüme için somut adımlar atılmalıdır.
Değerli Konuklar,
Bu durum da göstermektedir ki, Türkiye ekonomisinde dış girdi ve kaynak bağımlılığını azaltacak yapısal dönüşüme ihtiyaç bulunmaktadır. Bunun gerçekleştirilememesi halinde ekonomimiz yine cari açık ve büyüme tercihi arasında sıkışıp kalacaktır.
Küresel gelişmeler göstermektedir ki, dış talepte daha yoğun rekabet koşullarıyla karşılaşılacaktır.
TALEBE İLİŞKİN GÖSTERGELER SLAYT 5
İç talep destekli büyümenin nasıl olduğuna baktığımızda aslında grafik bunu ortaya koymaktadır. Geçen seneye nazaran, otomotiv satışlarından, beyaz eşya satışlarına kadar yaşanan artış çok bariz olarak görülmektedir. Diğer yandan 2010 ve 2011 yılına göre her bir kalemin, 2013 yılında daha düşük artış oranlarında kalmış olması da yılın değerlendirilmesine ışık tutmaktadır.
ÖZEL SEKTÖR DIŞ BORCU /SLAYT 6
Türkiye, 2005 yılından itibaren özel sektör ağırlıklı olarak borçlanmaya başladı ve yıllar itibari ile de, bunu artırarak devam ettirdi.
Likiditenin bol olduğu dönemlerde borçlanma noktasında hiçbir sıkıntı çekmeyen ve bu imkanı sonuna kadar kullanan özel sektör, ülkeye getirdiği bu döviz ile merkez bankasının döviz rezervini de artırmaktadır. Yani özel sektör, kendini riske ederek aslında bir anlamda merkez bankasına da hizmet etmiş oluyor. Ancak bugüne kadar çevrilebilen borçlar, zor geçecek bir 2014 yılı için sıkıntı yaratabilir.
2013 yılının 10 aylık döneminde dolar kuru TL karşısında %12.5 artmıştır.
Dolar ile borçlanan, dolar ile ara mallarını tedarik eden sanayici açısından bu yük, bugünkü şartlarda taşınamaz boyuta ulaşmaktadır.
Özellikle son 10 yılda döviz kurlarındaki gelişmelerden yerli üreticilerin ve dolayısıyla da ülkemiz ekonomisinin uzun vadeli hedefler açısından olumsuz etkilendiği gerçeğini gözardı edemeyiz.
Karlılığının ve büyüme oranının çok üstünde borçlanan özel sektörün dikkat etmesi gereken bir dönemdeyiz.
TTIP REFAH ETKİSİ SLAYT 7
Bu kürsüden yıllardır serbest ticaret anlaşmalarına ilişkin görüşlerimi ve etkilerini sizlerle paylaşmaya çalıştım. Son olarak da dünya ticaretinin %70’ini kapsayacak olan bir Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın dışında Türkiye’nin kalmaması gerektiği vurgusunu yapmıştık.
Almanya’da bir araştırma şirketi tarafından söz konusu ortaklığın ülkelere olan etkileri analiz edilmiştir. Gelişmiş ülkeler ve AB ülkeleri bu pastadan olumlu pay alırken, gelişmekte olan ülkeler pastanın negatif tarafında durmaktadır. Türkiye için de %2,5’luk bir negatif etki öngörülmüştür.
ELEKTRİK KESİNTİLERİ
17. büyük ekonomi olan ülkemizin ne yazık ki, ithalatının dörtte biri enerji sektöründen kaynaklanmaktadır. Geleceği şekillendirecek sektörlerin başında gelen enerji sektöründeki bu bağımlılığımız, 2023 yılında ilk 10 büyük ekonomi olma hedefimizi de riske sokacak boyuttadır.
Üzülerek görmekteyiz ki son günlerde, Türkiye genelinde sıklaşan elektrik kesintilerinden dolayı sıkıntılar baş göstermiştir.
Bugün gerek evlerde, gerekse işletmelerde teknolojinin bir gereği olarak, tüm kullanılan eşyalar elektrikle çalışıyor iken, fabrikalarda ani kesintilerden kaynaklı milyon dolarlık makineler zarar görme, üretim de aksama riski ile karşı karşıya kalmaktadır.
Belki bugünkü kesintiler kriz anlamına gelmeyebilir. Ancak, talebin arzın çok üstünde olduğunu düşündüğümüzde bir kriz politikasının olması gerektiği, sonuç odaklı projelere ihtiyacımız olduğu çok açık ve nettir.
