2009 EKİM AYI MECLİS KONUŞMASI

Sayın Başkanım,

Sayın TÜBİTAK Başkanım,

Geçmiş Dönem Başkanlarımız,

Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

 

 

Hepinizi şahsım ve Yönetim Kurulum adına, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

TÜBİTAK Başkanı Sayın Nüket YETİŞ’e, Meclis toplantımıza nazik katılımlarından ötürü teşekkür ediyor, hoşgeldiniz diyorum.

 

Sürdürülebilir bir büyüme stratejisi için daha rekabetçi bir sanayi gerektiği çok açık ortadadır. Sanayimizin rekabet gücünü arttırmak için yapılması gerekenleri yıllardır tekrarlıyoruz.

 

TÜBİTAK bu konuda çok ciddi desteklerle sanayicimizin her zaman yanında olmuştur, olmaya da devam etmektedir. İşbirliği içerisindeki tutumu ve sanayicimize yaklaşımı açısından da Sayın Yetiş nezdinde TÜBİTAK’a teşekkürlerimizi sunmak istiyorum. 

 

Önerilen proje başvurularında 3., hibe destek tutarında 5. sırada olan İzmir’in, dün olduğu gibi bundan sonra, daha da güçlenecek EBSO-TÜBİTAK işbirliği ile ilk sıralara yerleşmesi en büyük temennimizdir.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

17 Ekim’de Odamız, İzmir Ticaret Odası ve Deniz Ticaret Odası işbirliği ile Ulaştırma Bakanımızın katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdik. Toplantıda Sayın Bakanımızın İzmir’e karşı olumlu tutumu bizleri oldukça mutlu etmiştir.  Odamız açısından katılımın düşük olduğu toplantıda, gerek liman, gerek otoyollar ve gerekse de diğer önemli konularda Sayın Bakan, İzmir’in yanında olduğu izlenimini bizlere vermiştir.

 

7-17 Ekim tarihleri arasında tüm kuvvetlerin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri 1. Müşterek Malzeme Sergisi” kamuoyunca büyük ilgi görmüştür.

 

7.066 malzemenin sergilendiği sergiyi 24 ilden gelen toplam 1.076 firma, 3.132 katılımcı ziyaret etmiş, İTO heyeti, Konya SO, Eskişehir SO, Karabük TSO, Nevşehir TSO ve Ankara OSTİM’den heyetler gelmiş, İstanbul ve Manisa ağırlıklı ziyaretçi profili oluşmuştur. 

 

Ankara’da yapılan son benzer bir sergiyi rakamsal bazda değerlendirdiğimizde, toplam 544 firma ve 2.430 katılımcının ziyareti, sergimizin önemini ortaya koymaktadır.

 

Odamız ve Tarım İl Müdürlüğü işbirliği ile düzenlediğimiz ve yine katılımın az olduğu, Dünya Gıda Günü kapsamındaki toplantı; kriz döneminde gıda güvencesinin sağlanması temasını vermesi açısından oldukça başarılı geçmiştir.

 

Toplantıda da dile getirdiğimiz ve tekrarlamakta fayda gördüğümüz, Hipermarket ve Hal Kanunu’nunda yaşanan sorunların çözümü için, bir an önce gerekli düzenlemeler yapılarak kanunlar çıkarılmalıdır.

 

Ayrıca semt pazarlarının üretici ile tüketiciyi buluşturma hedeflerinden şaştığı ve kayıtdışını desteklemesi sebebiyle düzenleme gerektirdiği çok açıktır.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Bu ay inşaat ve tekstil sektörüne bağlı meslek komitesi üyelerimizle ayrı ayrı toplantı gerçekleştirdik. Krizden ciddi yaralar alan iki sektör için yaptığımız toplantılar oldukça verimli geçmiştir.Kriz öncesinde başlayan sıkıntılar, tekstil sektörünü ne yazık ki krizle birlikte bitirme noktasına getirmiştir.

 

Özellikle vurgulanan birkaç konuyu paylaşmak istiyorum.

 

Tekstil sektörünün rekabet şansını sıfıra indiren 5084 Sayılı yasa uzatılmamalı, 4. bölgeye verilen teşvikler, 1 yıl süreyle her bölgeye eşit uygulanmalıdır.

