2009 AĞUSTOS AYI MECLİS KONUŞMASI

Sayın Başkanım,

Geçmiş Dönem Başkanlarımız,

İş-Kur İzmir İl Müdürüm (Süleyman BOYACIOĞLU)

Onur Üyelerimiz, Meclisimizin Çok Değerli Üyeleri,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

 

Hepinizi şahsım ve Yönetim Kurulum adına, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

 

İşkur İzmir İl Müdürü Sayın Süleyman BOYACIOĞLU’na hoşgeldiniz diyorum.

 

İçinde bulunduğumuz Ramazan ayının hayırlara vesile olmasını dilerken, şimdiden bayramınızı kutluyor, ailelerinizle birlikte sağlıklı, mutlu bir bayram geçirmenizi temenni ediyorum.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Türk ordumuzun büyük fedakarlıklarla kazanmış olduğu 30 Ağustos 1922 Zafer Bayramı’nın 87. sini bir kez daha kutluyor, kahraman ordumuzun her bir neferini saygıyla, rahmetle ve şükranla anıyoruz.

Önceki gün şehit düşen 4 evladımızı huzurlarınızda, rahmetle anarken, ailelerine başsağlığı diliyor, terörü bir kez daha lanetliyoruz.

 

Meclis Üyemiz Sayın Mehmet AKDEDE’ye otel açılışlarından dolayı tebrik ediyoruz.

 

Meclis Başkanımızın üyelerimize yönelik temennilerini tekrarlamamak adına, hayatını kaybedenlere başsağlığı, hasta olanlara da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Ankara ziyaretlerimiz hız kesmeden devam ediyor. Sunuşta da izlediğiniz gibi Meclis Başkanımız ve Yönetim Kurulumuzla birlikte 3 Bakanımızı makamında ziyaret ettik.

 

Milli Eğitim Bakanı, Çevre ve Orman Bakanı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını ziyaretlerimizde, kendilerine taleplerimizi ilettik. Her 3 Bakanla da oldukça verimli geçen görüşmelerimiz neticesinde, taleplerimize olumlu yaklaşımları, bizleri mutlu etmiştir. 

 

Sanayinin ara eleman sıkıntısının giderilmesine yönelik yaptığımız görüşme sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa, İzmir’de Mesleki Eğitimi içeren bir zirvenin yapılması konusunda karara varılmıştır.

 

Çevre ve Orman Bakanı ile görüşmemizde, Aliağa’da tüm firmaların ve kurumların bir araya gelerek, bölgede master planı çalışması yapması halinde, tek bir ÇED raporu verilebileceğine ilişkin yapıcı bir yaklaşım sergilenmiştir.

 

Çalışma Bakanı ile yapılan toplantının ana konusunu; işletmelere rekabet gücünü engelleyecek derecede ağır bir yük yükleyen yürürlükteki kıdem tazminatı yasası oluşturmuş ve Bakandan her iki tarafı mağdur etmeyecek şekilde çalışmanın sürdürüldüğüne dair söz alınmıştır.

 

Basından takip ettiğinizi düşündüğüm, Vadeli İşlemler Borsası’nın İstanbul’a taşınmaması için İzmir’de oluşturulan birlik ve beraberlikten duyduğum memnuniyeti sizlerle paylaşmak istiyorum. İzmir’de kurulan, İzmir’de gelişen Türkiye’nin tek ve özel borsası olan VOB, faaliyetlerine İzmir’de devam etmelidir.

 

İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan, İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içinde yer alan Egeli firmalarımızı tebrik ediyoruz. Geçen sene 78, bu sene 75 olan sayısının artması en büyük temennimizdir.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

2. yılını tamamladığımız küresel krize dair pozitif yönde çıkan her haber, tüm dünya tarafından ilgiyle izlenmekte ve geleceğe dair umut ışığı olmaktadır.

 

Almanya ve Fransa’nın ardından Japonya’nın da resesyondan çıkmış olması, kötünün geride kaldığını düşündüren en önemli haberlerden biridir. Dış piyasalar açısından olumlu karşılanan bu gelişmelerin, süreklilik kazanması en büyük temennimizdir.

 

Dış piyasaların vereceği her olumlu tepki, çıkış yolu için bizlere umut  olmakla birlikte, ülkemizdeki gelişmeler de büyük önem arz etmektedir.