Ne yazık ki ülkemizde, nükleer santral konusuna önyargı ile yaklaşılmaktadır. Gerçekçi olunmalı ve bugün yumurtayı pişirmek için bile elektrikli makine kullanıyorsak, bu kaynakların sonsuz olmadığını da kabul etmek zorundayız. Şunu da aynı gerçeklikle kabul etmeliyiz ki, enerji alanında Türkiye’nin geleceği nükleer santral ve yenilenebilir enerjiye bağlıdır. Deprem riski taşımayan, çok iyi analiz edilmiş bölgelerimizde, yurtdışında örnekleri mevcut güvenlik açısından riski minimum santral yapımına mecburuz. Unutmayalım ki, komşu ülkelerimizde faaliyette olan nükleer santrallerin riskini yıllardır zaten taşıyoruz.
O nedenle de, sürdürülebilir bir enerji politikası için, uzun vadede yeni nesil nükleer santrallere, kısa vadede de enerji üretim tesislerine verilecek teşviğe acilen ihtiyaç vardır.
2013 YILINDA BİR KEZ DAHA GÖRDÜK Kİ, RİSKLERİMİZ:SLAYT 8
Ø Büyümedeki Kalite Sorunu
Ø Düşük Tasarruf Oranı
Ø Yüksek Dış Ticaret Açığı
Ø Yüksek Cari Açık
Ø Enerjide Dışa Bağımlılık
Ø Yatırımların Kalitesi
Ø Çift Hane Sınırına Dayanan İşsizlik
Ø Düşük Teknolojik Düzey
Ø Toplumsal Ayrışma Zemini
Ø Siyasi Kaos
Belki de son olaylar göstermiştir ki; siyasi kaos önümüzdeki en önemli risktir ve ekonominin geri planda kalmasını sağlayacaktır.
Temiz toplum, temiz siyaset, ahlaklı iş yapma kültürü, hukukun üstünlüğü noktasındaki eksiklerimiz, kaçıncı ekonomi olursak olalım her an yalpalamamız için çok geçerli nedenlerdir.
Şunu hiç unutmayalım ki, hesap veremeyen, hesap soramaz.
Bununla birlikte, Türkiye’yi bekleyen 3 seçim bu kaosu daha da ateşleyecek niteliktedir. Mali disiplinin bozulmaması, siyasetin ekonominin önüne geçmemesi ve gündemdeki yerinin korunması anlamında yürütülecek politikalar, alınacak kararlar çok önemlidir.
Bizler iş dünyası olarak elbette ki, istikrarın önemine inanmaktayız. Ancak bir gerçek var ki, bu ülkede alın teri ile çalışan, vergisini ödeyen, istihdam sağlayan sanayicilerimiz ÜRETİMLERİNİ devam ettirme gayretinde iken, birilerinin kolay yoldan, zengin olma hevesinin teşvik ediliyor olmasından derin üzüntü duymaktayız.
Yolsuzluk endeksinde, Türkiye’nin 177 ülkede yapılan araştırmalar sonucunda 53’üncü sırada yer alması bu üzüntümüzü artırmaktadır.
Bizim kültürümüzde ne yazık ki yerleşmeyen istifa müessesesi, vicdanları yaralamaktadır. Elbette ki henüz soruşturma aşamasındaki bir olay hakkında fazla yorum yapmamalıyız. Ancak, ortaya konan belgeler ve iddialar olayın ne kadar derin olduğunu da ortaya koymaktadır.
Tüm bunlar, 2014 yılının özellikle ülkemiz açısından ne kadar zor geçeceğini ortaya koymuştur. Gerekli sorumluluk ve hassasiyetin gösterilmesi en büyük temennimizdir.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
Son olarak, size listeleri gönderilen ödüllerimizi takdim edeceğimiz Ödül Töreni’mizi; 27 Aralık 2013 Cuma günü Saat 14.00’de Kaya Termal Otelin’de Gümrük ve Ticaret Bakanı Sn. Hayati Yazıcı’nın katılımlarıyla gerçekleştireceğimizin bilgisini de hatırlatmak isterim.
Her ne kadar, 28 Aralık’ta kaynaşma gecemizde sizlerle birlikte olacaksak da, şimdiden mutlu yıllar dileyerek konuşmamı tamamlar, sizleri saygıyla bir kez daha selamlarım.
Ender YORGANCILAR
Yönetim Kurulu Başkanı