 

Tekstilin en büyük hammaddesi olan pamukta rekoltenin %77 oranında düşmesi, pamuk politikasının mutlaka değişimini gerektirmektedir. Pamuk destekleme priminin %50’si peşin olarak ödenmelidir.

 

İş güvenliği ve iş sağlığı yönetmeliği gereğince, konfeksiyon sektörünün ağır iş kolunda faaliyet gösteriyor sayılması ve mesleki eğitim almayanların bu alanda çalıştırılmaması koşulu sektörü güç durumda bırakacaktır.

 

Kadın istihdamının %70’i tekstil sektöründe çalışıyorken, krizle birlikte işten çıkarılma önceliği kadına veriliyor ise, mutlaka tekstilde çalışan kadın işçilerin geçici olarak 6 ay veya 1 yıl süreyle SSK ve muhtasarı devlet tarafından karşılanmalıdır.

 

İnşaat toplantısı ile öne çıkan konular

İnşaat malzemelerinde KDV oranları 2010’un ilk yarısına kadar %18’den %8-10 arasında bir orana düşürülmelidir.

Kamudan alacaklı olan müteahhitler, kamudan alacaklarını kamuya olan borçları ile mahsup edebilmelidirler.

İnşaat firmalarının yıllar sonra alabildikleri KDV iadeleri, vergi ve sigorta primi ödemelerine mahsup edilebilmelidir.

Sığınaklar ile ilgili düzenleme bir an önce yapılmalıdır.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Krizle birlikte, işsizlik tüm dünyada risk sıralamasında ilk sırada yer alırken, böylesine ciddi bir soruna kayıtsız kalınamaz. İstihdam yaratılmayan bir ülkede, sürdürülebilir büyümenin sağlanması da mümkün değildir.

 

Haziran ayında yüzde 13 olarak açıklanan işsizlik oranının, Temmuz ayında yüzde 12.8’e gerilemesinde mevsimsel etki gerçeği gözardı edilmemelidir. Mart ayından itibaren ondalık sayılarla ifade edebildiğimiz gerilemeye sevinmemiz mümkün değildir.

 

Çünkü, 3.2 milyon açıklanan işsiz sayısının, umutsuzları, işsiz kalıp iş aramayanları vs. dahil ettiğimizde, aslında 5.1  milyon olduğu, işsizlik oranının da yüzde 18.7 olarak gerçekleştiği unutulmamalıdır. 

 

İşsizliğin çözümünün özel sektör yatırımlarından geçtiğini biliyoruz. Özel sektör yatırımlarının büyüme katkısı yüzde 6-8 oranındadır.

 

Böyle bir gerçekle karşı karşıya bulunmamız, çözümü de beraberinde getirmektedir. Reel sektörün çok güç şartlarda sağlamaya çalıştığı üretimi, sürdürülebilir kılmak ve yatırımlara teşvik etmek için özel destek tedbirleri de kaçınılmaz görünmektedir.

 

Reel sektör açısından yıkım derecesinde geçen 2009 ilk çeyreğinin ardından, rakamlarda gözlenen iyileşme belirtilerinin son iki aydır olumsuz yöndeki gelişimi, sanayinin içinde bulunduğu durumu da açıkça ortaya koymaktadır.

Aralık ayından bu yana az da olsa artış gösteren kapasite kullanım oranında, bir önceki aya göre 2,6 puan azalışın ardından, Eylül ayında 0,4 puan artış gerçekleşmiştir. 

 

Bir önceki aya göre artış oranlarındaki azalma, belirsizliği artırırken, tedirginliğe neden olmaktadır.

 

Sanayi üretiminde de, bir önceki aya göre değişimlere baktığımızda, Temmuzda Hazirana göre 1,1 puanlık artış gerçekleşirken, Ağustos’ta Temmuza göre 5,7 puanlık düşüş, iyileşmenin durağanlaştığını göstermektedir. 

 

Sanayinin durgunluktan çıkmakta zorlandığının işareti olan her iki durum, ikinci çeyrekte başlayan toparlanmanın da hız kestiğinin belirtisidir.

