2009 TEMMUZ AYI MECLİS KONUŞMASI

Sayın Başkanım,

Sayın Emniyet Müdürüm,

TOBB İzmir İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı ve Üyeleri

Geçmiş Dönem Başkanlarımız,

Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

 

 

Hepinizi şahsım ve Yönetim Kurulum adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

 

İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne atanan ve bugün aramızda bulunan Sayın Ercüment Yılmaz’a hoşgeldiniz diyor, yeni görevinde başarılar diliyorum.

 

Konuşmama orman yangınları ile başlamak istiyorum. Her yaz döneminde içimizi acıtan yangınların, bu yıl da hızından hiçbir şey kaybetmediğini üzülerek görüyoruz.

 

Bir hektarlık alanın ağaçlandırma maliyetinin 6 bin TL olduğu ve yeniden ağaçlandırılmasında 30–40 yıllık bakımı için gereken miktar değerlendirildiğinde maddi kayıp ciddi bir rakama ulaşmaktadır.

 

Doğanın dengesinin bozulmasına sebep olan yangınların çıkışında, doğal nedenlerin payı sadece %6 iken, insan kaynaklı sebeplerin payı %94’tür. Bu da, ormanlarımıza karşı olan hassasiyetimizi her fırsatta dile getirmemiz ve oksijen üreten fabrikalarımıza sahip çıkmamız zorunluluğunu ortaya koymaktadır.

 

Diğer önemli bir konu da Yeni Asır gazetesinin başlattığı kan bağışı kampanyasıdır. Örneğin, geçen hafta bir sanayicimizin fabrikasında çıkan yangında yaralanan bir arkadaşımıza ihtiyacı olunan kan temininde zorlanılmıştır. Bildiğiniz gibi yılda dört kez kan vermenin vücudu yenilediği, bir kişiden bir ünite kan alınabildiği ve İzmir Kızılay’da 8 günlük kan stoğu bulunduğu da göz önüne alındığında söz konusu kampanyaya, hepimizin destek vermesinin önemi daha iyi anlaşılacaktır. 

 

Bir başka bilgiyi de sizlere aktarmak istiyorum. Gümrük Müsteşarlığı’nca 19.01.2008 tarih ve 26761 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tebliğ Hükümlerince Haziran 2008 tarihinden itibaren gümrük işlemlerinde Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği uygulamasına geçilmiştir.

 

A.TR,EUR,1 ve EUR-MED belgelerinin şekil ve şartları yönüyle mevzuata uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğinin, Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliğince altışar aylık dönemsel kontrol ve tespitinin yapılması, söz konusu tespitin yaptırılmaması halinde, Gümrük Müsteşarlığı’nca bir denetim elemanı marifetiyle belirtilen işlemlerin incelemeye alınacağı hükme bağlanmıştır.

 

19 Haziran 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, Türkiye İşkurumu İşgücü Uyum Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte yer alan bir bilgiyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. En az lise mezunu olmak üzere kuruma kayıtlı işsizlerin en fazla 6 aylık staja tabi tutulmaları, stajerlere günlük 15 TL cep harçlığı ile iş kazası ve meslek hastalığına ait prim tutarlarının kurumca karşılanması karara bağlanmıştır. Staj programından bir kez yararlanılması ve stajer sayısının, son altı aylık dönemde bildirilen sigortalı sayısının 1/20’sinden fazla olmaması şartları aranmaktadır. Konuyla ilgili detaylı duyuru üyelerimize ayrıca yapılacaktır.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

2009 yılının ilk 7 ayını geride bırakmak üzereyiz. 7 aylık süreçte gördük ki dışarıda başlayan kriz, etkilenmez denen ülkemizi her geçen gün daha çok baskı altına almıştır. Diğer ülkelere göre daha tedbirli yakalanmamıza rağmen, en çok küçülen ülkelerden biri olmamızın da irdelenmesi gerektiğine inanıyorum.

 

2009 ilk çeyrek büyüme oranı, kriz öncesi ve kriz sürecinde yapılamayan müdahaleler neticesinde, Türkiye ekonomisinin geldiği noktayı gözler önüne sermektedir.

 

Ülkenin yaşadığı en ağır kriz olarak tarihe geçen 2001 krizinde dahi yüzde 9,5 olan daralma oranı, 2009’un ilk çeyreğinde yüzde 13,8’e çıkmıştır.

 

Özel yatırımların %35,8 oranında gerilemesi, milli gelirin yüzde 77’sini harcayan hane halkının tüketiminin yüzde 9,2 azalması, iç talepteki durgunluğu da çok net açıklamaktadır.