 

Bu nedenle, 2009 yılının ilk 6 ayının fotoğrafını çekebildiğimiz bazı önemli rakamların seyrini sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Sanayideki son durumu görebildiğimiz toplam sanayi üretim endeksinin Eylül ayından itibaren gelişimini görmektesiniz. Geçen yılın Haziran ayına göre sanayi üretimi yüzde 9.7, imalat sanayi endeksi yüzde 10.6 azalmıştır.

 

En yüksek düşüş oranı; yüzde 36.5 ile Diğer Ulaşım Araçları, yüzde 35.9 ile Tıbbi Hassas ve Optik Aletler ile Saat İmalatı ve yüzde 33.6 ile Motorlu Kara Taşıtı, Römork ve Yarı Römork İmalatında gerçekleşmiştir. 

 

İmalat sanayi kapasite kullanımı da, Eylül ayında yüzde 79,8 oranında gerçekleşirken, Haziran ayını yüzde 72,7, Temmuz ayını yüzde 72,3 ile kapatmıştır. Gerilemedeki en önemli etken, aylardır süregelen iç pazardaki talep yetersizliğidir.

 

Sanayicinin cirosu Eylül ayında  yüzde 14,5 artarken, Haziran ayında, geçen yılın aynı ayına göre %9,7 azalmış, en yüksek düşüş %46 ile ana metal sanayide gerçekleşmiştir. Sanayideki sipariş endeksi yüzde 6,8 oranında arttığı Eylül ayından sonra, Haziran’da geçen yılın aynı dönemine göre %15,3 azalmıştır.  

 

Bir ülkenin sanayi üretimi gerileyip, kapasite kullanımı daralıyorsa, istihdamın aynı kalmasını beklemek mümkün değildir.

 

Son açıklanan Mayıs 2009 dönemine göre, işsiz sayısı 3.3 milyonu aşarken, işsizlik oranı yılın en düşük seviyesine, yüzde 13.6’ya gerilemiştir. Eylül ayında söz konusu oran yüzde 10,6 idi. Mevsimsel durumu gözardı ederek, son 3 aydır düşen oranı işsizlik azaldı diye değerlendirmek büyük hatadır. Özellikle de turizm sezonunda olduğumuz gözardı edilmemelidir. 

 

Dikkatlerinizi çekmek istediğim bir diğer konu da, işsizlik sigortasından yararlananların büyük bölümünün, Ağustos ayında son işsizlik maaşını alacak olmasıdır. Bundan sonrası ne olacaktır? İşsizliğin sosyal boyutu için gereken tedbirler alındı mı? Cevap bekleyen sorular arasında yer almaktadır.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

1980 sonrası atağa geçtiğimiz ve 2001 krizinin çıkış anahtarı olarak başarıyla gerçekleştirdiğimiz ihracatın, bugünkü durumundan büyük üzüntü duymaktayız.

 

Dış talepteki daralma ve dış ticaretin finansmanı sıkıntısı, ihracatımızdaki düşüşü hızlandırmıştır.

 

2008 yılı ihracatında %95 paya sahip imalat sanayi krizle birlikte, 2009 yılının ilk 6 ayında ihracatında %31 oranında azalma yaşamıştır. Ülke ihracatındaki daralmaya imalat sanayinin etkisi yüzde 97 gibi çok ciddi bir orandır.

 

Alt sektörler itibari ile incelediğimizde 2008 yılı ihracatında en fazla paya sahip ana metalin %17’lik katkısı 2009 yılının ilk ayında %22 daralma, motorlu kara taşıtlarının %15’lik katkısı %52 daralma, giyim eşyası’nın %9’luk katkısı %25 daralma ile sonuçlanmıştır. Söz konusu sektörlerin toplam ihracattaki daralmaya etkileri, %12, %25 ve %7 oranındadır. 

 

Türkiye’nin rekabetçi olduğu ve en fazla ihracat yaptığı sektörlerde dahi ihracatın düşmeye devam etmesi durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Kriz sonrasında ülke grupları bazında, ihracat performansımız da değişmiştir. AB ülkelerine ihracatımız yüzde 40’ın üzerinde daralırken, küresel krizden daha az etkilenen Kuzey Afrika ülkelerine olan ihracatımız yüzde 33 artmıştır.

 

Bu da yeni pazarlara odaklanmanın ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermektedir.

