Sayın Başkanım,
Geçmiş Dönem Başkanlarımız,
Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Oldukça yoğun bir tempoda çalışmalarını sürdüren Yönetim Kurulumuzun 2010 yılını verimli geçirdiği inancındayım. Benzer bir temponun 2011 yılında da hız kesmeden devam edeceği hususunu da özellikle belirtmek isterim.
Odamız açısından 2010 yılının Ankara bazlı son toplantısını Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı ile tamamlamış olduk.
CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nu konuk ettiğimiz toplantımız vesilesi ile hem Sayın Genel Başkanın ekonomi ve sanayiye yönelik görüşlerini paylaştık, hem de seçim öncesinde sanayiciler olarak konularımızı ve beklentilerimizi aktarma fırsatı bulduk. Üyelerimizin sorularına içtenlikle cevap veren Sayın Genel Başkana bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyorum.
İzmir Milletvekilimiz Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun Ödemiş ve Bergama OSB'lerimiz için TBMM'de vermiş olduğu soru önergesinin olumlu sonuçlandığının da haberini vermek isterim. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sayın Tanrıkulu'nun uyarılarını dikkate alarak her iki OSB'mizin işlemlerinin hızlandırılmasını İzmir Valiliği ve Bölge Yönetimlerinden talep etmiştir.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
EBSO-ESTİM buluşması adı altında ESTİM’de bir toplantı gerçekleştirdik. Benzer formatta bir toplantının ESTİM’in tarihinde ilk kez gerçekleştiriliyor olması ve Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın hizmetlerini anlatması, üyelerin konularını ve temennilerini paylaşması açısından oldukça önemliydi.
Basından da takip ettiğiniz gibi Bölgenin ruhsat sorununu çözüme kavuşturarak ve diğer konularda da girişimlerimizi sürdürerek, üzerimize düşeni yaptığımıza inanmaktayım.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
Ekim ayında Sayın Başbakan başkanlığında Sanayi Şurası’nda konularını aktaran iş dünyası, 5. Türkiye Sektörel Ekonomi Şura Toplantısı ile 60 ana sektörün konularını çözüm önerileri ile birlikte; Sayın Ali Babacan’a, Sayın Nihat Ergün’e ve Sayın Cevdet Yılmaz’a aktarmıştır. Bunlar, son dönemde kamu-özel sektörde diyalog mekanizmasının sağlıklı işlemesi adına atılan oldukça önemli 2 adımdır.
Temennimiz 2010 yılını tamamlarken göstergelerdeki olumlu ivmenin, iş dünyası tarafından bu platformlarda aktarılan konularda da çözüme gidilerek desteklenmesidir.
Özellikle de bizler, girdi maliyetlerimizin yüksekliğinden dolayı, rekabet gücümüzün her geçen gün ne kadar zayıfladığını her fırsatta anlatmaya çalışıyoruz.
Bugün Türkiye, dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanmaktadır. Slayta baktığımızda fiyat içinde %67’lik bir vergi oranına sahibiz. Türkiye’yi, Yunanistan, İngiltere, Hollanda izlemektedir. Sanayicimizin üzerindeki vergi yükünü her platformda bizler de özellikle dile getirmekteyiz. SLAYT 1
Diğer yandan, sanayideki gidişatı gözlemlediğimiz önemli göstergelerde istikrarlı bir iyileşme sürecine girildiğini görmekteyiz.
Sanayi üretimine 2010 Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre baktığımızda:
Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmamış endekse göre %9.8 artarak 129’a
Takvim etkisinden arındırılmış endekse göre %12.8 artarak 129’a
Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış endekse göre %14.0 artarak 122’ye
yükselmiştir. SLAYT 2
İmalat sanayindeki artışın oranlarının ortalama artışın üstünde olması oldukça sevindirici olmakla birlikte sanayi üretiminde ilk on aylık ortalamanın 2007 ve 2008'e ulaşamadığını da hatırlatmakta fayda vardır.
Sanayi üretiminde yakalanan istikrar; ticaret, ulaştırma, hizmet sektörlerine de olumlu yansıyarak, milli gelir rakamının büyümesinde etkili olmuştur.
Geçen yıl üçüncü çeyrekte %4,2 oranında daralan imalat sanayi, 2010 yılı 3. çeyrekte yüzde 8,7 oranında büyümüştür. Son 2 çeyrek üst üste çift haneli, son 4 çeyrek kesintisiz büyüyen bir Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız. SLAYT 3
Türkiye Bugün % 5,5'lik büyüme ile İsveç’ten sonra Avrupa’nın en hızlı büyüyen ikinci ekonomisi olmuştur.
Detaylara baktığımızda; yatırım harcamaları %31,3 artmıştır. Yatırım harcamaları içindeki kamu sektörü yatırımları %17,9, özel sektör yatırımları %34,4 artmıştır. SLAYT 4
Özel sektör yatırım harcamaları ve iç talep etkisi ile hızlı bir büyüme sürecinden geçmekteyiz.
Büyüyoruz ama istihdam yaratamıyoruz. Eylül ayı itibariyle işsiz sayısı yaklaşık 3 milyon kişiye, işsizlik oranı dayüzde 11.3’e gerilemesine rağmen hala, İspanya’dan sonra işsizlik oranında ikinci sırada yer almaktayız.
Bu noktada gerçek işsiz sayısının 5 milyon civarında olduğunu da dikkate aldığımızda, hazırlanan Ulusal İstihdam Stratejisi’nde bir an evvel harekete geçilmesi gerekliliği de açıkça ortadadır.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
Sıcak para girişinin hacminden ve cari açıktan tedirgin olan Merkez Bankası’nın, son günlerde sıcak paraya ilişkin attığı adımları sizler de takip etmektesiniz.