 

Biliyoruz ki, Türkiye’nin düşük büyüme ile yoluna devam etmesi mümkün değildir. Büyümeyi tetikleyen imalat sanayindeki daralmanın önlenmesi, olmazsa olmazlar arasındadır.

 

2008 son çeyrekten bugüne kadar geçen sürece baktığımızda, sanayi üretiminde 10 aylık süregelen düşüşün son 3 ayda toparlanmaya başladığını gördük. Benzer şekilde %60’lara düşen kapasite kullanımı, %70’lere çıkmış, güven endeksleri normale yaklaşmıştır.

 

Önemli olan pozitif yöndeki işaretlerin devamlılığıdır. Henüz ne yazık ki, bu sürecin tamamlanmasına ilişkin bir öngörü bulunmamaktadır.

 

O nedenle de, önceki aylara göre 3-5 puanlık iyileşme belirtilerini de kriz bitti, dipten döndük diye yorumlamamız bizleri gerçeklerden saptırabilir.

 

Özellikle de işsizlik gibi ülkeleri toplumsal çıkmaza sokabilecek bir göstergedeki her hareket çok dikkatle izlenmeli ve değerlendirilmelidir.

 

İşsiz sayımızın 6 milyonu ve işsizlik oranımızın %15’leri aşması, tedirginliğimizi devam ettirmektedir. 

 

Diğer yandan Merkez Bankası’nın faiz oranlarında 50 baz puanlık indirim yaparak 8.25'e indirmesi de, krizin atladığına dair göstergelerin yeterli olmadığını ortaya koymaktadır.

 

Bugün üretimini kısan, yarın yatırımını yapamayacak, sonraki gün istihdamını azaltmak zorunda kalacaktır. Bu süreçten kaçış yoktur. Bu kadar açık ve net olan bir sorunla yüz yüze bulunmamıza rağmen çözümler, konusunda aynı netliği ne yazık ki sağlayamıyoruz.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Her platformda üretimin zorunluluğunu ve reel sektörün sorunlarını anlatan TOBB’un, Başbakan Yardımcısı Ali BABACAN ve 6 bakanımızın katılımlarıyla gerçekleşen Müşterek Konsey Toplantısı’nda, hükümete sunduğu öneriler paketinde de üretimin devamlılığı öne çıkmıştır. Beklediğimiz çok net çözümleri de içinde barındıran bazı başlıkları sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Yatırım teşviki yerine üretim teşvikinin ön planda tutulması,düşük gelirlilerin alım gücünün artırılması, iç piyasanın desteklenmesi,peşin vergi uygulamasından vazgeçilmesi, bazı sektörlere yönelik vergi ve KDV indirimlerinin düşürülmesi, yerli üreticinin desteklenmesi, akaryakıt piyasasında dışarıdan müdahalelerden kaçınılması, banka finansmanına erişim imkanının genişletilmesi, KOSGEB desteklerine tarım ve hayvancılığın eklenmesi, şirketlerin kamuya olan borçlarının yeniden yapılanması ve kamu alacaklarında uygulanan gecikme zammının düşürülmesi ifade edilmiştir.

 

Hükümetimizin bu somut önerileri dikkate alarak, uygulamaya koymasını bekliyoruz.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Reel sektörümüz kaynak sıkıntısı çekerken, bütçe açığındaki büyüme, sorunları daha da arttıracaktır. Son yapılan zamlarla hükümetin çözüm arayışı içinde olduğunu görmekteyiz. Ancak, yılın ilk 6 ayında %24 oranında artan bütçe harcamalarının açtığı deliğin, vergilere yapılan zamlarla kapatılacağına inanmıyoruz. En kolayını ama şu aşamada en olmazı uygulamak yerine, bir program dahilinde çalışılmış olmasını beklerdik. 37 maddelik kemer sıkma paketi ile mali disiplini sağlama fikri bize çok da doğru gelmemektedir.

 

Çünkü yapılan zamların, iç talebi olumsuz etkileyeceği unutulmamalıdır. Vatandaş pazara çıksın diye kampanyalar yapılırken, bir yandan vergi indirimi ile tüketim arttırılmaya çalışılırken, diğer yandan yapılan zamlar çelişmektedir.

 

Oysaki, birlik ve beraberliğin de vurgulandığı iç talebi canlandırma amaçlı "kriz varsa çare de var" kampanyası 50 gün sürmüş ve satışlarda yüzde 9’luk artış sağlanmıştır.