 

Dünya ticaretinin hızlı bir şekilde daralmasıyla pek çok ülkede gündeme gelen ihracat desteklerini, ihracat kredilerinin arttırılması, ihracat sigorta mekanizmalarına yönelik tedbirler alınması, ihracatta vergi iadelerinin ve tarife dışı ticaret engellerinin arttırılması olarak dört başlık altında toplayabiliriz. 

 

Ancak Türkiye’de krizle birlikte ne yazık ki zamanında alınamayan ve yetersiz kalan tedbirler, sorunun çözümünü güçleştirmiştir.

 

İhracatımızın gelişim gösterdiği 1990’lı yılların ortasında Eximbank kısa vadeli kredilerinin toplam ihracat içindeki payı yüzde 13 iken, 2008 yılında bu oranın yüzde 3’lere düşmesi, Eximbank’ın üstlendiği misyon ile çelişmektedir. O nedenle de, gerek ihracat kredileri toplamını gerekse, vadeleri artırmak temel hedef olmalıdır.

 

Merkez Bankası’nın son faiz indirimi ile daralan ihracat için, olumlu bir adım atılmıştır. Uzun süre yüksek oranda tutulan faizlerden en büyük zararı biz sanayiciler gördük. O nedenle de düşük faiz, rekabetçi kur politikasını, bu süreçte Türkiye’nin hedeflerinin gerçekleştirilmesi yolunda oldukça önemsiyoruz.

 

Kaybedilen zamanın ve pazarın telafisi ne yazık ki yoktur. Bu bilinçle, Türkiye’nin bugün acil bir ihracat destek programına ihtiyacı bulunmaktadır.  

İhracat artışının sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için,

 

·        KOBİ’lerimizin ihracata teşvik edilmesi ve her türlü desteğin sağlanması

·        Katma değeri yüksek niş ürün ve pazarların teşvik edilmesi,

·        Başta Güney Amerika ve Afrika dikkate alınarak ihracat pazarının genişletilmesi için navlun desteği verilmesi,

·        TL’nin aşırı değerlenmesini önleyici politikaların izlenmesi,

·        İhracat sigortası sisteminin yeniden yapılandırılması,

·        İhracat vergi iadelerinin ödemelerinin takvime bağlanması,

·        Hazine Müsteşarlığı’nın iç borçlanma stratejisi ile döviz talebine katkı sağlaması ve döviz arzını sınırlandırması,

·        İhracat kredilerinde ihracat taahhütlerinin kapatılma süresinin 2 yıla kadar genişletilmesi gerekmektedir. 

 

Bugün, büyüme çabasındaki KOBİ’lerimizin, dinamik yapısı içinde temel sorun olan finansmanın temini, KOBİ’lerimizin gelişiminin önündeki en büyük engeldir.

 

Eylül 2008’den bu yana toplam kredi rakamında %2’lik bir artış gerçekleşirken, son 9 aylık dönemde KOBİ kredileri yüzde 10 gerilemiştir.  

 

Gelişmiş ülkelerde KOBİ’lere kullandırılan kredilerin toplam krediler içindeki payı yüzde 45’ler düzeyinde iken, kriz öncesinde bu oran bizde yüzde 24 idi. Haziran sonu itibariyle toplam kredilerin: yüzde 45.7'sini kurumsal krediler, yüzde 32.8'ini bireysel krediler, yüzde 21.6'sını KOBİ kredileri oluşturmaktadır. 

 

Merkez Bankası’nın faiz indirimleri, bankacılık sisteminin kredi verme eğilimlerini arttırmamış, aksine her 3 büyük firmamızdan biri zarar açıklarken, bankalarımız %33’lük dönem karını kayıtlarına geçirmiştir.

 

Mevduat faizlerini yüzde 10’un altına indirerek, kredi faizlerini yüzde 20’nin üzerinde tutan bankalarımızın faiz kazançlarında gözümüzün olmadığını belirtmek ve ortadaki haksız durumun da altını çizmek istiyorum.

 

Türkiye`de üretim yapan, katma değer yaratan, istihdam sağlayan KOBİ`lerin kredi hacminden yararlanma oranları, ekonomiye katkıları ile karşılaştırılamayacak seviyelerde düşük  kalmaktadır.