 

Bir diğer belirti de ciro endeksinde gözlenmektedir. Mayıs ayında bir önceki aya göre %8 artan sanayicinin cirosu; Temmuz’da yüzde 3,2 Ağustos ayında da bir önceki aya göre yüzde 3.3 azalış göstermiştir.

 

Özellikle sanayiden başlayan bu kırılmanın olumsuz bir eğilime dönüşmesi, 2010’a dair kaygıların da artmasına neden olacaktır.

 

Sanayide süregelen olumlu gidişatta vergi indirimlerinin etkin olduğunu söylememiz yanlış olmayacaktır. O nedenle de daha önceki konuşmalarımda da belirttiğim gibi sektörler genişletilerek, mutlaka vergi indirimine devam edilmelidir. İç piyasayı canlandırmak eğer bizim elimizde ise, bunu gerektiren ne varsa mutlaka uygulanmalı ve alınacak başka önlemlerle desteklenmelidir.

 

Kullanılan üretim kapasitelerine göre verginin son tarihi olan Eylül ayında firmalarımızın %41’i  %80-100 arasında kapasite ile çalışmışlardır. Kriz öncesinde %60 seviyelerinde olan bu oran, krizle birlikte %30’lara düşmüş, vergi indirimi ile %40’ları bulmuştur. Sektörel inceleme yaptığımızda, vergi indirimi söz konusu olan; otomotiv firmalarının %36’sı, mobilya firmalarının %33’ü, radyo-tv vb. firmalarının %84’ü, bilgi işlem firmalarının da %28’i Eylül ayında  %80-100 kapasite ile çalışmıştır. 

 

Otomobil stoklarını eriten, mobilya üretiminde yüzde 20, satışlarında yüzde 30 oranında artış gerçekleştiren, bilgisayar satışlarını yüzde 55, beyaz eşyada ciroyu yüzde 18 oranında arttıran vergi indirimine devam edilmelidir. 

 

Aksi takdirde, sanayideki kötü gidişatın devam etmesi, büyümeyi olumsuz etkileyerek, hedeflenen orandaki küçülmeyi bile yakalamamızı güçleştirecektir.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Sanayi verileri kötüye giderken, KOBİ’lerimizin özellikle de son bir yıl içinde çok ciddi finansman darboğazına girdiğini biliyoruz. Rakamlar da bunu çok belirgin ortaya koymaktadır. 2008 Ağustos ayından 2009 Ağustos ayına kredi kullanan KOBİ sayısı %13 azalırken, takipteki KOBİ sayısı %73 artmıştır. 

 

Bu kadar açık ve net olan bir durum nasıl görmezden gelinir anlamak mümkün değildir. Bu kapsamda, KOBİ'lerin finansmana erişimi yolunda aylardır beklenen ve sonunda açıklanan KOSGEB ve Kredi Garanti Fonu desteklerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

KOSGEB tarafından; vergi borcu ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na borcu olan işletmelerin de faydalanabileceği kredi programı uyarınca, 100 bin KOBİ’ye 2.5 milyar lira tutarında kredi kullandırılacaktır. 

 

KOSGEB veri tabanına kaydolunması şartıyla, bankalar aracılığıyla kullandırılacak kredinin yüzde 75’ini KOSGEB, gerisini KOBİ’ler karşılayacaktır.

 

Kredi Garanti Fonu sistemiyle, 1 milyar TL kamu kaynağı ile oluşturulması hesaplanan 10 milyar TL tutarındaki kredi hacmi sayesinde, 20 bin KOBİ’nin finansmana erişimi sağlanacağı bilgisini de vermek isterim. 

 

Kabul etmek gerekir ki, KOBİ’lerimizin darboğaza düştüğü zamanda bu desteklerin uygulamaya geçmesi çok daha verimli sonuçlar doğurabilecekti. Gecikilmiş bir karar olsa da, firmalarımızın bu sistemden faydalanabilmesini ümit ediyorum.