 

Bu tezat uygulamalar, kötü yönetimi ve toparlanmamızın vakit alacağını göstermektedir.

 

TOBB önderliğindeki söz konusu kampanya kapsamında, sanayici, perakendeci ve bankacılarla, tüketici kredilerine yönelik yeni proje üzerinde çalışılmaya başlandığı bilgisini de sizlerle paylaşmak isterim. 

 

Bu çalışmayla, turizm, mobilya, beyaz eşya gibi alışverişlerde kredi kartına taksitin önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Bunun yerine tüketici kredisinin 36 aya kadar ve 3’te bir faizle tüketiciye sunulması planlanmaktadır.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Açıklanan teşvik paketini, gerek basın toplantımızda, gerek Meclis Toplantımızda, gerekse milletvekillerini davet ettiğimiz toplantıda detaylıca irdeledik. Geçen ay yaptığımız Meclis Toplantımızda Sayın Esen’in ifadesi üzerine İzmirli milletvekillerini Odamıza davet ettik. Savunma Bakanımızla birlikte 5 milletvekilimizin de katımlıyla, verimli bir toplantı gerçekleştirdik.

 

Yönetim Kurulu olarak, teşvik paketinden önce yani Sayın Esen’in talebinden önce almış olduğumuz bir kararla, düzenli periyotlarla İzmirli milletvekilimizi gruplar halinde davet ederek, hem tanışmak hem de Türkiye’yi ve İzmir’i konuşmak istemiştik. Sayın Mehmet Ali Susam ve Sayın Şenol Bal’ın katılımlarıyla çok faydalı geçtiğine inandığımız toplantının ilkini geçen hafta gerçekleştirdik.

 

Yönetime seçildikten sonraki ilk Meclis Toplantımızda demiştim ki: 4 yıllık çalışma dönemimiz boyunca Ankara ile ilişkilerimizi daima sıcak tutmak ve sorunlarınızı bire bir çözüme kavuşturmak için elimizden ne geliyorsa yapacağımıza inanınız.

 

Bu anlamda elimizden ne geliyorsa yapmaya çalıştığımızı bir kez daha vurgulamak isterim.

 

Çok açık ve net olarak isteklerimizi milletvekillerimize belirttiğimiz her iki toplantıda da, üzerinde durduğumuz en önemli nokta, yeni yatırımlar yerine mevcut yatırımların desteklenmesi olmuştur.

 

Bugün mevcut kapasitelerin %100 oranında çalışmasını sağlamak, daha az kaynakla daha etkin bir programı gerektirmektedir. Yeni yatırımlar böyle bir süreçte kıt kaynaklarımızın da heba edilmesine yol açabilecektir. O nedenle mevcudu koruyup geliştirmek, yapılması gereken ilk adımdır.

 

Üreten, istihdam sağlayan, vergisini ödeyen, piyasaya işlerlik kazandıran mevcut yatırımlar varken ve onların her zamankinden çok desteğe ihtiyacı bulunuyorken, sıfırdan yatırım yapılmasını beklemek ülke ekonomisini sekteye uğratmaktır. Bu nedenle teşviğin yeni yatırımların desteklenmesi kısmına üretimin devamlılığı açısından şiddetle itiraz ediyoruz.

 

İtiraz etiğimiz diğer bir nokta da, sanayinin yer değiştirmesine ilişkin uygulama idi. İtirazlar yerine ulaşmış olmalı ki tekstilin III. Bölgeye taşınması yanlışından dönülmüştür.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Üretimden satışlarına göre yapmış olduğumuz 2008 Yılı 100 Büyük Firma çalışmasında da gördük ki, 2008 yılı son çeyreğinde gelen kriz, firmalarımızın bilançolarını olumsuz etkilemiş ve her üç büyük firmamızdan biri zarar etmiştir.

 

100 Büyük ve İSO’nun 500 Büyük Sanayi Kuruluşu değerlendirmesinde, firmaların asıl amacı olan karlılık ve katma değerdeki düşüş ile sanayinin içinde bulunduğu durumu çok net görebiliyoruz.

 

Büyük firmalarımızın bile olumsuz etkilendiği bir kriz sürecinde, üretim yapmaya çalışan, istihdam sağlayan firmalarımızın özellikle de KOBİ’lerimizin desteklenmesini istiyoruz. 