 

Yönetime geldiğimizden bu yana sizlerin daha kolay finansmana ulaşabilmeniz için, Ziraat Bankası ve Türkiye Finans Katılım Bankası’ndan sonra geçen hafta Vakıfbank ile de protokol anlaşması imzaladık. 

 

Bununla birlikte; İzmir Ticaret Borsası ve İzmir Ticaret Odası ortaklığı ile düzenlediğimiz toplantımızda da, sizlere Kredi Garanti Fonu’nu tanıtmayı amaçladık. Sorularınıza cevap bulacağınız, KGF İzmir Şubesi ile lütfen irtibata geçiniz.

 

İzmir İl Müd. Fahri Gülbudak: 0530 406 84 23- 441 37 70 

 

KOSGEB ile ilgili Bakanlar Kurulu kararı bir an evvel çıkarılmalıdır.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Bizler bugün, diğer dünya devletleriyle rekabet gücümüzü arttırmaya, pazar payımızı genişletmeye çalışırken, rekabet etmeyi imkansız hale getiren yüksek enerji faturalarını anlamakta zorlanıyoruz. 1 Ekim itibari ile yaklaşık yüzde 20 oranında yapılacak zamma ilişkin olarak, TOBB Başkanı, Enerji Bakanı ve Sanayi Bakanı nezdinde girişimlerde bulunduğumuz hususunu da bilgilerinize sunarım.

 

Ülkemizin en önemli göstergeleri henüz sıkıntıların aşılmadığına işaret ederken, ne halkımız, ne sanayicimiz ne de esnafımız geleceğe dair endişelerini atamamışken, her dönem olduğu gibi ülkemiz farklı sularda yüzdürülmeye çalışılmaktadır.

 

Ülkemizde yine tarih tekerrür etmeye devam ediyor ve son 3 yıldır üzerinde durduğumuz ekonominin, gündemin ana maddesi olması konusu, ne yazık ki başarılamıyor. Yine siyaset, gündemin ilk maddesi olmakta ve yine reel sektörün sıkıntıları gözardı edilmektedir.

 

Bildiğiniz gibi Hükümet, orta vadeli ek program üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Reel sektörün önünü görebilmesi açısından, orta vadeli programın bir an önce tamamlanmasını bekliyoruz. Ayrıca Maliye Bakanı’nın “ÖTV indiriminin, araç satışlarını ve toplam katma değer vergisi ile özel tüketim vergisi gelirlerini artırdığından bütçeye çok önemli bir maliyet yükü yaratmadığını” belirten ifadesinden sonra, otomotiv, mobilya ve beyaz eşyada 30 Eylül’e kadar uzatılan indirimin hem süre açısından, hem de sektörel açıdan genişletilmesini talep ediyoruz.

 

Türkiye, dünyada krizin en ağır yaşandığı 3. ülkedir. Buna rağmen, Türkiye’nin sahip olduğu dinamikler açısından, dış piyasalarda olumlu sinyallerin alınmasıyla, ülkemizin çıkışa doğru ilerleyen ilk ülkeler arasında yer alacağına inancım sonsuzdur.

 

Yapılacak doğru müdahaleler ile kredi faizlerinin düşmesi ve dış pazarların yavaş yavaş hareketlenmesinin, yılın son çeyreğinde reel sektöre olumlu yansıyacağını ümit ediyorum.

 

Değerli Meclis Üyelerimiz,

 

Son olarak değinmek istediğim demokratik açılım konusudur. Bu hususta ülkemizin kırmızı çizgileri vardır. Bu kırmızı çizgilerin başında vazgeçilmezlerimiz “Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Kimlik”tir. Ülkemizin resmi dili Türkçe’dir.

 

Devletin de sağlaması gereken en önemli unsurlar, EKMEK, HÜRRİYET ve EMNİYET’tir. Karar alıcıların bu süreçte sorumluluk duygusuyla hareket etmeleri zaruridir. Sadece iktidarın değil, muhalefetin de yapıcı çözüm önerilerini sergilemesi gerekmektedir. Siyasette tansiyon mutlaka düşürülmeli, toplumu kamplaşmaya iten politikalardan kaçınılmalı, ekonomi birinci öncelik olmalıdır diyerek konuşmamı tamamlıyor, saygılarımı sunuyorum.

 

 

Ender YORGANCILAR

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı

 

Başkana Ulaşın