 

Benzer şekilde bu süreçte Eximbank’ın da devreye girmesinin zamanı gelmiştir. Daha uygun vade, faiz ve teminat koşulları ile ihracatçımıza finansman sağlanması hususunda özellikle Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan ve Devlet Bakanı Sayın Zafer Çağlayan’ın gerekli çalışmaları yapmalarını bekliyoruz.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Firmalarımızın sermaye piyasalarından daha fazla pay alabilmesi yönünde, TOBB’un da desteklediği halka arz seferberliğini, sermaye temini ve kayıtdışını önleyici bir unsur olması açısından önemsiyor, değerlendirmeniz hususunu bilgilerinize sunuyorum.

 

Sayın Binali Yıldırım’a sunduğumuz dosya da da yer verdiğimiz, yat ve gemi sahiplerine önemli avantaj sağlayan yatlarda ve gemilerde yabancı bayraktan Türk Bayrağına geçiş uygulamasının 30 Kasım’da sona ereceğini hatırlatmak isterim.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Gerek ekonomik, gerekse politik anlamda kritik bir süreçten geçmekteyiz. Bu süreçte nereye, niçin ve nasıl odaklandığımız çok önemli olup, ikili ilişkilerin hassasiyeti de dikkatle değerlendirilmelidir.Komşuları ile sorunlarını aşmış bir Türkiye, hem Avrupa Birliği üyeliği bağlamında önemli mesafe kat edecek, hem de bölgesel güç olma hedefine bir adım daha yaklaşmış olacaktır.

 

Sorunun birini ortadan kaldırmaya çalışırken, yeni sorunlar yaratmak, bu süreçte en son kaçınmamız gereken tutum olmalıdır. Açılımı, Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek Millet ve resmi dil Türkçe olmak kaydıyla desteklediğimizi daha önceden de ifade etmiştim.

Ancak, açılım kapsamında gelenleri karşılama töreninin, Türk milletinin gözünün içine baka baka şov haline dönüştürülmesini kabul etmemiz mümkün değildir. Böyle bir olaya vesile olanları da şiddetle kınadığımızı, vatan uğruna canlarını feda eden şehitlerimize ve gazilerimize karşı, boynumuzun borcu olarak görmekteyim.

 

İmralıdan çözüm bekleme gafletine düşmüş olan provakatörlerin, geçen Cuma Odamızın önünde yaptıkları yürüyüş esnasında, “barışın yolu imralıdan geçer” sözleri asla kabul edilemez. Vatanına, milletine ve Mehmetçiğine kurşun sıkmış ve sıktırmış olanlar cezalarını çekmelidir.

 

Kurdurduğu hain pusularla Mehmetçiği hedef alanlar cezasız kalmamalıdır.

Ülkeyi kutuplaştırmaya götürecek en ufak bir davranışa tahammülümüzün olmadığı çok net olarak bilinmelidir. Gösterimde olan Nefes filmini Cumartesi günü izleme fırsatım oldu. Sizlere de tavsiye ederim.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

2011’e çekilen genel seçimler öncesinde, siyasetin baskın gelmemesi, ekonominin birinci öncelik olması büyük önem taşımaktadır.

 

Derin bir krizden çıkmaya çabalayan Türkiye, 86 yıl önceki mücadeleyi daha iyi analiz etmeli, geçmişin zengin deneyimlerini, gelecek hedeflerine ulaşmakta yol gösterici olarak değerlendirmelidir. Toplumsal uzlaşmanın en güçlü olması gerektiği şu dönemde, Cumhuriyetin ülkemize, ülkemiz sanayisine ve ekonomisine katmış olduğu birikimle, geleceğe daha umutlu bakmalı, azim ve kararlılıkla çalışmaya devam etmeliyiz.Dünya Bankası'nın 2010 yılı "İş Ortamı" (Doing Business) raporu eylül ayında yayımlandı. Ama ortadaki keşmekeşten konu fazlaca tartışılmadı. Rapor, 20... ( KB)

 

Bu anlamda 86. yıldönümünde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na ve Ulu Önder Atatürk ile silah arkadaşlarına duyduğumuz minnet borcunun anlamı daha büyük olmakta, elimizdekilerin kıymetini bilmede ve geleceğe taşımada sorumluluğumuz da daha fazla artmaktadır. Bu duygularla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutluyor, saygılarımı sunuyorum.   

 

 

Ender YORGANCILAR

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı

 

Başkana Ulaşın