 

İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan 2008 Yılı 500 Büyük Kuruluşun, cirosunun yüzde 24’ü, üretimden satışlarının yüzde 21’i, Dönem Kar/Zararının yüzde 15’i, Net aktifinin yüzde 18’i, Öz sermayesinin yüzde 17’si, İhracatının yüzde 27’si, istihdamının yüzde 17’si Ege Bölgesi sınırları içinde faaliyet gösteren firmalarımız tarafından karşılanmıştır.

 

Gerek Odamızın hazırladığı 100 Büyük Firma çalışmasında, gerekse 500 Büyük Firma listesinde yer alan firmalarımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Biliyoruz ki imalat sanayinin sağlayacağı katma değer, ekonomiyi o ölçüde güçlendirecektir. İmalat sanayinin gelişmesinde de kuşkusuz yapılan ihracatın önemi büyüktür.

 

Kriz öncesinde ihracatta sağladığımız başarıyı yeniden harekete geçirmek zorundayız. Bu yönde Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın da programına dahil ettiği ve Türk ihracatçısının önünü açacak uygulamalar içinde olunduğu Güney Amerika pazarını mutlaka değerlendirmenizi öneririm. Arjantin’den, Brezilya’ya, Meksika’dan Şili’ye kadar keşfedilmeyi bekleyen pazar fırsatını kaçırmayınız.

 

Geride kaldığımız her an bize, hem maddi hem de moral açısından çok şey kaybettirmektedir. Bu nedenle de, katma değeri yüksek ürünlerin ihracatına her zamankinden daha fazla önem vermeliyiz. Kazanımlarımızı yeniden yerine koymak için tüm sektörlerimize ivme kazandırmalıyız. Bunun da yolu, ekonomik çarpanı yüksek sektörleri desteklemekten geçmektedir.

 

Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) yaptığı bir analize göre, çarpan etkisi en yüksek sektörler arasında, 2.87 ile taşıt, 2,61 ile gıda ve tütün, 2,33 ile tarım, 2,27 ile konut inşaatı gelmektedir.

 

2.87 ile ilk sırada yer alan taşıt sektörünü ele aldığımızda, sektöre yatırılan her 1 dolar, diğer sektörler aracılığı ile ekonomiye 1.87 dolarlık etki yapmaktadır.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Rakamlar göstermektedir ki, krize değil, kriz sonrasına odaklanmalı ve sanayimizin rekabet gücünü arttırıcı uygulamalar içinde olmalıyız. Rekabet gücünü arttırmanın yolu az önce belirttiğim gibi katma değerli ürünlerden, katma değeri arttırmanın yolu da her fırsatta altını çizdiğim; ar-ge, inovasyon ve markaya yönelmekten geçmektedir.

 

Yeniden yapılanmamız, eksiklerimizi tamamlamamız, yanlış bildiğimiz doğrularımızı düzeltmemiz gerekmektedir. Ülkemizin sanayiye, sanayinin de bizlere ihtiyacı vardır.

 

Güvenin ve moralin hayatımızın her aşamasında çok önemli olduğunu biliyoruz. Ama bu zor günlerden geçerken, moralimizi daha da yüksek tutmalıyız. Krizle birlikte kaybolan güven ortamının güçlendirilmesinin, hazırlık aşamasındaki Orta Vadeli Program ile sağlanmasını umuyoruz.

 

Bizler üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirirken, Hükümetimizin de aynı özeni göstermesini bekliyoruz.

 

Bunun için de gereksiz polemik yaratmaktan, kurumlar arası ihtilaftan, günü kurtarıcı politik yaklaşımlardan ve suni gündemlerden uzak durulmasını istiyoruz.

 

Ülkemizin refahı için artık yüzümüzü geleceğe çevirmeliyiz. Mezun ettiğimiz gençlerimizin umutlarını yeniden yeşertmek, kendi geleceğine ve ülkesine güvenen bir nesil yetiştirmek ve fabrikalarımıza aldığımız makinelerimizi tam kapasite ile çalıştırmakla yükümlüyüz. Üretim, yatırım ve istihdam üçgenindeki döngüyü yeniden canlandırmak ve lehimize çevirmek zorundayız. 

 

Dağılmaya başlayan kara bulutların ardından, güneşin yüzünü göstereceğini bile bile elimiz kolumuz bağlı bekleyemeyiz.

 

Türkiye açısından en kötünün geride kalmış olmasını umut ederken, birliğimizi, moralimizi hiçbir şeyin bozmasına izin vermemeli, hedeflerimizi gerçekleştirme yolunda emin adımlarla yürümeliyiz.

 

Saygılarımla,

 

Ender YORGANCILAR

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı

 

Başkana Ulaşın