2008 yılında cari açığın finansmanının, yüzde 56’sının, 2010 yılında da yüzde 82’sinin sıcak para ile karşılandığını düşündüğümüzde, Merkez Bankası’nı harekete geçiren nedeni de daha iyi anlamış oluruz.
Merkez Bankası’nın tutumunda kararlı görünmesine rağmen, tek başına yapacağı hamlelerin de yeterli olmayacağı inancındayım.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
9. Sanayi Kongresi’ne katılan Harward’lı Prof.Dr. Hausman’ın; Türkiye’nin yeni bir ihracat yönlendirmesi yapması ve Türkiye’nin dış pazar olarak Hindistan’a yoğunlaşmasına ilişkin değerlendirmesi oldukça ilgi görmüştür. Yapmış olduğumuz bir çalışmayı bu noktada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Türkiye’nin ihraç ettiği ilk 10 ürün ile Hindistan’ın ithal ettiği ilk 10 ürüne baktığımızda 6 çok önemli ana sektörün ortak olduğunu gördük. Bu da birinci partnerimiz olan Almanya’yı da içine alan AB’nin eskisi kadar Türkiye’nin pazarını oluşturmadığını bizlere göstermektedir. Türkiye artık yolunu, değişen şartlara göre değiştirmek zorunda olup, batıdan doğuya kayan üretimde yerini almalıdır. Türkiye ihracatında Hindistan 44. sırada, İzmir’in ihracatında da 31. sıradadır. Özellikle sektörlere baktığımızda Bölgemizin ihracattaki avantajına dikkatlerinizi çekmek isterim.SLAYT 5-6
Değerli Meclis Üyelerimiz,
2010 yılı değerlendirmesi ve 2011 beklentilerinize ilişkin yapmış olduğumuz ekonomik değerlendirme anketinin sonuçları ile devam etmek istiyorum. Ancak başlamadan önce, sıkıntısını her zaman ifade ettiğimiz geri dönüş oranının oldukça düşük olduğunun ve anketlerimize beklenen hassasiyeti göstermeniz hususunun da altını çizmek isterim. SLAYTLAR 7-16
Son olarak da geçen hafta Sayın Hüseyin Çelik’in, İzmir’den hoş bir ses yerine kakafoni çıktığını belirtmesini, İzmir’i burnu akmış kir pas içinde bir çocuğa benzetmesini talihsiz bir açıklama olarak yorumluyorum. Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, İzmir’in kentsel bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu bu şehirde yaşayan herkes kadar bizler de kabul etmekteyiz. Sayın Çelik eğer tüm iyi niyetiyle bunu anlatmak istediğiyse, yanlış cümleleri, yanlış örneklerle seçmiştir.
Bizler işin siyasi boyutuyla elbette ki ilgilenmiyoruz. Ancak bir İzmir’li olarak, 8 senedir bu ülkeyi yöneten bir partinin Bakanı olarak, Sayın Çeliğe O zaman neden İzmir’in güzelliğini ortaya çıkarıcı desteklerde, hamlelerde bulunmadınız diye sormak isterim.
Son 1-2 senedir Hükümetin İzmir’e somut katkılarını saygıyla ve şükranla karşılamaktayız.
Özellikle de Sayın Binali Yıldırım’ın, Sayın Vecdi Gönül’ün şehrimize olan katkıları için teşekkürlerimi bir kez daha sunuyoruz.
Kayseri Cumhurbaşkanı çıkardıysa bu Kayseri’nin başarısı mıdır? Kentin saat gibi işlemesi de, yerel yönetimlere hükümetin vermiş olduğu destek sayesindedir.
Kayseri gibi, Konya gibi şehirlerimiz eğer gözetiliyor, destekleniyorsa; bu da İzmir’in şanssızlığı değil midir?
Bununla birlikte, İzmir gibi bir şehrin varlığının da, Türkiye’nin şansı olduğunu herkesin kabul etmesi gerekmektedir.
Bu noktada Sayın Çeliğin sözlerinden sonra, Sayın Yılmaz Özdil ve Sayın Bekir Coşkun’un İzmir’in değerini ve önemini belirten yazılarımdan ötürü de ayrıca teşekkürlerimi iletmek isterim.
Bütçe gelirlerinin yaklaşık %90’nının vergi gelirlerinden oluştuğunu düşündüğümüzde, yatırımların istihdama ve gelişime katkısı dikkate alındığında, üretimin kalkınmamızdaki rolünü değerlendirdiğimizde, İzmir’in Türkiye için ne kadar önemli bir şehir olduğu da ortaya çıkacaktır. Rakamlar da bunu göstermektedir.
Sayın Çeliğin İzmir’e örnek gösterdiği şehirleri de içine alan slaytlarla konuşmamı tamamlamak istiyorum: SLAYT 17-23
Son olarak da; bu ülkenin hangi alanda olursa olsun birliğe ihtiyacı vardır. Ayrışma bu topraklarda yaşayan herkese zarar verirken, ülkenin tüm kazanımlarını da kaybettirecektir.
Kültürel ve demokratik hakları sonuna kadar savunuyoruz. Kimsenin ana dilini kullanmasına da kimse karışamaz. Ancak 2. bir dili, 2. bir bayrağı kabul etmemiz mümkün değildir. Tek dil, tek bayrak, tek vatan, tek millet ve tek devlet olduğumuzun altını bir kez daha çizmek isterim.
Konuşmamı tamamlarken, yeni yılınızı kutluyor, ailelerinizle birlikte sağlık, mutluluk ve huzur içinde geçireceğiniz bir 2011 yılı diliyorum.
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı